12. Bölüm

MEHLİKA

Rabia
yaziyor

Eve girmiş yukarıya çıkacakken elini tutup engel olmuştum. Bir şeylerin ters gittiğine adım gibi emindim. Hiçbir şeyin kapalı kalmasını tekrar bi huzursuzluk krizi yaşamak istemiyordum. Diğer elini de tutup gözlerimi gözlerine sabitleyip içten ve merak içeren kendimi aşarak her şeyi yoluna koymak ister bir tavırla, " ben mi üzdüm seni. İstemeden yanlış anlamana sebep oldum sanırım. Ben şimdi istemiyorum derken sadece-..."

"Bana güveniyor musun Elişeva?" Şaşırmıştım. Durup dururken neden böyle bir soru sormuştu ki. Anlam veremedim. " N-ne?"

"Direk cevap ver güveniyor musun? Güvenmiyor musun?"

"Alparslan gerçekten anlamıyorum. Bunu sormanın sebebi ne ? Bizim konumuz bu mu şimdi? Ben sana ne diyorum sen bana ne soruyorsun."

"Bak. Bak işte. Güveniyorum diyemiyorsun. Çünkü güvenmediğin bir adamın çocuğunu doğurmak istemiyorsun." Böyle anladığını hiç bilmiyordum. Ama sebebi bu değildi ki. Ben sadece okulla beraber olursa diye endişe ettim. Ama bu büyük bir endişe değildi. Sadece bir süre ertelemek istedim. Özellikle zümra doğduktan sonra evde ondan bahsedişi bazen Selma abladan resim isteyişi onu ne kadar çok sevdiğini kanıtlıyordu. Sanırım baba olma duygusu o kadar ağır basmıştı ki daha bir kaç gün önce olanlar yüzünden kaynaklı ona güvenmediğimi düşünüyordu. Ama ben onun çabası ve üzerime titrediği her konuda ona olan güven duygumun arttığını hissediyor kendimi onunla güvende hissediyordum. "Sana böyle hissettirdiğini bilmiyordum. Sana güveniyorum koca adam. Anlayamadığım, anlamlandıramadığım bir şekilde sana güveniyorum. Güven duyguma şekil veren senin geçmişin değil bana olan davranışların. Ben de istiyorum çocuğumuz olmasını. Nasıl istemem.." Ona sarılıp utancımı bastırmak ister gibi yüzümü göğsüne bastırmıştım. "Sadece okulla beraber sıkıntı yaşarım diye korktum." Kollarını bana dolayıp sıkıca sarmıştı. "Ahh be gelinciğim. Yaşananlar o kadar taze ki birde bu olaylar falan derken bana güvenmediğin için istemiyorsun sandım. Özür dilerim birtanem benim suçum. "

"Özürlük bir durum yok. Birbirimizi zamanla daha iyi anlayacağız.. biraz zaman sadece."

"Sen nasıl birşeysin gelincik? İyi ki hayatıma girdin. Sana o kadar çok kıymet veriyorum ki, inanamazsın. Ha bu arada çocuk için çalışmalıyız ne dersin?" Bıyık altından gülüp dalga geçiyordu bide. Muzip ifadesiyle bakarken, "Alparslan!..." demiştim.

"Tamam tamam. Acelemiz yok yarın çalışırız " göz devirip ondan ayrılacakken. "Hop hop köylü güzelim o kollar ayrılmasın hemen. "

"Sen önce şu diline ayar ver. Bilerek yapıyorsun değil mi? Beni utandırmak, benimle uğraşmak hoşuna gidiyor?"

"Valla ne yalan söyleyeyim. Çok hoşuma gidiyor. Seninle alakalı olan herşey ayrı bir dikkatimi çekiyor güzelim" Biraz durduktan sonra "ayrıca senin bu utanmalarını ne yapacağız ha güzelim? Kocanım ben senin. benden de utanma ama. Senin en mahremin benim. Benimde sen"

"Biliyorum... iyi ki varsın."

"Sende birtanem. Sende..."

~

""Alparslan çok heyecanlıyım, ilk günüm bugün." Bu halime gülerek, " ilk günler hep böyle olur güzelim."

"Sen niye bu kadar sakinsin yauv. Benim içim içime sığmıyor" kaşlarını kaldırarak " geçti benden o işler, normal geliyor artık" o kadar ulaşılmaz ve kendinde gözüküyordu ki onun bu halinden dahi etkileniyordum. Ona dalıp giden bakışlarımı farkedince. "Kocan çok yakışıklı değil mi?" Çok fenaydı... Sen iflah olmazsın bakışları atarak. "Çok mütevazisin MaşaAllah. Bu kadar alçak gönüllü olma lütfen" Güzel gözlerini kısarak bana yaklaşmış " hadi ben mütevazıyım sen anlat bakalım kocanı"

"Ne-n neyini anlatacakmışım?"

"Bilmem... Bana dalıp giderken neyi düşünüyorsan onu anlat" gözlerimi kısıp yanan yanaklarıma ellerimi bastırarak "uğraşma benle koca adam. Hem ben heyecanımdan bahsediyorum sen ne diyorsun aşk olsun ama" saçlaeımı savurarak yönümü kendi tarafımda ki cama dönmüştüm.

"Bak bakalım kocana. Küstün mü sen hı? Hemde kocaya. Hiç yakışıyor mu sana. Hem annen sana demiyor mu kocanın gönlünü hoş et diye." Gözlerim kocaman açılmıştı. Hız kesmeden ona dönmüş şaşkınlıkla "sen nereden biliyorsun ? nasıl duydun? Biz telefonla konuşuyorduk. Ses hoparlörde değildi ki. " Bana muzip bir ifadeyle bakarak " telefonunun sesini biraz kısmalısın. Hoparlörde gibi. Bence dikkatli ol."

"Uff... çok kötüsün ya. Neden benimle uğraşıyorsun?"

"Kurban olurum sana. Başka kiminle uğraşayım gelincik çiçeğim. Canımın canısın sen. Bu utangaç hallerin nasıl hoşuma gidiyor biliyor musun sen? "

Biliyordum. Benimle uğraşması aslında benim de hoşuma gidiyordu ama bazen kızdırmıyor da değildi. İçimde ki duyguya mani olmadan kollarımı Alparslan'a dolayıp yüzümü boynuna gömmüştüm. O da kollarını bana dolayıp "Elişimm..." Demişti.

~

BIR AY SONRA

Öğleden sonra eve bir kargo gelmişti içini açıp açmama konusunda kararsız kalsam da en iyisi Alparslan gelince beraber bakarız diyerekten bir kenara koymuştum akşam Alparslan eve geldiğimde yemeğimizi yedikten sonra aklıma gelen Kargo paketi ile bugün eve bir kargo geldiğini söyledim ve beraber içini açtık İçinden bir kask çıkmıştı şaşkınlıkla ona bakıyordum. "senin motorun mu var? kask mı sipariş ettin?" Dedim. "Bu senin kaskın Elişim."

"B-benim mi?"

"Evet birtanem. Yarın haftasonu evdeyim beraber motor turu yapacağız." Çok heyecanlanmıştım. Alparslan'a gözlerimi kocaman açıp heyecanla bakarken, "sen delisin" diye söylenmiştim.

"Sana deliyim Eliş güzelim."

"Kendimi rüzgara bırakacağım. Çok eğlenceli olacak. Yaşasın" ellerimi çırpmış çocuklar gibi heyecanlanmıştım.

"Senin mutluluğun yeter güzelim. Her şeyi beraber yaşayacağız. Ama sakın ellerini bırakma bana sıkı sıkı sarılmanı istiyorum. " çocuk gibi tembihlemesine göz deviremeden edemedim.

"Çocuk muyum ben Arslan bey... Hem ben nasıl duracağımı biliyorum güvenli hissetmezsem bırakmam ellerimi zaten."

"Devrilmesin o gözler Eliş hanım. Arslan demek... hm... sevdim bunu ? Senin için Alp de olurum Arslan da. Sen nasıl istersen." Göz kırpıp üzerime doğru eğilerek yanağımdan kokulu bir öpücük almıştı. Bu heyecanım beni ele verecekti bir gün. Kalakalmıştım öylece. Üzerimde bu kadar hakimiyet kurmasına anlam veremiyordum. Dik başlı asi köylü kızıydım ben. Süt dökmüş kedi hallerim bir onaydı. Sanırım bütün yenilgim de kazancım da onaydı.

"Nefes al güzelim..." Bu sözüyle girdiğim transtan çıkmış omzuna vurarak, " Bırak ya.. hep böyle yapıyorsun" diyerek uzaklaşacaktım ki beni iyice kendine çekip sırtımın göğsüne yaslanmasına sebep olmuştu.

"Ne yapıyormuşum?" Birde böyle sormuyor muydu iyice deli ediyordu beni.

"Bilmiyormuş gibi soruyorsun ya böyle..." inip kalkan göğsünden güldüğünü anlamıştım.

"Bırak beni " Kollarını iyice sıkılaştırmış başını baskı yapmadan omzuma koymuştu. Kalbim almış başını gidiyordu. "I-ı olmaz bırakmam ben karımı."

"O zaman uğraşma benimle."

"Ama çok seviyorum... " Kalbim daha da hızlanmıştı. Tam ayrılmak için hamle yapacaktım ki bırakmadı. Sarmıştı kollarını mengene gibi.

"N-Ne?.."

"Seninle diyorum, uğraşmayı çok seviyorum." Hem istemsiz üzülmüş hemde rahatlamıştım. Bir an beni sevdiğini söylediğini sandım ama öyle değilmiş. Bozulan moralimi hemen toparlayıp " ben seninle uğraşıyor muyum hiç? " yanağını yanağıma yaslayıp " valla uğraşsan çok memnun olurum aslında"

"İyi bundan sonra görürsün sen ."

"Yemin et " bu sözüyle kahkaha atmama engel olamamıştım.

"Çok mu hoşuna gitti gelincik ?"

"Hayır komik geldi sadece "

"Sizleri güldürebiliyorsak ne mutlu Eliş hanım"

"Güldürüyorsunuz Arslan bey"

"Kurban olsun Arslan bey sana" kıkırdayarak ona dönmüş kolumu ona sarmıştım. O da gülümseyerek başımdan öpmüş sarılışıma karşılık vermişti.

~

Akşam Alparslan'ın anne ve babası gelmişti. Bütün gün onlar için hazırlık yapmıştım. İlk defa onları ağırlayacaktım. Onun içinde ayrı heyecanlıydım. Ayrıca onların arkasından Akif de gelmişti. Alparslan'ın erkek kardeşi. Zaten aynı bölümde okuyorduk. Sağolsun bana destek oluyor yanlız bırakmıyordu. O benim bir üst sınıfımdı ama bir kaç derste yan yana geliyorduk. Ortak derslerimiz vardı. Az çok alışmıştım artık. En yakın arkadaşım Akif'ti.

Akif söze girerek, "abi senin bu karın varya başını dersten kaldırmıyor. Bir görsen ben selam vermesem beni bile görmüyor. O derece yani." Gülerek konuşuyor, ortama neşe katıyordu gerçekten.

"Tabi oğlum senin gibi aklı bir karış hava da mı? Kendinle karıştıma."

"Karısına da laf söyletmiyor" kayınvalideme dönerek " görüyor musun anne? Abim hanımcı olacak gibi" kayınvalidem gülerek. "Hanımcı olacak tabi. Karısının arkasında duracak ne sandın. Vakti zamanı gelince sende öyle olacaksın"

Akif yüzünü ekşiterek, "aman kalsın. Ben evlenmeyi pek düşünmüyorum. Böyle gayet iyiyim" Alparslan inanmadığını belli eden bakışlar atarak, "Biz öyle diyenleri çok gördük abicim"

Akif umursamaz bir tavırla, "aman abi sende... belki ben tarihe adımı altın harflerle yazdıracağım ne malum.."

"Göreceğiz bakalım Akif efendi." Akif'in bu tavırları hepimizi güldürmüştü. Ailecek çok güzel sohbetler etmiş güzel vakit geçirmiştik. Alparslan'ın kız kardeşi haftaya yurt dışından gelecekmiş onu da açıkçası merak etmiyor değildim. Umarım Selma abla gibi cana yakın biridir.

Çaylarımızı içtikten sonra kayınvalidemgiller kalkmıştı. Ben ortalığı toplarken Alparslan da bana yardımcı olmuştu. Ben son kalan bir kaç işimi de hallettikten sonra odama çıkmıştım. Tam o sıra Alparslan lavabodan çıkıyordu. Alparslan'a yaklaşarak uzun zamandır içimde vuku bulan duyguyu paylaşma kararı aldım.

"Alparslan..? Şey... senden birşey isteyebilir miyim?"

"Tabi ki güzelim. Bir sorun yok değil mi?"

"Sorun sayılır mı bilmiyorum ama... Ben annemi çok özledim." İstemsiz gözlerim dolmuştu. Alparslan bana iyice yaklaşarak iki eliyle yüzümü kavramış " çok mu özledin Eliş güzelim?" Başımı sallayarak " hı hı " demiştim. Alparslan bu halime gülerek beni kendine çekip sarılmıştı. "Bu hafta biraz yoğunum. Ondan sonra ki hafta gidelim bir iki gün kalırız geliriz. Olur mu?"

"Teşekkür ederim Alparslan. Çok teşekkür ederim."

"Ne teşekkürü güzelim? Her istediğin benim için vazifedir Elişim."

"Şey... senden birşey daha isteyebilir miyim? " Stresten ellerimle oynuyor biraz da tepkisinden çekiniyordum. Kesin kızacaktı yine.

"Ama kızmayacaksın?" Kaşları çatılmıştı. Muhtemelen ne soyleyeceğimi düşünüyordu.

"Hııı? Kızacağım birşey yani?"

"Evet ama ihtiyacım olduğu için değil, tecrübe ve... öyle işte."

"Neymiş bakalım istediğin şey?"

"Kızma ama ? "

"Gelincik söyler misin artık?"

"Tamam söylüyorum. Sizin restoranlardan birinde hafta da iki gün çalışsam part-time olarak?" Alparslan sıkıntıyla nefesini üflemiş gözlerini anlamak ister gibi gözlerime dikmişti.

"Ne gerek var güzelim? Her ay hesabına yatan düzenli bir miktar var. İhtiyacın yok ki?"

"İhtiyacım olduğu için değil. Ekstra bir tecrübe ve aktivite olsun için istiyorum" kararsızca bakarken aslında ikna edilmeye müsait olduğunu farkedince ısrarcı olmak istedim. Elini tutarak, "lütfen Alparslan kırma beni"

"Ha yok dersem kırılacaksın yani?"

"Yani... kırmazsın beni değil mi?

"Seni kırmak en son isteyeceğim şey bile değil..."

"O zaman evet de"

"O zaman evet. Ama bir gün sadece. Hafta da bir gün."

"İki gün lütfen?"

"En iyisi gitme sen..."

"İyi peki ya.. bir gün olsun. "

"Birde... oradakilere eşin olduğumu söyleme lütfen?"

"Sebep ?"

"Bana ayrıcalık tanımalarını istemiyorum. Orada ki garsonlara nasıl davranıyorlarsa bana da öyle muamele etsinler."

"Gelincik? Tabi ki de sana kim olduğunu bilerek yaklaşacaklar. Saygısızlığa tahammülüm yok. Sen oranın sahibisin. Benim olan herşey senin ayrıca."

"Teşekkür ederim, ama dediğim gibi. Zaten bir gün gideceğim sorun olmaz yani."

"Ben açıkçası karım olduğunu bilmelerini istiyorum" kabul etmemi ister gibi yüzüme bakıyordu. Ama torpilli gibi hissetmek istemiyordum kendimi."

"Lütfen Alparslan? "

İsteksizce, "iyi peki" demişti. Heyecanla boynuna atlamış "harikasın sen" diyerek yüksek sesle konuşmuştum. Bir süre süreçle ilgili konuştuktan sonra uyumuştuk.

 

 

 

Kestik........................................................

E hadi yorumlarınızı bekliyorum. Bu kadarını hak ediyorum sanırım.

Hayırlı akşamlar cümleten 🌙🌹

 

 

 

Bölüm : 25.01.2025 20:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...