"Gökyüzüne yıldızlar,
Yüreğime sen lazım,
Yıldızlara bir ay,
Sana da bir ben lazım…"
- Cirmle
"Ne oldu Özgür?" Dedi Cansu sırıtarak, "Bize kızıyordunuz. Şimdi durumlar değişti mi!?"
"İnanamıyorum size Özgür! İnanamıyorum!" Dedi Hilal abimi taklit ederek.
"Düştüm mapus damlarına öğüt veren bol olur!" Dediğimde büyükçe kahkaha attık.
"Maganda herifler sizi." Dedi Ceren. "Bize o kadar çok yüklenmeyecektiniz, nasıl oluyormuş?"
"Bu sefer biz değil siz oradasınız! Yerlerimizi değiştirmek çok hoşuma gitti!" Dedi Hilal.
"Kızlar, söverek mi gönderelim sizi, sövmeyerek mi?" Dedi Semih öfkeyle. "Şuna bakın, zevkten dört köşe oldunuz!"
"Gerçekten burası bizim ikinci evimiz oldu." Diye mırıldandım. Şu an nerede miyiz? Tabii ki karakoldayız!
"Esra," diye mırıldandı Can, "Durmayacağımı biliyordun, hiç surat yapma."
Cevap vermedim. Ona bakmadım bile. Aslında burada durmamın bir anlamı yoktu. Ama duruyordum.
Mahallede kızlarla otururken üç dört kişi bize laf atmıştı, abimlerde bunun üstüne gelmiş ve adamlarla kavga etmişlerdi.
"Adamın tipini değiştirdin Can! O nasıl öfke birader." Dedi Mert gülerek.
Onlarda bir şey yoktu ama karşı taraf bir süre sıvı gıda ve pipetle beslenecekti.
"Şikayetçi olurlarsa ne olacak?" Diye sordu Hilal.
"Olurlarsa olsunlar biz de onlardan oluruz. Bu kadar basit." Dedi abim. Kendine çok güveniyordu.
Hukukçuya, kendine güvenmesi normaldi.
"Annem bir gün kalp krizinden ölecek ya, kadın vukuatlarımızdan bıktı." Diye mırıldandım.
"Tövbe de!" Dedi abim hemen.
"Tövbe tövbe!"
"Kızlar," diyerek geldi polis memuru, "Sizi dışarıya alalım artık. Yeter bu kadar."
"Ailelerimiz geldi mi?" Diye sordu Ceren.
"Evet, geldiler. Hadi çıkın." Deyince çıktık.
Koridorda annemleri görünce hemen yanlarına gittim. "Anne-"
"Esra yavrum ben bir gün sizin vukuatlarınız yüzünden öleceğim!" Dedi sitemle.
"Anne burada bizim suçumuz yok, karşı taraf suçlu." Diye kısıkça mırıldandım.
"Ne oldu anlatın bakalım." Dedi Cemal amca. Çok rahattı.
"Cemal amca, sen neden bu kadar rahatsın?" Diye sormadan edemedim.
"Çünkü o keratalar ilk defa düşmüyor karakol kızım, kaçıncı olduğunu saymadım. Ha bire geliyorlar." Bak sen…
Cemal amcaya başımı salladım, baştan sona her şeyi anlattık.
"Böyle yani." Dediğimde Cemal amca arkasına dönüp karşı tarafa baktı. Sonra tekrar bize döndü.
"Oğlanların eli ağırmış harbi, adamları patatese çevirmişler." Deyince kendimi tutamayarak güldüm.
"Biz neyi bekliyoruz peki? Bırakalım Mert'leri gidelim." Dedi Cansu.
"Sizin de ifadeniz gerekiyor o yüzden gidemezsiniz."
"Sizin nereden haberiniz oldu?" Diye sordu Cansu.
"Mahalleli sağ olsun. Kavgayı ayıran Sabit amca söyledi. Kavgayı kaçırdığıma da çok üzülüyorum." Dedi Akgün.
"Valla ben de." Dedi Emir. İkisinin işleri olduğu için yoklardı.
"Aman ha bir de sizinle uğraşamazdık." Dedi babam.
Yanımıza gelen polis memuru, "Kızlar sizin de ifadenizi almamız gerekiyor, sırayla içeri alacağız." Önde ben olduğum için adamın arkasından yürümeye başladım.
Hayatımda ilk defa sorgu odasına girecektim. Heyecanlandım lan!
Sorgu odasına girip oturdum, "Abi şimdi konuşmama hakkım var mı benim?"
Adam bir kaşı havalanarak durup bana baktı. Sırıttım.
"Eğer anlatmazsam Mesut Güneri gibi ağzımdan zorla laf alacak mısın? O camın arkasında bizi izleyen biri var mı? Kameraları kapattı mı?"
"Abiciğim sen bence dizi izlemeyi bırak. Bu kadar geniş hayallerin olması iyi değil." Deyince suratım düştü. Adam bile dalga geçiyordu benimle.
Olayı en başından anlattım, bizim olduğumuz yere yakın olan bakkalın kamerası varmış. Onları bekleyecekmişiz. Sorgu bitince çıktım. Benim arkamdan Cansu girdi.
🍂✨
"Of! Sıkıldım he!" Dedi Ceren. Valla ben de! Alt tarafı bir görüntü alacaklardı ne çok uzattılar.
Oturduğum yerde dikleştim. Gözlerimi ovaladım. Annemler eve gitmişti sadece babalarımız vardı.
Babam yavaşça yanıma yaklaştı, "Esra, yol yakınken vazgeç babacım Can'dan. Baksana bugün karakola düşen yarın pavyona düşer!" Göz devirdim.
"Baba! Ha bire Can'la ayrılmam için bir şeyler geveleme! Sıkıldım bundan!" Dediğimde hoşnutsuzca mırıldanıp geri çekildi kısık sesle, Can'a, "Zibidi it," dediğini duydum.
Babamın temcit pilavı gibi ha bire aynı şeyi ısıtıp ısıtıp önüme koyuyordu. Ama ayrılmayacaktım.
Ayrıca seviyorum ben çocuğu be! Niye ayrılayım!
Seven sevdiğinden ayrılır mı baba! Ayrılmaz!
"Abi biz ne zaman gideceğiz?" Diye sordu Hilal.
"Kamera kayıtlarını bekliyoruz, gelsin duruma göre bakacağız." Dedi polis.
"Bari arkadaşlarımızı görsek?" Diye mırıldandım.
"Olmaz, yasak." Dedi, oflayıp kalktığım yere geri oturdum.
"Bir daha girmeyelim dedikçe karakola giriyoruz." Dedim somurtarak.
Şu an kafamda 'Kaderimde bu da mı vardı?' şarkısı dönüyor.
"Can'a trip atıyorsun." Dedi yanımdaki Hilal. "Aşağıda da konuşmadın."
"Yapma dedim ona, dinlemedi beni." Deyip omuz silktim. "Sen de abime at!"
"Atacağım elbette! İyice abarttı!"
"Heh! Aferin kız!"
🍂
"Oğlum Esra yüzüme bakmadı lan." Diye mırıldandı Can. Kafasını sertçe duvara yaslandı.
"Yavaş lan, kalın kafalısın sen duvarı kıracaksın." Dedi Özgür alayla. Sonra yüzü düştü, "Hilal dalga geçti falan ama buradan çıkınca uzunca bir süre yüzüme bakmayacak."
"Ceren'in ne yapacağını kestiremiyorum." Dedi Semih. "Her şeyi yapabilir."
"Cansu benden ayrılmasa iyi!" Dedi Mert'te. "Ümüğümüzü sıkacaklar…"
"Can, dudağının kenarı kanıyor." Dedi Özgür, Can başparmağıyla dudağını yokladı, sonra kanayan yeri bulup sildi, "O iri yapılı adam vurunca olmuştur."
"O değilde adamları öldürmekten beter ettik." Deyip güldü Mert. Ortamı yumuşatmaya çalıştı.
"Gülme birader valla sıkıldım burada kalmaktan! Kızlara kızıyordum ama buraya giren harbi çok sıkılıyor!" Dedi Özgür, kızlara ettiği tüm sözleri geri almıştı.
"Bari türkü falan mırıldanalım." Diye bir fikirde bulundu Semih.
"Karakol buna hazır değil Semih, yapmamak bence en iyisi." Dedi Can, hiçbirinin sesi güzel değildi.
Semih sessizce başını salladı. Can gözlerini yumdu. Dinlenmek istedi ama beynindekiler buna izin vermiyordu.
Beyni şu anda Esra'nın Can'a yapacaklarıyla doluydu.
"Ağzıma sıçacak değil mi Esra?" Diye mırıldandı Can.
"Sadece Esra değil, hepsi ağzımıza sıçacak." Deyip arkasına yaslandı Özgür, "Bittik biz, çenelerinden kurtuluşumuz yok."
"Ya biz haklıyız!" Diye yükseldi Semih, "Herifler onları dikizliyordu, onları koruduk suçlu gene biz olduk!"
Hepsi bunun farkındaydı ama gel de kızlara anlatın bunu.
"Bir kavgada nasıl haklıyken haksız duruma düşüyoruz anlamış değilim!" Dedi Mert, şaşkın bir şekilde.
"Kadın milleti oğlum." Dedi Özgür, "O çeneyle haksızken bile haklı konumuna geçiyorlar. Bir açtı mı tam açıyorlar, susmak bilmiyorlar bir de bakmışsın seni haksız olduğuna inandırmış,"
"Allah yardımcımız olsun." Dedi Can, hepsi seslice amin deyip derin nefes aldı.
Başları çok büyük beladaydı. Karakol da olmaktan ya da aileleri kızacak diye korkmuyorlardı. Esra'ların çenelerinden korkuyorlardı.
🍂✨
"Evet gençler! Serbestsiniz. Gidebilirsiniz." Diyerek nezarethanenin kapısını açtı polis.
"Allah'ıma şükürler olsun!" Diyerek çıktı abim.
"Bir daha gelmeyin buralara! Duydun mu Can?" Dedi polis.
"Hıhı duydum abi." Dedi Can umursamadan. Bana bakıyordu.
"Çok duyduk senden bu lafları Can, ama her seferinde geri geldin. Neyse." Diyerek güldü polis.
Can bana bakıp gülümsedi, kollarını açınca ona sırtımı dönüp uzaklaşmaya başladım.
"Hiç bana öyle bakma Mert!" Dediğini duydum Cansu'nun.
"Ya çiçeğim!" Dedi Mert.
"Kızlar, hadi. Herkes evlerine gitsin. Yeter bu kadar macera." Dedi babam.
Bence de yeterdi baba.
Herkes arabalarına geçip bindi. Karakolun önünden ayrıldık.
"Evde alacağım ifadenizi! Unuttum sanmayın." Dedi babam dikiz aynasından bize bakarken.
"Biz bir şey yapmadık Oğuz amca, Özgür'e kız." Dedi Cansu. Babam göz devirip ses çıkarmadı.
Telefonuma gelen bildirime kimden geldi diye baktım. Hem gruptan hem de Can'dan gelmişti. Önce grubun mesajlarını açtım.
Akgün: Olayı anlatmanız için gece tepe de buluşmaya ne dersiniz? (17:45)
Emir: Olayı merak ediyoruz.
Semih: Hayır deriz. Ben yokum.
Mert: Bir de anlatıp sinirlenemeyeceğim. Zaten sinirim geçmedi henüz.
Cansu: Kim daha sinirli acaba?
Mert: Cansu'm bizim haklı olduğumuzu biliyorsun çiçeğim.
"Hala biz haklıyız diyor!" Diye mırıldandı Cansu. "Delirtecek beni!" Kafamı kaldırıp ona baktım. Daha sonra geri indirdim. Bu sefer Can'ın mesajlarına girdim.
Can: Küs müyüz?
Siz: Sence?
Can kişisi yazıyor...
Can: Haklı olan benim Çilli, hiç boşuna rol çalma. O an öylece duramazdım.
"Arkadaş iki kelimelerinden biri haklıyım!" Dedim sinirle, cevap yazmaya başladım.
Siz: Adamın yüzü tanınmayacak halde!!!! Biz onlara cevap vermiyorduk ki? Hadi verdik diyelim, kendimizi koruyamaz mıydık? Korurduk hadi koruyamadık diyelim, onlardan uzak başka bir yere otururduk!
Siz: Ya size zarar verselerdi? Ya ellerinde bıçak olsaydı ya biz karakol yerine hastanede olsaydık Can!
Siz: Düşündünüz mü ne kadar üzüleceğimizi!?
Siz: Adamlar şikayetçi olabilirdi.
Can: Güzelim, boş yere bana kızıyorsun. Bir şey olmadı ki?
Siz: Olsaydı dedim ben de!
Can: Arkadaş burada haklı olan benim! Şerefsiz sana nasıl bakıyordu! Onun öyle baktığını görünce tepem attı! Dua etsin gözlerini götüne sokmadım! Sen de hiç bana kızma.
Dudaklarımı birbirine bastırdım. Bir bakıma o da haklıydı ama korkmuştum işte. Ya zarar verselerdi ona ve abime? Ya da Mert'le Semih'e? O zaman ne yapardık?
Haklı olduğunu biliyordum ama bu korkumun önüne geçemiyordu.
Can: Bak ya görüldü attı!
Can: Esra! Cevap ver!
Siz: Dua et engel atmadım!
Telefonu kapatıp bıraktım. Kollarımı göğsümde birleştirdim.
Eve geldiğimizde arabadan inip içeriye girdik. Annem kapıyı açıp bizi içeriye çekti hemen.
"Derhal! Her şeyi anlatıyorsunuz! Cansu! Özgür! Esra!"
Salona geçip oturduk, "Abim anlatsın, nasıl olsa onlar nezarethanede kaldı." Dediğimde annem abime döndü.
"Ya üç dört tane serseri bunlara bakıp laf atıyordu, biz de sonradan geldik. Önce uyardık dinlemediler sonra da tepemiz attı, daldık." Dedi abim.
"Oğlum maganda mısınız siz! Söz dinlemediler diye kavga etmek ne! Yanağın kızarmış!" Deyip eliyle abimin yanağını gösterdi.
"Geçer anne, bir şey olmaz. Bir yerde kardeşlerim var bir yerde sevgilim. Ne yapacaktım! Tutamadım kendimi!" Deyip oturdu.
"Özgür bir daha duymayacağım böyle bir şey!" Dedi babam abimi uyararak, "Sizden de kızlar, anlaşıldı mı? Her seferinde karakoldan topluyoruz sizi."
Sessizce başımızı salladık.
"Söz veremem ben." Deyince abim bacağına vurdum.
"Anne görüyorsun, akıllanmıyor."
"Ne vuruyorsun kızım!"
"Özgür! Bir daha böyle bir şeye bulaştığınızı görmeyeceğim! Anladınız mı! Ya size zarar verselerdi!?" Dedi annem öfkeyle, "Ya ellerinde bıçak ya da başka bir şey olsaydı!"
Abim yutkunup ses çıkarmadı, başını eğdi. Böyle düşünmemişti.
"Hadi, gidin elinizi yüzünüzü yıkayın." Dedi babam, ayaklanıp içeriye gittik.
Elimizi yüzümüzü yıkadıktan sonra üzerimi değiştirip geri salona geldim.
"Size zarar vermediler değil mi Esra?" Diye sordu Emir.
"Hayır, biz iyiyiz." Diye mırıldandım.
"Çok kırıldım ama Özgür!" Dedi Emir sitemle, "Kavga varmış beni niye çağırmadın?"
"Emir bir dur sen de başlama!" Dedi abim tersçe, telefonundan başını kaldırmıyordu. Galiba Hilal'e yazıyordu. "Bak ya cevap vermiyor!" Diye söylendi.
"Bu da size ders olsun. Bir daha böyle saçma sapan şeyler yapmayın!" Dedi Cansu. Abim başını salladı ama bunu geçiştirmek için yaptığı belliydi.
Akşama kadar Can'ların kafalarını şişirdik, en sonunda da görüldü atıp uygulamadan çıktım.
Can'ın camı açıktı, "Allah'ım hala ben haklıyım diyor!" Dediğini duydum, gülmemek için dudaklarımı ısırdım.
Bölüm sonu :)
Can'ların kafası epey bir şiştii! 😂😂
Bu haftalık üç bölüm haftaya finalle birlikte özel bölüm gelecek :)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
44.88k Okunma |
2.24k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |