32. Bölüm

32. Bölüm

ZEYBİK
zeybik_yz

Yorum sınırı tamamlanmadığı halde atıyorum ama bu kez 180 yorum gelmeden atmayacağım. Okuyorum millet bin sınır koyuyor biz 180 i dolduramıyoruz 🥲 emeğe saygı.

Yüzümde gülücükler açarak dilşad anneyle sohbet ediyordum. Çay saati yapmıştık. Bir sürü şey hazırlatmıştı ben geleceğim diye ve yemyeşil bahçede birlikte çaylarımızı yudumlarken baharın son demlerinin keyfini çıkarıyorduk. Çok isterdim bir arkadaşım olsun onunla da böyle sohbetler edeyim çay saatleri yapayım ama maalesef yoktu. Aman canım, benimde kayınvalidem vardı! Bahtıma melek gibi bir kadın düşmüştü şükürler olsun ki.

"Ta o zamanalardan istediğini alan, tuttuğunu koparan bir çocuktu vallahi. Ama kardeşlerine de hiç kıyamazdı işte. Yalvar yakar aldırdı o gün o kebabı sonra dörde böldü kardeşleriyle paylaştı. Azad tek ben doymadım abi diyince kendi payını da ona verdi."

Demirhanın çocukluğunu anlatıyordu bana ve bende gülücüklerle dinliyordum.

" Küçüklükten öyle merhametliymiş. O çok belli etmemeye çalışıyor, özellikle dilana karşı olan ilgisini ama ben biliyorum çok zorlanıyor. Kardeşleri onun için çok değerli."

Dilşad anne çayından bir yudum alıp devam etti konuşmaya. Ben bir tık kendimi suçluyordum bu konuda. Belki ben olmasan demirhanın kardeşleriyle arası açılmayacaktı sonuçta dilanı affetse düzelirdi ama kocası eski kocamdı ya da sadece bir kuruntuydu aklımdaki. Olacak olacağına varıyordu sonuçta.

"Bir insan yedisinde ne ise yetmişinde de o'dur kızım. Küçükken de yüreği sağlamdı benim oğlumun. Allaha şükür hala da öyle...Çok düşkündür kardeşlerine, özellikle küçükken daha fazlaydı. Onlar hep daha mesafeli yaklaştılar benim oğluma, sebebiyse hep zozan, hep zozan. Büyüdükçe birbirine bağladılar çok şükür ki."

Gerçekten kalbi kara, kötü bir kadındı. Acaba ne yapmıştı kardeşleri uzak düşürmek için. Dikkatle dinliyordum.

" Ama onlar de demirhanı çok seviyorlar, belli. Sadece anlamlandıramadığım bir mesafe var aralarında."

Dilşad anne elindeki çay fincanını masaya bırakıp bana doğru eğildi.

"Zozan, öyle kalbi kara öyle katran bir kadın ki feraye. O çocuklarını küçüklükten beri hep doldurdu hem bana karşı hem oğluma karşı."

Eski günler aklına geldiği için acıyla karışık bir gülümseme sundu bana.

"Demirhan çok sever kalabalığı, aileyi. Küçükken de öyleydi. Hep kardeşleriyle bir sofrada buluşmak için can atardı. Çünkü hozan ağa evden çıktığı gibi zozan da çocukları alır kendi avlusuna çekilirdi. Demirhanı da sokmazdı oraya, yanlarına. Dilan ve azad demirhanla oynamak için kaçar kaçar yanımıza gelirdi. Ben onların saçlarını okşar bağrıma basardım ama o benim yavrumun omuzlarına suç yüklercesine gözlerinin içine baka baka döverdi çocuklarını ki ne onlar bir daha yanaşsın ne benim oğlum kabul etsin."

Allahın cezası kadın. Böyle böyle kırdırmıştı kardeşleri birbirine. Aralarına mesafe koymuştu.

"Düşüncesi bile korkunç dilşad anne. Onlar çocuk, ne amaçlamışsa artık. Kardeşi kardeşe kırdırmış. "

"Yok Allaha şükür kardeşi kardeşe kırdıramadı. Onu ne yazık ki dilan kendi elleriyle yaptı. Her neyse işte o zamanlar zozanda çocukları büyüdükçe demirhandan uzak dururlar benim oğlum yalnız kalır sandı. Çünkü biliyordu ki ben tekrar hozan ağayı koynuma almayacağım ve bir çocuk sahibi daha olmayacağım. Varım yoğum demirhan. Benim yavrum kardeşiz bir başına büyürken onunkiler birlik içinde büyür sandı ama yanıldı."

Şimdi aralarında bir soğukluk var gibiydi ama sanırım bu yeni olan bir şeydi. Hatta dilan yüzünden dahi olabilirdi. Dilşad anne yüzümden ne demek istediğimi anlamış gib devam etti.

" Sen bakma onların şimdi öyle uzak durduğuna. Dilanı affetsin diye tavır koyuyorlar, onca olay yaşandı evet ama onlar kardeş ve aralarında küslük istemiyorlar. Çünkü o bağı sağlam tutmak için çocukluktan beri savaş verdiler. Dilan mesela çok fena bir kızdır. Annesinin huyunu almış şeytana pabucunu ters giydirecek cesaret var ama demirhana en düşkünleri de odur. Tırnağına zarar gelsin istemez. Azad biraz saftır ama ne abisine ne diğer kardeşlerine yanlış yapar. Demirhandan hem korkar hemde sözünü emir bilir. Hatta bazen babasının yerine koyuyor farkındayım. Rojinde abisine saygıda kusur etmez, annesine de asla ezdirmez"

Biraz nefeslenip devam etti. Ben ise pür dikkat onu dinliyordum.

" Velhasıl kelam yavrucağım, zozan araya özlük üveylik katmak için çok çabaladı. Çok emek verdi kardeş kardeşe kırılsın, birbirlerini bilmesinler ama buna hiçbiri izin vermedi. Beni yanlış anlama canım kızım, sana dilanı güzellemek için anlatmıyorum bunları. "

Masadaki elini tutup ellerim arasına aldım.

" Neyini yanlış anlayacağım dilşad annem. Demirhan hakkında bir şeyler öğrenmek dahi beni mutlu ediyor. Ama ben senin asıl demek istediğini anlıyorum. Ben kardeş nedir bilmem, ne ana baba gördüm ki kardeş bileceğim. Lakin aradaki bağın sarsılmaz, yıkılmaz olduğunu bilirim. Çok duydum çokta şahit oldum. Benim yıllar sonra bir ailem oldu, kocam oldu, annem oldu. Ben sizi yıllar sonra bulmama rağmen kaybetmemek için sizin için canımı bile veririm. Yemin ederim dilşad anne, ölümü göze alırım. O yüzden için rahat olsun, demirhanın kardeşlerini evimde de ağırlayacağım, gönlümde de... Birlikleri daim olsun diye çabalayacağım. Tek istisna dilan, onu evime de yakınıma da sokmam ama demirhanla aralarına da girmem. Kardeş kardeşe küs kalmaz, demirhan onu tekrar bağrına bastıktan sonra beni ilgilendirmez orası. "

Dilşad anne bana sarıldı sımsıkı.

" Ah benim yüreği güzel, merhametli yavrucağım ah. İyi ki yaradan yollarımızı kesiştirdi de senin anneliğin bana nasip oldu. İçim öyle rahat ki feraye, oğlumu sana emanet ettiğim için. Benim senden ve ondan başka kimsem yok. Olurda bir gün bu dünyadan göçerim gözüm arkada kalmaz."

Gözlerim doldu anında. Allah korusun ne diye ölümü ağzına alıyordu ki.

" Dilşad annee alma ağzına ayrılığı, ben daha yeni kavuştum size. Bırakmaya da hiç niyetim yok. "

" Aman aman gelin kaynana aşkınız mı depreşti hanımlar. "

Avzem hala gelmişti. Yanında iki kadın daha vardı ve birde berfin.

"Anne kız özleşmiştik vallahi Avzem, öyle bir hasret gideriyorduk. E hoş geldiniz, sefalar getirdiniz. Uzun zaman oldu görüşmeyeli zehra, nasılsın."

"Aman yuvarlanıp gidiyoruz işte nasıl olalım. Hayat izin verdiği kadar mutlu mesut yaşayıp gidiyoruz. Düğüne katılamadık, benim küçük gelinin annesi rahatsızlanmıştı şehir dışındaydım onun yanında. E dönünce de bir uğrayalım göz aydını verelim dedim."

Geleceklerinden benim haberim yoktu. Keşke ben gittikten sonra gelselerdi. Bir tek halayı ve berfini tanıyordum. Adının Zehra olduğunu öğrendiğim kadın ellili yaşlarındaydı, yanındaysa benim yaşlarımda bir kadın vardı.

Dilşad anne beni de kadınlarla tanıştırdı. Onlar da gelin kaynanaydılar ve Zehra, dilşad annenin arkadaşıydı. Hep birlikte masaya tekrar oturdular. Aliye teyze onlar içinde birer servis açarken bende ona yardım ettim. O her ne kadar bunu istemese de Avzem haladan pek haz etmediğim için ne kadar uzak kaldım o kadar iyiydi.

"E otur sende gelin kızım, seni yormaya gelmedik hayırlı olsuna geldik."

Zehra teyzenin samimiyet sezdiğim sözlerine gülümserken bir yandan da biten çayını tazeliyordum. Aslında hala ve berfin olmasa hoş sohbetli ortam yakalayabilirdim kendim için.

"Estağfurullah teyzeciğim, bir çay doldurmaktan kim yorulur. Misafir evin gülüdür."

Birlikte gülümsediğimizde berfin lafa atladı hemen. Aynı anda boş bardağını da önüme koymuştu tazelemem için. Bundan gocunmadım, burası benimde evim sayılırdı ve o misafir olandı.

"Aman canım eline yapışmazya, sana zahmet tazeleyiver. Zaten alışıksın da."

Sözünü bitiremedi çünkü dilşad annenin o vakur bakışları altında ezildi ve sesini kesti.

Bardağını doldurup önüne uzattım. Ona doğru iyice eğildim ve sessizce konuştum. Dudaklarımda da bir gülümseme vardı. Sanki arkadaşımla sohbet ediyormuşum gibi.

"Bir bakmışsın bir fincan kaynar çay elime yapışmadığı için kafandan aşağı dökülmüş berfin. Sonuçta ben elime yapışmamasına alışığım."

Göz kırptım ve geri çekilirken "Afiyet olsun" dedim.

Daha fazla ortamda kalmak istemiyordum. Bir an önce evime, yuvama kavuşmak istiyordum. Masadan kalkıp demirhanı aradığımda birazdan işten çıkıp beni alacağını söyledi.

Lakin bekle Allah bekle gelmemişti. Hatta iki saatten belki fazla olmuştu ve artık berfinle aynı ortamda bulunmakta istemiyordum, insan görmekte. Avzem hala bana değip dolaşmıyordu artık. Demirhanın karısı olmam onu durdurmaya yetmişti allahtan. Ama öyle bir hukukumuzda yoktu. Ha ben yine de saygıda kusur etmiyordum orası ayrı.

"Ah yavrucağızım, darlandın sen. Bende bilmiyordum bugün geleceklerini, çıkmış aklımdan. Yoksa başka güne ayarlardım. Çok darlandıysan raşit seni bıraksın eve."

Dilşad anne sessizce konuşuyordu ki duyup yanlış anlamasınlar. Berfinle biraz sürtüşmüştük ve üzülmemden korkuyordu.

"Yok anne, zaten demirhan gelir birazdan. Çok oldu arayalı."

Sözümü bitirdiğim gibi odaya giren demirhanla gözlerim mutlulukla ışıldadı.

"Selamünaleyküm, cümleten hoş geldiniz hanımlar."

"Hoş bulduk halam, sende hoş geldin."

Demirhan önce halasının elini sonra da Zehra hanımın elini öpüp çekildi ve yanıma oturarak saçlarıma bir öpücük kondurdu. İşte huzurum buydu...

"Güzelim, nasılsın."

"Çok sıkıldım demirhan. Vallahi patlayacağım sandım. Hemen eve gitmek istiyorum, kulaklarım dinlensin."

Ben sitemlerimi ona sıralarken saçlarımı kulağımın arkasına koyup okşarcasına elini gezdirdi saçlarımda.
Gözleri benim üzerimdeydi ve geldiği gibi benimde üzerime gelen rahatlamanın farkına varmıştı.

Bir süre halasıyla sohbet etti ve bir bardak çay içti. Telefonu çalınca arayan kişiye bakıp odadan çıkmak için ayaklandı.

"Feraye bi bakabilir misin."

Kafamı sallayıp kalktım yerimden.

"Ben bir demirhana bakayım."

"Git kızım sen, kocan işten geldi açtır o şimdi. Sen ilgilen kocanla."

Zehra hanımın sözlerine gülümseyip çıktım odadan ve demirhan elini belime atıp benimle birlikte bir odaya girdi. Burası da oturma odasıydı ama pek kullanmıyordu dilşad anne.

Demirhan bacaklarını açıp rahat bir şekilde koltuğa kendini bıraktığında hala telefonda konuşuyordu. Birkaç saniye daha konuşup kapattı ve bir elini dizine vurarak karşısında duran beni çağırdı.

"Sen gel bakalım şöyle yamacıma."

Gülümseyip bir bakış atarak genişçe oturduğu için iki bacağının arasında oluşan boşluğu gösterdim.

"Şurası mu yamacın?"

Bileğimi tutup bacaklarının arasına aldı. Bende kıkır kıkır gülüyordum. O otururken ben bacaklarının arasında yüzüm ona dönük ayakta duruyordum.

"Heh tam olarak orası yamacım."

Kollarımı boynuna dolayıp nazlı nazlı konuştum.

"Niye bu kadar geç geldin, arayalı iki saat oldu. Çok bunaldım, seni bekledim. "

Bir elini belime koyup okşadı.

"Çok fazla iş vardı, bitirip geleyim dedikçe yenisi çıktı. Hatta bugün şirkette sabahlamam gerekiyordu, ciddi anlamda sıkıntılı bir gündü ama ben karımın hasretine dayanamadığım için kaçtım geldim. Ee bi aferin yok mu kocana "

Boynundaki elimle ensesini okşayıp dudaklarından bir öpücük aldım ve geri çekildim. Kocaman gülümsüyordum.

"Aslan kocamm."

Daha cümlemin devamı gelmeden bastı kahkahayı ve belimden tuttuğu gibi kucağına oturttu beni. E bi dur be adam! İki cilve, naz edecektim.

"Aslan kocan sana dayanamıyor be kadın!"

"Bende aslan kocama dayanamıyorum ne olmuş"

İkimizde gülümsüyorduk hatta ben kollarında civelek civelek kahkaha atıyordum. Ama onun bana olan bakışları birden ciddileşti, derince yutkundu. Gerçekten canını sıkan bir şeyler olmuştu onu tanıyordum artık. Şu bakışlara istese canımı verirdim.

"Seni biraz sevebilir miyim, bana izin verir misin?"

Yanağından öptüm,ardından dudağından öptüm ve gözlerine baktım. O izin verdiğimi anlamıştı. Ama çekiniyor gibiydi de. Kucağında oturuyordum, onu öpmüştüm ama dahasını bekliyor gibiydi. Bende içimden geleni yaptım ve gömleğimin düğmelerini çözdüm. İçimde sadece sütyenim vardı ve demirhanın hoşuna gittiği belliydi. Şefkatle burnumun üzerine minicik bir öpücük bırakıp göğüslerime yumulması bir oldu.

Önce üstlerine öpücük bıraktı, emdi, öptü. Dilini her yerinde gezdirdi ve birden sütyenimi aşağı sıyırıp bir göğsümü açıkta bıraktı. Tekrar izin alırcasına bakışlarımızı kesiştirdiğinde dünden razı olan halimi görünce beni tek hamlede koltuğa uzatıp üzerime çıkararak göğüslerime eğilip ağzına aldı.

Ağzımdan dökülen inlemeleri artık tutamıyordum. Önce dilini meme ucunda gezdirdi ardından ağzına aldı emdi. Bir bebek gibi emiyordu ve öyle hoşuma gidiyordu ki. Bunu ilk defa yaşıyordum. Başımdan bir evlilik geçmişti ama ilişkilerimizde sadece ana birleşme olmuştu hep, ne öncesi ne sonrası vardı.

Ama bu... Bu çok başkaydı ve dayanamayıp kafasını göğsüme yapıştırdığımda o da daha arsız bir sertlikle göğsümü yalarken diğer göğsüme de bir şaplak atmasıyla zevkle inledim. Bir yandan eliyle sıkıyor göğsümü tokatlıyor hemde diğerini yalıyordu. Zevkin doruklarındaydım.

"Ahh, demirhann."

Kafasını kaldırıp bana baktı. Ona dur dememden korktuğu öyle belliydi ki bakışlarından.

"İstersen dururum, istemediğin hiç bir şeyi yaşatmayacağım sana. Çünkü kendimi tutamazsam biz bugün daha ileri gideceğiz ama eğer istemezs-"

"Demirhan, çok konuşuyorsun!"

Sözünü kesip konuşmamın ardından dudaklarına yapıştım ve o beni sevinçle karşıladı. Biz öpüşmeye devam ederken demirhan bir yandan da kendini bana sürtüyor bastırıyordu. Bense altında kıvranıyordum.

Gelen ses ve kapının tıklatılmasıyla birbirimizden ateşe değmiş gibi ayrıldık. Kapıyı kilitlememiştik! Biz birbirimizden ayrıldığımız gibi benim üstüm açık olduğu için demirhan beni arkasına aldı ve açılan kapıdan içeri giren kadın sinirlerimi zıplatmaya yetti. Berfin buradaydı ama burada ne işi vardı!

"Destur de berfin, dingonun ahırana mı giriyorsun. Karı koca olan odaya cevap almadan mı girilir!"

"Aa sen de mi buradaydın, ne bileyim ben ya! Feraye öyle karadenizde gemileri batmış gibi duruyordu bende ona bir bakayım dedim, onu arıyordum."

Aramızın bozuk olduğunu ima ediyordu, halbuki ben onlardan huzursuz olduğum için sıkılmıştım ama demirhanda gözü vardı kahpenin. Ha ben o gözü çıkarmasını da bilirdim evelallah. Hala demirhanın arkasındayım ve o beni tam olarak görmüyordu, koca adamım öyle büyüktü ki beni kapatıyordu.

Aceleden zaten kapatamadığım göğüslerimi örtme ihtiyacı duymadan demirhanın arkasından hafifçe kendimi gösterdiğimde berfinin gözleri şokla açıldı. Göğüslerimi görmüştü ama hiç önemi yoktu, dudaklarımdaki imalı gülüşü de görüp alması gereken cevabı almıştı. Göğüslerimi sütyenime sokup düğmelerimi de ilikleme ihtiyacı hissetmeden öylece bıraktım. Ama içim hala demirhanı oramı buramı ellesin, öpsün, koklasın istiyordu!

"Buradayım canım, çok iyi niyetlisin teşekkür ederim. Midem bozuktu sabahtan beri o yüzden durgundum. Ama senin bi keyfin kaçık, bozuk gibisin."

Göz kırpıp gülümsedim.

"Hayırdır, Karadenizde gemilerin mi battı?"

Bana cevap vermeden sinirle kapıyı çarpıp çıktığında gülümsedim. Dengesiz orospunun tekiydi. Evli adamda gözü vardı. Evli erkek sevdasını da anlamış değildim!

"Sikeceğim böyle işi! Karımızı sevemiyoruzda ulan... Hasbinallaah. Neyse içeri geçelim de oradan eve gidelim. İş üstündeyiz malum. Ayrıca kocasını sahiplenen hatunuma da ölürüm. Hoşuma gitti."

Göz kırparak söylediği beni güldürdü ama hayır, diğer göğsümü yalamamıştı ki, ağzının sıcaklığını hissettirmemişti. Mahrum bırakmıştı. Ona da aynısını yapısın istiyordum.

Demirhan yarım kaldığımız için küfür ede ede alttan başlayıp düğmelerimi iliklerken diğer göğsümü sütyenden çıkarıp demirhanın kafasını tuttuğum gibi mememe bastırmam bir oldu. Hala kıvranıyor deli gibi onu istiyordum.

"Demirhan, yalvarırım devam et. En azından onu da ağzına al. Muhtacım sanki, o arsız ağzının sıcaklığına muhtacım."

Kendimi tanıyamıyordum! Ben neler diyordum öyle. Ah dostlar, arsız, edepsiz bir kadınmış ben meğer! O ise sözlerimle daha da harlanıp göğüs ucumu yalayıp emerken birde dişledi. Ensesindeki elimi bir hızla alıp önündeki şişliğe bastırdı ve ileri geri yaparak elimi gezdirdi. Avucuma sığmıyordu resmen!

" Sen nasıl istiyorsan kat ve kat fazlasıyla bende senin o tatlı ağzının sıcaklığını istiyorum. Ulan evimize gidiyoruz be... Feraye, bu gece ağzıma boşaltacağım seni!"

Birden önümdeki düğmelerini ilikleyip kolumdan çekerek odadan çıkardı beni. Odadan çıktığımızda arkasından sürükledi ve kimseye bir şey demeden konaktan çıkarıp arabaya bindirdi. Kemerimi de bağladığında öyle heyecanlıydım ki bir an önce eve gitmek için can atıyordum.

...

Evin kapısını kırarcasına bir hızla açtı. İçeri girdiği gibi beni de içeri çekip ayağıyla kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladı ve deli dehşet bir biçimde dudaklarımızda can bulduk. Öyle aceleci öpüşüyorduk ki sanki son saniyelerimizdeydik. Dudaklarımız ayrılınca sanki nefesimiz kesilecekmişçesine öpüşmeye devam ederek demirhanın odasına geldik. O merdivenleri nasıl çıktık bende bilmiyordum.

Ben aceleyle onun gömleğini çözmeye çalışırken o çoktan benim üstümü çıplak bırakmıştı. En son benim heyecan ve tutkudan titreyen ellerim düğmelerini çözemediği için iki eliyle yakasından tutup gömleği yırttı ve kenara attı. Kemerini de çözüp bir kenara fırlattı. Hatta hızını alamamış olacak ki beni de tuttuğu gibi sırt üstü yatağa fırlattı. "Ahh" diye bir nida döküldü dudaklarımdan.

Demirhan pantolonumu da çözüp külotumla birlikte sıyırdığında tamamen çıplaktım karşısında ve bu utanmama sebep oldu. Onca şey yapmıştık ama orayı görmesine hazır değildim.

O da pantolonunu çıkardığında sadece boxerla kalmıştı ve önündeki şişkinlik fazla iştah açıcı gözüküyordu!

"Demirhan."

Daha fazla dayanamadığımı belli eden huysuz ama nazlı bir sesle adını söylediğim gibi kolundan tutup üzerime çektiğimde tam orama oturdu ve kendini bastırdı. Dudaklarımı bir kez yalayıp ardından dilini boynumda, göğüslerimde gezdirdiğinde bir göğsüme tokat attı ve ardından elinde yoğurdu ve ağzına aldı.

Aldığım zevkle belim yukarı kıvrıldı. Tatlı tatlı inliyordum altında. Daha fazlasını ister gibi kafasını bastırdığımda o da daha sert bir şekilde yaladı, emdi, ısırdı. Beni talan ediyordu. Benimde onun göğsünü okşayan avcumu kaslı teninde kaydırarak boxerın üzerinden tam orasını tutup avucumda okşamamla bir hayvan misali hırladı.

"şşşt, önce yangımı dindireceğim, senin sularını içeceğim."

Kendini yanıma atıp benimde bir bacağımı bacaklarının üstüne attığında sırtıma doğru uzattığı elini hızla arkamdan kadınlığıma değdirdi ve parmaklarıyla okşamaya başladı. Öyle ihtiyaçla inliyordum ki kollarında. Kıvranıyordum. Daha fazlasını istiyordum, bir şey yapsındı. Sırtımdan kadınlığıma uzattığı eli tam deliğimin üstündeydi ve acelesiz bir şekilde orayı okşadıkça ben mahvoluyordum.

Birden bir parmağını deliğimden içeri ittiğinde öleceğim sandım. Daha fazlasını vermezse öleceğim sandım.

"Demirhan, ahh. Yalvarırım, yalvarırım..."

Üç kez parmağını içime sokup çekti ve popoma şaplak atıp avuçladı.

"Yalvarırım ne karıcığım, açık konuş benimle. Bana ne istediğini söyle ki bileyim."

Onun gibi konuşmamı istiyordu, şu an ne dese yapardım ki, utanma duygum yoktu. Hala popoma şaplak atıp elinde yoğuruyordu. Daha fazla dayanamayıp üstüne çıktım ve tam üzerine oturup kendimi bastırdım.

" Ne istediğimi anlamadın mı hala. "

Ata biner gibi oturduğum kucağında ona ihtiyaçla kendimi bastırıyor sürünüyordum. Eliyle birden göğsüme şaplak atıp sıktı ve beni sırt üstü yatırıp üzerime çıktı.

"İma yapmak yok, utanma karıcığım."

Elini yalayıp kadınlığıma götürdüğünde tekrar okşamaya başladı. Öyle bir anda bırakıyordu ki, asla o doruğa ulaşamıyordum.

"Bana ne istediğini söyle"

Eliyle bir bacağımı kenara doğru açıp kadınlığıma bir kez dilini sürüp öpücük bıraktı.

"Ahh demirhan, yarım yapma şunu artık! Kıvranıyorum."

Arsız arsız gülüyordu hala. Elide öyle yavaş hareket ediyordu ki arada da iç bacağıma çıkardığı için elini o zevke çıkamıyordum.

"Ne istiyorsun, o tatlı amcığını yalayıp seni ağzıma boşaltmamı mı."

Tam olarak altıma yerleşip bir bacağımı da omzuna attığında artık dayanamadım ve bacağımla kafasını kadınlığıma yasladım.

"Yala artık, boşalt beni tüküreceğim ağzına!"

Yalvararak çıkan ses tonuna daha fazla kayıtsız kalmadı ve dilini kadınlığımda gezdirmeye başladı. Önce boydan boya yaladı ardından klitorisim ağzına alıp diliyle oynadı onunla. Beni böyle zorladıkça bildiğim tüm küfürleri ona edesim geliyordu.

Bu ne biçim bir haldi böyle! Dayanamıyordum ellerimi başına atıp kadınlığıma bastırdım ve o daha da iştahlandı. Sanki lezzetli bir yemek yiyormuş gibi sesle çıkarıyordu ve ıslak kadınlığımla buluşan ıslak dilinin çıkardığı sesler beni daha da azdırıyordu.

"Ahh, artık içime gir demirhan, yalvarırım içime gir."

Parmaklarını sözlerimle eş zamanlı olarak vajinamdan içeri soktu. Bir yandan parmaklarını hızla ileri geri yaparken bir yandan iştahla beni yalıyordu.

"İçime gir dedim, parmaklarınla becer demed-ahh."

Ağzını vajinamdan çekip bir öpücük aldı dudaklarımdan.

" Ben sana ne dedim, önce tatlı amcığının sularını içeceğim, oluk oluk ağzıma akıtacağım seni. Sonra da karımı bir güzel sikeceğim altımda."

Altında dağılmış bir şekilde sadece başımı sallayarak onaylıyordum onu. Ne yapacaksa yapsındı artık! Dayanamıyordum. Açık konuşmasına da ayrı bir tav olmuştum zaten. Yatakta kirli konuşmaların kadınıydım ben demekki.

" Seni altımda evire çevire öyle bir yoracağım ki. "

" Yor artık orosbu çocuğu! Devam et, sızım sızım sızlıyorum... Hadi kocam, aslan kocam."

Demirhanın duyduklarıyla gözleri parladı ve tekrar yalamaya başladı. Erkeklerin istediği buydu demekki.

Bu sefer daha sert daha hoyrattı ve boşalmaya çok yakındım. Artık sona geldiğimde tireye titreye ağzına aktı sıvım ama demirhan durmadı. Hatta öyle ki dursun diye ben kendimi çekmeye çalıştıkça o kalçalarımdan beni sabitleyerek daha çok yaladı. Ben inleyip bağırdıkça durmak yerine hırsını alırcasına sızlatana kadar çekmedi ağzını. Hayatımda böyle bir zevk aldığımı hatırlamıyordum.

Ben yorgunluktan yatakta dağılmışken o dimdikti, önündeki de keza dimdik duruyordu boxerın içinde. Ben yatakta darmadağın onu izliyordum. Altındaki son parçayı da çıkardığında erkekliği dimdik karına uzandı. O kalın şey benim içime nasıl sığacaktı! İster istemez aklıma eski ilişkim geliyordu ve arada dağlar kadar fark vardı.

Demirhan bacaklarımı birleştirip ikisini de yukarı kaldırdı ve tek omzunda birleştirdi. Ardından erkekliğini girişime dayadı ve birkaç kez sürttü.

"Artık güzel karımın içini talan etme zamanı."

Birden kendini içime ittiğinde zorlansa da erkekliğini sardığımı hissettim. Birkaç saniye bekleyip hareketlendiğinde ikimizinde inlemeleri birbirine karışıyordu. Onun o erkeksi inlemelerini dinlemek için canımı bile verebilirdim...

" Oh karım, karımın içi çok sıcak. Benim için alev alev yanıyor."

İçimden çıkıp beni belimden tuttuğu gibi yüz üstü çevirip belimi kaldırdı ve ellerim ve dizlerim yataktayken arkamdan içime girdi. Öyle hızlıydı ki bunların hepsi beş saniye falan sürmüştü. Gel gitleri hızlanırken arada bir kalçalarıma da tokat atıp sıkmayı ihmal etmiyordu. Bense altında çoktan kendimden geçmiştim. Zevkin doruklarındaydım. Öyle hülyalıydım ki zevkten ölebilirdim.

"Daha hızlı demirhan, daha hız-ahh."

Hem kahkaha atıyor hemde altında eziliyordum. Sözlerimle birlikte demirhanın bana merhamet ettiğini anladım. Çünkü artık öyle sert öyle hızlıydı ki sanki oram yırtılacaktı. Hatta yırtmış bile olabilirdi ama umrumda bile değildi. Hızlı gelgitlerinin ardından ben boşalmışken o hala devam ediyordu. Dayanamıyordum artık, yorgunluktan ölecektim. Arsızlıktan ölecektim...

"Demirhan, dayanamıyorum."

"Son posta, akacağım içine karım. Bu gece daha fazla yormayacağım seni. Söz"

Sözlerime sırt üstü uzanıp beni de ata biner gibi üzerine oturtup sertçe içime girdi. Kadınlığım artık sızım sızım sızlıyordu aldığı darbelerden ama öyle bir zevk veriyordu ki canıma minnetti.

"Evim, yuvam. Sıcaklığına öleceğim."

Evim derken beni yuvam derken de şu anda içinde olduğu kadınlığımı kastediyordu. Çevik bir hızla kollarımı sırtımda birleştirip bedenimi bedenine yasladı ve sanki pompa yaparmışçasına sertçe içime çarpmaya başladı. Titriyordu her bir yanım. Yatakta öldürecekti beni. Düşmanı da değildim ki! Ya zevkten ya aldığım darbelerden gidecektim. Son kez kendini sertçe içime vurdu.

"Bundan sonra yuvasından çıkan demirhanı da siksinler. Her bulduğumuz fırsatta güzel karım, her bulduğumuz fırsatta içinde biteceğim."

Öyle yorgundum ki dediklerini anlamıyordum bile. Hem zevkten hem yorgunluktan başım dönüyordu. Demirhanın üzerinde uzanmıştım o hala içimden çıkmamış öylece bekliyordu ve bana sımsıkı sarılıyordu. Bense uyumak üzereydim. Ya da bayılmak...

...

Eveet bölüm hakkındaki düşüncelerinizi alalıım.

Artık kavuştur vuslat gelsin dediniz. Onlar erdi muradına biz çıkalım kerevetine🤭

Muhtemelen bir daha bu kadar uzun bir yatak sahnesi yazmayacağım iyi okuyun 😝

Bir dahaki bölüm biraz çetrefilli olacak 🥹

Bölüm : 20.04.2025 11:28 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...