"O, benim denizimin en güzel kıyısı."
-Kinsun
(1 Ay sonra)
(20 Temmuz)
"Esra bir saattir kafamı ütüledin! Kapatalım da birazcık uyuyayım. İki saat sonra derse gideceğim!" Dedi Çağlar isyanla.
"Aman be tamam!" Dedim huysuzca.
"Sen hiç uyumadın mı gece?" Diye sordu. Alt dudağımı dişledim. Bugün sınav sonuçları açıklanacaktı.
"Hayır, heyecandan ve korkudan bir türlü uyuyamadım."
"Korkma, iyi bir puan aldığını düşünüyorum ben." Dedi güven bir sesle.
"Ya alamazsan?"
"Dünya'nın sonu değil."
"Öyle mi diyorsun?"
"Evet öyle diyorum, şimdi Allah rızası için şu telefonu kapatalım! Senin yüzünden telefonumu kırmama ramak kaldı!" Deyince göz devirdim, görüşürüz deyip kapattık. Telefonumu arkamdaki yatağıma fırlatıp bilgisayarda açık olan sayfayı tekrar yeniledim.
Ne açılmaz site bu ya!
"Esra! Açsana kızım şu kapıyı!" Diyerek kapıya vurdu annem bir kez daha.
"Ya bir durun!" Dedim stresle.
Tatilden döneli bir hafta olmuştu. En uzun tatilim bu olmuştu sanırım. Dolu dolu bir tatil geçirmiştik.
"Esra! Hadi annenlere açmıyorsun bari bize aç!" Dedi Emir.
"Esra! Açsana!" Dedi abim. Hepsi kapımın önündeydi.
"Ya şimdi dokuz doğuracağım!" Dedi Cansu sabırsızlıkla. "Esra bari Emir'le beni al. Beraber bakalım sonuçlara!"
"Kapıyı mı kilitledin Esra?" Diye şaşkınlıkla karşı evden sordu Can. Ona dönüp başımı salladım.
"Evet, sınav sonucumu ilk ben görmek istiyorum!" Deyip bilgisayara geri döndüm. Bir kez daha sayfayı yeniledim.
"Esra açılmadı mı babacığım?" Diye seslendi babam. Annemlerin arasında en sakin olan babamdı. Hatta kapımın önünden herkesi yollamaya bile çalışmıştı.
"Hayır baba." Dedim cevaplayarak.
"Sistem çöktü, herkes bir anda girmek için zorlamış." Dedi Emir.
"Açılır birazdan, ya siz gitsenize kapımdan! Niye kapımdasınız!" Dedim agresifçe.
"Esra yemin ediyorum tansiyonum çıktı bak! Aç artık şu kapıyı kızım! Ay bayılacağım şimdi! Oğuz bir tansiyonumu ölçelim."
"Sakin ol hayatım, oğlum annenle aşağıya inin." Dedi babam.
"Babam haklı anne gel aşağıya inelim." Dedi abim.
"Oturt beni oğlum koltuğa, bu deli kızın kapıyı açacağı yok, valla bayılacağım!" Dedi annem. Göz devirip alt dudağımı dişledim. Bugün dudağımı kanatacaktım kesin.
"Panik yapma," dedi Can, "İyi bir puan aldığına eminim ben."
"Çağlar da öyle söyledi."
"Çünkü iyi bir puan alacağından o da emin."
"Ya alamadıysam?" Dedim endişeyle, korkuyla baktım, "Ya görüp görebileceğimiz en kötü puanı aldıysam? Ya hiçbir okula ve bölüme giremezsem?"
"Güzelim, saçmalama." Dedim abartma der gibi, "Dünyanın sonu değil ayrıca. Seneye tekrar girersin olur biter."
"Ben bir daha o stresi yaşayamam!" Dedim hızla. Sayfayı tekrar yeniledim, "Kodumun sayfası da açılmak bilmedi!"
"Bu korku senin ağzını iyice bozdu." Dedi, cevap vermedim. Dediklerini duymuyordum bile, bir şeyler diyordu ama ya başımı sallayarak ya da 'hı hı' diyerek geçiştiriyordum, bir yandan sayfaya söverken bir yandan sayfayı yenileyip duruyordum.
"Açılma-" diyordu ki Can lafını kestim.
"Açıldı!" Diyerek hızla bilgilerimi girdim ve puanımın olduğu sayfanın açılmasını bekledim.
"AÇILDI!" Dedim bir kez daha.
"ESRA! AÇILDI!" Diye bağırdılar Cansu'yla Emir aynı anda.
Puana baktığımda dudaklarım aralandı.
Doğru mu görüyorum?
Gözlerimi açıp kapattım.
Tekrar açıp kapattım. Yanlış mı doğru mu diye.
"Esra, ne oldu?" Dedi Can. Onun sormasıyla sertçe kapıma tekrar vurulmaya başlandı.
"Esra açsana!"
"Esra aç bir şey olmaz!"
"Esra abim aç!"
"Çilli'm üzülme," dedi Can, puanımın kötü olduğunu sanıyordu.
Kendime geldiğimde çığlığı bastım, heyecanla ayaklanıp yerimde zıplamaya başladım.
Kazanmıştım…
KAZANMIŞTIM!
TEKRAR EDİYORUM! KAZANDIM!
ÜNİVERSİTEYİ KAZANMIŞTIM!
"Ne oldu!" Dedi Can heyecanla.
"KAZANDIM!" Dedim bağırarak, gülüp alkışladı.
Koşarak kapıya gidip açtım ve babamı görür görmez sarıldım bir yandan da zıplamaya devam ediyordum.
"KAZANDIM!" Dedim bir kez daha.
"SADECE SEN DEĞİL BİZ DE KAZANDIK LAN!" Dedi Emir çoşkuyla, babamdan ayrılıp onlara sarıldım. Cansu ile yerimizde zıplıyorduk.
"Esra! Ne oldu!" Dedi Abim, koşarak gelmişti. Arkasından da annem.
"KAZANDIK!" Dedim bağırarak.
"Ha siktir lan! Ciddi misin!" Dedi abim şaşkınlıkla.
"EVET! CİDDİYİZ!" Dedim neşeyle.
Annem gözleri yaş bir şekilde bana sarıldı.
"İçime doğmuştu annem içime doğmuştu! Allah'ım dualarımı kabul etti." Dedi gülümseyerek.
"Gelin kız buraya, benim küçük kız kardeşlerim büyüdü de üniversiteye mi gidiyor." Dedi abim, Cansu ile beni kendisine çekip sarıldı. Emir'le de tokalaştılar.
Kazanmıştık...
Telefonum çalmaya başlayınca abimden ayrılıp telefonu açtım.
"Hilal!"
"Esra! Kazandım! Ceren'de kazandı! Dur konuşmaya ekliyorum onu da." Deyip konuşmaya ekledi.
"Kızlar kazandım!" Dedi Ceren ağlayarak.
"Kazandık Ceren kazandık!" Dedim sevinçle.
Onlarla biraz daha konuştuktan sonra kapattık. Bütün gece heyecandan uyuyamamıştım ve çok uykum vardı. Annemler odadan çıktığında kafamı yastığa koymamla, uyuya kalmam bir olmuştu.
*****
"Eee nereleri yazacaksınız?" Diye sordum. Dudaklarımın arasındaki çiğdem kabuklarını kaseye attım.
"Annemler uzağa gitmemi istemiyorlar o yüzden burayı ve Eskişehir'e yakın olan şehirleri yazmayı düşünüyorum." Dedi Hilal.
"Ben Muğla çok istiyorum, Eskişehir'i de yazacağım." Dedi arkasından Ceren.
"Bizimkiler de yanlarından İstanbul'da okumamızı istiyorlar ama üstelemediler." Dedi Emir, Cansu'da onu başıyla onayladı.
Semih Ceren'le aynı şehirde okumak istiyordu, o yüzden Ceren'in yazdığı yerleri yazacaktı. Akgün İstanbul Beykent Üniversitesini çok istiyordu ve puanı oraya tam burslu girmeye yetiyordu. Mert zaten Cansu'dan ayrılmak istemiyordu.
"E sen Esra?" Diye sorulunca çiğdem çitlemeyi bıraktım.
"Annemler hayatta beni salmazlar, o yüzden Hilal gibi ben de buraya yakın yerleri yazacağım." Dedim.
"Sen İzmir'de okumayı çok istiyorsun, vaz mı geçtin?" Dedi Ceren şaşkınlıkla.
"Hayır, vazgeçmedim elbette. Orayı da yazacağım."
Sohbet ederek güzel vakit geçirmiştik. Çağlar arayınca ona da müjdeli haberi verdim. Bölümünü dondurduğu için derslerinden nefes alamıyordu. Kaçırmış olduğu derslere giriyordu.
Üniversiteye başladığında da alttan ders bıraktığı için bir de alt sınıfların dersine giriyordu.
Hava karardıktan sonra evlere dağıldık. Yemek yiyip tepeye çıkacaktık.
Hava çok sıcaktı, eve gelir gelmez soğuk bir duş almıştım. Saçlarımı açıp taradım, kot bir şort ve tişört giyip aşağıya indim.
Masayı hazırladıktan sonra oturup keyifli bir akşam yemeği yedik. Annem bu akşam benim sevdiğim tüm yemekleri yapmıştı. Hepsini afiyetle yedim.
"Esra! Hadi ama!" Dedi abim, limonatamdan son yudumunu daha alıp ayaklandım.
"Geldim abi! Patladın!" Deyip yanlarına yürüdüm, portmantodan terliklerimi alıp giydim, "Biz çıktık!"
Tamam dediklerinde evden çıkmıştık. Tepeye doğru yürümeye başladık.
"Ben bakkaldan bir şeyler alıp geliyorum." Dedi abim, Cansu ve Emir'de arkasından yürüyüp kendilerine bir şeyler alacaklardı.
"Yani, gelemiyorsun yine öyle mi?" Dedim telefonda ki Can'a.
"Maalesef Çilli, iznim bitti." Deyince surat astım.
"Gelsen ne güzel olurdu."
"Cumartesi günü izinliyim, o gün çıkarız güzelim."
"Beni aksatıyorsun ama ha!" Dedim sitemle, karşıdan bir kahkaha sesi geldi.
"Yuh kızım yuh! Bir aya yakın tatil yaptık, şurada iki gündür ayrıyız." Deyince göz devirdim.
"O iki gün bana iki yüz yıl gibi geliyor Can efendi!"
O gülmeye devam ederken abimler gelmişti. Can'la konuşmamızı sonlandırıp tepeye çıktık.
"Hah geldiler," dedi Akgün.
"Hoş geldiniz." Dedi Semih.
"Ne yapıyorsunuz?" Diye sordum.
"Sizi bekliyorduk. Biraz daha gecikseniz Hilal ve Ceren gibi dedikoducu olacaktık." Deyince Akgün gülmeye başladık.
"Kötü mü yaptık anlatarak?" Dedi Ceren tersçe.
"Ya bize ne iki sokak ötedeki bakkalın karısını bırakıp kendinden 20 yaş küçük biriyle evlenmesinden?" Dedi Mert gülerek.
"Aman be! Dinlemeseydiniz siz de!" Dedi Hilal. "Siz de bir süre sonra dinlemeye başladınız!" Göz devirip önüne döndü. Hepimiz çimlere oturduktan sonra sohbet etmeye başladık.
"Can gelmeyecek mi?" Diye sordu Cansu.
"Hayır, bara gitti." Dedim surat asarak.
"Asma suratını, işi bu onun. Hem kaç gün beraber tatil yaptınız."
"Orası öyle..." dedim, başka bir şey demedim, gece boyunca sohbet edip durduk.
"Biri geliyor," dedi Semih.
"O gelen Can mı?" Dedi arkasında Mert, hepimiz o tarafa döndük.
"Evet o!" Dedim şaşkınca.
"Herkese selam," diye yanımıza vardığında konuştu. Hızlıca yanıma oturdu.
"Hoş geldin," dedi abim.
"Ne oldu? Bar erken mi kapattınız?" Diye mırıldandım.
"Yok, Yaman'a kilitledim. Dedim benim sevgilim beni yanında istiyor sen bak ben gidiyorum eğer gitmezsem bana trip atar." Deyince göz devirip kıkırdadım.
"Aşk olsun, bu zamana kadar ne zaman trip attım sana ben?"
"Atmadın mı?"
"Onlar tripten sayılmıyor ki ya!" Deyip önüme döndüm.
Can'ın kendi kendine, "Sıçtın Can," dediğini duydum. "Ne diye bunu söylediysem. Bunu derken bile trip atmaya başladı."
Gerçekten bunu niye söylemişti? Kendi kendini açık vermişti.
Babam abimi arayınca ayaklandık. Herkes evlere dağılınca Can'la vedalaşıp eve girdim.
"Biz geldik." Diyerek girdim içeri.
"Hoş geldiniz." Dedi annem. Balkonda babamla oturuyorlardı.
Onların yanına geçip oturduk. Saat artık 02:00'ye gelince odalara çekildik. Uykum vardı ama sıcaktan uyuyamıyordum.
Odama aldığım vantilatörü yatağımdan uzaklaştırıp en düşük derecede çalıştırıp yatağıma yattım.
"Çarpmaz mı vantilatör?" Diye ses gelince camıma baktım.
"Çarpmaz ya, en düşük dereceye ayarlayıp yataktan uzaklaştırdım."
"Sen yine de dikkat et, belli olmaz." Gülümseyip baş salladım.
Can uyumak için yatağına yatınca ben de yatağıma uzandım, gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.
Bölüm sonu:)
Diğer bölümde görüşürüz 🕊️🤍
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
44.88k Okunma |
2.24k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |