"Sanki tüm hayatım boyunca yanlış
melodiyle dans etmiş gibiyim."
-Hegel
(Can'ın anlatımıyla)
Hayat, yaşam, sevgili, ruh..
İsmimin anlamı bunlardı. Ama ben bunların hiçbirini annem öldükten sonra hissedememiştim.
Benim duvarlarım vardı. Siyah, kalın, geçilmesi imkansızdı.
Ya da ben öyle sanıyordum.
Esra, birden önüme çıkmıştı ve merhaba deyip hayatıma girivermişti. Siyah duvarlarımın arasından geçmiş boş, renksiz olan duvarlarımı tek bir dokunuşuyla çiçekler yeşerttirmişti.
Yetmezmiş gibi duvarlarımı balyozla kırıp ortadan tamamen kaldırmıştı.
"Oğlum, yarın annenin mezarına gideceksin değil mi?" Diye sordu babam. Bugün izinliydim, salonda babamla oturuyorduk.
"Evet, gideceğim baba, sen de geleceksin değil mi?"
"Tabii geleceğim oğlum." Diye cevap verince başımı salladım. Bugün tüm gün uyumak istiyordum ama susmak bilmeyen telefonum yüzünden uyuyamamıştım! Uyurken rahatsız edilmekten nefret ederdim. Öfkeyle telefonu odamdaki koltuğa savurup kafamı yastığıma geri gömmüştüm.
Ama çok geçti.
Uykum çoktan kaçmıştı!
"Baba ben uzanmaya gidiyorum. Sabah telefonum yüzünden uyuyamadım. Bari şimdi uyuyayım." Deyip ayaklandım. Babam başını sallayınca salondan çıkıp odama girdim. Telefonumu sessize alıp masaya yüzüstü koydum. Kendimi yatağıma bıraktım, çok geçmemiş olacak ki gözlerim kapanmaya başlamıştı. Bir süre sonra uyuya kaldım.
Gözlerimi açtığım da hava çoktan kararmıştı. Saat 20:00'i geçmiş olmalıydı. Masanın üzerindeki telefonum titreyince ayağa kalkıp kimin aradığına baktım.
Esra'ydı.
"Efendim yavrum?" Diyerek açtım.
"Napıyorsun canım?"
"Yeni uyandım güzelim, sen napıyorsun?"
"İyiyim, seni özledim." Dediğinde yüzümde bir gülümseme belirdi.
"Ben de seni özledim."
"Dışarı çıkalım mı? Biliyorum geç oldu ve izin günün ama özledim işte."
"Çıkalım güzelim de annenler izin verecek mi ki?" Diye sordum.
"Verirler verirler. Sen merak etme. Hadi ben hazırlanayım o zaman."
"Tamam sevgilim." Deyip kapattım, önce salona gittim, babam yoktu odasına baktım orda da yoktu. Yüksel amcayladır diye düşünüyordum. Banyoya girip yüzümü yıkadım ve geri odama geldim bir pantolon bir tişört geçirdim üzerime. Esra hazırım, çardakta bekliyorum diye mesaj atmıştı. Gecenin bu saatinde çıkmamızı garipsemiş olsam da ses etmedim. Anahtarı, telefonumu ve cüzdanımı alıp çıktım evden. Çardağa doğru yürümeye başladım.
Çardağa geldiğimde Esra'nın beni burada beklediğini sanıyordum ama yoktu. Etrafıma bakındım.
"Esra, nerdesin?" Diye seslendiğimde arkamdan bir ses yükseldi.
"İYİ Kİ DOĞDUN CAN! İYİ Kİ DOĞDUN CAN! İYİ Kİ DOĞDUN İYİ Kİ DOĞDUN! MUTLU YILLAR SANA!" Diye devam etti şarkı arkama döndüğümde Esra dahil Mert'lerin de olduğunu gördüm. Esra elinde bir pasta tutuyordu. Semih ve Akgün ellerin de tutmuş olduğu konfetileri patlattılar.
"Şaka yapıyorsunuz..." dedim şaşkınlıkla. Esra güldü.
"Bugün senin doğum günün değil mi? Biz mi yanlış biliyoruz?"
Doğum günüm…
Bugün doğum günümdü benim!
"A-ama bugün 17 Mayıs değil mi?" Diye devam ettim aynı şaşkınlıkla.
"Bugün 18 Mayıs Can." Dedi Esra gülümseyerek. "Yani, bir kaç dakika önce 18 Mayısa girmiş bulunuyoruz."
"E hadisene oğlum! Üfle artık, kardeşim o kadar hazırlık yaptı!" Diye yükseldi Özgür. Esra elinde pastayla bana yaklaştı. Önünde durduğumuz masanın üzerine koydu.
"Mutlu yıllar sevgilim. Umarım geri kalan doğum günlerinde de hep beraber oluruz." Dediğinde gözlerim dolmuştu. Gülümsedim. Gözlerimi kapattım.
"Ay çok tatlılar! bozmayın sakın fotoğrafınızı çekeyim!" Dedi Hilal gözlerim kapalı güldüm. Bir kaç saniye sonra yüzümüzde bir flaş patladı.
"Hadi üfle." Dedi Esra sabırsız sesiyle.
"Bir dakika." Dedim ve dileğimi düşümdüm ardından mumları üfledim. Üflememle büyük bir alkış koptu. Gözlerimi açtım. Hilal elinde tuttmuş olduğu fotoğrafı sallayarak bize uzattı. Esra ile baktık.
"Çok güzel çıkmış..." dedi gülümseyerek, başımı salladım.
Esra bana sarılınca omuzuna bir öpücük kondurdum. Ellerimi beline sardım.
"Ne diledin diye sorsam, söylemezsin değil mi?" Diye sordu.
"Cık söylemem." Dedim gülerek. Benimle beraber o da güldü.
"Şşt! Yeter bu kadar sarılmanız. Tamam bir şey demiyoruz ama bokunu da çıkarmayın." Diye konuşunca Özgür göz devirdim ve ayrıldık.
Pastayı kestik, çardağa oturup yemeye başladık.
"Eeee, beğendin mi sürprizimizi?" Diye sordu Mert.
"Beğendim, teşekkür ederim." Dedim gülümseyerek. Annem öldüğünden beri doğum günlerim hep bir buruk geçiyordu. Doğum günü kutlamayı sevmediğim için Mert'ler sadece kutlayıp geçiyorlardı.
Pastanın arkasından herkes hediyelerini vermişti.
"Abi, siz gidekoyun ben geleceğim." Dediğinde Esra, Özgür başını salladı, hepsiyle sarıldıktan sonra bizden uzaklaşmaya başladı. Esra bana döndü.
"Noldu bebeğim? Niye gönderdin abinleri?" Diye sordum.
"Seninle biraz daha vakit geçirmek için gönderdim." Dediğinde güldüm. Ellerimi tekrar beline sardım, kendime çekip dudaklarımı dudaklarının üzerine örttüm.
Bir süre sonra ikimizde ayrıldık. Alnımı onun alnına yasladım.
"Doğum günün kutlu olsun..." diye mırıldandı.
"Teşekkür ederim." Gözlerini aralayıp benden uzaklaştı ve masanın üzerindeki hediye paketini aldı.
"Mert'e sordum, bu hediyeyi alırsam çok mutlu olacağını söyledi. Umarım beğenirsin." Dedi, hediye paketini alıp açtım.
"Esra sen..." dedim şaşkınlıkla. "Şaka yapıyorsun?" Çerçevenin içinde annemle benim fotoğrafım vardı. Sanki annem hiç ölmemişti. Fotoğrafta ikimizde gülümsüyorduk.
"Beğenmedin mi? beğenirsin sanmıştım ben. Mert beğenir demişti-" Diyordu ki kendime çekip sarılınca lafı yarım kaldı.
"Esra beğenmemek ne kelime? bayıldım! bu zamana kadar aldığım en güzel hediye bu!" Dedim.
"Annen vefat ettiğinden beri doğum günlerin kuru kuru geçiyormuş. Bende bu gece böyle geçsin istemedim." Diye mırıldandığında daha sıkı sarıldım.
"Sen benim başıma gelen en güzel şeysin Esra. İyi ki geldin." Deyip saçına öpücük kondurdum.
Ayrılıp bana baktı, "Senin için de sıkıntı olmayacaksa... Annenin mezarına yarın beraber gidelim mi? İster misin?"
Ellerini tutup her ikisini de öptüm, "İsteriö tabii, çok mutlu olurum."
Bir süre sonra her şeyi toparlayıp evlere dağıldık. Eve gülümseyerek girdim. Işıklar kapalıydı babam hala gelmemişti, gülümseyerek odama girdim. Hediyeleri masama koydum.
Uyumama rağmen hala uykum vardı. Üzerimi değiştirip yatağıma yattım.
(Ertesi Gün...)
"Hazır mısın güzelim?" Dedim telefondaki Esra'ya.
"Hazırım, çıkıyorum şimdi." Dedi, kapıyı çekip kapattım.
"Tamam güzelim." Deyip kapattım telefonu, sokağı dönünce Esra'nın beni beklediğini gördüm. Hızlı adımlarla yanına gittim.
"Hadi gidelim." Dediğimde başını salladı, beraber yürümeye başladık.
"Mezarlık uzak mı?" Diye sordu.
"Çok değil, 20 dakikalık yol." Başını salladı.
20 Dakikanın sonunda mezarlığa gelmiştik. El ele annemin mezarının başına doğru yürümeye başladık.
Annemin mezarının başına gelince önce dua ettik, ardından taşa oturduk.
"Anne, bak sana bahsettiğim sevgilim. Esra." Dedim.
"Beni ona anlattın mı?" Diye sorunca başımı salladım.
"Her gelişimde seni anlattım. O kadar çok fazla anlattım ki sıkılmış olabilir." Dedim gülerek, Esra'da benimle beraber güldü.
Mezarın başına gelip elini taşa koydu, "Merhaba efendim, ben Esra." Diye kendini tanıttı.
Bir süre orada durduk, annemle konuştuk. Elimi mezar taşındaki annemin resminin üzerine koydum.
"Annen çok güzelmiş." Diye fısıldadı, başımı salladım.
"Evet... Öyleydi." Sesimde özlem vardı.
Gitme zamanımız geldiğinde taştan kalkık. El ele girdiğimiz mezarlıktan el ele uzaklaştık.
Mezarlıktan çıktından sonra kolunu belime sarınca ben de kolumu onun beline sardım.
"Bugün seninle gelmeme izin verdiğin için teşekkür ederim." Diye mırıldandı.
"Asıl ben bugün benimle geldiğin için teşekkür ederim." Diye mırıldandım. Saat henüz erkendi. Bir kafeye geçip oturduk. Sipariş verdikten sonra sohbet etmeye başladık.
"Artık beraber olduğumuza göre her yıl doğum günlerini kutlayacaksın değil mi?" Diye sorunca gülümseyerek başımı salladım.
"Evet kutlayacağım."
"Süper!" Dedi gülümseyerek.
Kahvelerimizi içtikten sonra ayaklandık. Hesabı ödeyip kafeden çıktık ve eve doğru yürümeye başladık.
Mahalleye gelince sarıldım, kokusunu içime çektim.
"Gece işe gideceksin değil mi?" Diye sordum.
"Evet güzelim, haber veririm sana."
"Tamam, görüşürüz.." dedi ve benden ayrılıp gülümseyerek eve gitti. Kapıyı açıp içeriye girdi.
Bölüm sonu:)
Diğer bölüm de görüşürüz :)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
44.88k Okunma |
2.24k Oy |
0 Takip |
51 Bölümlü Kitap |