Yusuf Eymen yüzünde oluşan, farkında olmadığı tebessümüyle önünde ki dosyaya bakıyordu. Bu Esmer kız aklını ara ara yoklamaktan geri durmuyordu. Ona karşı duygusal şeyler hissetmiyordu ama o kadar sahici ve kendi gibiydi ki öyle olmasıyla dikkat çekiyordu. Dünkü hesap sorar tavrı sonrasında ise umursamadığını söylediği acemi tavırlarıyla çok tatlı duruyordu. Hiç bu kadar aklını meşgul eden olmamıştı. İyi kızdı Leyla. Güzeldi de...
~
Asaf bugün bulduğu boşlukta soluğu Ay kızının yanında almıştı. Uzun zamandır uğraysmıyordu sevdiği kadının misler gibi tatlılar yaptığı kafesine. Üzerini giyip evden çıkmıştı. Aybala'ya haber vermemişti yanına uğrayacağına dair, sürpriz olacaktı. Aracını parkettikten sonra kafeye girmişti. Ardı kendisine dönük olan kız tatlı servisi yapıyordu. Müşterilerine olan ilgisi ve sevecen halleri içinde ki kıskançlık duygusunu depreştiriyordu. Masada ayrılırken yönünü ona dönmüş ve göz göze gelmişlerdi. Ufak çaplı şaşırdıktan sonra yüzünde ki gülümsemeyle heyecanla ona doğru yürümüstü. "Hoşgeldin, Asaf... hiç haber vermedin. Evde miydin bugün?"
"Hoşbuldum güzeller güzelim, işteydim ama sonradan boşluğum oluştu bende Ay kızımı ziyaret edeyim dedim.."
Aybala cıvıl cıvıldı. "Çok iyi yaptın Asaf, hem senin sevdiğin tatlıdan da var "
"Şu geçen getirdiğinden mi?" Geçen hafta en sevmediği tatlıyı inadına servis etmişti ona. Asaf emin olamiyordu hala ama ateşkes yapmışlardı artık.
Aybala kıkırdayarak, "hayır bu sefer gerçekten en sevdiğin tatlıdan bahsediyorum ama istersen geçen günkinden de var "
"Biz her zamankinden devam edelim yavrum.."
"Peki, sen istediğin bir yere geç ben geliyorum birazdan, istediğin başka bir şey var mı?"
"Yok yavrum seni bekliyorum, yanında çalışan bir kız vardı sanki, gelmedi mi ? Yardıma ihtiyacın varsa beraber halledelim, emrine amadeyim biliyorsun" Çok seviyordu Aybala'yı. Onun bu anaç tavrı merhametli halleri en çok hayran olduğu özelliklerinden di.
"Leyla mı? Gelir birazdan. Dersi vardı bugün. Sağolsun her işe koşuyor. Aslında bazen çok yoğun oluyor buralar belki bir kişiyi daha işe alırım"
"Yapabileceğim birşey olursa biliyorsun... Ben söylemeden senin söylemeni isterim.."
"Biliyorum yakışıklım, halledemediğim bir şey yok merak etme. Herşey yolunda çok şükür"
"Aferin benim yavruma"
"Ne bu evladını takdir eder gibi " Asaf küçük bir kahkaha atıp oturacağı yere geçmişti. Aybala ise Ali Asaf'ın en sevdiği kaymakpare tatlısından koyup yanına da çay koymuştu. Biraz sonra Leyla'nın gelmesiyle Asaf'ın yanına oturmuş, aklı da müşterilerde kalmamıştı. "Afiyet olsun Ali Asaf bey.."
"Ellerine sağlık güzelim.."
"Ee nasılsın? İşler nasıl?"
"İyi güzelim, herşey yolunda bildiğin gibi. Sen nasılsın? Oturtabildin mi düzenini ?"
"İyiyim hamdolsun, çok seviyorum burayı. Hatta devamlı gelen müşterilerimiz bile var. Sistemi kurduk gibi.."
"Yaparsın sen Allah'ın izniyle. Uzun zamandır hayalini kurduğun bir yerdi. Bu sebeple bana hiç yabancı gelmiyor, herşey o kadar bana anlattığın gibi ki, çok aşinayım..."
"Dimi ama... Bana da öyle geliyor. Sanki yeni değilde yıllardır var gibi"
"Öyle güzelim... ee sen konuştun mu sizinkilerle?" Konuşulmasından korktuğu konuya gelmişti yine. Aybala, çekine çekine "Şey... da-.."
"Söylemedin değil mi?"
"Evet...ama, bugün konuşacaktım vallahi bak."
"Tamam yavrum..."
"Kızdın mı Asaf..? İnan ki, hem iki gündür çok yoğunum hemde konuşacak vakti ayarlayamadım. Bir türlü uygun bir ortam olmadı ama hep aklımda, lütfen yanlış anlama.." sıkıntıyla kendisine açıklama yapan kıza, içten bir gülümsemeyle karşılık verdi. Kendini açıklamasına gerek dahi yoktu ama, gel gör ki engel olamıyordu bu duruma. Kızın masada ki elini tutup, sakinleşmesini isteyen bir tavırla, "Sakın ol güzelim, kızmadım. Sadece merak ettiğim için sordum. Biraz acele ettiğimin farkındayım ama daha sakin ilerlesek daha sağlıklı olur. Üzme kendini, sana kızabilir miyim ben? Hı? Ne zaman istersen o zaman anlat"
"Asaf... sende birşeyler var. Anlatacak mısın artık. Hissediyorum... seni üzen hatta bu kadar acele etmene sebep olan bir şey var sanki? Lütfen anlat, içinde tutmak sana daha çok dert olur tanıyorum seni. Hem, eski günlerde ki gibi dertleşiriz olmaz mı?" Yüzünde oluşan hüzünlü tebessümle Ay kızına bakıyordu. Onu o kadar çok seviyordu ki, her haliyle Asaf'ı mest ediyordu. Bu güzel kızı hakedecek ne yapmıştı, nasıl bir ameli olmuştu bilmiyordu.
"Vazgeçmeyeceksin değil mi? Anlatana kadar istikrarla devam edeceksin?"
"Tabi ki vazgeçmeyeceğim, dökül bakalım... sevdiğim adamın canını sıkan şey neymiş bakalım..." Asaf sıkıntıyla nefes almıştı.
"Aslında acele etmemin bir sebebi de bu sanırım..." Aybala daha çok merak etmişti.
"Geçen hafta yakın bir arkadaşımın, Ahmet'i biliyorsun" Aybala başını sallayarak onayladı.
"Evlenicek olan arkadaşın dimi?"
"Evet. Maalesef nişanlısı bir kaza geçirdi ve şu an yoğun bakımda." Asaf konuşmakta zorlanıyordu. Çok zor bir durumdu. Allah kimseye yaşatmasın diye içinden dualar ediyordu." Bir haftadır yoğun bakımda, ve Ahmet perişan bir durumda, o günden sonra çok düşündüm. Sensiz geçirdiğim bir anım olsun istemiyorum. İki günlük dünya da yaşıyoruz ve ben bu iki günümü de seninle geçirmek istiyorum... Ne olacağını bilemiyoruz. Hiç bu kadar yakından şahit olmamıştım Ay kızım, kaybetme korkusu çok başkaymış, kimsenin kalbini kırmadan, üzmeden ve en önemlisi kaybetmeden değer bilmemiz lazım... sanırım biraz hatta birazdan fazla acele etmemin sebebi bu olay oldu. Ara ara Ahmet'i ziyaret ediyorum, umudunu hiç kaybetmiyor. Elimden gelen pek bir şey olmaması beni kahretmesin de sürekli dua ediyorum onların kavuşması için. Bu çok başka birşeymiş güzelim..."
"Durumu nasıl ? İyiye gitmiyor mu? "
"Kimisi olumlu konuşuyor kimisi de olumsuz. Ama Ahmet uyanacağına dair hiç umudunu kaybetmiyor." Aybala hüzünle tebessüm edip, Ahmet'in bu metanetli durumunu takdir etmişti.
"Rabbim kendi katından bitmek tükenmek bilmeyen bir şifa ihsan etsin inşaAllah. Bizde çok dua edelim, hatta ziyarete gidelim beraber. Belki yapabileceğimiz birsey olur Asaf..."
"Olur güzelim gideriz"
"Sen bu yüzden mi acele ettin? Herşeyi hızlandırdın?" Meraklı bir tebessümle Asaf'a bakıyordu, oğrendiği şeylerin ağırlığını kalbinde hissederek, "evet güzelim, hoş olmayan bir tecrübe sayesinde."
"Yoksa söylemezdin değil mi?
"Doğru. Söylemezdim. Sende söylenip durur beni sürundürürdün."
"Aynen öyle... ama, aklını bunlarla meşgul etme lütfen, onlar böyle birşey yaşadı diye bizde yaşayacak değiliz. Tabi en doğrusunu Allah bilir ama kendini bu şekilde mecbur hissetme"
"Saçmalama. Ne mecburiyeti. Seninle evlenmek istememe sebep olduğu doğru. Ama asıl sebebi seni sevmem. Sevmediğim birine neden evlilik teklif edeyim. Hala inanmıyor musun seni sevdiğime. Nasıl mecbur hissetme dersin." Aybala panikle itiraz etti. Kastettiği şey bu değildi ki onun. Farkında olmadan ses tonuyla, Asaf'a sinirle karşılık verdi. Zaten yaşanan bu olaylar doğrultusunda kendisini çokça çaresiz hissediyordu. Bu da üstüne tuzu biberi olmuştu.
"Asıl sen Saçmalama Asaf. Nasıl böyle düşündüğümü düşünürsün. Ben sadece evlilik sürecini hızlandırma mecburiyeti hissetme dedim. Yani bu olaya bağlı kalarak ilerlemeyelim kendini üzme manasında. Senin beni sevdiğine inanmasam elini tutar mıyım sanıyorsun? "
"Haklısın, özür dilerim. Şu sıralar kafam allak bullak, karmakarışık hissediyorum. Ben en iyisi bir hava alayım, görüşürüz sonra, dikkat et kendine " alnını öpüp hızla dışarıya çıkmıştı. O kadar hızlı olmuştu ki Aybala neye uğradığını şaşırdı. Hemen peşinden dışarıya çıkıp, koştur koştur sevdiği adama yetişti. Belli ki şu sıralar yeterince morali bozuk, canı sıkkındı. Onu üzmek en son isteyeceği şey dahi olamazdı.
"Asaf dur. Nereye gidiyorsun?" Aracının kapısını kapatıp kıza döndü.
"Eve geçmeyi düşünüyorum, başım çok ağrıyor. Biraz uyusam geçer. "
"Özür dilerim, sana çıkışmak değildi niyetim."
"Sorun değil Aybala. Evlilik meselesini de dert etme. "
"Asaf... lütfen yanlış anladın. Gitme böyle. Aklım sende kalır. "
"Sorun yok güzelim, başım çok ağrıyor daha sonra gorüşürüz." Sadece kafasını dinlendirmeye ihtiyacı vardı. Başının ağrısı inanılmaz şiddetliydi. Uyumazsa geçmezdi. Zaten Ahmet'i de ziyaret etmek istiyordu. Sonr durum hakkında bilgi almalıydı.
Aybala giden adamın ardından yanağına düşen bir damla yaşı silmiş içli bir nefes çekmişti. Niye bu ladar sert konuştum ki diye kendine kızdı. Farketmemişti bile sesinin yükseldiğini. Asaf geçen haftadan beri ruh gibiydi zaten. Üstüne gitmemeliydi. Sevdiği adam ona kıyamayıp söylemese de onu üzdüğünü biliyordu. Zaten kaç gündür konuyu açmaması da canını sıkıyordu. O da biliyordu acele ettiğini ama herşey sevdiği kızla birlikte olmak içindi. Aybala morali bozuk ağlamak için kendini zor tutarak içeriye geçti. Leyla yüzünü gördüğü patronunun canının bir şeye canı sıkıldığını anlamış ama ne olduğuna anlam verememişti Aybala direk lavaboya giderek ellerini ve yüzünü yıkamıştı. biraz daha kendine Gelir umuduyla bekledikten sonra içeriye geçti.
"Patron, iyi misin?" Aybala zorla gülümseyerek,
"İyiyim canım. Sorun yok. "
"Emin misin ? Anlatmak istersen dinlerim..."
"Sonra, sonra konuşalım olur mu ? "
"Tabi, nasıl istersen."
Aybala mutfağa geçip eline aldığı telefonuyla Asaf'ı aramak istedi. Ama uyuyacağıni söylemişti. Rahatsız etmese iyi olurdu. Kendini toparlayıp kafede ki müşterilerle ilgilenmişti. Yaklaşık iki saatin sonunda zaten akşam olmak üzereydi. Eymen'i arayıp, Leyla'ya yardımcı olması için ricada bulunmuş Asaf'ın yanına gitmeye karar vermişti. İş çıkışı olduğu için Eymen yorgun olsa da geleceğini söylemişti. Aybala ise dükkanı Leyla'ya emanet edip eve doğru sürmüştü. Kapının önüne gelince kararsız bir şekilde zile basmış kapının açılmasını beklemişti. Gülsüm teyzesinin kapıyı açmasını beklerken, kapıyı açan Asaf olmuştu. Aybala'yı görmeyi hiç beklemiyordu. Şaşırmıstı. "Aybala...? "
"Kusura bakma rahatsız ettim. Uyuyor muydun? "
"Ne rahatsızlığı, on on beş dakika oluyor uyanalı," Elinde ki kahve kupasını gösterip, "kahve yapmıştım bende kendime gelebilmek için. "
"İyi misin..?"
"Gel içeriye geçelim, bizimkiler evde değil. Halamlara gittiler. Başım ağrıdığı için gitmedim ben." Aybala kararsız kalsa da içeriye girmişti. Beraber salona geçip oturmuşlardı. Aybala dayanamayıp,
"Özür dilerim Asaf, kalbini mi kırdım?"
"Hayır güzelim, sadece şu sıralar çok karışığım, başım da ağrıdığı için kalktım." Ağlamaya başlayan kızla neye uğradığını şaşırdı. Güzel kızı belli ki kendini doldurup gelmişti.
"Ne oldu güzelim niye ağlıyorsun?"
"Seni üzdüm biliyorum. Yanlış anladın beni. "
"Hayır yanlış anlamadım. İnanmıyor musun bana? "
"Ama, ama... evlilik işini düşünme dedin... Hem kırıldın biliyorum. Tanıyorum seni.."
"Sadece mecbur hissettiğimi düşünmen beni kızdırdı. Diğer türlü kızmadım Yavrum..." gözlerinde ki yaşları silip yüzünü avucunun içine almıştı. Kızın kızaran gözlerine öpücük kondurup göğsüne yasladı. Saçlarını severek, onu rahatlatacak şeyler söyledi. Bu meseleyi de çözmüşlerdi. Birbirlerinde teselli bularak, kaçmadan konuşarak...
Kendini onun yanında daha huzurlu hissediyordu Aybala. Şimdi iyiydi. Onunlayken...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
26.23k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |