"Bir çift göze aşık olursun, sonra bütün gözler kör."
-Cemal Süreya
Sabah güzel güzel uyurken birden birinin üzerine atlamasıyla acıyla bağırdım.
Kim ya bu?
Ben ne güzel uyuyordum, hangi insan evladı yaptı bunu?
"ÖZLEMİŞ İKİMİZİ BU ŞEHİRİN İÇİNDEKİ KOCA CADDELER!" Diye bağıran kişinin Cansu olduğunu anladım. Şarkıya devam etti, "MESAFELERLE BOŞUNA NİYE ZAMAN ÖLDÜRDÜN!"
"Cansu!" Dedim onun gibi yüksek sesle. "Kalk üzerimden! Kemiklerim kırıldı!"
Ben kendi kendime güzelce uyanmak istiyordum, Cansu tüm planlarıma çomak sokmuştu!
Üzerimden kalktı ama bu seferde yatağımda zıplamaya başladı, "DEĞİL ELİMDE, ALAMADIM ÇİÇEK PASAJANINDAN SANA LALELER!"
"Allah'ım!" Dedim acı çekerek, sesi kulak kanatıyordu! "Bana bu acıyı niye sabah sabah yaşatıyorsun? Ben kulaklarımı seviyorum!"
"Sesime laf edemezsin!" Dedi, yatağımda zıplamayı bırakmıştı. Ayak bileğinden tutup yanımda çektim onu.
"Oha! O nasıl güç lan!" Dedi şaşkınlıkla.
Yastıktan başımı kaldırdım, "Ne bu sabah sabah enerji Cansu? Uykumun içine ettin!"
Yastıktan başını kaldırdı, "Niye geldim lan ben harbi?"
B12 başa belaydı...
Sinirlenerek, "Ben nerden bileyim? Sabah sabah başıma gelen sensin!"
"Hah! Hatırladım!" Dedi, "Kahvaltı hazır, kalk hadi."
"Ya hayır! Uykum var!" Diyerek yastığa gömdüm kafamı.
"Nuran teyzeler babaannene gitti. Evde sadece sen ben Emir ve Özgür var."
"Yine mi ya? Bu babaannem bizi sevmiyor galiba. Hiç bizi çağırmadı." Dediğimde kahkaha attı.
Babaanne en yakın zamanda seninle konuşmamız gerekiyor.
"Galiba öyle. Hadi kalk!" Deyip yatağımdan kalktı.
"Tamam git geliyorum." Dediğimde tamam deyip odadan çıktı.
Yatakta dön sağa dön sola yaptıktan sonra istemeyerekte olsa kalktım. Bir güncük yatağımda keyif yapmak istedim onda da Cansu engel oldu!
Havalar çok sıcak olduğundan üzerimde şortlu takımım vardı.
Odadan çıkıp yüzümü yıkadım ve mutfağa geçtim.
"Günaymadın!" Dedim huysuzca.
"Onun doğrusu günaydın değil miydi?" Dedi Emir.
"Hem ne bu sabah huysuzluğu?" Diye sordu abim.
"Cansu sabah sabah kulaklarımı kaybetmeme sebep oldu ve kemiklerimi kırdı!" Dediğimde gülmeye başladı.
"Sanatçıya hiç saygı kalmamış." Dedi hoşnutsuzca Cansu.
"Gözünü seveyim sen sanatçı olma! Senden sanatçı olmaz Cansu, sen ele bu mesleği." Diyen Emir'e başımı salladım. "Dost acı söylermiş."
"Emir'e katılıyorum." Dedi abim.
Cansu somurtarak çatalını salatalığa taktı ve ağzına atıp çiğnemeye başladı.
Kahvaltıdan sonra odama geçtim. Hava sıcak olduğundan Semih'lerin evindeki havuza girecektik.
Beyaz, yaza girerken almış olduğum bikinimi aldım, üzerimdeki her şeyi çıkarıp bikiniyi giydim. Dolaptan gri şortumu aldım onun üzerine de beyaz siyah çizgili tişörtümü alıp giydim. Toplamış olduğum saçlarımı açıp düzelttim ve bir kere daha topladım.
Havlu, güneş kremi ve gözlüğümü alıp odadan çıktım. Kapıya geldiğimde abimler salonda oturuyordu.
"E hadi gidelim." Dediğimde ayaklandılar.
Evden çıkıp Semih'in evine geçtik. Bahçe kapısından içeri girdiğimizde Hilal'lerin çoktan geldiğini gördük.
"Biz geldik!" Dedim bağırarak.
"Hoş geldiniz!" Dediklerinde yanlarına ilerledik. Şezlonglardan biri gölgedeydi hızla oraya oturdum.
"Can nerede?" Diye sordum Mert'e. Çatalına takmış olduğu karpuzdan büyük bir ısırık alıp çiğnedi sonra da yuttu.
"Daha uyuyordu o, uyanınca gelecek." Saat daha on ikiydi bir iki saat daha uyanmazdı.
Mert'e anladım anlamında başımı sallayıp üzerimi çıkardım ve buz gibi olan suya atladım.
🍂
"Esra bizi çok şaşırttın." Dedi halamın kızı zübük Derya.
Baba tarafından nefret ediyorum.
Gına gelmişti şu kızla konuşmaktan, tüm enerjimi sömürmüştü. Derin bir nefes alıp son bir saattir yaptığım şeyi yaptım.
Bu tek hücreli baba tarafımdaki kuzenime göz devirdim.
"Niye şaşırdınız Deryacığım?" Dedim samimiyetten yoksun bir şekilde. Ben baba tarafını sevmediğimi gibi baba tarafımda beni sevmiyordu. Özellikle de Derya'yı.
Derya benden dört yaş büyüktü ve üniversiteye gitmemişti. Gidememişti daha doğrusu, çünkü benim aptal sevmediğim kuzenim her sene giriyor ve kazanamıyordu.
Halbuki o benden daha çalışkandı. Nasıl kazanamıyor orası muamma.
Zekası yetmiyor herhalde.
Hiç aramazdı beni, ben de aramazdım. Sokakta birbirimizi görsek selam dahi vermezdik. O derece nefret ediyoruz birbirimizden, küçükkende birbirimize sürekli girerdik, ne oldu da bugün arayısı tuttu bilmiyordum. Bir saattir patavatsızca konuşup beni delirtiyordu.
Alttan alttan laf sokmalar, boş boğazlık yapmalar.
Şu kızın bir düğmesi olsa da kapatsam, ya da ağzına fermuar takabilsem ama ikisini de yapamıyorum!
Sakin Esra, sakin. O kuş beyinlinin seni delirtmesine izin verme. Sakin.
"Hiç tahmin etmiyordum senin üniversiteyi kazanacağını. Üniversite okuyup ne yapacaksın?" Dedi küçük görerek. "Bitirebilecek misin?"
Aklınca bana sen geri zekalısın demeye çalışıyordu ama bilmediği bir şey vardı.
Geri zekalı olan ben değil oydu. Bir insan dört senedir kazanamaz mı ya?
Yok bu sene iyi değildim, yok mu sene sınav çok zordu, yok bu sene tam odaklanamadım. Yok bu sene vaktim olmadı. Her sene başka bir bahane.
Samimiyetsizce güldüm, hazır ol Derya, sıçtım senin çarkına, "Ben sana sormayı unuttum Deryacağım." Dedim, beni izleyenlere yandan baktım.
"Neyi unuttun Esracığım?" Dedi tıpkı benim gibi.
Adımdan soğutacak bu kız beni.
"Bu sene kazanabildin mi?" Aha! Güç şimdi benim elimdeydi birazda ben eğleneyim canım.
Sorum karşısında sustu kaldı uzunca bir süre konuşmadı.
"Orada mısın Deryacığım?"
"Buradayım." Dedi kısıkça.
"Eee kazandın bu sene?" Diye sordum bir kez daha.
"Hayır, kazanamadım." Sesinden anladığım kadarıyla bozulmuştu.
"Gerçi sen dört senedir kazanamıyordun değil mi? Eee akıllı bir insan dört değil de ilk senesinde kazandırdı." Sırıttım. Lafım karşısında öksürmeye başladı.
"Ay Deryacığım iyi misin?" Dedim sahte bir panikle. Öksürmeye devam etti.
"İyiyim, boğazım gıcık yaptı."
"Ben patavatsızlık yaptım değil mi ben?" Dedim sahte bir üzgünlükle, "Ama sen dert etmezsin. Nasıl olsa yapmadığım şey değil."
"Nasip değilmiş." Dedi kısık sesiyle, sesi kısıldıkça kısılmıştı.
"Ben şaşırmadım aslında senin bu haberine. Olsun herkes üniversite okuyacak diye bir kaide yok. Hem okuyup ne yapacaktın ki?" Diyerek bana etmiş olduğu lafı iadeyi ziyaret yaparak sahibine teslim ettim.
Akgün, "Ben o kız yerinde olsam yerin dibine girerdim." Dedi. Ağzı açık izliyordu.
"Esra acımıyor." Dedi Semih.
"Ağzını kapat Akgün, ağzını." Dedi Cansu.
"Biz neler duyduk az önce?" Dedi Ceren şaşkınca. Laflarım karşısında hepsinin ağzı açık kalmıştı.
"Esra Derya'yı yerden yere vurdu." Dedi abim. Ellerini kafasının arkasına götürdü ve birbirine kilitleyip arkasına yaslandı.
"Seneye tekrar deneyeceğim." Dedi Derya bozuk sesiyle.
Dene canım dene. Kazanırsın belkiiiiii.
"Bence zorlama Deryacığım. Olmuyorsa olmuyordu ama yine de sen bilirsin. Denemekten zarar gelmez belki kazanırsın." Mosmor olduğuna eminim.
Oh canıma değsin.
"Bu sefer inanıyorum, seneye kazanacağım!" Dedi öfkeyle. Sinirde oldu mis!
"İnşallah kazanırsın Deryacığım." Allah'ım sen bu IQ'su düşük kuzenimi seneye de üniversite kazandırtma, amin.
Derya benim moralimi bozacakken ben onun moralini bozmuştum ve bundan acayip keyif almıştım. Birbirimizi sürekli arayalım dedikten sonra kapattık. Ama ikimiz de birbirimizi aramayacaktık.
Akraba işte, atsan atılmaz satsan satılmaz.
"Ben Derya olsam senin yüzüne bakmazdım. Lafların depresyona sokardı." Dedi Emir.
"Bakmasın benim bebeksi yüzüme. Çokta umrumda." Arkama yaslandım, "Ay götüm. Uğraşmayacaktı benimle."
"Yine mi kazanamamış?" Diye sordu abim. Alışmıştı o da salak Derya'nın kazanamamasına.
"Abi onda öyle bir zeka var mı?" Diye sordum.
"Yok valla."
"Hah işte, yok ama habire deniyor. Hatırlamıyor musun o benden daha zekiydi şimdi ne oldu ben tekte kazandım o gene kazanamadı. Olan amcamın parasına oluyor ama. Kızı işe yaramazın teki her sene kitap alıyor ama işe yaramıyor."
"Kızı gömdün, üzerine toprak attın yetmedi selasını okudun Esra, az dur." Dedi Mert şaşkınca.
"Baba tarafı mikroptur Mert, habire bulaşır durur." Dedim. Güldü.
"Başka baba tarafı kuzeninle de böyle misin?" Diye sordu Hilal.
"Babamla dört kardeş, iki amcam bir halam var, diğer amcamın oğlu zeki. Üniversiteyi o da benim gibi tekte kazandı. O da Derya'dan nefret ediyordu. Bir tek onu seviyorum. Diğerlerini sevmiyorum."
"Yine kimi sevmiyorsun?" Diye sordu Can yaklaşırken.
"Baba tarafını."
"Baba tarafını mı?" Dedi anlamayarak.
"Evet, özellikle de o tek hücreli kuzenim Derya'yı!"
"Anlaşılan yine birileri senin canını sıkmış." Deyip yanıma oturdu. Kolunu omuzuma doladı.
"Bu sefer sıkamadı ben onun canını sıktım." Deyip güldüm.
"Esra kuzeninin üzerine toprak attı yetmedi selasını okudu, yetmedi helvasını kavurmaya geçti." Dedi abim.
"Ay helva olsa yeseydik." Dedim canım çekerek.
Bütün gün eğlendik. Salak Derya'yı sinir etmenin verdiği keyifle ben daha çok eğlendim. Akşam olduğunda Can'la vedalaşıp eve geçtim.
"Herkese merhaba ve görüşürüz. Duşa giriyorum." Dedim.
"Önce ben!"
"Önce ben!"
"Önce ben!" Diye üç kişi aynı anda konuşunca koşarak banyoya girdim.
"Of girdi işte!" Dedi Cansu. Ardından kapıya tekme attı.
"Başka sefere canım!" Diyerek üzerimi çıkardım ve duşa girdim. Suyu açmadan önce Cansu'nun kapıya tekrar tekme atıp bağırdığını duydum ama ses etmedim.
Bölüm sonu:) Diğer bölümde görüşürüz :)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
44.88k Okunma |
2.24k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |