17. Bölüm

17. Bölüm

Zeynep Eken
zeynep_813

Çok güzel bir bölümle geldim sevgili okurlarım... Şimdiden iyi okumalar, yorumlarınızı belirtmeyi unutmayın💗


Kalbim beynimle bir savaşta şimdi ve duygularım yavaş yavaş kayboluyor... Hıçkırıklarımın arasında konuşmaya çalışırken nefes nefese kaldığımı fark ettim. Ablam ise bu hallerime endişelenerek hızla kendini toparlayıp elini kalbime koydu ve telaşla söylendi "Sanem iyi misin?" kendimi düzeltip nefes alışverişlerimi düzenlemeye çalıştım. Derin bir nefes alıp verdikten sonra ablama ağlayan gözlerimle baktım. "Bilmiyorum abla, ondan çok korkuyorum ama o yanımdayken başıma gelebilecek hiçbir felaketten korkmuyorum ama ona güvenmiyorum da bunlar nasıl çelişkiler abla?!" ablam sıkıntılı bir nefes vererek sımsıkı sarıldı bana. "Bak ablacığım şuan bir şeyler söylemek için çok erken, hem kendimizi toparlamamız gerekiyor annemler birazdan gelirler ve seni bu halde görmelerini istemeyiz." göz yaşlarımı silerken konuşmaya çalıştım. "Akın yarın beni motor yarışının yapıldığı araziye çağırdı, parti olacakmış ve Poyraz'ın yararına bir para kazanılacakmış." Ablam kafasını salladı "Biliyorum haberim var, Ahu da bana haber vermişti... İkimiz gideriz hem kafan dağılmış olur." içimi çekerken dudaklarımı ıslatıp cevap verdim. "Ondan uzak duracağım... Zaten artık bana yaklaşmasına da izin vermeyeceğim." ablam da beni onayladıktan sonra yataktan kalkıp banyoda elimi yüzümü yıkadım ve hemen yatağa girip uyumaya Çalıştım. Başım ağlamaktan zonkluyordu... Neyse ki uykuya çabucak dalabilmiştim. Sabahın erken saatlerinde gözlerimi araladığımda gözlerimi açmakta ne kadar çok zorlandığımı fark ettim. Ağlamaktan gözlerim şişmişti ve başım hala zonkluyordu... Yatağın içinde hafifçe doğrulup pencereye çevirdim başımı, güneş doğuyordu... Odanın içi loş bir ortama bürünmüştü ve ablam da arkası dönük bir biçimde uyumaya devam ediyordu. Annemler gelmişler miydi acaba?.. Kesin gelmişlerdir... Neyse hiçbir şey düşünmek istemiyordum. Başımı yastığa tekrardan koyup uyumaya devam ettim. Uykuya yine hemencik dalmıştım...


Aşk sandığımız şey ya değilse...


Bu yol doğru yol dediğimiz, engellerse


Hayat bir oyun ve bizde başrolleri,


Kalbim bir savaş alanı ve bende hüznün gölgesi, beynim darmaduman ve düşüncelerim yok artık. Duygularımı hissedemiyor, aşkı bulamıyor, bu hayatta asla sevilemiyorum... Sevilmek ister miyim? İsterim! Ama ümit ettiklerim çok yanlış bir hayalden ibaret...


Uykudan uyandığım sürede odanın bu kez karanlık olduğunu fark ettim. Hemen doğrulup ablama baktım ama ablam yanımda değildi... Pencereden dışarıya kayan gözlerim havanın çoktan kararmış olduğunu görünce ne kadar çok uyuduğumu fark etmiştim. Yataktan kalkıp hemen odanın kapısını araladığım gibi ablamı aramaya başladım. Annemler salonda babamla beraber oturup televizyona bakıyorlardı. Annem beni görünce gülümseyerek söze girdi "Uyandın mı güzel kızım, iyisin değil mi? Kaç saattir uyuyorsun." kafamı onaylarcasına sallayarak "İyiyim anne sadece başım çok ağrıyordu ablamı gördün mü?" diye sordum. Annem ise önünde ki tabaktan bir cips alıp ağzına aterken cevap verdi "Ablan dışarıda hava almak istediğini söyledi, sanırım parti varmış üstünü giyinde gidebilirsiniz." kaşlarımı havaya kaldırıp anneme şaşkınlıkla bakmaya başladım. "Ne yani izin verdin mi?" istemeyerek derin bir iç çekti "Aslında izin vermeyecektim ama ablan çok ısrar etti, neyse hadi çok geç olmadan gidip gelin." koşarak annemin yanağına bir öpücük kondurdum ve üstümü giyinmek için ablamın odasına yöneldim. Dolabı açıp üzerime ince askılı beyaz bir bulüz, altımada oldukça kısa siyah bir kot şort ve crop şeklinde olan deri ceketimi de alıp saçlarımı buklelendirdim. Ayağıma da siyah açık topuklu ayakkabılarımı giyerek yine siyah zincirli çantamı da omzuma yerleştirip odadan çıktım. Annemlere "Görüşürüz" dedikten sonra dışarıda ablama bakmaya başladım. Kapının önünde ki merdivenlerde beni bekliyordu. Üzerine mavi kalın askılı bir crop, altına beyaz bir kot şort ve beyaz spor ayakkabılarıyla oldukça hoş görünüyordu... Beni görünce baştan aşağı hayranlıkla süzerken "Vaaay Sanem Hanım çok iddialısınız bu gece, bunun sebebini öğrenebilir miyiz?" diye söylendi. Bende merdivenlerden kendimden gayet emin bir şekilde inerken "Off abla her zaman ki halim, biraz özendim sadece o kadar." dedim ve kestirip atmaya çalıştım... Ablam ise imalı bakışlarını üzerimden ayırmadan devam etti. "Neyse neyse hadi gidelim artık." evet artık gitmeliydik, bakalım bu gece neler olacaktı! İkimizde arabaya bindiğimiz gibi araziye doğru yol aldık. Arazinin önüne geldiğimiz sıralarda arabanın içinde, dışarıdan gelen müzik seslerini duyabiliyorduk. İkimizde arabadan inip Asaf Abiye çok geç kalmayacağımızı bildirdikten sonra onu gönderdik ve araziye doğru ağır adımlarla yol aldık. Bizim geldiğimizi gören Barış, Volkan, Taylan, Kerem ve Akın bakışlarını üzerimizden ayırmadan incelemeye başladılar. Ablam kısık bir sesle konuşmaya başladı. "Ben direkt Ahu'ya bakmaya gideceğim sende buralardan ayrılma olur mu?" tebessümle cevapladım. "Tamam merak etme beni." ablam yanımdan uzaklaşırken bende Volkan'lara bile bakmadan direkt olarak Akın'ın yanına doğru ilerledim. Beni görünce yaslandığı motorundan doğrularak ellerini cebine götürdü ve dudağının bir kenarını kıvırarak sırıtmaya başladı. Kaşlarımı havaya kaldırıp başımı hafifçe yana büktüm ve hareketine cevap verme edasıyla onu izlemekten kaçınmadım. "Ne o neden gülüyorsun?" işaret parmağını burnuna götürerek bir iç çekti ve gözlerime odaklandı. "Çok dikkat çekiyorsun, korkmalısın bence çünkü bu gece kendime hakim olamayabilirim." kendimden emin bir sesle cevap verdim. "Ama olacaksın maalesef ki." hayranlıkla bakıyordu bana. Derin bir sessizlikten sonra tekrardan konuşmaya başladı. "Neyse motor kullanmayı öğrenmek ister misin?" bakışlarımı etrafta gezdirirken birden Poyraz'ı gördüm... Alev'le beraber tam karşımda Poyraz'ın motorunun önünde kahkahalarla sohbet ediyorlardı. Bakışlarımı onlardan alırken Akın'a döndüm. "Olur." dedim gülümseyerek... Motora binip bacağımın birini motorun yanına koyarak destek aldım ardından bir ara gaz verdim. Poyraz'ın bakışları bana kayarken yüz hatları yine gerilmişti... Çene kaslarını sıktığını görebiliyordum... "Uuu ara gaz vermeyi biliyoruz demek." dedi Akın gözlerimi devirerek "E o kadar da olsun değil mi?" dedim ve Akın'a doğru göz kırptım. Akın motorla ilgili birkaç ayarla ilgilenirken ellerini ellerimin üzerine koydu ve bana iyice yakınlaştı. Nefes nefese onu izlerken içime dolan bir his rahatsız olmama sebep olmuştu ve hemen motordan indim. Akın ise kaşlarını çatarak neden birden böyle yaptığıma bir anlam vermeye çalışıyordu. "Ne oldu?" diye sordu... Bense kekeleyerek cevap verdim. "B-ben biraz etrafta gezmek istiyorum yine geleceğim." hemen oradan uzaklaşıp araziyi turlamaya başladım. Birden sarışın ve beyaz tenli uzun boylu bir çocuk tam önümde belirdi. "Ne haber Sanem?" dedi gülerek. Kaşlarımı çatıp cevap verdim. "İyi de sen beni nereden tanıyorsun?" elini ensesine götürüp biraz mahcup olmuş bir ifadeye büründü "Ya Akın seni kaçırdığında bende oradaydım Efe..." ah tabii ya bu o çocuk. Efe! "Hatırladım evet bir şey mi oldu?" diye sordum. "Yoo sadece konuşmak istedim." ellerimi göğsümde birleştirerek cevap verecektim ki Efe'nin yüzü bir anda değişti yutkunarak çekine çekine bakmaya başladı. Gözleri kocaman açılmış donup kalmıştı... Neden böyle olduğunu anlamaya çalışıyordum ki koşarak yanımdan uzaklaştı. "Dur! Nereye ya?" diye sordum ama beni duymadı bile. Arkamı döndüğümde olduğum yerde sıçradım ve elimi ani bir refleksle kalbime götürdüm... Volkan ve Kerem tam arkamda dimdik duruyor ve kaşları çatık bir ifadeyle beni izliyorlardı. "Ayy siz nereden çıktınız be! Korktum." kerem direkt konuya girdi. "Bu gece ki planımızı hatırlıyorsun değil mi Sanem?" Volkan devam etti. "Aksi takdirde her şey mahvolacak ve Poyraz'ın elinden nasıl kurtulacağını sen düşün." oflayarak cevap vermeye çalıştım. "Biliyorum ya ama çocuğu korkuttunuz ne gerek var böyle şeylere aaa." Kerem imalı bakışlarını üzerimde gezdirdi ve kısık bir sesle Poyraz'a doğru bakarak konuşmaya başladı. "Birilerini kıskandırmak istiyorsan Efe çok yanlış bir tercih." gözlerim kocaman açılmış utançtan yerin dibine girmiştim bile. Volkan benim bu hallerime gülerken "Gülme ya off kimseyi kıskandırma gibi bir niyetim yok herkes kendi hayatına oynasın!" Volkan gülmeye devam ederken cevap verdi "Sen neden Poyraz'ın hayatına oynuyorsun o zaman." bu kez Kerem'le beraber kahkaha atmaya başladılar. İkisinede susmaları için yalvarıyordum ama asla susmuyorlardı... "Tamam be yeter!" dedikten sonra bu kez ikisi de ciddileşti. Volkan hemen kendini düzelterek söze girdi. "Sanem sen gidip Akın'ın Poyraz'ın yararına yarayabilecek parayı neden verdiğini anlamaya çalış. İş birliği yaptığınız için sana güvenecek ve talimatlar verecektir." kafamı onaylarcasına salladıktan sonra hızla Akın'ın yanına gittim. Şüpheyle bakan gözleri her saniye içimin titremesine sebep oluyordu. "Nerelerdeydin?" kekeleyerek cevap verdim. "H-hiç, sen şu parayı neden Poyraz'a verecektin oyalama beni eve gitmeliyim çok fazla vaktim yok." diyerek söylemesi için bahaneler uydurdum... Tabii ki öyle bir şey yok! Bakışlarını benim üzerimden ayırıp Poyraz'a baktı ve uzun uzun inceledi onu ama ona bakarken öyle bir nefretle bakıyordu ki... İçinde ki kin ve nefret oldukça belli ediyordu kendini. "Beni motor yarışında büyük bir mağlubiyete uğrattı, bu da bana pahalıya patladı... Bu yüzden buzlar kraliçesi." kafamı sallamakla yetindim sadece hala aklımda binlerce çelişki ve soru vardı... Akın'ın doğruları söylemediğini hissediyorum fakat şimdilik durgunlaşıyorum... Akın birden elini omzuma koydu ve "Ee bu mevzuları sonra hallederiz, hadi eğlenelim biraz" dedi ve ikimize de birer içecek almak için yanımdan uzaklaştı. Gözlerim Poyraz'ı buluduğunda kalbim sıkışmaya başladı. Alev'le birlikte sarmaş dolaş dans ediyorlardı... Kalbim acıyor, kalbim yanıyor, kalbim kan ağlıyor! Hislerim çok değişik duygulara dönüşüyor. Öfkem gittikçe artıyor, hüznüm bedenimi tetikliyor... Benim onları izlediğimi gören Kerem acınası bir ifadeyle bakıyordu bana. Haklıydı da gerçekten de acınası bir haldeydim şuan... Beni her türlü zorbalayan bir iyi bir kötü olan bir adam için üzülüyordum. En azından biri benim halime üzülüyordu benimle birlikte... Kerem.


Akın yanıma geldiği zaman elime bir kokteyl tutuşturdu ve kendi elinde ki kokteyli direkt kafasına dikti. "Ee hadi içemeyecek misin?" diye sordu bende öfkeyle Poyraz'a bakarken tek yudumda kafama diktim kokteylimi. Akın ise benim bu hallerime pis pis sırıtıyordu... "Neden gülüyorsun komik bir şey mi var?!" diye çıkıştım hemen. O da ciddileşerek cevap verdi... "Bir şey yok buzlar kraliçesi." gözlerimi devirdiğim gibi söze girdim. "İyi ben tekrar bir içecek alacağım." diyerek yeniden bir kokteyl almak için Ahu ablanın yanına gittim. Ablamla ikisi sohbet ediyorlardı... "Sanem, hoş geldin." tebessüm ettim. "Hoşbuldum Ahu abla bir kokteyl alabilir miyim?" kafasını salladı ve eliyle kokteyllerin durduğu masayı işaret etti "Tabii buradan alabilirsin istediğin gibi." Teşekkür ederek kokteylimi aldım ve ablama gülümseyerek tekrardan Akın'ın yanına gittim. Ama gözüm hala Poyraz'daydı tabii. Hala sarmaş dolaş dans ediyorlardı ve o Alev cadısının yüzünde ki o sırıtış beni deli ediyordu! Nefret ediyordum o kızın mimiklerinden de, kendisinden de... Benim onlara öfkeyle baktığımı fark eden Akın hemen söze girdi. "Sakin ol buzlar kraliçesi istersen sana eşlik edebilirim." dedi ve elini uzatarak uzattığı elini işaret etti "Dans edelim mi?" diye vurguladı... Birkaç saniye Akın'a odaklanırken Kerem'le de göz göze geldik. İzin istermişcesine baktım o an ona... Neden bilmiyorum ondan izin almak istedim sanki... O da bunu anlamış olacak ki onaylarcasına kafasını salladı. Tekrar gözlerimi Akın'a çevirirken içeceğimi tek yudumda kafama diktikten sonra Akın'ın elini kavradım. İçime gelen bir ürperti bütün tüylerimi diken diken ederken ikimizde dans etmek için ilerledik ve Akın küçük bir tebessümle kollarımı boynuna dolayarak ona iyice yakınlaşmamı sağladı. Biraz dans ettikten sonra sebebini bilmediğim bir şekilde gözlerim kaymaya, başım dönmeye başladı. Midemede ağrılar giriyordu hafiften... Halsizlikten yüzümün buruştuğunu gören Akın'ın kaşları çatıldı ve telaşla "İyi misin Sanem?" diye sordu. Bende dudaklarımı aralayarak konuşmaya çalıştım... "İyiyim, birden başım döndü midem de ağrıyor anlamadım." dediğim sırada Akın pis pis sırıtmaya başladı. "Kokteyldendir." bu kez ben kaşlarımı çattım. "Ne alaka?" ellerini belime iyice yerleştirirken cevap verdi. "Alkollü kokteyl aldın çünkü." halsizlikten kapanan gözlerimi açık tutmaya çalışarak Akın'a ağzım açık bir ifadeyle bakmaya başladım. "Ne! Neden uyarmadın beni? Ben alkol kullanmam ki!" yine güldü... "Sarhoşken nasıl olduğunu merak ettim be buzlar kraliçesi, çok mu?" dedi şaka yapmaya çalışarak şuan hem sinirli hem de halsizlikten yere düşüp bayılacak gibiydim. Konuşmakta güçlük çekiyordum... "Çok kötüsün Akın, asla güvenilmez birisin." dediğim sırada ani bir hareketle beni kendine doğru çekti ve kısık bir sesle kulağıma fısıldadı "Bana güvenmiş miydin birde?!" gözlerim dolduğu sırada Akın'a bakmaya çalıştım fakat o, oldukça soğukkanlı ve umursamazdı. Bu kez yorgun gözlerimle Poyraz'a odaklandım. Alev'le dans ediyorlardı ama gözleri bir saniye üzerimden ayrılmıyordu. Akın'a öfkeyle bakıyordu. Sürekli bizi izliyordu... Akın'ın telefonu çalarken iyice halsizleştiğimi fark ettim. Bedenimi ayakta tutmakta zorlanıyordum... Akın telefonu açınca tedirginleşip ellerini belimden çekti ve boynuna doladığım kollarımı da öylesine iterek yanımdan uzaklaştı... Bense neye uğradığımı şaşırmış, olduğum yere yığılacak vaziyete gelmiştim taa ki belimi kavrayan ve dokunuşuyla anında içimi titreten, soğuk bedenimi ısıtan Poyraz'ın gözlerime odaklanana dek. Beni sıkıca kavrayıp kollarımı boynuna doladı ve gözlerime soğuk bir ifadeyle bakmayı sürdürdü. Bense ona bakmakta, onu seçmekte bile zorlanıyordum. Kalbimin hızı iki katına çıkmışken, müziğin sesi bile kalbimin sesi kadar doldurmuyordu kulaklarımı... Ani bir refleksle ondan destek almak istercesine başımı göğsüne yasladım ve öylece durmak istedim orada... Çok garipti Poyraz'ın kalbi de çok hızlı atıyordu! Hafif bir tebessüm yüzüme yerleşirken Poyraz anında sordu "Neden gülümsüyorsun?" sesi oldukça ciddiydi. "Bilmem huzurlu hissediyorum." artık kafam tamamen gitmişti, alkolünn etkisi bütün damarlarımdaydı sanki ve kendimi kontrol edemeden çıkıyordu ağzımdan tüm kelimeler. Poyraz yine ciddi bir ses tonuyla "Alkol içmem diyordun ama içiyormuşsun, şu haline bak!" derin bir iç çekerek cevapladım. "Alkolmüydü bilmiyorum ama şuanki halimden oldukça memnunum." bu sözleri söylemek mi?!! Ben kafayı harbiden sıyırmışım. Poyraz'ın hafif bir tebessüm ettiğini hissettim. Sırıtışı belli oluyordu "Saçmalamaya da başladın." ağzımı yaya yaya konuşmaya çalıştım. "Bu saçmalamaksa evet saçmaladım." Poyraz yine gülümsemişti... Etrafımda ki insanlar yavaş yavaş kayboluyordu, sanırım herkes evlerine dağılıyordu. Müziğin sesi birden kesilince bu kez sessizliğin sesiyle baş başaydık. Poyraz beni sarsmadan tek kolumu boynundan çekti ve diğer kolumun boynuna dolanmasına izin vererek beni motoruna doğru yürütmeye çalıştı. Motorun önüne geldiğimizde iki eliyle belimden kavrayarak beni havaya kaldırdı ve motorun üstüne oturttu. İki elini de motordan destek alarak beni incelemeye başladı ve yine önümde dağ gibi durdu. "İyi misin?" hıçkırarak cevap verdim. "İ-yiyim." yine sırıtarak "Emin misin?" diye sordu ben gülerek cevap verdim "Evet." bu kez başını öne eğdi ve sormak istediği bir şeyler olduğunu anladım. Sonra yüksek sesle bağırdım. "Söyle söyle yine ne diyeceksin bana, söyle ya saklama!" dudaklarını büzerek bana acınası bir ifadeyle bakmaya devam etti "Anlaşıldı sarhoş oldun baya ama bağırma bu kadar." gözlerimi kısarak bir saniye boyunca Poyraz'ı inceledim ve bir kahakaha savurdum koca arazinin ortasında. "Sanane be!" Poyraz tek kaşını havaya kaldırarak verdiğim tepkilere odaklanmıştı. Yoksa normalde olsa ona böyle diyemezdim bilirsiniz... "Sınırı biraz aşıyoruz sanki?" diye uyarırcasına söylendi. Ama ben dinledim mi tabii ki hayır! Susmak bilmiyordum... "Sizin sınırınıza yaklaşamıyoruz ki aşalım Poyraz Bey." Poyraz bu kez bir kahkaha atarak "Ohoo demek yaramız var." dedi... Onu ilk kez böyle içten gülerken gördüğüm için hayranlıkla ona odaklanmış ve kitlenmiştim. Çok güzel gülüyordu... Çok güzel bakıyordu, etkilenmemek mümkün değildi! Poyraz bunu fark edince dikkatimi dağıtmak için kendini düzeltti ve "Ee hadi gidelim ablan merak etmesin." dedi ve önümden çekiliyordu ki kolundan sıkıca kavrayıp başımı hafifçe büküp dolmuş gözlerimle onu izlemeye devam ettim. "Dur gitmeyelim." bu hareketime şaşrımıştı, ellerini tekrardan yanıma koyarken dudaklarını ıslatıp kısılan gözlerini üzerime dikti "Sana demiştim benimle sarhoşken bile bu şekilde ilgilenme sarı civciv sen zararlı çıkarsın." bu sefer ona doğru iyice yaklaşarak gözlerimi kısarak imalı imalı ona bakmaya çalıştım "Bana karşı koyamayacağını mı söylüyorsun?" bu dediğim hoşuna gitmiş gibi görünüyordu, o da bana doğru iyice yakınlaşarak dudaklarıma bakarak konuşmaya başladı, bende onun dudaklarına odaklandım... "Çok farklı bir etki yaratıyorsun üzerimde ama sana dokunmak istemiyorum sarı civciv." yutkunduğum sırada Poyraz'ın da gözlerinin dolduğunu fark edince kendimi tutamadım ve Poyraz'ı öptüm. Evet öptüm! Şuan aptallık yapıyordum ama sarhoştum da... Poyraz'da bu hareketime karşılık verdi ama beni hemen uzaklaştırdı kendinden. Kısık bir sesle konuştu "Yapma Sanem çok sarhoşsun, bu yaptığından pişman olmanı istemiyorum." gülümseyerek cevap verdim, konuşamıyordum bile! "Olmam ki." deyip sırıtmaya devam ediyordum. Poyraz ise üzülerek cevap verdi "Olacaksın Sanem, olacaksın! Hemde öyle bir olacaksın ki benden nefret edeceksin." motordan inerek cevap verdim "Senden zaten nefret ediyorum Poyraz Demiroğlu." sallana sallana etrafımda dolanmaya başlarken işaret parmağımı sallayarak yine ağzımı yaya yaya konuşmaya başladım. "Hem Alev'le yüzük takmadınız mı siz?" diyerek kendi dediğime kendim şaşırarak iki elimi de ağzıma götürüp şok içinde kaldım. "Haaa! Ben seni öptüm, evli bir adamı mı öptüm aman Allahım ne yaptım ben!" diye kendimle konuşurken Poyraz kollarımı tutarak dengemi sağladı ve "Yok öyle bir şey Sanem, sen harbiden iyice kafayı sıyırdın o yüzükte gösteriş amaçlıydı zaten sıkıntı yok o yüzden." bu sefer birkaç saniye susup kocaman açılmış olan gözlerimle Poyraz'a odaklandım ve hıçkırarak konuşmaya çalıştım. "Çakal senii beni kandırıyorsun puu terbiyesiz!" diyerek Poyraz'a doğru bir tokat attım. Sonra da yaptığım bu hareketten utanıp özür dilemeye falan çalıştım ama bu kez de kahkahalar savuruyordum. "Sanem, dua et sarhoşsun yoksa..." dedi ve sustu fakat ben susamazdım! "Yoksa... Yıkıma hazır olmam gerekirdi!"


Nasıl buldunuzz💖


Bölüm : 23.07.2024 23:20 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...