O günden sonra herşey onlar açısından daha güzel ve anlamlı ilerliyordu. Karı koca nasıl olunur? Nasıl bir ömre yoldaşlık edilir? birbirlerine destek olarak, yol olup yoldaşlık ederek öğreniyorlardı. Birbirlerine gittikçe yaklaşıyor birbirlerinin gönlüne yuvalarını inşa ediyorlardı. Birbirlerine daha açıklardı. Belirsizliğin can sıkıcı, huzur bozucu etkisinden uzak, anlamanın ve anlaşılmanın huzurunu yaşıyorlardı... öyleydi ya, ne demişler "insan anladığı ve anlaşıldığı zaman çiçek açar" kimse kimsenin celladı olmasındı. İnsan insanın kurdu değil yurdu olsundu. Eşler birbirini tamamlayan iki parça kim yoksa diğeri eksik yarım. Böyle böyle üç haftayı daha geride bırakmışlardı.
~
"Alparsan... ya neden açıklanmadı bu sonuçlar? Çok merak ediyorum..."
"Sabırlı ol gelinciğim. Açıklanır bugün yarın." Sıkıntıyla uflamıştım. Meraktan çatlayacaktım artık. O kadar insan bekliyor el insaf yahu.
"Düşünüp düşünüp kendini strese sokuyorsun gelincik. İstermisin çıkıp gezelim. Hazır evdeyim. Haftasonunu güzel değerlendirelim."
"Ya... eğer çok istekli değilsen evde kalsak olur mu? Hiç çıkasım yokta."
"Senin için dedim güzelim. Kalalım bana farketmez" ona her güzelim dediğinde içi gidiyordu. Şeker misali eriyordu. " Film izleyelim mi?"
"Olur. Ne izlemek istersin gelincik?"
"Bilemedim ki... Sen seçsen?"
"Ben daha önce izlemiştim ama tekrar izlemek istiyordum seninle beraber izleyelim mi? Filmin adı esaretin bedeli." Bu filmi daha önce duymuştum. Hatta dünya sıralamasında en çok beğenilen filmler arasındaydı yanlış hatırlamıyorsam. " duymuştum bu filmi. Çok iyi olur. Bende merak ediyordum zaten."
"Açıyorum hemen " diyip televizyondan ayarlamaları yapmıştı. Bende hemen mısır patlatıp yanına da içecek alıp gelmiştim. Alparslan'la arama mısırı koymuş içecekleri de masaya bırakmıştım. Arada mısır yerken ellerimiz çarpışıyor birbirimize bakıp tebessüm ediyorduk. Arada bir çekinip utansam da alışıyordum ona. Hatta onsuz çok sıkılıyor huzursuz oluyordum. Bir kaç kere benim ağzıma mısır tutmuş utanmama sebep olmuştu. Utansam da yemekten geri durmuyordum. Asla geri çevirmezdim.
Filmin sonunda Alparslan'ın dizlerinde uyuya kalmışım. Beni kucaklayıp odamıza çıkardığında alnıma kondurduğu buseyi hissetmiş yanağımdan aldığı kokulu öpücükle gözlerimi aralamıştım. Beni gören Alparslan, "uykunu açma gelinciğim hadi uyu..." varla yok arasında başımı sallayarak uykuya dalmıştım.
~
Uyandığımda yanımda Alparslan yoktu yatağın o tarafıda hiç bozulmamıştı. Saate baktığımda 17.00 'a geldiğini gördüm. Keşke yatmasaydım gece uyuyamayacaktım. Toparlanıp aşağı salona indim. Alparslan önünde masanın tamamını kaplayan beyaz bir kağıt üzerine çizim yapıyordu.onu görünce yavaş yavaş yanına adımladım geldiğimi hissetmiş gibi başını kaldırıp bana baktı ve gülümsedi. "Uyanmış mı benim uykucu karım? " mahcup bir edayla omuzlarımı indirip kaldırarak " uykumu almıştım aslında ama..."
"İstanbul'a geldiğinden beri yani bir aydır sürekli geceleri uyanıyorsun. Uyku düzenin alt üst oldu. Onun etkisidir. Ama bir haftadır iyisin değil mi?" Şaşırmıştım bu durumun farkında olmasına. Ben onu hep uyuyor sanıyordum meğersem uyandığımın fatkımdaymış. " e-evet daha iyiyim artık." Şaşkınlığımın konuşmama etki etmesine engel olamamıştım. Aslında bir kaç kere, uyandığımda bana yatıştıracak şeyler söyleyip uyumama sebep olmuştu ama... genel olarak farkında olduğunu bilmiyordum.
"Sen çizim mi yapıyordun?"
"Evet gelincik, bir proje için çizim yapıyorum." Anladığımı belirtir bir ifadeyle başımı sallamıştım.
"Çok karışık görünüyor "
"Başlarda bana da öyle gelirdi ama ilmini aldıktan sonra herşey çok daha kolay."
"İnşaAllah bana da nasip olur."
"İnşaAllah... buna inancım tam." Bana olan desteğini duymak ve hissetmek tarif edilemez bir mutluluktu benim için. Alparslan masanın üzerinde ki kağıtları ve eşyalarını çantasına koyarken telefonu çalmıştı. Beklemeden açtı. Hal hatırdan sonra "Öyle mi? Eyvallah koçum. Bakarız şimdi. Sende Allah'a emanetsin" merakla ona bakıyordum ki, "senin tercih sonuçları açıklanmış, gel bakalım" arayan Alparslan'ın erkek kardeşi Akif'ti geçen hafta tanışmıştık çok cana yakın samimi biriydi.
Gözlerim parlamıştı. Kalbim küt küt atıyordu. "Gerçekten mi?" O kadar heyecanlanmıştım ki ellerim titriyordu. "Alparslan gülerek elimden tutmuş koltuğa oturtmuştu. "Sakin ol güzelim..." alnımdan öpmüş leptopu önüne çekerek sisteme girmeye çalışıyordu. Bilgilerimi söylerken sesim titriyordu. Alparslan da heyecanlıydı biliyordum. Girerken ki tavırları o kadar tatlıydı ki. Çocuğunun sınav sonucunu merak eden babalar gibiydi. Ben bakamıyordum ekrana. Alparslan'dan gelecek bir açıklamayı bekliyordum ama ses gelmiyordu. "Baktın mı? " Diye sordum. "Bekliyorum güzelim" bir dakika kadar bir süreden sonra Alparslan'nın heyecanlı sesini duydum. " gelinciğim... güzelim benim ilk tercihin tutmuş. Hayırlı olsun İstanbul üniversitesi tıp fakültesi..." gözlerim haklı sevincimin heyecanıyla dolmuştu. "Alparslan... başardım. Kazandım..." Bana gurur dolu ifadesiyle bakıyordu. "Başardın gelinciğim..." İkimizde bu anı bekliyormuş gibi kollarımızı birbirimize doladık. Nasıl mutluydum anlatamam. Allah'a sonsuz şükürler olsundu. Dualarım kabul oldu. İçim içime sığmıyordu. Sakinleştikten bir süre sonra annemi aramış haberi vermiştim. Onlarda çok sevinmişti. Hem sevincin hem de özlemin vermiş olduğu hissiyat sebebiyle ağlaşmıştık bir süre.
~
"Alparslan ?"
"Söyle güzelim..."
"Ne zaman kayıt yaparız? yani tabi sende müsait olursan?" Bana içten bir gülüş atarak "daha başlamadı kayıtlar. Belli tarihleri oluyor. Merak etme bakar ona göre bir gün gidip hallederiz" o kadar heyecanlıydım ki... yerimde duramıyordum. Alparslan'da bunun farkındaydı. Bu halime ses etmiyor tadını çıkarmamı istiyordu.
"Sen araba kullanmayı biliyormusun gelincik?" Ben sırf olmadığı için telefon daha kullanmayı doğru düzgün bilmiyorken, araba kullanmayı pek ala bilmiyordum. "Hayır hiç bilmiyorum. Neden sordun ki?"
"O zaman sana öğretelim. Aslında... derslerine gidip gelirken arabayla gitmen senin için daha rahat olurdu. Ama bir süre ben ya da bizim hayta seni bırakır. O da tıp okuyor biliyorsun?" Son söylediğine başımı sallamıştım ama söylediği araba mevzusu aklımı karıştırmıştı. Aklımdan geçen şeyleri Alparslan'a söylesem ne tepki alırdım merak etmeden edemedim. "Alparslan... senden birşey rica edebilirmiyim?" Gözleri kısılmış merak dolu ifadeyle bana bakıyordu. "Şey... rahatsız olmazsan eğer, sizin restoranlardan birinde part-time olarak çalışsam..." kaşları çatılmıştı. Belli ki hoşuna gitmemişti bu durum. "Neden böyle birşey istiyorsun? Ya da hangi gerekçeyle?" Tam konuşacakken kendisi devam etti. " Dur ben söyleyeyim? Çünkü okul masraflarını kendin karşılamak istiyorsun. Biliyor musun? Artık şöyle düşünmeme sebep oluyorsun ? Sanki ben senin kocan değilim ve sen bana alışmak istemiyorsun. Benim param sana da yeter bana da. Hatta birçok kişiye. "
"Hayır yanlış anladın? Alparslan lütfen... nasıl böyle dersin? Ben sadece... Sana yük olmak istemiyorum. Benimde elimden bir iş gelsin istiyorum.
"Gelmediğini mi sanıyorsun? Bu ev sahip olmadığı yuva sıcaklığını hissettiriyor bana. Bunu kim yapıyor peki? Biz gerçekten karı koca olduk farkındamısın? " utanmıştım. Ellerimle oynuyor onu kızdırmış olmanın telaşını yaşıyordum. Bana her konuda o kadar yardımcıydı ki. İster istemez çalışmak istiyordum. O kadar güzel şeylerden bahsetti ki böyle düşünmesi içimi sıcacık yapıyordu.
"Mevzu senin çalışman değil. Çalışmak istemenin sebebi. Sadece derslerine odaklan. Hergün eve geldiğinde seni görmenin sıcaklığını yaşamak isteyen kişiye haksızlık etme. En büyük nimet bu. " o çok güzel bir adamdı. Ona olan çekimime engel olamıyordum. Gerçekten çok olgun ve düşünceliydi. Ona yaklaşarak elini tutmuş başımı göğsüne yaslamıştım. "İyi ki varsın Alparslan. Seni kızdırmak istememiştim ama herşeyimle o kadar ince ince ilgileniyorsun ki. Ben alışık değilim. Sana özel bir durum değil yemin ederim.
" artık bu meseleleri tek başına yüklenmene gerek yok. Ben varım. "
"Biliyorum. Biliyorum... teşekkür ederim."
~
2 HAFTA SONRA
Bugün gidip kaydımı yapmıştık. Alparslan'ın her daim hissettiğim desteği olmasa nasıl olurdu bilmiyorum. Bana karşı temkinli yaklaşımları, kırıp incitmemek için ettiği gayret kalbime sevgi tohumunu serpiştiriyordu. Ona içten içe bağlandığım varlığıyla huzur bulduğum inkar edilemez bir gerçekti. Yatmak için hazırlanıyorken Alparslan'ın telefonu çalmıştı. "Efendim Selma? Sakin ol birtanem. Hemen geliyorum. Tamam tamam. Güzel düşün kardeşim... geliyorum..." Endişeyle Alparslan'a bakıp ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Alparslan endişeyle, "güzelim, benim acil çıkmam lazım. Selma'nın sancıları artmış doğumu başlamış sanırım. Sesi çok kötüydü. Tuğrul da evde değilmiş."
"Alparslan ben de geleyim. Bir yardımım dokunur belki? " Beraber hızlıca evden çıkıp yola koyulmustuk. Hem heyecan hemde endişeliydim. İnşaAllah zamanında yetişirdik. Alparslan'ın hızla kullanmasıyla on dakikaya gelmiştik. Kapıyı çalmıştı ama açan yoktu. Alparslan'ın yeni aklına gelmiş olacak ki girişteki doğal gaz kutusunun üzerine elini atmış orada ki anahtarla hemen içeri girmiştik. Etrafta kimse yoktu. Alparslan'ın yönelmesiyle bende peşinden gittim. Gittiği odaya gelince burasının yatak odası olduğnu gördüm.
Selma abla iki büklüm yerde kıvranıp duruyordu. Gözlerinden akan yaşlarla bakışları bizi bulmuş, "abi..." Demişti. Gözlerimle karnını ve vücudunu taramış, üzerinde ki ıslaklığı görünce suyunun gelmiş olduğunu anlamıştım. Alparslan yere çömelip onu kucaklayacakken onu durdurmuştum. "Alparslan dur. Suyu gelmiş muhtemelen doğumu başlamış. YYetişemeyiz."
"Nasıl yetişemeyiz? Ne yapacagız şimdi? Kardeşime ya birşey olursa? Bebek?..."
"Sakin ol. Ben şimdi kontrol edeceğim. Senden sıcak su hazırlamanı istiyorum. Varsa ketılda kaynat ya da bak işte..." Alparslan endişeyle odadan çıkıp kapıyı çekmişti. Selma ablaya yardımcı olarak yatağa yatırmış, "Selma ablacığım... senden öncelikle sakin olmanı ve bana güvenmeni istiyorum? " başını sallayıp, "lütfen bebeğime birşey olmasın?" Dedi.
"İkiniz içinde elimden gelenin fazlasını yapacağım, söz veriyorum. Şimdi, derin derin nefesler al. Sana her söylediğimde kuvvetlice ıkın." Dediklerimi yaparken bende çekmeceleri karıştırıp temiz bez bulmaya çalıştım. Allah'tan ki istediğim tarzda birşey hemen bulmuştum. Alparslan'ın kapıyı tıklayıp suyu hazır ettiğini söylemesi üzerine hemen kapıyı açık mutfakta bulduğu derin bir kaba koyduğu suyu içeriye alıp Selma ablanın doğumuyla ilgilenmiştim. İçimden bildiğim tüm duaları okuyup beni mahcup etmemesi için Allah'a dua ediyordum. İlk defa tek başıma yapıyordum. Aslında tek başına yaptığım da olmuştu ama ebe ninem hep yanımda olurdu. Aklımda ki endişeleri bertaraf edip bütün yoğunluğmu ona verdim. Yaklaşık yarım saat içerisinde doğum gerçekleşmişti. Yanımda ki temiz çarşafa bebeği sarıp Selma ablanın yanına götürdüm. "Abla bak, çok güzel bir kızın oldu. " Selma ablanın gözünden akan yaşlar bir bir yastıkla buluşuyordu. Ona içten ve yorgun bir tebessümle bakarken, bebeği derince koklamış, bana bakarak, "teşekkür ederim, iyi ki geldin... "
"Yorma kendini abla. Daha iyisin değil mi? Biraz daha kendine gelince hemen bebeği emzirmen lazım. " beni onayladıktan sonra, kapıda volta atan arada bir seslenip olup biteni soran kocam aklıma gelince kapıyı açarak ardımdan kapatmıştım. Koridorda bir sağa bir sola giden Alparslan beni görür görmez endişeyle,"Selma iyi değil mi?"
"Gayet iyiler, endişelenme." Herhangi bir pürüz çıkacak kendi elimle zarar vereceğim diye o kadar korkmuştum ki... elimden olmadan rahatlamanın verdiği duygusallıkla ağlamaya başlamıştım. Bu halimi gören Alparslan, "Gelincik? Herşey yolunda demiştin? Ne oldu birdenbire ?
"Alparslan... Ben... Ben çok korktum. Evet yıllardır ebe ninemle gidip geliriz ama... Bir yakınım olunca söz konusu daha farklı oluyormuş... Selma abla ve bebeğe bir şey olacak, yanlış birşey yapacağım diye ç- çok korktum." Burnumu çekip ağlamaya devam ederken Alparslan beni kolları arasına çekip başıma sayısız öpücükler kondurmuş ve bana iyi gelen cümlelerini sıralamıştı. En önemlisi varlığı ve desteğiyle bana iyi gelmişti. " "kurban olurum... gelinciğim benim. Senin elinin değdiği bir şeyin kötü olma ihtimali yok. Hem kendin dedin, iyiler diye. Korkma güzelim. Senin çok iyi bir jinekolog olacağından asla şüphem yok. İyi ki hayatıma girdin. Karım oldun.
~
Selma ablayı kontrol edip toparlanmasına yardımcı olduktan sonra Alparslan'da odaya girmişti. Bir süre onlarla vakit geçirdikten sonra Selma ablanın kocası Tuğrul abi gelmişti. Endişeyle odaya girmiş, Selma abla ve bebeği görünce şok olmuştu. Alparslan endişesi sebebiyle Tuğrul abiye çıkışmıştı ancak Selma ablanın aşerdiği şeyi almaya gittiği için evde olmadığını öğrenmiştik. Telefonunu da arabada unuttuğu için Selma abla ona ulaşamamış. Herşeyin çözülmesi ve sağ sağlim doğumun gerçekleşmesiyle herkes derin bir nefes almıştı. Şimdi herşey yolundaydı. Yarın Selma ablayı kontrole götüreceklerdi. Bir süre daha onlarla kaldıktan sonra müsade isteyip ayrılmıştık. Herşey yolundaydı şükür. Kendimi hafiflemiş ve huzurlu hissediyordum.
Elişeva'nın ebeliğine yer vermesem olmazdı... bölümü nasıl buldunuz? Bir sonra ki bölüm biraz kaoslu. Sınırı ihlal edip atıyorum sizde desteklerinizi esirgemeyin. Bu kurgu benim için çok ayrı... karakterlerimi çok seviyorum. Ya siz?
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
26.23k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |