Hayat bazen zorluluklar içinde geçer. Ödev yaptıran yok, öğreten yok. Zor bela kendi çarenizsiniz. Biraz daha büyürsün, yavaş yavaş yalnızlığa alışırsın, kendine bir dünya kurarsın.
Bir dünya... bir ada olabilir, kitaplar da. Arkadaşın, sevgilin, telefonun ya da zihninin içi bile olabilir. Benim dünyam Aybars’tı. Ama ben onun dünyası mıydım, bilmiyordum. Benim dünyam güzelleştiren ise onun gülüşü, bakışı, sesi, kokusu,her şeyi...
Çiçek açınca güzel kokular etrafa yayılır. Ama benim dünyam dengesizdi. Bir gün güller neşeyle açar, güneş parlardı. Bir gün korkutucu fırtınalar olurdu. Bir gün gülüşümü izlerken karnımda kelebekler uçuşurdu, bir gün nefretle alır diğer gün o kelebekleri katlederdi.
Belki de kelebeklerimi artık ona sunmamalıydım. Gülüşümü ondan saklamalıydım. Kim bilir, belki onları katletmeyen başka biri çıkardı.
Telefona gelen mesaja bakmamıştım. Umurumda da değildi şu an. Sigaram bitmek üzereydi. Yanıma biri geldi. Aybars olduğunu sanıp bakmadım bile.
“Çakmağınız var mı?” dedi tanımadığım erkek sesi. Başa seslenen kişiye baktığımda, 1.80 boylarında, sarışın, yeşil gözlü, 20’li yaşlarda biri vardı.
Tatlı bir tipti. Gülümsedim ona.
“Var tabii, buyurun.” deyip çakmağımı uzattım.
Telefonum çalmaya başlayınca açmak zorunda kaldım. Aybars arıyordu.
“Ne var, ne oldu, Aybars abi?” diye canı sıkkın bir şekilde açtım. Kısa bir sessizlik oldu.
“Yok bir şey, Çiçek.” deyip telefonu suratıma kapattı.
Ne oluyor ya? Gerçekten uğraşamayacaktım artık. Telefonumu geri attım. Yanımdaki genç adam, bana merak dolu gözlerle bakıyordu.
“İyi misin?” dedi. Ona baktım. Asla yapmazdım böyle bir şeyi ama işte... Asla dememek lazımmış. Allah’ıma, bu adamın sevgilisi olmamasına dua ettim içimden. Artık ikilem olmayacaktı. Seviyorsa belli edecekti, sevmiyorsa da uygun şekilde.
“İyiyim. Sağ ol. Senden bir şey isteyebilir miyim?” Adam tereddüt etti. Artık sıra bendeydi. Ben onu düşündürürecektim, ben onu arada bırakacaktım.
Karşımdaki adam kısa bir tereddütle bana baktı. "Tabii, isteyebilirsin." dedi. Tanımadığım birinden böyle bir şey istemek tam bir delilikti... Ama artık sıkılmıştım.
"Benim adım Çilek. Biliyorum, çok garip bir istek olacak, hatta acayip olacak ama yapmak zorundayım. Tanımadığım birinden istemek de bir değişik onun da farkındayım. Benim sevgilim olur musun?" dedım. "Ama yalandan, yani kısa bir süreliğine." diye de ekledım.
Adam şok olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Haklıydı. Bir kadın aniden "Bana gelip sevgilim olur musun?" dese ben de şok olurdum. Ona önümuzdeki bankı gösterdim.
"Lütfen detaylıca anlatmama izin ver." dedim. Sadece kafasını salladı, banka oturdu, ben de yanına oturdum. İlk önce tanıştık. Adı Baran'mış. Aybars'tan ve ona olan aşkımdan bahsettim. Dikkatle beni dinliyordu.
Durum anlattığım gibi, artık bir kesinlik istiyorum." dedım. "Anladım." der gibi kafasını salladı.
"Olur bakalım, kader bizi nereye götürecek, sahte sevgilim." dedi gülerek. Ben de güldüm. Numaralarımızı aldıktan sonra geri masaya döndüm.
"Kusura bakmayın, tuvalette sıra vardı." dedim. Sohbete devam ettik. Az önce beni izleyen Aybars şu an bana bakmıyor, hatta sohbete bile katılmıyordu. Herkes içeceklerini bitirince kalktık ve yürümeye başladık. Selen, abim önden önden gidiyordu. Ben de Aybars'la yan yana yürüyordum. Yanımızdan pamuk şeker ve kalpli balon satan bir amca ve teyze geçti. El ele tutuşmuşlardı. Amcanın elinde pamuk şekerler, teyzenin elinde ise kalpli balonlar vardı. Çok güzellerdi.
Gözlerim Aybars'a takıldı. Amca ve teyzeye bakıyordu. Selen ve abim yanımızdan geçip amca ve teyzenin yanına gittiler. Abim, Selen'e pamuk şeker ve kalpli balon almıştı. Vay be... Selen ve abim gülerek yanımızdan geçtiler.
Abim, Selen’e kalpli balon ve pamuk şeker almıştı. Balonu Selen’in bileğine bağladı, pamuk şekeri de açıp eline verdi. Vay be, abim bile bu kadar romantik olabiliyorsa şaşırtıcıydı. Sabah beni unutan abime bak sen…
Aybars’a döndüm, o da abim ve Selen’e bakıyordu. Bir anda yanımdan hızla geçip önden gitmeye başladı. Arkasından şaşkın şaşkın baktım. Cidden, ne oluyordu buna? Günü böyle geçirmeyecektim. Arkamı dönüp geldiğimiz yöne doğru yürümeye başladım. Bir ara abimin arkamdan ismimi böğürdüğünü duydum ama durmadım, dönüp bakmadım.
Baran’ı aradım, yerimi söyledim ve eğer yakınımdaysa gelmesini rica ettim. Şükür ki yakınımda çıktı; beş dakika içerisinde yanımda olacağını söyledi. Abimler yanıma gelmişti. Abim nefes nefese, "Kızım, sen manyak mısın? Neden birden dönüp arkanı gidiyorsun?" dedi ve bir tane de kafama şaplattı. Abime dönüp ters ters baktım.
"Biri gelecek, ondan dönüp gittim. Siz de keyiflisiniz diye arayacaktım." dedim. Hepsi birden şaşkın şaşkın beni izliyordu. Aybars’a baktım, kaşlarını çatmış bana bakıyordu.
"Sevgilim gelecek." dedim.
Selen birden, "Ne?!" diye yersiz bir şekilde çığırdı. Evlerine dağılınca beni arayıp, "Sen benim en yakın arkadaşımsın, bana bunu nasıl söylemezsin?!" diye haykıracaktı, hatta ağlayacaktı ama olsun, bir şekilde gönlünü alırdım.
İleriden Baran bana seslenince ona döndüm. Yalandan bile olsa kocaman bir şekilde gülümsedim ve koşup yanına gittim. Bana sarıldı, ben de ona sarıldım. Saçlarımı öptü. Elinde o kalpli balonlardan ve ışıklı balonlardan vardı. Ben bu balonları Baran’dan değil, Aybars’tan istiyordum ama evren resmen benimle dalga geçiyordu. Evrene sonsuz(!) iyi dileklerimi sundum.
Şaşırmıştım, bunu beklemiyordum. Yanağına minik bir buse kondurdum. Kalpli balonu bileğime bağladı, avcumun içini öptü ve ışıklı balonu öptüğü avcuma bıraktı.
Abimleri gösterdim. "Gel, seni abimler ile tanıştırayım aşkım." dedim.
Abim, ters ters Baran’a bakıyordu. Aybars ise şoka girmiş gibiydi. İçimden kahkaha atmak geliyordu, kendimi zar zor tuttum. Yaa, böyle şoka girersin Aybars Bey!
Baran, belimden tuttu, abimlerim yanına geldik. Selen ise ‘Senin ağzına sıçtım!’ dercesine bana sinirli sinirli bakıyordu. Olabilir, bakabilir. Aşk bu, yani yalandan ama olsun.
"Abi, sevgilim Baran. Baran, abim Yiğit. Bu da arkadaşım Selen, abimin sevgilisi."
Aybars’ı gösterdiğim sırada Baran beni daha çok kendine çekti. "B-bu da Aybars… Abimin arkadaşı, Selen’in kuzeni… Benim de abim gibidir." dedim, kekeleyerek.
Neden kekeledim lan ben?
Baran, abime elini uzattı, abim de tuttu.
"Memnun oldum, Yiğit." dedi Baran.
Abim de gülümsedi. "Ben de memnun oldum, kardeşim. Çilek senden bahsetmemişti. Ne zamandır görüşüyorsunuz?" dedi.
Baran bana baktı, gülümsedi, sonra abime döndü. "Çok olmadı, bir ay olmak üzere. Üç aydır tanışıyoruz." dedi.
Selen kolumu cimcikledi. Gülümsedim ve omuz silktim. Başka yapabileceğim bir şey yoktu şu an.
Abim, ikimize bakıp gülümsedi. Baran da abime gülümsedi.
Bu sefer Baran, Aybars’a elini uzattı. Aybars ellerini yumruk yapmış, Baran’a öldürecekmiş gibi bakıyordu.
"Memnun oldum, Aybars." dedi Baran.
Aybars, sertçe Baran’ın elini tutup sıkmaya başladı ama Baran hâlâ gülümsüyordu.
"Ben de memnun oldum, Barancığım. Çok memnun oldum. Hem de canım kardeşim gibi olan Çilek’le mutlu olursunuz inşallah. İnşallah onu üzmezsin." dedi ve sertçe elini bıraktı.
Baran’ın sıkılan elini tuttum, Aybars’a ters bakışlarımı yolladım, o da bana aynı şekilde baktı.
Selen birden, "Böyle olmayacak, bir yere oturalım, konuşalım." dedi.
Herkes onayladı, Aybars dışında.
Aybars’a baktık, o hâlâ aynı şekilde Baran’a bakıyordu ve beklenmedik bir şekilde Baran’a yumruk attı.
Selen, direkt Aybars’ı geri itti, Baran sendelemişti. Ben Baran’a bakıyordum, iyi mi diye. Abim ise Aybars’ı tutuyordu.
"Baran!" diye anın paniğiyle bağırdım.
Baran bana baktı. "İyiyim, sakin ol, iyiyim." dedi ve alnımı öptü.
Aybars’a döndüm. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?! Neden durduk yere vuruyorsun adama?!" dedim sinirle.
Baran hiçbir şey yapmamıştı bile. Bu salak neye delirdi acaba?
Aybars hâlâ sinirle Baran’a bakıyordu. Gözleri dolmuştu. İçim cız etti, kalbim paramparça oldu. O, bana gelgitleriyle hiç acımamıştı ama benim kalbim, onun dolu gözlerini görünce parçalanmıştı. Parçaları resmen göğüs kafesimi yarıp tenime batıyordu. Canım yanıyordu.
Neden canım yanıyordu ki?
O bana acımamıştı, peki benim neden canım yanıyordu?
Aybars, sinirle bana baktı. Gözünden bir damla yaş yanağına doğru süzüldü. Abimin kollarından kurtuldu ve Baran’a, "Seninle daha sonra görüşeceğiz." deyip gitti.
Hepimizin şaşkın bakışları onun üzerindeydi.
Ben… Anlamam gerektiğini fazlasıyla anlamıştım. Ama içimdeki o şüphe çürüyüp gidene kadar bu oyunu sürdürecektim. Bunu kendi istemişti.
Ya net olacaktı…
Ya da hayatımda olmayıp mutluluğumu uzaktan izleyecekti.
Merhabalar, bölümleri her gün paylaşacağım. Her iki kitaba da beşer bölüm eklenecek ve bölümler uzun olacak. Keyifli okumalar dilerim! Oy ve yorumlarınızı bekliyorum; eleştirilerinize açığım. Tüm yorumları okuyup yanıtlıyorum ve geri bildirimlerinizi dikkate alarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Hepinize sevgiler!🧿🎀
Okur Yorumları | Yorum Ekle |