31. Bölüm

31. Bölüm

ZEYBİK
zeybik_yz

Ay selamm aşklarım. Bu saatte buradayıız.

Kısa bir bölüm ama bekletmek istemiyorum. Devamını çok istediniz. Diğer bölümü de çabucak yazıp atmak istiyorum yine bir mani çıkmazsa.

Yorum sınırı 180 bebeklerim. Emeğe saygı duyalım ballarım💖

...

Ciğerlerim parçalanacaktı! Demirhan beni nefessiz bırakıyordu. Kendimizi öyle kaptırmıştık ki birbirimizin dudaklarından ayrılmak çok güç geliyordu. Bu nasıl bir şeydi, bu sadece dudakların buluşması değildi. Bu vuslattı bizim vuslatımız bizim kavuşmamız biz olmak için atılan en büyük adım.

Daha bir çok anlam yüklenebilirdi ama bunun için nefesim yetmediğinden bir koluyla beni belimden sarıp diğeriyle yanağımı tutan adamın koluna sertçe vurdum birkaç kez ve dudaklarımı son kez derince öperek benden ayrıldı. İkimizde nefes nefeseydik. Gözlerine bakmaya utandığım için anlımı anlına yasladım.

"Vallahi de billahi benim sonum olacaksın. Vuslatım, kavuşmak için yanıp tutuştuğum kadın. Bunca yıllık acılarıma kefaret misin. Sanki öpüşün dindirdi sancılarımı. Bunca yıl nerdeydin. "

Anlını anlından çekip diğer elini de yanağıma yerleştirerek gözlerimin içine baktı. Gözleri dolmuştu ciddi anlamda gözleri dolmuştu. Anında benimde gözlerim doldu ama ikimizinki de mutluluktandı eminim. Çünkü gözlerinin içi gülüyordu, yansımasında gördüğüm gözleriminde içi gülüyordu.

"Otuz yıl önce doğdum ama o eşsiz dudaklarının tadını alınca dünyaya geldim sanki. Bugün benim değil bizim doğum günümüz. Ahu gözlerine öldüğüm kadın, sana kavuşmak talihimin en eşsiz anıdır. Eşsiz ve sonsuz."

Sözlerini bitirip tekrar dudaklarını dudaklarıma bastırdı. Geri çekildiğinde gözlerimden akan yaşlarla birlikte gülüyordum.

" Asıl sen benim talihimsin, şansımsın. Kısa sayılabilecek bi zamanda öyle bir hal aldın ki içimde, her şeyim oldun. Ben yeni yeni yüzleştim bu durumla ama tüm yenilgilerim sana benim."

Bir elimi kaldırıp o güzel sakallarını okşadım. Gözlerinin içine bakıyordum artık çekinmeden.

" Sen öyle çok her şeyim oldun ki! Hem sırdaşım, hem sığınağım. Ev olmuşluğun var bana. Kapın yok, bacan yok ama evimsin be adam! "

Sözlerimi bitirdiğim gibi beni sıkıca sardı. Bende ona karşılık verdim. Fazlasıyla duygu yüklü bol kavuşmalı bir andaydık. İçimdeki huzur öyle büyüktü ki senelerdir aradığım yuvama kavuşmuştum sanki.

Ben kavuşmuştum kavuşmasına da yuvasına kavuşmak isteyen bir şey daha vardı. Demirhan bacaklarımın arasında olduğu için fazlasıyla hissettiğim o şişkinliği!

"Sana kurban olurum ulan iste yoluna öleyim. Feraye, çok çile çektin, çok kara kışlar gördün ama ben senin baharın olacağım. Vallahi de billahi de yollarına bahar olacağım. Kollarımın arasında dünyamı tutuyorum sanki. Bırakırsam namert olayım, ahu gözlerine öldüğüm kadın, ölsem de bırakmam."

Gözlerimden akan yaşlara mani olamamam normal miydi? Kendi duygularımı bende ilk kez itiraf ediyordum ama asıl olay kendimle birlikte ona da itiraf ediyordum.

" Bırakma zaten. Öyle büyüksün ki içimde, öyle her şeyime yettin ki demirhan. Benimde ömrüm ömrüne yetsin. Sen benim yollarıma baharsın zaten ama inan bende o baharın solmayan nazlı çiçeği olacağım."

Ağızdan çıkan her sözün bir dua olduğunu önümdeki koca adamın bana nazlı bir prenses gibi güzel günler yaşattığında daha iyi anlayacaktım.

...

Uzun zaman sonra ilk kez bu kadar mutlu uyanmıştım. Bugün güneş bir başka doğmuştu sanki, çiçekler daha bir canlıydı, kuşların cıvıltıları hiç bu kadar huzur vermemişti.

Dün gece içimde var olan ve varlığını cılız yanan bir gaz lambası misali hissettiğim o kadını, aslımı iliklerime kadar hissetmiştim ve bugün benimleydi.

Üzerimdeki şortlu gecelik takımını değiştirmeye ihtiyaç duymadan üzerime sabahlığımı giydim. Uyurken sütyen takamıyordum o yüzden üzerimdeki yoktu ama aynadaki aksime bakarken sabahlığımı giyince belli olmadığına kanaat getirdiğim için zaman kaybetmeden indim kahvaltı hazırlamaya.

Dün gece demirhanla birbirimize açılmıştık. Düşüncesi bile hala çok garip gelirken bunu yaşamıştık. Dakikalarca şehvetle öpüşmüş ardından sarmaş dolaş uzun uzadıya sohbet etmiştik. Öyle mutluydum öyle mutluydum ki tarif edilecek türden değildi. Ondan artık ufacıkta olsa çekinmiyordum. Hele dün geceden sonra sürekli dibinde bitmek civil civil etrafında dolaşmak istiyordum.

Bugün işe erken gideceğini söylediği için o uyanmadan bir şeyler hazırlamanın peşindeydim. Çalan telefonumu elime aldım. Arayan dilşad anneydi, bekletmeden açtığımda bir yandan da masadaki eksikleri tamamlıyordum. Telefonu açtığım gibi dilşad annenin o heyecan ve sevgi dolu sesi doldu kulaklarıma.

-Günaydıın güzel kızım, tatlı gelinim. Napıyorsun, nasılsın.

"Günaydın dilşad anne. Kahvaltı hazırlıyordum, sen napıyorsun."

-Ah kuzum, bende sizi kahvaltıya çağırmak için aramıştım. Özledim evlatlarımı. E daha erken aslında, hazır değilse çıkıp gelseniz keşke. Analı kızlı uzun uzadıya bir kahvaltı yapardık.

Ah güzel yüreğini severdim bu kadının. Söylerken bile beni zorunda bırakmamak için öyle bir çekinerek söylüyordu ki. Hemde asıl özlediği demirhandan ziyade bendim.

Bunu sesinden de anlayabiliyordum ve birileri tarafından özlenmek, beklenmek öyle iyi hissettiriyordu ki! Biz hala telefonda konuşurken uykulu gözleri dağınık saçlarıyla mutfağa giren adamla kocaman gülümsedim. Bu hali bile fazla yakışıklıydı!

" Demirhan işe erken gidecek bugün. Aç gitmesin istedim. Ben erkenden hazırladım o yüzden."

Ben konuşurken demirhanda belimden tuttuğu gibi yumuşak bir hamleyle beni kendine çekti. Kocaman gülümseyip sessizce günaydın diyerek başını boyun girintime soktu ve koklaya koklaya bir öpücük bıraktı. Eriyordum...

-Anladım kızım, gelemeyiz diyorsun yani. Olsun yavrum müsait olduğunda sen de uğrarsın. Ay hatta bak ne diyeceğim...

Telefondaki kadına bir türlü odaklanamıyordum ki! Demirhan beni kolları arasına almış belimden de sardığı için hareket alanımı kısıtlayarak yüzümün boynumun her yerini öpüyordu. Birde boynuma bir ısırık bıraktı. Hayır yerimde de duramıyordum ki böyle. Telefonu kulağımdan uzaklaştırdım.

"Ah demirhaan, kadına ayıp oluyor, doğru düzgün cevap dahi veremiyorum. Napıyorsun, dur ne olursun."

Arsızca gülümsedi.

"Zarar olurum, ziyan olurum. Ama daha da senden ayrı olmam."

Bir de göz kırpıyordu arsız. Yapma dercesine ama canıma da minnet olduğunu belli eden bir bakış gönderdim.

-Feraye, sana diyorum kızım. Orda mısın?

Daha ben dilşad anneye cevap veremeden demirhan dudaklarıma yapışıp sert bir öpücük aldı ve geri çekilmeden dudaklarıma doğru fısıldayarak konuştu.

"Yine sütyen giymemişsin içine."

Şokla açılan gözlerimle boşta kalan elimi ağzına kapattım hızla. Ne diyordu bu deli, annesi telefondaydı.

"Evet evet dilşad anne, demirhan uyandı da önmeli bir belge mi ne varmış kaybetmiş. Onu soruyordu."

Sözümü bitirmemle eş zamanlı ağzıma kapanan dudaklarla yanıyordum artık. Yine bir öpücük alıp çekildi ve bir eliyle sabahlığımın kuşağını çözdü. Yok anacım yok bu böyle olmayacaktı! El mecbur telefonda konuşan kadının sözünü kesip bir şekilde kapatmam lazımdı. Aksi takdirde hoş şeylere tanıklık etmeyecektin çünkü kollarımdan kayıp düşen sabahlık her bir yanımı ortaya sermişti. Kadında konuşup konuşup cevap alamadı benden.

-Tamam evlatcağızım siz pek müsait değilsiniz, biz daha sonra konuşuruz.

Alttan alttan da gülüyordu. Of, anlamıştı işte!

"Geleceğim ben zaten dilşad anne, kahvaltı yapalım, demirhan beni size getirsin."

Ardından telefonu pat diye kapattığımda tam rahat bir nefes verecektim ki demirhanın nefesini dudaklarıma vere vere konuşmasıyla yine benim nefesim bir taraflarıma kaçtı.

"Getireceğim ben seni, hemde oluk oluk getireceğim."

Cılız bir inleme misali adı döküldü dudaklarımdan. Dahasını getiremedim. Yanıyordum. Eriyordum.

"Demirhan"

Bir elinin baş parmağını bastıra bastıra dudaklarımda gezdirdi.

"Sen benim çiçeğimsin, bende çiçeğimin ballarını ağzıma akıtacağım. Ne var bunda?"

Belimdeki elini popoma indirip beni kendine bastırdı. Diğer elinin tersini de tüy gibi bir dokunuşla dudaklarımdan boynuma oradan da askılı saten sabahlıktan üstleri taşan süt beyaz göğüslerime getirdi ve sağ göğsümün ucunu saten kumaşın üzerinden parmakları arasına alarak sıkmasıyla dudaklarımdan dökülen inlemeye engel olamadım.

Dudakları dudaklarımın dibindeydi ve konuşurken dudaklarımız birbirine değiyordu.

"Önce memelerinin ballarını tadacağım."

Birde şöyle kirli konuşmuyor muydu! Bundan rahatsız olmam gerekirdi belki de ama öylesine hoşuma gidiyordu ki bunu bende istiyordum kesinlikle. O meme ucumu parmakları arasına almış oynarken benim göğsüm yanıyor alt tarafım ise tutuşuyordu. Fenalardaydı! Hatta yardım dilenircesine sızlıyordu.

Göğsümdeki elini bir hızla indirip şortun içine soktuğu gibi kadınlığımı avuçladı. Öyle sert ve hızlı yapmıştı ki içimden gelen inleme ve titreyen bacaklarım beni ona muhtaç kılıyordu.

"Sonra da bu tazeciğinin tüm sularını içeceğim."

"Ahh, demirhan! Beni öldürmek mi niyetin, halimi görmüyor musun? Dur lütfen!"

Zar zor bulduğum sesimle söylediklerime gülümsedi. Alt dudağımı ısırıp geri çekildi. Ah be adam! Ben ölmek üzereydim. Tutuşuyordum.

"Aksine, sana can vermek istiyorum. Varımı yoğumu sana vereceğim. Sadece bil ki senden asla uzak durmayacağım feraye. Her seferinde daha ileri gideceğim. Seni bana alıştıracağım."

Eli hala kadınlığımda olduğu için orayı son bir kez okşayıp geri çekti elini. Öyle bir andaydım ki, biraz daha buna devam etse şuracıkta eline boşalırdım. Elini çektiği için sinirle yüzüne bakıyordum ve maalesef ki o sinirimin sebebini anladı.

" Ve seni ürktümeden ancak sen bana kendi isteğinle gelirsen alıştırabilirim."

İçimdeki tamamlanamayışımın verdiği harbiyetle bağıracaktım ki beni anında susturdu. İçimdeki arsız kadına mani olamıyordum! Bana daha fazlasını vermeliydi. Bunu tüm yüreğimle, bedenimle istiyordum.

" Ben sandığından çok daha kirli bir adamım karıcığım. Ve sana karşı fazla sabırsızım. İnan bana, şuracıkta içine girip seni talan etmemek için kendimi böylesine zor tutuyorken bana hızlı alışmanı öneririm."

Sinirden yerimde duramasamda kafamda hızlı bir şekilde söylediklerini ölçtüm biçtim ve hırsla bir elimi ensesine yerleştirip tırnaklarımı ensesine geçirdiğim gibi dudaklarına yapıştım. Dudaklarımı gülümsemeyle karşıladığını hissettim ve ardından gecekinden daha ateşli bir öpüşmeye tutulduk.

Genç ve sağlıklı bir erkek olduğunun farkındaydım. İhtiyaçları vardı ve karşılanması gerekti. Ama bende genç ve sağlıklı bir kadınım. İhtiyaçlarım vardı ve karşılanması gerekti. Madem öyle, bal yiyen bir tek o olmayacaktı. Ama yemek mi istiyordu, afiyetle yedirecektim...

...

Eveeet bölüm sonuu bölüm hakkındaki görüşlerinizi alalım.

Hızlı mı gidiyoruz geç mi kaldık bilmiyorum 😂

Bölüm : 18.04.2025 01:16 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...