Hayatın tam ortasında öyle bir imtihana tabi tutlurdu ki insan, bütün herşey alt üst olur. Mutluluklar hüzne boğulurdu. İhtimal dahi vermeyeceğin şey seni bulur, bir darbe de sana vururdu.
Hayat, zorlu şartlar maratonu. İmtihan yurdu.
Yusuf ile Leyla, zor zamanlardan geçiyordu.
"Anne! Allah aşkına tartıştık sadece, üzerime gelme. Her evlilikte olan şeyler sonuçta."
"Niye buraya geldin o zaman. Normalde böyle sık uğramazsın."
"Ailemin evine geliyorum ya hani anne, rahatsız ediyorum sanırım.."
"Saçmalama kızım, burası senin de evin ama normal halin değil bu. Ne oldu damadım bir kabahat mi işledi? "
"Boşver anne tartıştık sadece" daha sonra sessizce mırıldanmıştı. "Senin başıma açtığın bela yüzünden..."
"Ne dedin Leyla?"
"Hiç anne. Neyse ben eve geçeyim. Görüşürüz sonra" annesiyle vedalaşıp çıkan Leyla, yolda söylene söylene gidiyordu.
"Alacağın olsun Yusuf... alacağın olsun."
Daha sonra eve gelmişti. Salona geçip koltuğa oturmuştu. Sıkıntılı bir nefes alıp elini saçlarından geçirmişti. Duyduğu sesle başını kaldırınca yatak odasından çıkan kocasını gördü. Daha sonra görmemiş gibi tekrar önüne döndü. Yusuf Eymen Leyla'nın karşısına oturup temkinli bir ifadeyle kendisine seslenmişti.
"Leyla... konuşmayacakmısın benimle?"
Leyla içinde ki huzursuzlukla başını kaldırıp, kendisine seslenen, sevdiği adama baktı. Aynı zamanda kızgın olduğu adama...
"Hayır. Seni görmek istemiyorum. Koşumakta. "
"Beni tam olarak dinlemiyorsun bile."
"Söylediklerini dinledim ya, hepsini bir hançer misali sapladın kalbime. "
"Üzgünüm Leyla, bazı şeyleri direk söylemem yanlış anlaşılmama sebep oluyor. Birde konu farklı olunca... iki gündür benimle konuşmuyorsun bile. Seni özledim..."
Bende diyemedi. Gururu buna engel oluyordu. İçinde ki kırgınlık ve hüzün buna engel oldu.
"Ben annemlerde kalacağım bugün. Haberin olsun."
"Saçmalama Leyla, evimizde kalmanı istiyorum."
"Seni görmek istemiyorum Eymen." Yusuf Eymen, karısına yaklaşıp ellerini tutmak istemişti lakin Leyla engeline takıldı.
"Yapma Leyla, her aramız bozulduğunda evden mi gideceksin? Ne kadar doğru bu yaptığın?"
"Senin yaptığın çok mu doğru? Gelmiş bana o adamın yalan yanlış mesajlaşma resmini gösterdigini söylüyorsun. Bana güvenmiyormusun?"
"Nasıl böyle düşünürsün Leyla'm... ben sadece sana olan biteni anlatmak istedim. Senden gizlemek istemedim. "
"Sağol ya. Onladar güzel ifade ettin ki, eski nişanlımın geldiğini ve hala onunla gorüştüğüme dair sana olur olmaz mesajlaşmalar gösterdiğini ve bunları bana göstererek aslında bir açıklama beklediğini aynı zamanda güvenmediği söylemeye çalıştığın için... boşversene."
"Beni hiç mi tanımıyorsun? Sadece cümlelerimi güzel seçemedim. Sana inanmadığımı düşünmene sebep olduğum için özür dilerim canım..."
Leyla gözünden süzülen yaşlarla konuşmaya devam etti. Yusuf'un içi gidiyordu onu böyle gördüğü için. Yaklaşamıyordu da ona, şu an hiç iyi görünmüyordu. İki gün önce hiç aklına gelmeyecek bir olay yaşamıştı. Leyla'nın mecburiyetten nişanlandığı kişi gelip Leyla ile bir ilişkileri olduğunu ve kendi tabiriyle delil olarak gösterdiği mesajlara tabi ki inanmamıştı. Sadece Leyla'ya bu durumu anlatırken içinde yaşadığı öfke ve sinir kendisini yanlış ifade etmesine sebep olmuştu. Zaten o adamla da tartışıp birbirlerine girmişlerdi. Kim karısına itham edilen bu durumu sakin karşılardı ki...
"Özür falan dileme, sadece yanlız kalmak istiyorum biraz."
"Peki canım, ben annemlerde kalırım. Sen evimizde kal" başını sallayarak onaylamıştı Yusuf'u. Yusuf, konuşmak istemeyen karısını zorlamak istemedi. Yusuf üzerine rahat birşeyler giyip evden çıkmak için hazırlanmıştı. Hiç gitmek istemesede, içi sıkıntıyla dolu olsa da biraz yanlız kalmasına izin vermek istedi. Hala koltukta oturan karısının yanına gidip üstten ona sarılıp omzuna öpücük kondurmuştu. "Kendine iyi bak, birşey olursa ara beni. Seni sevdiğimi unutma. Sadece senin için gidiyorum, yarın ve daha sonrasında hiçbir güç senden ayrılmama sebep olamaz. Sen bile..."
Leyla sessizliğini korurken birer birer incilerini de akıtıyordu. Yusuf ondan ayrılıp evden çıkmıştı. Derin bir nefes alıp yanında ki kırlentı kapıya fırlatıp söylenmeye başladı.
"Aptal! Hemen de git. Ne diye ısrar ediyorum diye gidiyorsun..."
Hem ağlayıp hem söyleniyordu. Kendisini çok eksik hissediyordu. Yusuf olmadan yarım, eksikti. Üzerini değiştirip yatağa uzanmıştı. Yanına bakınca sıkıntıyla gözlerini kapatmıştı.
~
Elişeva kapıyı açtığında gördüğü suretle şaşkınlığına engel olamadı.
"Oğlum... "
"Hayırlı akşamlar anne, misafir kabul ediyormusunuz?" Mahcubiyetle ensesini kaşıyıp kaşlarının altından annesine bakmıştı.
"Tabi oğlum, Leyla nerede ? Sen tek mi geldin? Ah, geç içeriye kapıda kaldık..."
İçeriye geçince hemen sarilmıştı oğluna. Yüz ifadesinden bir derdi olduğu belliydi. İçi sıkılmıştı Elişeva'nın. Aklı Leyla'ya da takılmıştı.
"Anne... Leyla'yla aramız bir kaç gündür limoni... bu gece burada kalacağım"
"Leyla'm gelmedi mi ? Tek mi bıraktın kızımı? Öyle çıkıp gelinir mi sorun çıkınca "
"Ben gelmek istemiyordum ama o biraz yalnız kalmak istediğini söyleyince..."
"Ah be oğlum... "
"Babam nerde anne ? Aslan...?"
"Baban daha gelmedi. Eski arkadaşlarıyla balığa gitmişlerdi, geç gelir o. Aslan Zeyd'de odasında."
Beraber oturma odasına geçip oturdular. Elişeva oğlunun sıkkın olan canına,.sıkılmıştı. Kim bilir Leyla nasıl üzgündür diye düşündü.
"Oğlum, ne oldu? Niye bozuştunuz siz?"
"Anne... Leyla'nın zorla nişanlandığı adam vardı ya hani... iki gün önce nerden öğrendiyse yerini şirkete geldi. Saçmaladı durdu. Yok Leyla ile birbirlerini seviyorlarmış da ben onların arasına girmişim ve onları zorla ayırmışım da mesajlaşmalarına dair birkaç sözde Kanıt gösterdi bana. Haliyle dayanamadım biraz boğuştuk, daha sonra içimde ki öfke ve sinirle farketmeden Leyla'yı kırdım sanırım. Oysa ona olan güvenimden hiçbir şey eksilmedi ama o bu durumu yanlış anladı. Biraz tartıştık, hala aramız düzelmedi."
"Ah be oğlum... derdi neymiş bu çocuğun..?"
"Ne olucak anne, evlenemedi ya Leyla'yla... seviyormuş falan filan..."
"Yavrum, Leyla'nın seni ne kadar sevdiğine hepimiz şahidiz. Gözlerinin içi gülüyor, hala dahi seni görünce nasıl heyecanlanıyor hepimiz şahidiz. Ama oğlum, sana bir şey söylemek istiyorum..." Yusuf Eymen pür dikkat annesini dinliyordu.
"Bazen, dobra hallerin ve bazı şeyleri düz ifade etmen yanlış anlaşılıyor. Seni ben doğurdum. Bende iyi kimse tanıyamaz, belki bu yüzden yanlış anlamıştır Leyla seni. Ki, muhtemelen bundan. Daha yumuşak ve kelimelerini daha nahif seç olur mu? Direkt söyleme."
"Haklısın anne. Zaten bu yüzden yanlış anladı. Ona olan güvenimden şüphe etti. Onu içim rahat olmayarak yalnız bıraktım, aklım onda..."
"Onun da aklı sendedir. Ama şu çocuğun yaptığına çok kızdım. Hiç evli birinin peşinden dolaşılır mı? Yazık. Ona da yazık. Allah şuur versin ne diyeyim. Aranıza soğukluk sokmuş ne büyük günah."
O sıra Aslan Zeyd aşağı inmiş ve abisi görünce hemen konuşmuştu.
"Ooo abim gelmiş... e hani nerede benim biricik yengem?"
"Evde o, ben yanlız geldim Aslan parçası"
" E, sen niye geldin o zaman? Abi yoksa evden mi kovuldun? Bak her türlü yengemin tarafındayım alınma gücenme olmasın."
"Sanane oğlum, istediğim gibi gelir giderim, biraz ciddi ol."
"Valla bu hayatı ciddiye alacak kadar kafayı yemedim. Benim bakış açım bu, işinize gelirse..."
"Oğlum..! Allah aşkına abinin dediği gibi ciddi olsana biraz."
"Böyle dediğine göre kesin birşey oldu anne. Abi? Yoksa... yengem gerçekten seni evden mi kovdu?"
"Hıı aynen. Bu gece beraberiz?"
"Desene sabahlara kadar içeceğiz?" Eliseva ve Yusuf Eymen, Aslan Zeyd'e bakınca hemen kendini toparlayıp muzip bir ifadeyle açıklamaya koyuldu.
"Çay. Çay kahve içeceğiz manasında. Siz ne anladınız?"
"Ah oğlum, bilerek yapıyorsun ya şöyle ne diyeyim ben sana"
"Aman be Eliş Sultan, bende büyük oğlun gibi ağır abi modunda mı dolaşayım? Bir eve bir tane Yusuf Eymen yeter."
"Sen çalışıyor musun sınava?"
"Hangi sınava?"
"Aslan...!"
"Tamam tamam kızma hemen. Senin kadar çalışmasam da ara ara bakıyorum bende" Yusuf Eymen kaşlarını kaldırıp, "ara ara bakıyorsun ?" Diye tehdit imalı konuşmuştu.
"Aynen. Yeter bana. Biliyorsun ki çalışmadan sınıf geçen mükemmel zekalı insan evladıyım."
"Ulan... Allah sana öyle bir aile vermiş ki çalışmasan dahi işin hazır. Ama sende babamı tanıyorsan sana haketmediğin bir işi vermeyeceğini biliyorsun."
"Bilmezmiyim... sende hakedeceğimi biliyorsun"
"Göreceğiz. Aslan bey. Ne demişler büyük lokma ye, büyük konuşma."
"Biliyorum abilerin dahisi... annem ben çay koyayım Çay içelim olur mu? "
"Hadi koy annem, bende oğluşlarımla Çay içeyim..."
~
Aradan iki üç saat geçmişti, Leyla uyuyamıyordu. Yusuf'un varlığı benliğini o kadar kuşatmıştı ki, kendisini eksik hissediyordu. sağa döndü sola döndü gözünü kapattı açtı olmuyordu, uyuyamıyordu. tam gözünü kapatıp Tekrar uyumaya deneyecekti ki İçeriden gelen tıkırtılarla gözlerini korkuyla araladı biri kapıyı zorluyor gibiydi. tıkırtılar geliyordu Yusuf da yoktu evde hırsız mı diye acaba korkuyla düşündü. hızlıca yataktan kalkıp temkinli bir şekilde yatak odasının kapısını açtıktan sonra başını dışarıya doğru Uzattı tekrardan İçeriye girip gözüyle etrafı taradı. köşedeki vazoyu eline alıp dikkatli bir şekilde salona girdi. Gördüğü silüetle korkuyla yutkunup tam elinde ki vazoyu kaldırıp vuracakken arkasını dönen adam Leyla'yı görünce aceleyle konuştu.
"Leyla benim dur, Yusuf..." Yusuf hemen salonun ışığını açık korkuyla kendisine bakan rengi kaçmış karısını kolları arasına aldı. "Özür dilerim canım, korkutmak istemedim..."
Leyla, kollarını hemen dolamıştı kocasına. Sitemle ama ona ihtiyacı olduğunu belli eden bir ses tonuyla konuştu.
"Niye geldin...?"
"Duramadım Leyla'm, annemlere gittim boraz oturduktan sonra dayanamadım. Aklım sende kaldı. İstediğin kadar kız ama en azından koltukta uyuyayım, seni rahatsız etmem. Yalnız da bırakamam..."
"Gitme. Koltukta uyumana gerek yok, yatağın var sonuçta. Hem sen oraya sığmazsın boyun falan da uzun ya hani rahat edemezsin.." kendisine kıyamayan kadını bağrına bağrına sokmak istiyordu. Onu üzdüğünü biliyordu, daha doğrusu istemeden üzdüğünü...
"İstemezsen uyumam, kendini mecbur hissetme"
"İstiyorsan uyu, benim için sorun değil..."
Gururundan da ödün vermeyen bu güzel kadını çok seviyordu. İyi ki gelmişim dedi içinden, gelmeseydim daha kötü olurdu diye düşündü. Hem Leylasız uyuyamazdı ki... gözüne uyku girmez huzur bulamazdı.
Beraber yatak odasına geçip yatağa girmişlerdi. Leyla kendisini güvende hissediyordu. Tamamlanmış ve benliği huzur bulmuş...
Yusuf Eymen kızma ihtimali olsa dahi ona sarılmış ve kendisine çekmişti Leyla'dan ses gelmeyince huzurla gözlerini kapayıp evinde kalbine yuva yapan kadının yanında olmanın bilinciyle gözlerini kapamıştı. Dönüp dolaşıp yolu birbirine çıkan iki aşıktı onlar. Tüm pürüzlere rağmen sevgiyle iyileşen güzel bir çiftti onlar...
~
Yusuf Eymen işe gitmemişti özellikle aralarını düzeltmek için evde kalıp vakit geçirmek istedi. Kahvaltı yaptıktan sonra salona geçmişti. Leyla onunla hala konuşmuyordu. Tavrını ortaya koymaktan geri durmuyordu. Leyla mutfakta ki işini bitirdikten sonra karşı koltuğa oturup, Yusuf Eymen'den tarafa bakmıyordu. Ama Yusuf'un Eymen'in gözü karısını üstündeydi. Leyla da nor kitap almış onu okumaya çalışıyordu. Yalnızca çalışıyordu. Yaklaşık bir ön dakika sonra, Leyla yerinden uflayarak kalkmış ve Yusuf Eymen'in yanına oturmuştu.
"Ben çok sıkıldım, küslüğe biraz ara verip sonra devam ederiz olur mu?"
Yusuf Eymen yüzünde oluşan mütebessim ifadeyle, bu tekliften ne kadar memnun olduğunu belli ediyordu.
"Olur canımın canı. Bende çok sıkılıyorum."
"Seni hala affetmedim ama... sonra kaldığım yerden devam edeceğim..."
"Tamam Leyla'm, nasıl istersen"
Tüm gün normalde olduğu gibi devam edip daha sonra Leyla'nın mesafesiyle kaldığı yerden küslüğe devam etmişlerdi. :)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
26.23k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |