56. Bölüm

MİHRİ

Rabia
yaziyor

Dünyalar Aybala'nın olmuştu. Harika hissediyordu. Muhteşem bir duyguydu sevildiğini duymak, hemde aşırı muhteşem bir duyguydu. Ağzı kulaklarından aşağı inmiyordu. Herkese mutluluğunu anlatmak sevincini paylaşmak istiyordu. Hala sahilde yüruyorlardı. Aşk sarhoşu olmuş, birtek birbirlerini görüyorlardı.

"Yavrum, bak ciddiyim... müsait bir zamanda istemeye gelelim seni" Bu acelesine anlam vermekte zorlanıyordu Aybala. Aybala'nın adımları durmuş Asaf'ın elini bırakmadan, "yakışıklım..? Ne bu acelen? Daha ailelerimizle konuşmadık, çok ani oldu. Hem daha biz sindiremedik, eve dönünce anlatırız olur mu?"

"Sindiremeyecek birşey yok güzelim. Eve gidince anlat bir an önce hazırlıklara başlayalım"

"Ali..? Yangından mal mı kaçırıyoruz? Hem, aklından ne geçiyor senin? Birden, birden bu kadar hızlı olmamız ne bileyim..."

"İstemiyor musun? Evlilik fikri korkuttu mu seni? "

"Hayır tabi ki, ben sadece acele etmene anlam veremiyorum. Kendini benim gözümden görsen keşke. İnan o zaman ne demek istediğimi anlarsın. Ben sadece senden duygularını itiraf etmeni beklerken sen beraberinde evlilik de teklif ettin sadece, hala rüya gibi hangisi için sevinsem onu bile bilemiyorum. Haksız mıyım sence?"

"Haklısın güzelim, üzerine geldim sanırım... maksadım iki ayağını bir papuca sokmak değil"

"Sen iyi misin Ali'm, bir sorun mu var bir kaç gündür çok düşünceli ve sıkkın gibisin, anlatmak ister misin?"

"Yavrum... şu an hiç bahsetmek istemiyorum. Şu güzel ana odaklansak olamaz mı? Söz veriyorum daha sonra anlatacağım?"

"Tamam tamam, sen bilirsin. İyisin ama değil mi?" Arkadaşının durumu asla aklından çıkmıyordu. Ama şu an onun için paha biçilemez bir mutluluktu.

"Seninleyim güzelim nasıl iyi olmam" Bu cevap Aybala'yı ziyadesiyle mutlu etmişti.

"Ali Asaf...? Birşey sorucam...?"

"Sor tabi yavrum"

"Benden başka birine hiç aşık oldun mu? Daha doğrusu geçmişte lise ya da üniversite döneminde oldu mu böyle birşey?" Ali Asaf, yutkunmuştu. O adem alması herşeyi ele veriyordu çünkü. Bu durumdan işkillenen Aybala, içine düşen kurta mani olamamıştı.

"Niye düşündün oldu mu yoksa ? Bak bana doğruyu söyle Asaf!" Sinir yüklenmesi yaşıyordu şu an. Aklına nereden geldiğine anlam veremese de, sormuş bukunmuştu artık.

"Güzelim nereden çıktı bu? Şu anımızı bozacak şeyler mi konuşalım yani?"

"Bozulacak şeyler oldu yani? İnanamıyorum sana, çabuk anlat çabuk."

"Ya sadece, yurt dışındayken biriyle denemeye karar vermiştim am-.."

"Aferin sana ben burda yas tutarken sen gönül eğlendir."

"Lafımı bitireyim be güzelim, aştın kestin hemen."

"Neyini dinleyeyim ya, şu an çok kızgınım sana nas-.."

"Denemeye karar verdim ama yapamadım diyecektim, dinlesene tamamını. Güzelim... aklımda ve kalbimde sen varken olmadı. Buna teşebbüs etmemin sebebi emin olamadığım içindi. Artık takılı kalmayalım olur mu ? Kimsenin elinin elime değmesine dahi izin vermedim. Zaten tüm hayatıma hemen hemen vakıfsın, sorun yapmanı gerektirecek birşey yok. "

"İyi tamam... bu anı bozmayacağım. Ama... bu teşebbüsünü burnundan fitil fitil getireceğim haberin olsun." Asaf kızın altta kalmaz tavırlarına gülerek, "getir anasını satayım, sakın yumuşama ümüğümü sık tamam mı güzelim..."

"Hıııı, çok komiksin."

"Bende seni seviyorum bebeğim..." kızı kendine çekip sarılmış, başına öpücük kondurarak bahar kokan saçlarına burnunu gömmüştü.

"Yanı başımda gözlerini açacağın günü iple çekiyorum..." Başını göğsüne bastırarak, utançla,

"Asaaf.." Demişti. İşte bu tavrı, Elişeva'nın kızı olduğunu ayan beyan belli ediyordu. O da Alparslan'a böyle nazlı nazlı konuşup utanınca başını saklayacak yer arardı, o yer daima Alparslan'ın göğsü olurdu.

"Ne var güzelim, doğruyu söylemek suç mu ?

"Utanıyorum.."

"Sen... inanmam asla, bana aşk ilanı yapan kız mı bunu söylüyor " hareketlenen göğsüyle güldüğünü anlamıştı. Başını kaldırıp tatlı bir kızgınlıkla, "o ayrı bu ayrı tamam mı? Deli etme beni."

"Yapma ama bebeğim, deli olabilirsin bana ama sen sakın kal yinede.." Bu tavırları o kadar karizmatik ve etkileyici duruyordu ki onunla uğraşması bile ona aşık olması için bir sebepti.

"Seni seviyorum Ali Asaf Tuna.."

"Seni seviyorum Aybala Cihangir Tuna..."

~

"Hayırdır patron, kaç gündür yüzünde güller açıyor, güzel bir şey mi oldu?"

Leyla, Asaf ile Aybala arasında bir şeyler olduğunu anlamıştı ama bu konuda hiçbirşey sormamış, Aybala da anlamamıştı. Zaten, anlatmamasının en büyük sebebi onu sevdiğini itiraf etmemesiydi.

" o kadar belli oluyor mu ya? "

"Kıymetli patroncuğum, sebebini bilmiyorum ama, bir Leylalık havası seziyorum" Gülerek, devam etmişti. "Kendimi kastetmiyorum ona göre, hani şu aşıklık derdine düşenlere denilenden..." Leyla'nın, Leyla olma teorisini açıklayış sekline küçük bir kahkaha atmıştı.

"Yani... dediğin gibi, hani bir ara buraya Eymen ile beraber gelen bir adam vardı ya işte o benim çocukluk aşkım. Daha doğrusu tüm hayatım. Biz onunla bir yola çıktık. Evlenmeyi düşünüyoruz Allah nasip ederse."

"Ay evlilik teklifi mi aldın yani?"

"Evet... yakında istemeye gelecekler ama ben daha ailemle konuşmadım. İki gün oldu, zaten Asaf da sürekli söylemem için hatırlatma da bulunuyor, baskı yaptığının farkında olmadan."

"Yaa çok güzelsiniz... bayılıyorum aşk hikayelerine, sen anlat ben dinleyeyim patron."

"Alemsin Leyla... Sen beni boşver sende ne havadisler var anlat bakalım..? Dersler nasıl? Aşk hayatı falan ?"

"Beni tek hayatım çalışma ve ders çalışma hayatı. "Çalışma " üzerine kurulu bir hayat. Aşk falan da yok yani... öyle tek tabanca takılıyorum."

"Leyla..? Sevdiğin biri var mı? " Aybala Türk kahvesini yudumlarken, Leyla da kendisine hazırladığı içeceği içiyordu. Bir yudum alıp devam etmişti. "Yok be patron, ne aşkı ne sevdiği çocuğum ben daha..." Gülerek söylediği bu söze beraber kahkaha atmışlardı.

"Ne diyorlardı, küçül de cebime gir" Aybala aklına gelen hinlikle, kızın üzülebileceğini düşünse de onlar için olduğunu düşünerek yapacağı şeyden geri durmadı.

"Ya Leyla, benim bir arkadaşım var da, bizim Eymen'le aralarını yapayım diyorum ne dersin?" Boğazında kalan içeçeğiyle öksürmeye başlayan kız, kıpkırmızı olmuştu. Ama Aybala istifini bozmadan, yanında ki şişeyi uzatmış "su içmek ister misin?" Başını olumsuzca sallayan kızla, gelen gülme isteğine engel olmuştu.

"Ee ne diyorsun? Bizim ki sap geldi sap gidiyor bu işe el atmalıyım diye düşündüm."

"Bi-bilmem ki, kızmasın sonra? Belki istemiyordur, şimdi düşünmüyordur"

"Ben ikizimin kötülüğünü ister miyim hiç? Sanki zorla mı aralarını yapacağım, benim ki fikir sadece, onlar isterse devam ederler"

"Ay ne bileyim Aybala ya, ben olsam karışmadım y-yani kendisi bilir sonuçta, illa istediği biriyle olur bir gün"

"Öyle mi dersin? Söylediklerini düşüneceğim ama el atmadan duramam.."

"Sen neden karışıyorsun ki!" Leyla'nın sitemiyle hem Şaşırmış hem de gülmemek için zor tutmuştu kendini. Dayanamamıştı belli ki, "şey... yani bence böyle birşeyden hoşlanmayabilir. Ben olsam istemezdim"

Ha, ondan yani?"

"E-evet tabi, ondan başka neyden olucak ki..?"

O sıra içeriye giren Yusuf Eymen , selam vererek yanlarına oturmuştu. Saat baya geç olunca, kafede de kimse kalmamıştı.

"Hoşgeldin ikiz, hayırdır bu saatte... Bende birazdan gelecektim zaten eve.?"

"Yolumun üstü boncuk, uğramak istedim... "

"Hmm... Peki." İkizinin laf oyunlarıyla uğraşmak istemeyen Yusuf Eymen Leyla'ya dönerek konuştu. "Nasılsın Leyla? Dersler nasıl gidiyor?"

"İyiyim, teşekkürler. Derslerde iyi çok şükür, bu seneyi de atlatayım Rahatlayacağım inşaAllah.."

"Bitirirsin merak etme, çok takılma böyle şeylere.." Tebessüm ederek, "bakalım.. çok takmıyorum ama ister istemez stres oluyor insan"

"Ögrenciliğin kanununda var stres olmazsa olmaz ama, su akar yolunu bulur.."

"Eymen?" Ikizine seslenen Aybala'ya dönmüştü Yusuf Eymen.

"Seninle birşey konuşmak istiyorum" bu konuşmaya daha fazla dayanamayacaktı Leyla. Onun başkasıyla olma ihtimali içini cız ettiriyordu. Yusuf Eymen'e karşı hissettiği şeyleri inkar edemezdi ama... bunu duymaya da katlanamazdı. Aceleyle yerinden kalkıp, "Şey, patron çıkmadan bir mutfağı kontrol edeyim ben" Aybala'nın konuşmasına fırsat vermeden koştur koştur mutfağa gitmişti. Kapıyı kapattıktan sonra elini kalbine koyarak sakinleşmek istedi. İçinden Aybala'ya söyleniyordu. "Ahh be patron, kastın mı var bana? Çocuğu kendi haline borak be... belki bana birşeyler hissedecek, ama sayende imkansız gibi görünüyor. İnsan hiç kardeşinin aklına kız fikri sokar mı ya, günah günah..."

"Ne konuşacaksın boncuk?"

"Asaf bana evlenme teklif etti.."

"Ciddi misin ? O yüzden mi iki gündür sevgi pıtırcığı gibi ortalıkta dolanıyorsun?"

"Ne alakası var ya, her zaman ki halim..."

"Tabi, haklısın. Biz ailecek yanlış görüyoruz.."

"Uff Eymen ya, fikir versene . Sen burda durmuş analiz yapıyorsun " ikizinin yanağından makas alarak, "valla boncuk evlenmeni istemiyorum. Fikir falan veremem..." ağzı açılan Aybala'ya takılarak, "sinek kaçacak ağzını kapat" demişti.

"Eymen! Deli etme beni, burda hayatımla ilgili bir şey söylüyorum dediğine bak. Ciddi olur musun biraz?"

"Ciddiyim zaten, acelen mi var kardeşim ne bu acele?" O da acele etmek istemiyordu ama, Asaf işte..

"Ali Asaf beklemek istemediğini söyledi"

"Ali Asaf abi de MaşaAllah, daha düne kadar ortalık dumandı, ne ara evlilik kararı aldınız anlamadım ki? Hızınıza da yetişemiyorum..."

"Klasik Ali Asaf girizgahı naparsın? Hızlı giriş yapmayı sever biliyorsun"

"Söz konusu başkası olsa asla izin vermezdim evlenmene ama... boşver yine de evlenme sen"

"Çok mu seviyorsun beni?"

"En az beni sevdiğin kadar" ikizinin masada ki elini tutup, Yusuf Eymen'e içten duygularıyla konuşmuştu. "İyi varsın Eymen, seni çok seviyorum. Bazen beni gıcık etsen de çok kıymetlisin" erkeksi bir kahkahayla, "Gıcık etmezsem olmaz boncuk, sen benim canımsın, bende seni çok seviyorum... bu meseleyi önce anneme anlat, en doğru yolu o gösterir"

"Haklısın, teşekkür ederim..."

Leyla yüreği ağzında, kendine çıkarttığı bir kaç işi hallettikten sonra ikizlerin yanına gitmişti. Aybala onun bu diken üstünde tavrına içten içe gülüyordu. Herşey onlar içindi yoksa bu ikili zor bir araya gelirdi. Aybala, Yusuf Eymen'e dönerek, "benim Asaf'la konuşmam gerek, sen Leyla'yı bırakır mısın?"

Kalbi hızla atmaya başlayan Leyla, vereceği cevabı bekliyordu. "Olur tamam, geç kalma. Kapıda buluşuruz"

"Tamam tamam, merak etme." Leyla ile vedalaşan Aybala kafeyi kilitledikten sonra aracına binip yola çıkmıştı. Leyla da usulca Yusuf Eymen'in çalıştırdığı araca binince yola çıkmışlardı. "Aybala konuştu mu seninle?"

"Evet, senin de mi haberin vardı" Evet ikizin içimi yaktı diyemedi.

"Evet, benim de fikrimi aldı ama bence yanlış bir durum "

"Yanlış mı ? Neden ki ? Gayet olağan bir durum birbirini seven iki insanın için"

"Ne yani sen aşık mısın arkadaşına?"

"Ne!? Kime aşıkmışım?" Yola dikkat ederek sürüyordu ama çok şaşırmıştı bu söze. Aracı müsait bir yerde sağa çekip kıza dönmüştü.

"Kime aşığım anlamadım?"

"Aybala'nın arkadaşına işte, sen dedin ya birbirini seven iki insan için. " Daha ne kadar yıkılabilirdi bilmiyordu Leyla. İçi acıyordu.

Aybala'nın arkadaşı mı? Ben mi aşıkmışım? İkizim mi dedi?"

"Ya sen dedin ya işte. Niye bu kadar şaşırıyorsun? Görende hiçbir şeyden haberi yok sanır"

"Sen evlilik teklifinden bahsetmiyormusun?" Şimdi jeton düşmüştü. Diline hakim olamayıp her şeyi berbat etmişti. Nasıl toparlayacaktı şimdi, herşey karmakarışık olmuştu. Kendisini köşeye sıkışmış hissediyordu. Keşke Aybala ile gitseydim diye dövülüp duruyordu. Gerçi onun sayesinde Yusuf Eymen'le gitmişti. Gerçi bugün kafasını da karman çorman etmişti, garezi varmış gibi...

"Neyden bahsediyorsun deminden beri, anlatacak mısın?"

"Önemli birşey değil ya, ufak bir hatlar karıştı. Saçmaladım işte.."

"Leyla..? Hiç sıyrılmaya çalışma, anlatmazsan eve girmeyi unut"

"Ay cidden birşey yok ya, gidelim lütfen?" Eli ayağı stresten sürekli hareket halinde olan kızda birşeyler olduğunu anlamıştı. Öğrenmeden bırakmazdı.

"Anlatır mısın? " kız itiraz edecekken, "seni dinliyorum? Başla hadi..." utana sıkıla olan biteni baştan sona anlatmıştı. Yüzünün yandığını hissediyor yerin dibine girmek istiyordu. Ne hale düşmüştü.

Yusuf Eymen kızın bu haliyle ne kadar tatlı gözüktüğü bir kez daha anlamıştı. Utanmak bu esmer kıza farklı bir hava katıyordu. Belli ki, kendisine karşı bir şeyler hissettiği için çenesini tutamamış tı. Hem hesap sorar gibi konuşuyor hem de Utanıyordu. Halleri bazen birbirine o kadar tezat oluyordu ki, bunun mantıklı bir açıklaması olamazdı.

"Rahatladın mı?"

"N-niye rahatlıyayım ki? Daha konuşmamış seninle, benden duymuş olma lütfen? Yanlış anlaşılmak istemem..."

İkizinin oyununu bir tek o farkederdi zaten. Eğer böyle bir niyeti olsaydı ilk ona gidip söylerdi. Başkasından fikir Almazdı. Ama ne bilsindi...

"Merak etme, seni gayet doğru anlıyorum. Söylemem merak etme. İçin rahat olsun. Bu karışıklığı da çözdüysek evine bırakayım seni" o kadar stres ve baskı altında hissediyordu ki, Yusuf Eymen'in imalarını dahi anlamıyordu. Bu konuşmanın ardından sakın geçen yolculuğun sonunda kızı evine bırakıp yoluna devam etmişti.

 

 

 

 

Ah Leyla... kendisi Leyla olmuşta haberi yok...

Aybala ve Asaf...🤍

 

 

 

Bölüm : 23.04.2025 23:55 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...