"Sana gökyüzünü ısmarladım, gülüşlerinde güneş batsın diye."
-Nazım Hikmet,
"Allah ikinizin de belasını versin Akgün ve Emir!" Dedim öfkeyle bir kez daha. "Bok vardı o şeyi yedik değil mi lan!"
"Esra neden yirmi dakikada bir aynı şeyi tekrar ediyorsun?" Diye sordu Emir.
"NEDEN EMİR! HA SÖYLE BAKALIM!" Diye bağırdım.
"Ya Esra biz böyle olsun ister miydik!" Dedi Akgün sızlanarak. Ağzını kapattı.
"Biz böyle olsun ister miydik Esra ya!" Dedi Emir.
"Emir! Sus yoksa dalacağım sana!" Dedi abim. Başı tekrar yastığa düştü.
"Suç biz de abi, bu pis boğazların getirdiği şeyi niye yiyoruz ki!" Dedi Semih'te. Haklıydı.
Her şey o tavuk dönerler yüzünde oldu.
(45 dakika önce)
"Biz geldik! Aç mısınız!" Diyerek eve girdi Akgün. Herkes bizim evde toplanmıştı, Akgün ve Emir dışarı çıkmıştı. Bizim de karnımız acıkınca bir şeyler almalarını istemiştik.
"Hem de nasıl!" Dedi Ceren, torbaları masaya koyunca resmen saldırdık.
"Oha lan yavaş! Görende günlerdir açsınız!" Dedi Emir.
Paketten çıkardığım ekmeği açıp büyük bir iştahla yemeye başladım.
"Yavaş ye güzelim yavaş!" Dese de Can, umursamadım. Açtım.
"Nereden aldınız bunları?" Diye sordu abim.
"Şu merkezde yeni bir yer açılmış, oradan." Dedi Emir.
Yemeklerimizi yedikten sonra sohbet etmeye başladık.
"Ay, benim midem bulanıyor." Dedi Hilal karnını tutarak.
"Yüzün sapsarı oldu Hilal." Dedi Ceren. Onundan Hilal'den farkı yoktu.
"Valla benim de midem kötü, acaba hava sıcak diye mi?" Diye sordum.
"Soda falan mı içsek?" Dedi Cansu.
"Sadece sizin değil benim de midem bulanmaya başladı." Dedi Can.
Birden ağzımı tutarak ayaklandım ve banyoya koşturdum.
"ESRA!" Diye bağırdı Can arkamdan, kapıyı kapatıp kusmaya başladım.
"Esra iyi misin!?" Diye kapıya vuruyordu Can.
"D-değilim!" Tekrar kusmaya başladım.
"ÖZGÜR, SİZ NASILSINIZ?" Diye bağırdı Can.
"BERBATIZ CAN!"
"YA NE OLUYOR BİZE!"
Yüzümü yıkayıp çıktım, "Bu böyle olmayacak. Bizim hastaneye gitmemiz lazı-" Lafımı bitiremedim. Tekrar banyoya girip kusmaya başladım.
(Şimdiki zaman)
"Ne yapalım! Acıkmıştık! Yediklerimizi hızlı eritiyoruz. Bünyemiz hızlı yemeye ve sürekli yemeye alışık!" Dedi Akgün.
"Biz ona bok boğaz diyoruz yarım akıllı!" Dedi Can.
"Ulan buradan bir kalkayım! Anam avradım olsun ikinizide öldüreceğim!" Diye yükseldi Mert. "Bu aptallara uyduğumuz için kafamıza sıçayım ben!"
"Bir daha asla tavuk döner yemeyeceğim! Hepsi sizin yüzünüzden!" Dedi öfkeyle Hilal. Yüzünü ekşitti.
Can yavaşça yanıma yaklaşıp oturdu, "Daha iyi misin?" Diye sordu.
"Bilmiyorum, iyi gibiyim. Midem kötü." Dediğimde saçımı okşamaya başladı. "Sen nasılsın?"
"Ben iyiyim, midem geçti." Ayaklandı, "Ben hepimize tuzlu ayran alıp geleyim. Midemize iyi gelir."
Ses çıkarmadım, gözlerimi kırpıp açtığımda Can alnımdan öpüp odadan çıktı.
Babamın çalıştığı hastaneye gelmiştik, zor olmuştu bizim için ama bir şekilde gelmiştik. Babam bizi böyle görünce hemen yatışlarımızı yapmıştı. Yapılan testlerde zehirlendiğimiz ortaya çıktı. Hepimizin midesi yıkanmıştı. Şimdi de hepimiz acildeki sedyelerde yatıyorduk.
"Esra, abim biraz daha iyi misin?" Diye sordu abim.
"Değilim abi, midem yanıyor." Diye mırıldandım. Çenem titredi. Midem hem bulanıyordu hem kasılıyor hem de yanıyordu.
Bu nasıl kombinasyon ya?
"Midem bir ağzıma geliyor, bir gidiyor!" Dedi Semih.
"Bir daha bu mikrobun çocuğun getirdiği hiçbir şeyi yemeyeceğim!" Dedi sızlanarak Cansu. Ben de.
"Ya hayatım boyunca hastaneye böyle bir durum için adım atmadım! Ta ki Emir ve Akgün yüzünden." Dedi abim. Ağzını kapattı.
"Her şeyin bir ilki vardır birader." Deyince Akgün abim ona tersçe bakıp kağıt bardak fırlattı.
"Sus ikinizinde belasını sikeceğim! Sus! Konuşturma beni!"
"Konuştukça batıyorsunuz çünkü!" Dedi Ceren. Dayanamamış olacak ki o da Akgün'e anahtarını fırlattı.
"Ceren! Acıdı!"
"Beter ol!"
"Akgün, bunlar bizi çiğ çiğ yiyecek." Diye mırıldandı Emir.
"Bazen çok doğru konuşuyorsun Emir!" Dedim sinirle. Yutkundu.
"Hakkını helal et Akgün."
"Helal olsun birader, sen de helal et."
"Helal olsun."
✨🍂
"Biraz daha iyi misin babam?" Diye sordu babam.
"Midemin yanması normal mi?" Diye sordum.
"Normal, mideniz yıkandı. Oğlum senin?"
"Benim de midem yanıyor baba."
"Ayranlarınızı için, biraz midelerinizi rahatlatsın." Başımızı salladık. Can yanımdaki sedyede yatıyordu. Birden acilde annem belirdi, bizi görünce hızla yanımıza geldi.
"Esra Özgür! Ne oldu!" Dedi endişeyle. Onun arkasında Mert'lerin de aileleri geldi. Hepsi oldukça panik ve endişeli görünüyordu.
"Oy benim kınalı kuzum! Ne oldu!" Dedi Akgün'ün annesi, Akgün'ün başına geçerek. Akgün'ü yanaklarından öpmeye başladı.
"Anne dur! Ölmedim! Ama beni böyle öpmeye devam edersen öleceğim!" Deyip geri çekildi.
"Anne size kim haber verdi?" Diye sordum.
"Baban verdi. Niye buradasınız!" Dedi. "Neyiniz var?"
"Zehirledik anne." Diye mırıldandım. Çenem yine titredi.
"Nasıl zehirlendiniz!" Dedi Mert'in annesi.
"Nasıl mı? Anlatayım!" Dedi Hilal, işaret parmağıyla Akgün'le Emir'i gösterdi, "Bu şerefsiz Akgün ve mikrobun çocuğu olan Emir yüzünden!"
"Hilal! Çok ayıp!" Dedi annesi onu ayıplayarak.
"Bu durumda olmamızın sebebi bu iki aptal!" Dedi Ceren'de.
"Ceren!" Dedi annesi. Ceren omuz silkti.
"Oğuz amca Allah rızası için benim yatağımı Ceren'den uzaklaştıralım! Bakışlarıyla öldürüp gömecek beni!" Dedi Akgün sızlanarak.
"Önemli bir şey var mı Oğuz! Bak varda söylemiyorsan-"
"Nuran, abartma hayatım. Basit bir zehirlenme. Mideleri yıkandı. Her şey normal yani." Annem rahatlayarak başını sallayıp saçımı okşamaya başladı.
"Çok geçmiş olsun çocuklar." Dedi Cemal amca. O da Can'ın başındaydı.
"Sağ ol Cemal amca." Dedik hep bir ağızdan.
"Biz ne zaman çıkacağız?" Diye sordu Emir.
"Emir bence sen hiç çıkma hayalleri kurma! En azından burada kaldıkça ömrün kısalmayacak. En iyisi sen burada yaşamaya başla, çünkü hastaneden çıktığımız an seni tekrar hastanelik edeceğim!" Dediğimde yüzüme dehşetle baktı. "Hatta hastanelerden hastane beğendireceğim sana! Acilde acillik edeceğim seni!"
"Buna sen de dahilsin Akgün efendi! Kurtuldum sanma!" Dedi Can ürkütücü bir sesle.
"Arkadaş siz çok acımasız bir ikili oldunuz. Canımız tehlikede!" Diye kısıkça mırıldandı Emir.
"Kes! Mikrobun evladı seni!"
"İki üç saat daha burada kalmaları gerekiyor, sonra çıkışlarını hallederiz. Hepinize mideniz için ilaç vereceğim. Bir iki gün mide ağrısı, bulantı, halsizlik olur. Hafif yiyecekler tüketin." Dedi babam.
"Ne yediniz de zehirlendiniz?" Diye sordu Semih'in annesi.
"Tavuk döner..." dedi Semih.
"Tavuk döner mi?"
"Ya Akgün'le Emir almış. Biz de çok acıkmıştık. Hiç düşünmeden yedik. Sonra midemiz bulanmaya başladı. Sonrası da," Acili gösterdi, "Malum."
"Akgün pis boğazlığın öldürecek beni anneciğim!" Dedi Akgün'ün annesi.
Biz de az kalsın ölüyorduk be... Lafı gerçek oluyordu.
"Öbür tarafa gidip geldik şu bir kaç saatte." Diye mırıldandı Mert.
"Gerçekten, bu sondu. Bir daha asla tavuk döner yemem!" Dedim.
Babam annemleri sakinleştirdikten sonra yanımızdan ayrıldı. Annem abimle aramızdaki sandalyeye oturdu. İkimizinde elini tuttu.
"Şuradan bir çıkalım, iyileştireceğim sizi." Deyip ellerimizi öptü.
"Anne bir süre yemek yiyebileceğimi sanmıyorum." Dedi abim.
"Tavuk suyu iyileştirir sizi çocuklar." Dedi Ceren'in annesi.
"Biz en iyisi bir süre ne tavuk yiyelim ne de tavukla ilgili bir şeyler duyalım anne." Dedi Ceren.
İki buçuk saatin sonunda hastaneden çıkmıştık.
Taksiyle eve dönüyorduk. Gözlerimi kapatmıştım.
"Esra, kalk abim geldik." Diye mırıldandı abim. Gözlerimi açıp arabadan indim.
"Herkese iyi akşamlar millet!" Diye yüksek sesle konuştum.
"Görüşürüz!" Diyerek herkes evlerine girdi.
"Rabbim! Çok şükür Esra'nın gazabından kurtulduk!" Dedi Emir. Önümde olduğu için kafasına bir tane geçirdim.
"Kes sesini! Sesini dahi duymak istemiyorum senin!" Dediğimde sustu.
Eve girip kendimi koltuğa attım.
"Ben size ayran yapayım yavrum. Midenizi rahatlatsın." Deyip mutfağa girdi annem.
"Cansu..."
"Hı…"
"İyi misin?"
"Hayır, sen?"
"Değilim." Deyip yüzümü yastığa gömdüm.
Annem bir süre sonra tepsiyle çıkageldi. Hepimize ayranları dağıttı.
Ayranları içtikten sonra babamın vermiş olduğu ilaçları içtik.
"Esra, değiştirsene kanalı." Diyen Emir'i duymazdan geldim.
"Esra!"
"Emir cenaze namazını mı kılmamı istiyorsun? Sus! Sus!"
"Aman be!"
"Lan kes! Dayanamıyoruz o sesine!" Dedi abim.
Bir süre sonra televizyon izlemekten sıkılmıştım. Koltukta kıpırdandım.
"Ben yatıyorum." Diyerek ayaklandı Cansu, "Çok yorgunum. Gideyim de dinleneyim."
"İyi geceler kuzum." Dedi annem.
"İyi geceler Cansu'm." Dediğimde gülümsedi. Yavaşça yürüyüp odasına girdi.
"Ben de gidiyorum, herkese iyi geceler!" Yavaşça kalktım, gitmeden önce. "Emir bu gece dikkatli ol!" Dediğimde yutkundu.
"Ya Nuran teyze! Bu deli kızın korkutuyor beni!"
"Onun seni korkutmasına ya da bir şey yapmasına gerek yok ki? Aynı odadayız Emir, o yapamasa bile ben seni geberticeğim."
"Allah'ım! Üç manyakla aynı evdeyim, sen canımı koru!" Diyerek dua etmeye başladı. Sırıtıp odama geçtim. Işığı dahi açmadan yatağıma yattım. Yatar yatmazda uyuya kaldım.
Bok boğaz Emir ve Akgün iş başında! Shsjsjsjsjs
Bir bölümün daha sonuna geldik.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
44.88k Okunma |
2.24k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |