Mahalle Abisi'ne bir özel bölüm gelecek. Finalle paylaşırım diye düşünüyorum :)
"Hayattaki en güzel mutluluk sevildiğinden emin olmaktır."
-Victor Hugo
"Bana ne zaman söylemeyi düşünüyordunuz Esra!" Diye yüksek sesle sordu babam.
"Baba-" demişti ki abim lafı kesildi.
"Sen karışma Özgür! Sana da soracağım! Hilal'le sevgili olmak ne demek!" Diye bu sefer de ona dönüp sordu.
"Kız onlara Oğuz amca kız! Ağızlarına sıç! Hak etti onlar!" Dedi kenardan Emir. "Ay film izliyoruz sanki!" Bu durumdan baya keyif alıyordu şerefsiz.
"Emir dayak yiyeceksin şimdi!" Dedik abimle aynı anda.
"Oha, aynı anda söylediler." Dedi Emir, "Birbirlerine hiç benzemiyorlar ama kardeş olduklarını nasılda gösteriyorlar." Bu konuda haklıydı, abimle asla birbirimize benzemiyorduk.
"Biraz daha konuş," diye fısıldadım, "Konuşta nasıl ağzına sıçıyorum senin!" Kale bile almadı.
"Babacım bir izin versen de açıklasak!" Diye mırıldandım.
"Açıkla Esra dinliyorum!" Dedi babam.
Abim birden ayaklandı, "Sevmek suçsa tutuklayın bizi komiserim!" Kendini dizi de sanan salak.. Annem bunu üç kere atıp iki kere tutmuş kesin. Küçükken ben de fazla kafasına vurdum herhalde.
Elimi alnıma koyup sertçe ovuşturdum, bir yandan da göz devirdim.
Cansu'nun, "Salak salaktır işte. Değişmez." Dediğini duydum.
"Hilal bu salağa iyi dayanıyor." Diye mırıldandı Emir.
"Otur lan! Sevmekmiş!" Dedi babam, hızla abimi kolundan tutup oturttum.
"Ne yapıyorsun lan! Durumu daha kötü hale getireceksin!" Dedim kısıkça.
"Yargısız infaz yapma baba!" Diye devam etti.
"Abi! Sus! Daha da kızdırıyorsun!" Dedim bir kez daha, ardından babama döndüm.
"Baba senden saklamamamız gerekiyordu özür dileriz ama abim Hilal'i ben de Can'ı seviyorum." Dedim net bir şekilde. "Söylemek için hazır hissetmiyorduk kızmandan çekinmiştik." Ve korktuğumuz şey başımıza gelmişti.
Her şey çok ani gelişmişti ki, ben markete giderken Can beni kenara çekmişti onunla konuşurken babam bizi görmüştü. Bize kızarkende abimle Hilal'i el ele görmüştü ve onlara da kızmaya başlamıştı.
YARIM SAAT ÖNCE:
"Esra iki dakika markete gidiver annem!" Diye bağırdı annem.
"Emir gitsin!" Diye cevap verdim. Şu an keyfimi bozamazdım.
Tam vantilatörün karşısında oturuyordum, hareket etsem terliyordum bu nasıl sıcaktı!
Put gibi hareket etmeden öylece oturup serinliyordum. Eğer ben buradan kalkarsam Emir hemen yerime otururdu.
"Benim adım Esra değil! Annen senden istedi!" Ayağıyla beni dürtükledi, "Kalk git!"
"Dürtüklemesene beni! Keyfimi bozamam şu anda hem sen kapıya yakınsın!"
"Ananın karnından iş var deseler doğmayacakmışsın Esra. Kapıya yakın olmamla ne alakası var kızım? Annen bana değil sana dedi."
"Gitsen ne ol-"
"Esra! Ben Emir'e değil sana dedim! Kalk çabuk!" Deyince annem, ofladım.
"Hadi koş!" Dedi Emir.
"Hain arkadaş seni!" Dedim ayaklanarak.
"Her şeye Esra gitsin zaten! Esra markete git, Esra yanıma gel, Esra şunları tut! Esra temizliğe yardım et! Bıktım be!" Diye söylenerek annemin yanına gittim.
"Söylenme Esra!"
"Allah'tan ben varım anne! Ben olmasam ne yapacaktınız merak ediyorum." Diye umursamayarak söylenmeye devam ettim.
Annemden parayı almış tam evden çıkacaktım ki salona baktım korktuğum şey başıma gelmişti. Emir vantilatörün karşısına geçmiş bana sırıtarak el sallıyordu.
"Ben gelene kadar bak keyfine Emir efendi!" Deyip çıktım. Oflaya oflaya markete varmıştım ki birinin koluma asılmasıyla yana çekildim.
"Oha! Kolumu çıkardın!" Dedim Can'ın omuzuna geçirerek.
"Kim kimin kolunu çıkardı Esra!" Dedi yüzünü buruşturarak. Elini koluna koydu.
"Can? Ay Can iyi misin! Özür dilerim! Çok mu acıdı? Elimin ayarına sokayım!" Dedim endişeyle, ben ona art arda sorular sorup iyi olup olmadığını anlamaya çalışırken o gülmeye başlayınca öfkeyle göz devirdim.
"Çok!" Diyerek bir kere daha vurdum, "Çok seviyorsun beni korkutmayı!"
Gülmeye devam etti.
"Gidiyorum ben ya! Gülüyorsun hala!" Deyip gidecektim ki tuttu. Tekrar geçirdim koluna. Darbelerimi hiç acımadan indiriyordum.
"Sevgilimden şiddet görüyorum! Yardım edin!" Dedi alayvari bir sesle.
"Sus be!" Sırıttı, ellerini belime doladı.
"Niye özlemiyorsun beni? Niye aramıyorsun?" Diye sordu. "İyice boşladın beni he!"
"Yuh Can!" Dedim göz devirerek.
"Ne yuhu kızım, ben yapsam süründürürsün." Dedi somurtarak. Sırıttım.
"O başka bu başka."
"Nesi başkaymış? Madem sen yapmıyorsun ben de yapmayacağım bundan sonra." Gülerek bir kere daha göz devirdim.
"Keyfin bilir günün sonunda yersin tribi oturursun aşağıya."
"Hem özlenmeyelim hem de tehdit edilelim vay be!" Dedi abartarak, "Uğruna deli divane olduğumuz kıza bak."
"Deli mi ediyorum seni?" Dedim cilveyle. Saçımı kulağını arkasına sıkıştırdı.
"Sinir ve ruh sağlığı merkezine yatmama az kaldı. Nedeni de deliler gibi aşık olmama rağmen beni her gün kendine aşık etmenden dolayı." Kalbim hızlandı.
"Senin benim kalp ritmimle ne alıp veremediğin var?" Diye sorduğumda yanağımdan sertçe öptü.
"Kalbini hızlandırmayı çok seviyorum." Diyerek göz kırptı.
"Biri görecek şimdi." Diye mırıldandım.
"Görmezler, özledim diyorum kızım! Rahat dur!" Deyince durdum.
"Hayret uykundan uyanabilmişsin. Top patlasa uyanmazsın sen." Dedim kıkırdayarak.
"Beynim Esra atağı verdi. Derhal kalkıp seni görmem gerektiğini söyleyince uyanayım dedim, senden sonra tekrar yatar uyurum."
Tam yanağından öpecektim ki öpemedim.
"HÖST ULAN AYI! NE OLUYOR ORADA!" Diye bir ses yükselince irkilip Can'ı ittirdim. Gelen babamdı.
"Baba!"
Can'ın, "Şimdi sıçtık." Dediğini duydum. Doğru söylemişti.
Babam öfkeyle yanımıza gelip beni arkasına aldı, "Ne oluyor lan burada? Ne bu yakınlık."
"B-baba!"
"Ne baba!"
"Bak biz-" diyordum ki.
"Esra?" Diye başka bir ses geldiğinde sesin geldiği tarafa baktım.
Abimle Hilal bize doğru el ele yürüyordu.
Abimle. Hilal. Bize. Doğru. El. Ele. Yürüyordu!
EL ELE!
Ha siktir ama ya!
"Gelmeyin!" Diye fısıldayacaktım ki babam onları da gördü.
"Özgür!" Dedi çatık kaşlarla sonra ellerine baktı, "LAN SİZ NE YAPIYORSUNUZ!"
Babamın kükreme günüydü sanırım bugün.
Babamı fark eden Hilal, "Hiiih! Yakalandık Özgür sana kaç kere mahallede elimi tutma dedim!" Diye kızdı.
"Sevgilimin elini niye tutmayacağım kızım! Delirtme sen de beni!" Dedi abim ters ters.
"Gelin buraya!" Dedi babam öfkeyle.
Gelmeyin der gibi el kol hareketi yaptım.
"Gelin dedim size!" Dedi babam bir kez daha. "Ne oluyor lan bu mahallede!"
Hilal'ler yanımıza gelince, "Baba bak biz." Dedi abim.
Hilal elini çekmeye çalışınca abim durup ona döndü, "Gülüm bir dur! Çekme elini!"
"Gülüne de sana da ayrı ayrı başlayacağım şimdi Özgür! Bırak elimi!" Dese de Hilal, abim bırakmadı.
"Bırak lan kızın elini! Esra'yla düşün önüme hemen!"
"Oğuz amca ba-" diyordu ki Can babamın ters bakışıyla diyemedi.
"Can sus! Seninle de görüşeceğim!" Dedi öfkeyle. Bize döndü, "Yürüyün!"
El mecbur abimle babamın önünden yürümeye başladık.
"Ne yapıyorsunuz lan kenarda köşede!" Dedi abim kolumdan ittirerek.
"Asıl siz ne yapıyorsunuz mahallede el ele!" Diye karşılık verip kolundan ittirdim.
"Asıl siz ikiniz ne yapıyorsunuz!" Dedi babamda. "Biriniz kenarda biriyle, öbürü başka biriyle el ele!" Cevap vermedik. Susarak eve girdik.
"NURAN! GEL!" Diye böğürdü babam.
Kulağımın dibinde yapmasaydı bari!
Abimin, "Baba sayende kulağımı kaybettim!" Dediğini duydum.
Abime katılıyorum kulağımı seviyordum ben ya!
Toplu kulak ameliyatı olacağız gibi görünüyor.
ŞİMDİ Kİ ZAMAN:
"Nuran ne diyor bu kızın!" Dedi babam anneme dönerek. "Nuran bana geliyorlar sağdan soldan!"
"Oğuz şu an saçmalıyorsun! Abartma!" Dedi annem oflayarak.
"Ben mi saçmalıyorum! Kızım zibidinin biri ile kenarda köşede yan yana oğlum desen mahalle de yaşayan bir kızla el ele geziyor!"
"KENARDA KÖŞEDE YAN YANA MI!" Diye böğürdü Emir.
"Ya bağırmayın artık!" Dedi abim, "Sizin yüzünüzden duyma yetimi kaybettim!"
Cansu yanıma yanaşıp, "Ne yaptınız kız!" Diye sordu.
"Hiç bir şey yapmadık biz!" Dedim sızlanarak. "Sadece sarılıyorduk!"
"Sarılıyorlarmış işte Oğuz!" Dedi annem. Sıkılmıştı artık bu konudan.
"Ne bu sendeki rahatlık!" Dedi babam tersçe. Durdu. "Yoksa biliyor muydun?"
"Esra ile Can'ı biliyordum ama Hilal'le Özgür'ü yeni öğrendim." Dedi annem abime ters bir bakış atarak, babam bu sefer Emir'le Cansu'ya döndü.
"Siz bilmiyordunuz değil mi çocuklar? Benden saklamamışsınızdır umarım." Diye sorunca ne Cansu konuştu ne de Emir.
Babam sertçe yüzünü sıvazladı, "Örgüt müsünüz siz! Bu evde neden her şeyi en son ben öğreniyorum! Ha!" Diye hepimize sordu.
Cevap yok.
"Sen Can'la görüşmeyeceksin Esra." Dedi babam.
"Baba hayır!" Dedim ayağa kalkarak.
"En doğru kararı verdin baba." Dedi abim arkasına yaslanırken.
"Sen de Hilal'le görüşmeyeceksin!" Dedi babam bu sefer ona.
"BABA HAYIR!" Dedi abim de ayaklanarak.
"Onu Hilal'le sevgili olmadan önce düşünecektin!Ben anlamam! İkinizde derhal ilişkinizi bitirin!"
Abime dönüp herkesin içinde okkalı ve yüksek sesli bir kapak çektim.
"Oğuz! Anladık öfkelisin sana demedik diye ama sor bakim niye demedik, böyle böğürüp duracağın için olabilir mi!" Dedi annem.
"Böğürttürmeyin o zaman siz de beni!"
"Böğürme koca ayı! Esra 18 yaşında aklı başında bir kız! Özgür evlense çocuğu olacağı yaşta, ilişkilerine biz karışamayız! İkimizde senin çektiklerini biliyoruz!" Dediğinde babam duraksadı.
Ortamı bir sessizlik kapladı.
"Ne oldu anne gençken?" Diye sordu abim.
"Sana ne lan!" Dedi babam, anneme döndü, "Şu an konu bu mu!"
"Evet bu!"
"Değil!"
"Konu bu değildi ama artık konumuz bu!"
Kapı birden çalınınca babam açmaya gitti kısa bir süre sonra, "Lan sen hangi cesaretle geliyorsun!"
Koşarak gelen kişiye baktım, Can'dı.
"Can git!" Dedim panikle.
"Herifteki cesaret bak!" Dedi abim.
Can içeriye girdi, "Oğuz amca ben kızını seviyorum!" Dedi yüksek sesle.
"LAN CAN! NE YAPTI O!?" Diye bağırdı Semih, o da içeriye girdi. Arkasından da Mert.
"Oğuz amc-" demişti ki Mert.
"Ne diyon lan sen!" Dedi babam. Can'ı yakasından tuttuğu gibi içeri çekti.
"Baba!"
"Can!"
"Oğuz amca dur!"
"Allah Can ölüme yürüyor!"
"Enişte bu ne cesaret!" Dedi Cansu
"Sen benim kızımı mı seviyorsun!" Dedi babam öfkeyle, Can cevap veremedi.
"OĞUZ DUR açtırma benim ağzımı!" Dedi annem bağırarak.
"Anne aç artık şu ağzını!" Dedim yüksek sesle. Çocuk ölmek üzere!
"Anne gerilim yaratma ya! Anlatsana ne anlatacaksan!" Dedi abim.
"Nuran sakın!" Dedi babam.
"Ne sakın Nuran! Anlatacağım!"
"Çok heyecanlı lan çişim geldi!" Diye mırıldandı Emir.
Ya ya! Ne heyecan ne heyecan!
"Babanızda biz de babama yakalandık, o sırada daha yeni yeni birlikteydik. Bir gün çıktı geldi evime kapıyı benim açıcağımı sanıyordu ama babam açtı."
"Nuran!"
"Sus! Kaşındın! Bırak çocuğu!" Deyince babam Can'ı bıraktı. Hızla yanıma çektim.
"Gelmesi kötü olmamış gibi bir de ilişkimizi söyledi. 'Evlenceğim ben senin kızla' deyince babam da önce böyle eve çekti onu sonra da mahalle boyu koşturdu." Kahkaha attım.
"Vay be Oğuz amca, sen neymişsin be!" Dedi Emir.
"Bu çocuklar istedikleri kişilerle olacak Oğuz! Nokta!" Deyip noktayı koydu annem.
Helal be anne. Sen neymişsin!
Babam öfkeyle anneme baktı sonra, "Ne bok yerlerse yesinler ama gözümün önünde yakın durmasınlar."
"YAŞASIN!" Deyip abimin boynuna atladım.
"Baba ben?" Dedi abim masumca.
"Siktir git Özgür ne bok yersen ye."
"Oh be! Gülüm'e çok şükür tekrar kavuştum!" Dedi abim.
"Gülüm diyor hala!" Dedi babam tersçe. Dayak yemesi an meseledeydi abimin.
"Erkekliğin onda dokuzu neydi?" Diye sordu Semih.
"Kaçmaktı!" Dedi Mert, her şey ani gelişti. Can'ın kaçması gerekirken Mert'le Semih koşarak evden çıktılar.
Bunlar niye kaçtı ki şimdi?
Babama çaktırmadan biz de ortalıktan tüydük hemen.
"Ne yaşadık biz anasını satayım!" Dedi Semih ileride durmuş soluklanıyorlardı.
"Ne bileyim!" Dedi Mert,
"Siz niye kaçtınız!"
"Baban bize musallat olmasın diye!" Dedi Mert. "Ben evime gidiyorum."
"Ben de, haydi eyvallah." Dedi Semih, yanımızdan ayrıldılar.
Can'a, "İyi misin!?" Diye sordum. Kargaşada soramamıştım.
"Aşkından dayak yiyecektim çilli!" Deyince kafasına vurdum.
"Ne vuruyorsun kızım!"
"Kendine gel diye yaptım! Dayakta yemedin daha!"
"Senin için yerdim ki." Tam sırıtacaktım ki.
Abimin böğürmesi bu anı böldü. "Fingirdeşmeyin lan!"
"Siktir git Özgür!" Dedi Can. "Git Hilal bekliyordur seni!"
"Doğru söyledin! Gülüm bekliyor beni!" Deyip uzaklaştı.
"Gülü onu çok pis çarpacak ama hadi bakalım." Dedim.
"Annenin dediği gibi. Evlencem ben seninle kızım!" Göz devirdim.
Koyun can derdinde kasap et derdinde!
"Edepli edepli mi kovayım seni edepsizce mi?" Sırıttı.
"Sen kovmadan gideyim."
"İyi git!"
"Görüşürüz gelecekteki müstakbel karım!" Deyince gözlerim büyüdü.
Mahallede denecek söz mü bu!
"Can sus ve git! Mahalledeyiz!"
"Ee ne olacak?"
"Öf sana laf anlatamayacağım! Ben de eve gidiyorum!"
"Bay bay müstakbel karım!" Dedi bir kez daha, sonra evine doğru yürüdü.
"Müstakbel karısıymışmış!" Diye söylene söylene eve yürüyüp girdim.
Ortada fol yok yumurta yoktu!
Salona baktığımda Emir koltukta oturmuş gülüyordu, Cansu'da.
"Enişte amma cesurmuş!" Dedi Cansu.
"O cesareti bir gün başına iş açacak ya hadi hayırlısı."
"Oğuz amcaya bak hele." Dedi Cansu.
"Bundan sonra idolümdür Oğuz amca!" Dedi Emir arkasına yaslanarak. Tam bir şey demek için dudaklarımı aralamıştım ki konuşulanları duydum. Emir hızla oturduğu yerde doğruldu, üçümüzde konuşulanları dinlemeye başladı.
"Rezil olduk Nuran!" Dediğini duydum babamın.
"Senden ötürü Oğuz! Kaşındın!"
"Babamı anlatmak zorunda değildin ama! En azından kavgayı anlatmasaydın!"
"Sen de yapmasaydın o zaman! Ben anlamam!"
Duyduklarımla kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Emir'le Cansu sanki gülmemiş gibi tekrar bağıra bağıra benimle birlikte gülmeye başladı.
Ne yaşadık biz ya?
Bölüm sonu :) Görüşürüüüz! ✨🕊️
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
44.88k Okunma |
2.24k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |