69. Bölüm

RUH-U REVAN

Rabia
yaziyor

Bugün günlerden Leyla ile Yusuf Eymen'di. Leyla'nın haftada bir gün olmak üzere izni vardı. Bu gününü bir kaç gün öncesinde planlamasını kendi kafasında yapıp, Yusuf Eymen'e işi dolayısıyla söyleyip söylememe konusunda kararsız kalsa da, ondan gelen teklifle gün planlaması yapıp ilk defa beraber geçirecekleri anın hayalini kurmuştu. Leyla bazı konularda çekingen davransa da, Yusuf Eymen'in girişken ve telaşsız tavrı sakinleşmesine sebep oluyordu. Zira yaşadığı kalp çarpıntısı aklını başından alıyor ne söyleyeceğini unutturuyordu. Ama Yusuf Eymen, yol gösterme konusunda, keza Leyla'nın kendisini iyi hissetmesi hususunda epey maharetliydi. Şimdi ise el ele tutuşmuş, Yusuf Eymen'in yürüyüş için gittiği orman yolunda, ki burası bir çok aile ve çiftin uğrak yeri olmasıyla bilinen, piknik alanlarıyla çok farklı bir havası olan muhteşem bir alandı. Hafta içi olmasıyla daha sakindi. Genelde hafta sonları kalabalık olan bir yerdi. Bu sessizlikte bahar havasının tenlerini okşayan esintisi ve kuş cıvıltılarıyla çok huzurlu hissediyorlardı. Havanın güzelliği gibi gönülleri de mis gibi cıvıl cıvıl, taptaze ve capcanlıydı.

 

Yusuf Eymen, kızın burayı sevmesini umut ederek beğenip beğenmediğini sordu.

 

"Sevdim mi burayı Leyla?"

 

Parıldayan bakışlarını sevdiği adama çeviren Leyla, içtenlikle cevap verdi.

 

"Çook, çok güzelmiş burası iyi ki geldik Yusuf, iyi ki getirdin." Bu cevaptan hoşnut olan Yusuf Eymen içtenlikle gülümsedi.

 

"Yusuuf bir şey sorabilir miyim?"

 

"Tabi, sor"

 

"Daha önce, yani üniversite hayatında falan nasıl biriydin? Nasıl bir öğrenciydin?"

 

Yusuf Eymen kendinden emin, bilmiş bir tebessümle, cevap vermişti. Bu konuda mütevazi olamayacaktı.

 

"Çalışkan. Son derece başarılı"

 

"Daha önce çoook ama çok mütevazi olduğunu söyleyen oldu mu?" Bıyık altından gülerek cevap vermişti. Leyla gibi uzatarak,

 

"Çoook söyleyen oldu. Bu konuda ilk değilsin. Bak bu konuda kibirli ve ukala bir tip gibi durabilirim ama maksadım, ne karşımdakini küçümsemek, ne de küçük görmek. Sadece, öyleydim. Ve olanı söylüyorum. Bu bana göre çok normal bir durum. Yani bana abes gelmiyor. Ama başkalarının öyle görmediğine eminim. Gerçi, bu beni pek ilgilendirmiyor. İsteyen istediğini düşünebilir. Ben kendimi biliyorum sonuçta. Sadece sevdiklerimin ne düşündüğü önemli."

 

Leyla'nın yanakları kızarmıştı son cümlesiyle. O da o kategoriye dahildi değil mi? Yani, öyleydi herhalde. Öyle sanıyordu. Ayrıca onun bu ulaşılmaz ve kendinden emin tavırları Leyla'yı çok etkiliyordu. Adeta ona akıp gidiyordu. Ne kadar ulaşılmaz ve kibirli dursa da, onun merhametine ve sevgisinin sıcaklığına da şahit olmuştu.

 

"Anladım... yani, haklısın ama dışarıdan çok farklı görülebiliyor bu durum. Gerçi umrunda olmadığını da söyledin. Boşverelim bunu. Üniversiteden görüştüğün arkadaşların var mı?" Yusuf Eymen gülerek devam etti.

 

"Var tabi. Olmaz olur mu ? Yoksa kimse benimle arkadaşlık yapmaz gibi mi duruyor?"

 

"Hayır tabi. Olur mu öyle şey? O niyetle sormadım."

 

"Biliyorum Leyla, sadece takılıyorum. Mesela çok üniversiteden çok yakın bir arkadaşım şu an bizim şirkette çalışıyor. "

 

"Ya ne güzel, hala berabersiniz."

 

"Öyle, babam sağolsun bir çok arkadaşıma bizim restoranlarda part-time iş imkanı sağladı. Hayatı boyunca bizim referansımızla bir çok kişiye el uzattı ve daha birçok şey. Bu konuda babama ne kadar minnettar olduğumu kelimelerle ifade edemem."

 

"Çok, çok güzel bir durum. Ne kadar çok dua almıştır kim bilir. Ve babandan böyle bahsedebilmen ne kadar kıymetli. Çok şanslısınız."

 

"Öyleyiz. Annem be babam, Allah'ın bize en büyük nimeti. "

 

Leyla bir an hüzünlendi. Özellikle annesinin ona yaşattıkları konusunda hala muzdaripti. Yaşadıkları kolay şeyler değildi. Annesinin belki de yaşadığı imkansızlıklar bu duruma getirmişti onu ama bu durum onu korkutuyordu. Yusuf Eymen zengin ve maddi durumu oldukça iyi bir adamdı. Böyle olması onu bazı düşüncelere sevkedip, korkutuyordu. Düşüncesi heyecanlanmasına sebep olan evlilik fikri bu konu aklına geldikçe tedirgin ediyordu onu. Annesinin onu küçük düşürecek bir hamlede bulunmamasını umdu. Zira bu mahcubiyeti kaldıramazdı.

 

"Ne oldu güzel Leyla? Daldın gittin? Ne düşünüyorsun?"

 

"Hiiç, öyle dalmışım. "

 

"Emin misin Leyla? Sanki canın sıkıldı gibi?" Düşüncesi onu rahatsız eden bu durumu dile getirmeye haya etti.

 

"Hayır ya, gayet iyiyim " Yusuf Eymen tabi ki tatmin olmamıştı. Belki ki söylemek istemiyor diye uzatmadı. Beraber el ele bir süre daha yürüyüş yapmış sohbet etmişlerdi. Bugün buluşacaklar diye Leyla ufak bir piknik sepeti hazırlamış, içine ikisi için sandviç ve termusa çay koymuştu. Bir de geçen sardıkları pazı dolmasını da eklemişti.

Aracın yanına döndüklerinde piknik sepetini alıp gözüne kestirdikleri bir yere oturup sepettekileri çıkarıp güzel bir sofra kurmuştu Leyla. Yusuf Eymen bu düşünceli tavrına hayranlıkla bakıp, Leyla'nın da kendisine olan sevgi dolu bakışlarını gördükçe, onunla bir yola çıkmanın çok doğru bor karar olduğunu görüyordu. Leyla, elinde ki sandviçi uzatmak için başını kaldırınca, kendisine hayranlıkla bakan Yusuf Eymen'le göz göze geldi. Başta kal gelmiş gibi, şaşkın ördek misali baksa da kendisini toparlayıp tebessümle elindekini uzatmıştı.

"Afiyet olsun..."

"Ellerine sağlık güzel Leyla... zahmet etmişsin"

"Aşk olsun, ne zahmeti. Ye hadi..."

Leyla pazı sarmasını koyduğu kabın kapağını açıp ortaya koymuştu.

"Bak buda pazı sarması. Ben çok severim, baksana tadına" Yusuf Eymen, elindeki sandviçi diğer eline alıp ortada ki kaptan bir tane alıp ağzına atmıştı. Leyla ise gözünün içine bakıp beğenip beğenmediğini anlamaya çalışıyordu.

"Ellerine sağlık, çok güzel olmuş. Farklı bir lezzet. Daha önce yemedim. İlk defa tadıyorum ama beğendim. "

"Afiyet olsun, çayınıda soğutma " Bu tavrına gülümseyip yemesine devam etti.

"Sende ye, çok minik yiyorsun. Kuş kadar. "

"Tamam tamam yiyorum..." O kadar huzurlu ve güzel hissediyorlardı ki kendilerini aile gibi. Eş gibi... beraber pikniğe gelen eşlerin huzurlu sofrası gibi...

Bazı aileler de mevcuttu. Onlara ve çocuklara bakınca bir gün buraya çocukları olunca gelmek istedi Leyla..

Kendisine seslenen Yusuf Eymen'le 9na döndü.

"Leyla? Sana evlenme teklif etsem kabul eder misin?" Şaşırmış kalmıştı Leyla. Doğru mu duydum acaba? Diye düşünüyordu. Bu bir şaka mıydı yoksa?

"Leyla?"

"Hı!? B-ben doğru mu duydum?"

"Evet, çok doğru duydun" Bu anı bekliyormuş gibi içtenlikle cevap verdi.

"Evlenirim. Yani kabul ederim Yusuf. "

Bu cevaptan memnun olmuştu Yusuf Eymen. Hemde son derece.

"Güzel. O zaman benimle evlenir misin Leyla güzeli?"

"Evet. Evet Yusuf. Evlenirim. Tabi ki..."

Anı gelişen bu olay ikisini şaşırtmıştı. Evlilik teklifi alıp, kabul etmek mi? Bu gerçek miydi? Birbirlerine bakıp öylece kalakalmışlardı.

"Bir müddet bekleyelim olur mu? Aybala'nın isteme telaşı falan var şu sıralar. Onu atlattıktan sonra tekrar konuşup, ona göre hareket ederiz."

"Olur tamam. Hem zaten benimde mezun olmama beş ay var. "

"O sıkıntı değil Leyla. Evlenip okuyanlarda var. Biliyor musun Akif amcam okurken evlenmiş"

"Gerçekten mi? idare edebilmisler mi bari?"

"Evet. Gayette güzel bir şekilde surdürmüşler evliliklerini. Eşi de annemin üniversiteden arkadaşı zaten. Akif amcam onlardan bir sınıf üstte. Bazı ortak dersleri sayesinde tanışmıslar. Gerçi arada annem gibi bir faktör var"

"Annem çok sıcakkanlı bir kadın. Doktor olduğunu Aybala söylemişti. Kendi alanı olmamasına rağmen çok ilgilendi benimle. Hakkını ödeyemem. Bir ara ona teşekkür etmek istiyorum."

"İstersen buradan sonra bize gidelim, annem de evde zaten."

"Şimdi mi ? Bilemedim ki... böyle aniden, çat kapı olur mu? Hem ayıp olur başka zaman hastaneye giderim ben"

"Saçmalama, ayıp olmaz. Hem gitmeden haber veririz çat kapı gitmemiş oluruz. Hastanede genelde yoğun oluyor"

"Şey... tamam o zaman" ortalığı toplayıp araca binmişlerdi. Leyla sevdiği adamın ailesiyle bizzat tanışacağı için aşırı heyecanlıydı. İçi içine sığmıyordu. Gidip gitmemekle iyi mi yoksa kötü mü yapıyor bilmese de herşeyin sebebi yanında ki adamdı onu biliyordu.

"Yusuf, yol üstünde bir çiçekçi vardı. Orada durur musun? Annene çiçek almak istiyorum."

Yusuf Eymen başını sallayarak onaylamıştı onu. Bir süre daha gittikten sonra Yusuf Eymen sağa çekip Leyla'nın çiçek alıp gelmesini beklemişti. Her ne kadar gerek olmadığını düşünse de kızın hevesini kırmak istemedi. Birde, öğrenci olduğu için parasını da harcasın istemiyordu. Elinde ki buketle araca binen kızın heyecanı yüzünden okunuyordu.

"Olmuş mu? Beğenir mi annen ?"

"Çok güzel olmuş, annem çiçeğin her türlüsünü sever merak etme" Bu cevaba tatmin olan Leyla, kemerini takınca yola devam etmişlerdi.

Evlerinin önüne gelince, Yusuf Eymen'in sıcak elini elinde hissetmiş. Genç adama ayak uydurarak kapıya doğru gitmişti. Leyla bu görüntüden tedirgin olmuştu. Ya güzel karşılamazlarsa diye. Oysa Yusuf Eymen, annesinin bizzat, Leyla'nın kendisinde ki yerini görsün istiyordu. Leyla Elini çekecekken açılan kapıyla dikkatlerini oraya verdiler. Elişeva'nın gözü Ellerine değip yüzlerine çıkmıştı. Gayet mütebessim bir ifadeyle kendilerine bakıyordu. Leyla, daha fazla dayanamayıp elini çekmişti. Yusuf Eymen kızın niyetini anladığı için bozuntuya vermedi. Elişeva onları içeri davet etmişti.

"Hosgeldiniz çocuklar, bu ne güzel bir sürpriz"

"Hoşbulduk, bu sizin için.." Elinde ki çiçek buketini uzatıp almasını beklemisti. Elişeva mutlulukla alıp, Leyla'ya tek koluyla sarilmistı. Bu sarılış bile sıcacık hissetmesine sebep oldu.

"Niye zahmet ettin kızım, senin gelmen yeterdi."

"Estağfurullah efendim, ne zahmeti. Yaptıklarınızın yanında lafı bile olmaz"

Elişeva, kızsr gibi yapıp, "ne efendimi ama, teyze de bana. En uygunu böyle olur" teyzelik bir tipi olmasa sa el mecbur öyleydi artık. Leyla tebessümle onu onaylamıştı Elişeva'nın yönlendirmesiyle bahçede ki oturma takımında oturan Alparslan'ın yanına geçmişlerdi. Leyla'nın utancı biraz daha artmış, cekingenleşmişti. Yerlerine geçmeden önce, Yusuf Eymen, ona rahat olması gereken bakışlar gönderip daha iyi hissetmesine sebep olmuştu. Alparslan ile de hoş beş ettikten sonra Elişeva'nın sorusuyla ona baktı Leyla.

"Baban nasıl oldu kızım? Ailen de iyidirler umarım.."

'Daha iyi. Benimle beraber o sa toparladı. Annemler de gayet iyi, bir sorun yok çok şükür"

"Hamdolsun kızım. Allah'ım sizleri sakınsın, korusun inşaAllah. Sen neler yapıyorsun?"

"Benim son senem matematik öğretmenliği okuyorum. Beş ay sonra mezunum. Birde kafede part-time çalışıyorum."

Elişeva'nın aklına kendi bir kaç günlük macerası gelmişti. Alparslan da bu durumu anlamış gibi kendisine bakıp, Leyla'yı işaret etmişti. Aralarında geçen manalı gülüşmeler, onlara has anlam ifade ediyordu.

"MaşaAllah sana kızım. Gayretin takdir edilesi."

"Teşekkür ederim, bumu duymak iyi hissettirdi."

Elişeva bakışlarıyla takdir eden ifadesini yüzünde tutup, güzel güzel bakmistı. Beraber sohbetler edip bir saat kadar oturduktan sonra Yusuf Eymen, Leyla'yı bırakmak için ısrarcı olmuş, eve gidiyorlardı.

"Sevdin mi bizimkileri?"

"Çoook... çok güzel bir ailen var Yusuf. O kadar şanslısınız ki, bunun kıymetini bildiginizden hiç şüphem yok."

"Onlar çok kıymetli Leyla. Haklarını ödeyemeyiz, ayrıca bugün ki mini pikniğimiz için teşekkür ederim. Çok güzel bir gündü."

"Müessesemiz daima hizmetinize açıktır. Tekrar bekleriz efendim..."

"Geleceğimden hiç şüpheniz olmasın. "

Leyla'nın evinin orada durunca, artık ayrılık vaktinin geldiğini anlamışlardı.

"Kendine çok iyi bak Yusuf Eymen..."

"Sende güzel Leyla, birşey olursa iyi kötü beni arıyorsun anlaştık mı?"

"Anlaştık patron.."

İnmeden evvel, Yusuf Eymen'e sarılmistı. Yusuf Eymen,.sevdiği kızın saçlarından öpüp bağrına basmış, ayrılmak istememenin dürtüsüyle sıkıca sarmıştı. Nihayet ayrılıp Leyla'nın girmesini bekledikten sonra yoluna devam etti.

 

 

 

 

 

Bölüm : 03.05.2025 09:18 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...