11. Bölüm

11. Bölüm

Zaman Sızım
zamansizim84

Derya sabah erkenden uyandı. Temiz havanın etkisiyle sabah çok dinç uyandığını fark etti. Üzerini giyinip yatağını topladı. Odasının balkon kapılarını açıp doyulmaz manzaraya bi kere daha baktı. Sessiz adımlarla odadan çıktı. Boran'ın kapısı kapalıydı. Yavaşça aşağı indi. Telefonundan müzik açıp sesi kısık olarak ayarladı. İş yaparken kulağında sevdiği şarkıların dolaşmasını seviyordu.

Önce pişi için hamur yoğurdu, güzel bi kahvaltı masası hazırladı. Çay da demini almıştı ki, kokulara kayıtsız kalamayan Boran uyandı. Aşağıdan buram buram gelen kızarmış hamurun kokusu mest ediyordu. İşlerini halledip mutfağa indi.


Gelişinden habersiz Derya şarkıya kısık sesle eşlik ediyor, bi yandan da uyanmayan Boran'ı nasıl uyandıracağını düşünüyordu. "Ne uykucu çıktın sende Boran ağa" diyerek düşüncesini dışından seslendirdi.


"Uyandım hanım ağam uyandım" diyen Boranla Derya ufaktan bi korktu. Damağını kaldırırken,


"Korkuttun" dedi.


"Arkamdan söylenecek kadar dalmışsın." Diyerek gülümsedi.


Bu adam gülmemeliydi, gülünce gamzeleri çok tehlikeli oluyordu.


"Söylenmek gibi değilde, konaktayken daha erken kalkıyordun sanki." Diyerek gözlerini kaçırdı Derya.


"Orda herşeyin saati var hanım ağam kahvaltının, akşam yemeğinin uymak zorundayız." Deyince Derya duraksadı, sonra işine devam etti. Boran onun bu halini artık iyi biliyordu, Derya yine bişeyi söylemekten vazgeçmişti.


"Söyle hanım ağam ne diyecektin de vazgeçtin?" Diye sorunca Derya'nın kaşları havalandı. Artık Boran da onun halinden derdini anlıyordu. Derin bi nefes aldı.


"Siz evliykende bu kurallara uymak zorunda mıydınız? Yani bu özel hayatı çok zorlaştıran bişey." Dedi açık konuşarak.


Boran, ilk zamanlar Elif'in konaktan ayrılmak için ne kadar ısrar ettiğini hatırladı.


"Aslında haklısın konakta ki hayat bizi çok zorladı. Elif hep ayrı ev olmak istedi. Hatta atanmak için o kadar çok çalıştı ki, konak ahalisiyle iletişimini neredeyse kesmişti. Atanırsa kurtuluş olucağına inandı." Diye anlattı.


"Öğretmendi değil mi?" Dedi emin olmak için.


"Evet sınıf öğretmeni olacaktı. Atandığını bile o ölünce öğrendik." Boran'ın neşesi kaçarken Derya onu üzmek istemese de yakaladığı ip ucunu bırakmak istemiyordu.


"Seni üzdüğümün farkındayım ve bu en son isteyeceğim şey, fakat bu çok önemli bir bilgi aslında." Dedi.


Boran'ın sorgulayan gözleri eşliğinde devam etti.


"Yani hem hamile hem de ataması yapılmış. Hamilelik konaktan ayrılmanıza mani olabilir mi?"


"Hamile olduğu bilinirse ayrılmamız kesinlikle çok daha zor olurdu."


"Bunun için hamileliği gizlemiş olabilir mi?"


Boran'ın kafasında herşey baştan yazılıyordu.


" 'Atandığını biliyordu, ama söylemedi' mi diyorsun?" Dedi yapılan imayı doğru anlamış mı diye teyit ederek.


"Boran siz hamile olduğu için öldürüldüğünü düşünmüşsünüz. Bu sizi katile ulaştırdı mı?" Diye sordu Derya.


"Hayır. Devran'ı az çok tanıdın olacak iş değil." Dedi kafası karışmış bir sesle.


"Dolayısıyla bu çıkmazda takılıp kalmışsınız." Dedi iki elini yanlara açarak.


"Atandığın da konaktan ayrılacağınızı bilen biri bunu engellemek istemiş olamaz mı?" Diye devam etti Derya.


 Boran,

"Bu dediğin şüpheli listesini komple değiştirir." Dedi yeni bir bakış açısının heyecanıyla.


"Aynen öyle, yani iki durumda sebep olabilir, başka pencerelerden bakmalıyız."


Derya çayları da doldurduğunda kahvaltı için masaya geçtiler. Boran'ın enerjisi düşmüştü.


"Mardin'e döndüğümüzde, bu olayların sıralamasını iyice araştıralım. Hamile olduğunu ne zaman öğrendi, atandığını ne zaman."


"Haklısın Derya, döner dönmez detaylıca araştıralım. Bu ihtimali hiç değerlendirmedik." Diyerek onayladı.


Beraber kahvaltıya başladılar. Başlarda durgun olan Boran'ın morali Derya'nın esprileri ve sohbetiyle düzelmişti.


"Her derdin ilacı, çikolata kreması Boran ağam depresyona bire bir..." Diye takıldı genç adama,


"Anladığım kadarıyla sen çikolatayı çok seviyorsun." dedi gülerek.


"Bence aşkımız karşılıklı, oda beni seviyor" dedi küçük bir kahkahayla arkasına yaslanırken.


" Çıkalım mı? Deniz planımızı unutmadın inşallah?" Dşye sorduğunda,


"Sofrayı toplıyım çıkarız. " Dedi Derya.


"O iş bende sen çıkıp hazırlan." diyen Boran kahvaltılıkları toparlamaya başlamıştı bile.


"Tamam" dese de şaşkınlığı yüzünden okunuyordu.


Boran ve Derya hergün birbirlerinde yeni bilinmeyenler bulurken aslında birbirlerine düğüm olduklarının farkına çok geç varacaklardı.


Hazırlanıp aşağıya indiğinde Boran da son parçaları makineye tıkıyordu. İşi bitince "hemen geliyorum" deyip yukarı çıktı. Şort mayosunun üzeri turkuaz bi tişört giyip aşağıya indi.


Merdivenlerde Boran'ı gören Derya siyahlarla görmeye alıştığı adamı istemsizce süzdü. Turkuaz çok yakışmıştı. Sanki karanlık gözleri bile bir parça aydınlanmıştı.


Beraberce arabaya ilerlediler, dün ki yoldan koya inmeye başladılar. Eylül ortaları olduğu için tatil mekanı olan bu yerler yaza göre daha sakindi.


Beach'e geldiklerinde şemsiyenin altında iki şezlonga yerleştiler. Derya güneş kremini çıkarıp önce yüzüne sonra kollarına sürdü.


"Derya önce mayonu giyseydin."


"mayom üstümde zaten."


Pantolonun üstünde uzunca bir tişört gibi duran mayosunun altına kapri pantolon giymişti. Sadece pantolonu çıkardığında, eteğinin altında kısa şortu olan mayo hem şık hemde dekolteden çok uzaktı.


Boran gülerek

" Çok pratiksin."


"Öyleyimdir, bak bu bi gerçek" dedi gülerek.


Bacaklarına ve büyük bölümü kapalı sırtına da krem süren Derya kimseye ihtiyaç duymadan kremlenmişti. Güneş kremini Boran'a uzatıp şezlonga uzandı.


Güneş kremini sürerken eskiye dönen Boran. Elif'e bikini yerine mayo giymesini rica ettiğinde kendisiyle iki gün konuşmadığını hatırlayıp göz ucuyla güneşlenen kadına baktı. 'acaba benden rahatsız olduğu için mi böyle giyindi' diye düşünmeden edemedi. Son isteyeceği şey Derya'nın rahatsız olmasıydı.


Çalan telefonun sesiyle düşüncelerinden uzaklaştı. Çalan Derya'nın telefonuydu arayan ise Zeynep'ti.


"Efendim bi tanemmm."

............. 


"Müsaitiz canım, plajdayız."

...............


"Dur görüntülü arıyım sizi özledim."


Birazdan Yusuf~Zeynep ekranda göründü. Boran'da Derya'nın yanına geçti mecburen.


Hal hatır faslından sonra

Yusuf

"Abla telefonu kapatınca mayonu nereden aldığını bana yazar mısın? "

Zeynep 

"saçmalama Yusuf herhalde ne giyceğime karışmıycaksın?

Yusuf 

"Yoooo gayette karışırım."

Karışırsın-karışamazsın onların kavgası uzarken.

Boran

"Gençlerrrr! bizi dahil etmeyin kavganıza"

Yusuf 

"Abi bi destek atsaydın" dedi sitemle "tabii senin ablamla öyle dertlerin yok."diye de ekledi.

Zeynep 

"Abim benim seni seviyorum." diye cıvıldadı.

Derya 

Boran'a katılıyorum. Aranızda çözün, işinize kimseyi karıştırmayın. Bizi bile"


Telefonu kapattılar. 


"Derya, 'ablamla öyle dertlerin yok' derken tam olarak ne demek istedi? Ben sana karışmam zaten, nasıl rahat ediyorsan öyle giyersin"


"Seninle ilgisi yok Boran, ben yanımda Yusufla abim varkende bu şekilde giyiniyorum."


Boran'ın şaşkın bakışlarıyla devam etti.


"Yani geri kafalı deseler de, bikini dediğin şeyin iç çamaşırından farkı yok. Evdeyken abimle Yusuf'un yanına çıkmıycağım bi kıyafeti burda herkesin önünde giymek, nereden baksan mantığa aykırı."


"İlginç bir yaklaşım." derken 'Elif'e böyle anlatsam ikna olur muydu?' diye geçti içinden.


" Yüzelim mi?" Dedi Derya. Boran başıyla onayladı.


Suda bir kaç adım ilerleyen Boran kendini serin sulara bırakıp kulaç atmaya başladı. Derya suya yavaş yavaş alışırken. Boran'ın gayet iyi yüzdüğünü görüp biraz rahatladı. Boynuna kadar gelen suya girdiğinde kıyıya paralel yüzmeye başladı. Biraz daha açılmış olsada Boran'ın gözü Derya'nın üzerindeydi. Rahatsız etmeyeceği bi mesafeden takip ediyordu. Aslında gayette iyi yüzüyordu. Demek ki çok korkmuş üzerinden atamıyordu.


Derya korkusunu biraz daha atmış suyun tadını çıkarıyordu ki yanında beliren bir kaç gençten uzaklaşmak için geri doğru yüzdü, konuşmaları ve hareketleri rahatsız ediciydi, fakat gençlerden biri Derya'yı takip edercesine yaklaşmaya devam etti.


Boran durumu fark etmişti, onlara doğru yaklaşırken. Derya ayağının yere değmediğini fark ederek panikledi. Çırpınmaya başladığında gencin kendine doğru daha çok yaklaşmasıyla iyice kontrolü kaybetti. Su yutmaya başladığında belinden dolanan kol ile başının su üstünde sabitlendiğini hissetti.


Tuzlu su boğazını yakmış. Gözleri kızarmıştı. Biraz kendine gelince başını sola çevirdi. Kendisine dolanan kolların sahibi Borandı ve şuan Derya'nın sırtı Boran'ın göğsünde yaslı onu daha sığ bir yere doğru uzaklaştırmaya çalışıyordu. Yüzleri birbirine çok yakındı. Boran da başını Derya'ya çevirince nefesleri birbirine karıştı. Boran'ın Derya'yı saran kolu suyun sığlaşmasıyla dolgun gögüslerini hissetmeye başlamıştı. Hissettiği fazla yakınlıkla durumun farkına varan Boran.


"Derya daha iyi misin?" dedi. Derya'nın başıyla onaylamasıyla "Bırakıyorum seni su çok sığ zaten sakin ol. Tamam mı?" deyip çekti kollarını ayakları yere değen Derya, Boran'ın uzaklaşmasıyla suyun serinliğini hissetti. Boşluğa düşmüş gibi oldu.


Derya'nın sudan çıkmasına yardım edip iyi olduğundan emin olan Boran havlusunu Derya'ya sarıp oturttu.


" Şimdi geliyorum. Sakince bekle" deyip uzaklaştı.


Biraz evvel ki gençler hala gürültülü ve etraftaki bayanları rahatsız eden hareketlerle eğlenmeye (!) devam ediyorlardı.


Derya'nın paniklemesine sebep olana yaklaştı. Ne olduğunu anlamadan burnuna inen kafa darbesiyle suya yayılan kırmızılık diğerlerinin şaşalamasına sebep olurken, biri dengesini kaybeden arkadaşını tutmaya çalışıyordu. Diğeri neye bulaştığını bilmeden yumruk salladı.

Yumruğu savuşturan Boran adamı ense kökünden tuttuğu gibi kafasını suya daldırdı. Deli gibi çırpınan adamı etraftan yetişenler kurtarırken, Boran'ı zorla uzaklaştırdılar. Sahilde insanlar ne olduğunu alamazken kadınların çığlıkları sahili dolduruyordu.


Derya, Boran'ın nereye gittiğini tahmin ettiği için sakince ayağa kalkıp olani biteni izledi. O terbiyesizler bunu çoktan haketmişlerdi. Kıyıya ulaşan Boran, Derya'nın sakince kendisini izlediğini gördü. Yanına gidip kendi şezlongundan havlusunu aldı. Kurulanırken insanlar onlara bakıp konuşuyorlardı. Neler olduğunu anlayamadıkları için kavga çıkaran bi adam durumuna düşmüştü.


"Ellerine sağlık Boran ağam, bu arada tekniğini çok beğendim." dedi gülerek.


"Size layık olmaya çalışıyoruz Derya Hanım." dedi havluyu bırakıp şezlonga oturdu.


"İyi misin? Boğazın acıyor mu?" deyip su şişesini uzattı. "biraz su iç istersen"


Derya suyu aldı bir kaç yudum içtiği sırada yanlarına beach in güvenlikleri ve can kurtaranı geldi.


"Beyefendi sizi lütfen dışarı alalım. Zorluk çıkarmazsanız seviniriz." dediler


"Neden çıkıcak mışım?" diyen Boran bu cümleyi kurarken oturduğu şezlonga boylu boyunca uzanmıştı.


"Burda kavga çıkaramazsınız. Üstelik adamlardan birinin yüksek ihtimalle burnu kırık."


"Hayatım müsadenle" diyen Derya söze karıştı.


"Ben Avukat Derya Acar Hanoğlu, siz buranın can kurtaranısınız sanırım?" dedi. Adam sesizliğiyle onaylarken.


"Biraz evvel ben boğulma tehlikesi atlattım. Görmediniz bile, şükür ki eşim beni kurtardı. Sonrasında da bu durumun farkına varmadınız gelip kontrol dahi etmediniz. Sizden şikayetçiyim."


Adam ağzını açacakken onu susturup güvenliklere yöneldi.


"Beyler burası özel bi beach yanında eşi olmayan üç sapığı buraya hangi akla hizmet aldınız? Sizden de şikayetçiyim. Şimdi ben polis çağırmadan buranın sahibini bulup gelicek misiniz?" deyip telefonuna uzandı.


Adamlar ne diyeceklerini bilmez halde birbirine bakarken. Derya'nın 155 i tuşladığını gören Can kurtaran atıldı.


" Ta-tamam sakin olun lütfen. Biz onları şikayetçi olmamaları konusunda ikna ederiz. Siz keyfinize bakın. "


" Benim keyfimi, keyfimi kaçırmadan önce düşünecektiniz. Birde gelmiş eşime dışarı çıkmasını söylüyorsunuz. Hemen buranın sahibi gelip bizden özür dileyecek yoksa bütün sosyal medya gücünü kullanıp sizi rezil ederim. "


Boran seyrederken keyiften dört köşe olmuştu.


Adamlar hızla uzaklaşırken, Boran


"Ağzına sağlık avukat hanım, bu arada tekniğini çok beğendim. Adamları dövsem bu kadar bozguna uğratamazdım."


"İşimin ehliyimdir. Bak seyret birazdan o adam burda olur."


Etraftakiler olanları dikkatle izliyordu. Hatta Boran'ı şikayet edenlerde onlardı.


10 dk sonra peşinde elleri ikramlarla dolu üç garson eşiliğinde mekanın sahibi gelip özürlerini iletti. Adamların güvenliklere para verip içeri girdiklerini, buna sebep oldukları için güvenliklerin işlerine son verildiğini söyledi.

Can kurtaran yakın arkadaşı olduğu için onu oldukça sert uyarmış ama bir şans daha vermişti. Kendisini bu durumdan haberdar ettikleri içinse ayrıca teşekkür etti.


Biraz daha sahilin keyfini çıkaran çiftimiz akşam üzeri eve döndüler.


Duşunu alan Derya elinde kitabıyla havuz başındaki salıncağa yerleşti.


Boran da banyo işlerini bitirip bahçedeki hamağa uzandı. Gün batımının eşşiz manzarasının tadını çıkardılar.


Elinde dondurma kuplarıyla gelen Derya'yı gören Boran hamaktan kalkıp koltuklara geldi.


Derya 

"Ben bugün herşeye rağmen çok eğlendim. Bu su korkunun da üzerine gitmeye karar verdim."


"Aslında oldukça iyi yüzüyorsun, paniklemesen durumu kurtarırdın. Ne oldu da bu kadar korktun? Anlatmak ister misin?"


"Orta okul ikinci sınıf bitip üçe geçtiğim yaz tatile gitmiştik. Ramço, abim, ben denizde şakalaşıyorduk."


"Ramço?" daha önce duymadığı bu ismin kim olduğunu bilmiyordu.


"ölen amcamızın oğlu" dedi Derya sanki ondan bahsederken üzülmüştü.


"Daha önce bahsi geçmemişti yada ben hatırlamıyor da olabilirim."


"Bahsi geçmedi, o bizi on yıl kadar önce terketti malesef" dedi gözlerinin dolduğunu belli etmemek için yukarı bakıyordu. "Babamla annem onu bizden ayırmazdı, neden yaptı böyle bişeyi hiç birimiz çözemedik"


"Nerde olduğunu dahi bilmiyor musunuz? Belki başına bişey geldi."


"Yok biliyorum yurt dışında yaşıyor fakat bizimle iletişime geçmek istemiyor. Neyseeee işte bu ekip denizdeyiz. Bu iki akılsız ergen biri kollarım diğeri ayaklarımdan tutup suya attılar."


"Etrafta yetişkin kimse yok muydu?"


"Yok çok sakin bir koydu. Annemle babamda sofra hazırlıyorlar. Beni sallayıp sallayıp suya attılar ama su çok sığ. Beli kadar gelen suda boğulmaya başladım. Bi türlü ayaklarım yere değmiyordu. Neresi suyun dibi neresi gökyüzü karıştı bi anda. Sonra Ramço'nun kucaklamasıyla sudan çıktım. Beni kıyıya getirdi. Onlar benden de çok korkmuşlardı. Annem benimle ilgilendi. Babam bunları öldürecekti neredeyse. İşte o gün, bugün ayağım yere değmeyince panikliyorum."


" Şimdi daha iyi anladım. Yarın havuza gireriz bence birden yüklenme kendine. Zaten akşam uçağıyla dönüyoruz."


"Boran" 


"Efendim" 


"Bu tatil çok iyi geldi. Gerçekten çok teşekkür ederim. Uzun zamandır kafamı dinlemeye fırsatım olmamıştı."


"Benim için de öyleydi. Ben de size teşekkür ederim avukat Derya Acar Hanoğlu." dedi gülerek. Derya'nın kendini tanıtırken Hanoğlu soyadını da eklemesine atıf yapıyordu.


Ertesi gün havuza girdiler, yürüyüş yaptılar. Akşam üstü eşyalarını toparlayarak havaalanına doğru yola çıktılar.


Dilber hanım, Havva hala ve Şilan onu istemediklerini açıkça belli etmişlerdi. Buna karşın Türkan yenge, Selma ve Devran ile gayet iyi anlaşmışlardı. Bayram baba ve Zeynep babanne de destekçileri olduğu için konakta ki hayat Derya'yı çok da korkutmuyordu. Gece geç vakit konağa vardılar. İşte sas oyun şimdi başlıyordu.


Evettt. Sizce konakta hayat nasıl olacak?


Derya'nın avukatlığını beğeniyor musunuz?


Boran Konakda da Derya'ya destek olup onu koruyabilecek mi?


Önce kim aşık olucak? 


Elif hakkında ne düşünüyorsunuz?


Bölüm : 26.07.2024 13:52 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...