72. Bölüm

MEŞK

Rabia
yaziyor

"Nasıl yaparsın Yusuf! Senden böyle birşey isteyen oldu mu?"

Yusuf Eymen'e, ailesine sağladığı maddi destek için kızıyordu Leyla. bu onun için büyük bir hayal kırıklığı ve utanç verici bir histi.

"Leyla, bu küçük bir destek sadece. Biz bir aile olacağız. Böyle şeylerin söz konusu dahi olmaması lazım."

Leyla kendisini çok aşağılanmış hissediyordu. Böyle birşey çok gurur kırıcıydı ona göre. Yaşanmamış olmayı diledi. Bu olayın yaşanmamış olmasını diledi.

"Olabilir. Biz bir aile olma yolundayız. Ama, ama bu yaptığın kabul edilemez.! Bana sormalıydın. Duydun mu? Bana sormalıydın."

"Leyla'm lütfen, lütfen bu konuyu farklı anla-..."

"Beni çok kırdın. Hemde çok. Ne kadar kötü hissettiğime dair bir fikrin var mı? Senden bunu istedim mi ben? Neden ya neden ? Bana sormadan Böyle birşey yapıyorsun? Ne hakla?"

"Sakin olur musun? Önce konuşalım. Beni dinlemiyorsun bile."

"Neyini dinleyeyim Yusuf? Arkamdan iş yapmanı mı? "

"Arkandan iş yapmadım. Sana söyleyecektim zaten. Sadece ben söylemeden öğrenmişsin."

"İstemiyoruz. Ben çalışıyorum. İhtiyacımız yok bizim. Geri almanı istiyorum. Eğer, eğer..."

Leyla, o kadar kötü hissetmisti ki kendisini, gururu o kadar kırılmıştı ki, Yusuf Eymen'i kırdıgının farkında bile değildi. Oysa hafta sonu nikahları vardı. Düğünü mezun olduktan sonra yapma kararı almışlardı. Evleri de hazırdı. Babası Yusuf Eymen'in birikimini harcamasına müsade etmemişti. Kendisine ait evlerden birini, ki bu ev zaten oğlu için düşündüğü bir evdi. Onu düğün hediyesi olarak takdim etmişti.

Yusuf Eymen'in, hissettiği kırgınlık sesine yansımıştı.

"Eğer...? "

"Eğer almazsan..." o da söyleyemiyordu. İçine düştüğü bu durum onu farketmeden yanlış şeyler söylemeye sevketsede son anda durabilmişti.

"Almazsam... almazsam ne Leyla?"

Yusuf Eymen suskun duran kızın birşey soylemeyeceğini anlayınca onu yanlız bırakmanın iyi olacağını düşündü. Kendiside sinirlenmişti zaten. Şu an herşey tazeyken bunları konuşmanın doğru olmayacağını düşündü. İçinden geldiği gibi ona söylemek istediklerini tüm içtenliğiyle söyledi.

"Sana hak verdiğimi bilmeni isterim. "Eğer" le başlayan cümlenin sonunu az çok tahmin edebiliyorum. Bilmediğin ve dinlemediğin mevzularda fevri davranmamalısın. Belki de bir daha düşünmelisin benimle bir yola çıkmayı isteyip istemediğini. Kararına saygı duyacağımı bil. Biraz yalnız kalmak sana da bana da iyi gelecek. Dikkat et kendine"

Leyla boğazına oturan yumruyla, yutkunmakta zorlandı. Haklıyken haksız duruma düşmüş, evlenmek istemediği imajı vermişti son kullandığı cümlelerle. Yusuf Eymen'i kaybetmek fikri çıldırmasına sebep olacak kadar dehşet verici bir histi. Diline hakim olmayıp devam etseydi. Bazı şeyler için daha geç olabilirdi.

Oysa annesinin maddiyata vurgu yapıp babasının tedavisini dillendirmesi üzerine, kendisini Böyle bir yardım yapması hususunda sorumlu hissetmişti.

Evlenmeden Böyle birşey yapması hoş olmasa da böyle bir tepkiyi hakettiğini düşünmüyordu Yusuf Eymen.

Leyla pişmanlıkla dolan gözlerini kırpıştırıp, ardını dönen Yusuf Eymen'e koşup giderek engel olmak istedi. Arkadan kollarını ona dolayıp ağlamaklı ses tonuyla konuştu.

"Gitme... gitme Yusuf..." gidip gitmeme konusunda kararsız kalmıştı. Kendisinin dinlenilmemesi en kızdığı şeylerden biriydi. Kendisini kapatırsa kimseyle konuşmazdı. Zor bir adamdı Yusuf Eymen. Leyla, yüreğinin bir kenarına dokunmuş olmasaydı, ardına dahi bakmaz çekip giderdi. Ama bu kız iki kere düşunmesine sebep oluyordu.

Kendisinden ses gelmemesi üzerine tekrar seslendi Leyla..

"Kızdın değil mi bana ? Bende sana kızdım..." Son cümlesini mızıkçılık yapan kız çocuğu misali söylemişti. Yusuf Eymen yumuşamak üzereydi. Ama bu durum onu gergin bir hale sokmuştu.

"Böyle çekip gidecekmisin? Beni ardında mı bırakacaksın?"

"Sen Lafını getirdiğin yerle, beni ardında bırakmadın mı zaten?" Böyle bir cümle duymayı asla beklemiyordu. Buz kesmişti resmen. Ama pes etmeyecekti.

"Hayır bırakmadım. Sadece düşüncesizce ettiğim bir laftı. Benim salaklığım."

"Her söylediğimiz, niyetimizin bir göstergesi Leyla. Emin olamadığın şeyler ve... Eğer gerçekten acele ettiğimizi düşünüp, evlenmek istemiyo-..."

"Sus lütfen! İstiyorum tabi ki... bu kadar soğuk olmak zorunda mısın? Böyle insanlarla yaşlılık zor geçiyormuş.." muzip bir ifadeyle bunu söyleyip ortamın kasvetli havasını dağıtmak istemişti. Başarılı olmuş muydu ? Bilmiyordu. Yusuf Eymen kendisine dönüp, keskin bakışlarını üzerine dikmişti.

"Benimle yaşlanmak istediğine emin misin?"

"Evet diyorum ya, sinir etme beni!"

"Gördük sinirlenince nasıl olduğunu."

"Aynen. Gördük..." birbirlerine laf yetiştirmeleri dahi aşk doluydu. Ne o ondan, ne de o ondan vazgeçebilirdi. Ortam daha çekilebilir olunca Leyla beklemeden sevdiği adamın kucağına atladı. Kollarını boynuna dolayıp içinden geldiği gibi konuştu.

"Seni seviyorum, tamam mı? Beni bırakıp gidemezsin. Aynı şekilde bende. O yeşillerin soğuk soğuk bakmasın öyle. Ben çabuk üşürüm. Sen sevdiğine Kıyamazsın, yani Kıyamazsın değil mi?"

Yusuf Eymen bu kıza kayıtsız kalamıyordu. Her ne kadar kızsa da, onu üzmek isteyeceği son şey dahi olamazdı. Hele bir kere kaybetmek gibi korkunç bir ihtimalle karşilaştıktan sonra, tercihi dahilinde dahi değildi.

"Kıyamam. Kıyamam Leyla. "

"Kıyma zaten. Saçmaladığım için özür dilerim Yusuf'um... "

"Bende haber vermediğim için özür dilerim Leyla.."

~

Kız isteme geçen hafta olmuştu. Bu hafta sonu ise sadece aile yakınlarını davet ettikleri bir nikah töreniyle hayatlarını birleştireceklerdi. İki gün önce aralarında yaşanan tartışma sonunda nihayet uzamadan barışmıslardı. Leyla yaşanan olay doğrultusunda her ne kadar sinirlerine hakim olamasa da oturup aklı selim konuşmayı başabilmişler, herşeyin yolunda gitmesi için birbirlerini dinlemişlerdi. Yusuf Eymen, Leyla ile beraber alışverişe çıkmış ona çok güzel beyaz bir elbise almışlardı. Kendisinin birçok takımı olduğu için almak gereksiniminde bulunmadı.

Leyla, çocuk gibi şendi. Yanında ki sevdiği adamla bir yuva kuracak olma düşüncesi kanının kaynamasına sebep oluyordu. Kendini bir anda evli bulmuş gibi hissediyordu. Ne oldu bitti anlamış değildi. Sanki herşey uzun süren bir rüyadan ibaretti. Evlilik hayatı, sorumlulukları bazen gözünü korkutup endiselendirse de, yanında ki adamın onun incitmeyeceğine emindi. Onu tanıdığı andan itibaren ne yanlış bir davranışını görmüş, ne de ailesi tarafından hoşnutsuzca ifade edildiği bir davranışı olmuştu.

Elini tuttuğu adama dönerek, "yakıştı mı elbisem?"

Yusuf Eymen gülümseyerek, "çoook" demişti.

"Yaaa... gerçekten mi?"

"Gerçekten tabi."

"Beğendin yani beni..?"

"Beğenmesem evlenmezdim.."

"Güzel olmasam evlenmeyecektin yani?"

"Güzellik, göreceli bir kavram Leyla hanım. Kime ve neye göre güzel. Herkesin güzel bulduğu şey farklıdır. Bu sadece dış görünüşle alakalı değil. İnsanın öncelikle içi güzel olmalı. Hani derler ya, içinin güzelliği dışına yansımış diye. Bence çok isabetli bir ifade olmuş. Senin kara kaşın, gözün yanında, beni sana çeken kendine has ve güzel kişiliğin oldu. Yani, ilk dikkatimi çeken buydu. Ama merak ediyorsan, güzel olduğunu da söyleyebilirim. Bakışlarında gördüğüm ben, kendimi sende bulma sebebim... benim için güzellik bu tarz birşey"

Hayranlıkla kendisini dinleyen Leyla'yı farkedince, dudağının kenarı kıvrılmıştı. O kadar karizmatik ve çekici duruyordu ki, Leyla Hem içine hem de dışına akıyordu. O kıvrılan dudaklarından bir buse çalmak fikri aklını meşgul etse de, henüz doğru bir zaman değildi.

"Seni deli gibi öpmek istiyorum... "

Yusuf Eymen, eğilip yanağını uzatınca aklından geçen hin fikriyle utandı. Bir bilseydi aklında ki düsunceleri kaçıp giderdi herhalde. Gerçi Yusuf Eymen, yetiştirilme hassasiyetini bilmese kızın bu davetkar talebini asla geri çevirmezdi...

Kendisine eğilip bekleyen adamı daha fazla bekletmeden, öpmüştü.

"Oldu mu Leyla hanım..."

"Şey... evet. Oldu."

"Evlendikten sonra daha sık öpersin" göz kırparak söylediği bu söz içini kaynatti. Nefesi hızlanınca, karşısında ki adamın da niyetini anladığını anlamıştı. Yer yarılsa da içine girsem diye düşündü.

"Çok düşünme, yürü hadi..." kızı kolları arasına çekip yollarına devam etmişlerdi. Çok mutlu ve huzurlu hissediyorlardı.

~

Hem şer'i hemde resmi nikah kıyılmış, ailecek restoranlarından birine yemeğe gitmişlerdi. Genç damat ve gelinin heyecanı yüzlerinden okunuyordu. Memnun olan yüz ifadeleri ailelerin de içini ferahlatıyor, mutlu ve huzurlu olmaları için dua ediyorlardı. Leyla'nın içi içine sığmıyor, hem heyecan hem de endişeye ev sahipliği yapıyordu. Kendisini ne yapacağını bilmeyen acemi kız çocuğu gibi hissediyordu. Yanında ki adamın varlığı olmasa ne yapacağını bilemezdi. Yusuf Eymen hem olgun hem de anlayışlı bir adamdı. Bu sebeple Leyla'nın bütün endişelerine şu serpiyor, rahatlatıyordu.

Ailecek yenen yemeğin sonunda hayır duaları alarak evlerine doğru yola çıkmışlardı. Stresten elleriyle oynayan kızı farkedince, direksiyonda olmayan eliyle kızın elini tutmuş, rahatlatmak ister gibi okşamıstı. Onun her haline vakıf olan adamla, o kadar şanslı hissediyordu ki, Allah'a şukretti. Gerçekten güzel bir adamla evlenmişti.

Aracı parkedip içeri girince kızın elinden tutup kanepeye oturtmustu. Önüne diz çöküp gözlerinin içine bakarak, şefkatle sordu.

"Neden streslisin canım... seni düşündüren nedir? Paylaş benimle..."

Titrek bir nefes alıp, kendisiyle böyle ilgilenen adama bakarken bile rahatladığını hissetti.

"Yeni gelin telaşı diyebiliriz... içimde bilmediğim bir telaş var. Ne yapacağımı bilmiyor gibiyim. Evli çiftler ne yapar nasıl davranır. Yani bu tarz şeyler var aklımda."

"Ha sorun buysa, bu sorun değil." Dişlerini görünerek tebessüm etmişlerdi.

"Ha şöyle... rahat ol Leyla'm... Sen nasıl istersen öyle yaparız. Sarılıp uyuruz olur mu?"

"Uyuyacak mıyız? Yani hemen mi?" Çapkın gülüşünün verdiği imajı görmezden gelemedi Leyla. Tatlı bir sitemle adamın omzuna vurup, utançla konuştu.

"Ya neden öyle bakıyorsun? Ne dedim sanki? "

Küçük çaplı bir kahkaha doldurmuştu odayı.

"Ne yapmak istersin? Hiç çekinme. Sen ne istersen o. "

"Yusuuufff ugraşmasan mı? "

"Ne desem kızıyorsun, ne yapsın kocan?"

"Biz şimdi... şey yapmayacak mıyız?"

"Ney?"

"Yusuf Eymen!"

"Tamam tamam. Dedim ya sen ne istersen o diye."

"İstemesem..." Ne tepki vereceğini anlamaya çalışıyordu.

"Dedim ya sarılıp uyuruz diye."

"Hıı tamam. Şey kahve içelim mi?" Yusuf Eymen kahkahasını son anda bastırdı. "Sen kahve sevmezsin Leyla"

"A evet. Doğru. Ben sevmem."

"Evet, sevmezsin."

"Bugün çok güzel bir dizi başlıyormuş, izleyelim mi?" Yusuf Eymen kolunda ki saate bakıp.

"Saat gece on ikiye geliyor. Dizi çoktan bitmiştir canım..."

"Oldu mu o kadar ya.."

"Olmuş..."

"O zaman üstümüzü değiştirelim biz, tüm gün bunların içindeydik"

"Yürü başımın belası yürü..." elinden tutup odalarına doğru gitmişlerdi.

"Tatlı ama değil mi?"

Kızın daha fazla konuşmasına fırsat vermemişti Yusuf Eymen. Stres Leyla'nın diline ve dahiyane fikirlerine vurmuştu.

Bir hayata adım atarken, birleşen eller. Kalpten gelen bir bağla bağlıydı. Kuvvetli bir bağ. Sağlam bir kulp. Sahici bir yaşam...

Karı koca olmanın, tamamlanmış hissettirmesi gibi...

 

 

 

 

 

Bizimkiler evlendi. Bu süreci biraz hızlı geçtim ama tadını almıssinizdir umarım.

Cümleten hayırlı cumalar. Birbirimize dua edelim olur mu? Ama önce gazzeye doğu turkistana tüm mazlum coğrafyalara.

Hepimizin yolları güllerle donatılsın. Maddi manevi sıkıntılarınız selamet bulsun, Allah'a emanet olun canlar.🤍🌸

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 09.05.2025 11:13 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...