73. Bölüm

HASNÂ

Rabia
yaziyor

Aybala yanında dört dönen sevdiği adamı yatıştıracak şeyler söylemeye çalışıp, gergin havayı dağıtmaya çalışıyordu.

"Babam çok uzatmaz merak etme. Dili öyle söyler ama, kıyamaz bize."

"Valla güzelim sana kıyamaz, bana gayet garezi var biliyorsun. "

Geçen gün ailecek bir araya gelmişlerdi. Yusuf Eymen'in nikahı üzerine, kızının düğün telaşesini daha ağırdan almak istediklerini belirtmişti. Esasen bu Elişeva içinde geçerliydi. Bir anda oğlunun evlenmesi evden ayrılmasıyla buruk hissediyordu. Bu durum ne kadar Ali Asaf'ın zoruna gitse de bir yandan hak vermiyor değildi. Ama, daha fazla uzamaması için elinden geleni ardına koymayacaktı.

"Sadece biricik kızının evleniyor olması zoruna gidiyor, sana garezi yok hayatım.."

"Bana olan bakışlarını bilmesem sana hak vereceğim..."

"Beni çok mu seviyorsun?" Ali Asaf'ın bu acelesi ve onunla yuva kurmaya yönelik iştiyakı onu çok heyecanlandırıp mutlu ediyordu. Sevildiğini bilmek kadar mutlu edici birşey yoktu. Sevdiğinden emin olmak dışında.

"Cavabını biliyorsun yavrum"

"Ne olur bir daha söylesen sanki?"

"Seviyorum seni, seviyorum çocukluğum..."

"Ay hiç uzatmadın ama sen. Hemen beklemiyordum bu cevabı"

"Uzatarak seni yormak ve mutlu hissedeceğin bir anın dahi zayi olmasını istemiyorum Ay kızım..."

"Asaaff..." Gözleri dolmuştu Aybala'nın. Normalde öldürseler bu kadar açık ifade etmezdi. Ama bu durumun değişmesine sebep olan olaylara tanık olmuştu Ali Asaf. Tek bir an dahi sevdiğini mutlu etmek dışına çıkmak istemiyordu. Onun varlığı ve mutluluğu herşeye bedeldi. Herşeye değerdi.

Ali Asaf şüpheli, ve şaşkın bakışlarla Aybala'ya bakıp, "mutlu olman gerekmiyor mu güzelim?"

"Mutlulultan. Mutluluktan da gözleri dolar, ağlar insan. Çeşit çeşit tepki şekli var, bu da onlardan biri işte."

"Gözlerinden mutluluk dışında yaş akmasın güzelim.."

Aybala parlayan gözleriyle tebessüm edip kollarını sevdiği adama dolamıştı. Kendisini son derece mutlu ve huzurlu hissediyordu. Sevdiği tarafından sevildiğini bilmek ne güzel bir nimetti.

"Sen dükkanı kime emanet ettin? Leyla devam ediyor mu hala?"

Aybala başını yaşadığı adamın göğsünden kaldırıp, cevap verdi.

"Sence?"

"Yusuf Eymen kesin gerek olmadığını söylemiştir."

Aybala dudaklarını büzüp başını aşağı yukarı sallayarak onay vermişti.

"Evet ama, Leyla ara sıra geliyor. Hatta bazen ücret kabul etmiyor biliyor musun?"

"Belki ki Leyla, aile olduğunuz için böyle birşeyi doğru bulmuyor"

"Haklısın, kesinlikle öyle. Ama, hakettiğini alması doğru olan. Zaten bizim ki onun mağdur olmasına izin vermez biliyorsun"

Ali Asaf, Yusuf Eymen'e sitemli olsa da seviyordu bu esaslı oğlanı. Hakkaniyetli ve başarılı biriydi. Onun hayata olan bakış açısı ve ailesine olan düşkünlüğü takdir ve gıpta ettiği bir durumdu.

"Bilmez miyim, en doğrusunu yapıyor."

"Ha beni de çalıstırmayacaksın yani?"

Şüphe ve merakla kendisine bakan kıza tebessüm edip, "hayır yavrum. Çalışmak en doğal hakkın, kendi yerinde. Sonuçta sen patronsun. Senin vesilenle ekmek yiyen insanlar var"

"Ha benim yerim olmasaydı istemeyeceksin?" Ali Asaf başını iki yana sallayıp gülerek, "Yaaani... el işinde çalışsaydın, oturup benim paramı yemeni tercih ederdim ama bu iş tam sana göre sevgilim, bundan mahrum olmanı istemek benim için bir seçenek değil"

"Hmm... öyle olsun Ali'm... siz pek güzel konuşup kalbimi çalmak için gayret ediyorsunuz resmen..."

Güzel güzel kendisine bakan kıza, içi gidiyordu.

"Kalbini çalmama gerek var mı? Benim değil mi zaten?"

"Immm bir düşüneyim.... senin galiba.."

"Galiba..?"

"Hı hı galiba"

"Bak sen..." diyip kızın üstüne üstüne gidince Aybala kıkirdayarak konuştu.

""T-tamam tamam gelme üstüme. Senin tabi ki..."

"Aferin, nereye ve kime ait olduğunu bilmen güzel."

"Çok mu komiksin sen?"

"Cık. Çok komik değil. Gerektiğinde komiğim bebeğim..."

"Ayy bebeğin miyim gerçekten..?"

"Şu halinle tam bebeğimsin" Kızın iltifat alınca ki çocuksu haline hitaben söylemişti bu sözü. Ama Aybala, buna dahi mutlu olacak kadar çok seviyordu onu.

"Unutma bu lafını"

"Unutmam bebeğim"

~

6 AY SONRA

"Oğlum, senin yüzünden 6 aydır sürünüyoruz lan! "

"Abi, erken kalkan yol alır demişler yapacak birşey yok."

"Ulan sen yolumuzu kestin. Ne erken kalmasından bahsediyorsun?"

"Yol işte, kimi akar gider, kimi durur bekler."

"Hasbinalllah..! Sen adama kafayı yedirtirsin."

"Şaka maka bir yana, öyle gerekiyordu abi" Ali Asaf, Yusuf Eymen'in omzunu sıkarak, onu anladığını ve desteklediğini hal diliyle ifade etmişti.

"Onu bunu bırakta, nasıl gidiyor evlilik?"

Yusuf Eymen kendinden emin duruşuyla "güzel valla.."

"Allah mutluluğunuzu daim etsin kardeşim"

"Eyvallah abi, amin."

~

Bu 6 ayın içinde zar zor nişan yapabilmişlerdi. Henüz düğün tarihi konuşulmamıştı. Ali Asaf'ta ilk zamanlarda ki gibi aceleci değildi. Tabi bir an önce olması tercihiydi.

Yusuf Eymen ile Leyla'nın evliliği üzerinden 6 ay geçmişti. Bu süreçte mezun da olmuştu. şimdi atanmak için çalışmalara başlamıştı. Evliliğin belli başlı sorumlulukları olsa da, Yusuf Eymen'le bir yola çıkmak ona o kadar iyi gelmişti ki, yaşadığı acıların her birini güzelleriyle değiştirmişti. 4 ay önce aldığı terapiyle, tazelenmiş. Açtığı yeni sayfayla beraber yeni hayatına adapte olmuştu. Evlenmek iyi gelmişti ona, yüzü gözü can bulmuş hatta kilo dahi almıştı. Fazla kilosu yoktu ama yüzüne renk gelmişti adeta. Yusuf Eymen ona o kadar güzel bakıp dikkat ediyordu ki, kendine gelmemesi imkansız olurdu. Şimdi ise yemekleri hazırlamış kocasının gelmesini bekliyordu. Bu rutin bile onu ziyadesiyle heyecanlandırıyordu. Yusuf Eymen için hazırlık yapmak, özenmek terapi gibiydi. Masaya şöyle bir göz atıp eksik birşey olup olmadığına bakmıştı. Hersey yerli yerinde görünüyordu. Yusuf gelince yemekleri doldururum diye düşündü. Kocasına soğuk soğuk yedirmek istemezdi. Unuttuğu suyla hemen mutfağa gidip su şişesini almıştı. Yemek yerken alışkanlık haline gelmişti onda, su olmadan eksik hissediyordu. Gelen kapı sesiyle oraya yöneldi. Takımı içinde nefes kesici duran kocasına,ağzı kulaklarında bakıp gelişine ne kadar mutlu olduğunu sergiliyordu.

"Hoşgeldin Yusuf'um.."

"Hoşbuldum can evim, nasılsın?"

"İyiyim, sen? Nasıl geçti günün?"

"Bildiğin gibi, aynı şeyler. Sen ne yaptın? Kafedemiydin kütüphanede mi?"

"Kafede..." kısılan sesiyle, suçlu çocukları andıran bir tarzda söylemişti. Bunun sebebi, Yusuf Eymen'in ona ders çalışması gerektiğini söylemesiydi. Her gün her gün sıkı bir tempoyla çalışmak çok sıkıcıydı nihayetinde. Hem şunun şurasında bir ay olmuştu mezun olalı.

"Hmm... Peki. "

"Bu kadar mı?"

"Evet. Ne dememi bekliyordun ?" Bu konuşmasına bakan tavırlı konuşuyor sanardı ama bu onun normal haliydi. Leyla da bunu çok iyi biliyordu.

"Kızmadın mı?"

"Kızmadım ama, biraz dinlendikten sonra sağlam bir tempoyla çalışmalısın. Atanmak istiyorsan..."

"İstiyorum tabi... sadece acelemiz yok sonuçta."

"İstersen hiç çalışma sorun değil. Ama senin çok istediğini biliyorum. Çalışman konusunda üstüne düseceğimden hiç şüphen olmasın."

"Hocam sen olursan, neden olmasın"

Erkeksi gülüşünün ev sahipliği yaptığı kıvrımından öpüp kollarını kocasına dolamıstı. Ne kadar çekici göründüğünün farkında değildi.

"Ne istersen... Ne istersen o olurum Leyla'm..."

"Teşekkür ederim güzel adam... Hadi üstünü değiştirip de gel, yemekler hazır"

"Tamam canım..."

Odalarına doğru giden Yusuf Eymen'in ardından iç çekerek baktıktan sonra yemekleri ısıtıp doldurmuştu.

Yusuf Eymen lavaboda elini yüzünü yıkayıp, üstüne rahat birşeyler giyip salona gelmişti. Yerine oturmadan evvel Leyla'sının mis yanaklarından öpücük çalmış, genç kızın 32 diş sırıtmasına sebep olmuştu. Yerine oturan Yusuf Eymen, karısının doldurup önüne koyduğu tabağa baktıktan sonra, "Ellerine sağlık Leyla..."

"Afiyet olsun canım..." Beraber yemeğe başlamışlardı. Ara ara sohbet edip konuşuyorlardı.

"Yarın, bizim binanın aşağısına doğru giderken hani bir tane kütüphane varya, işte oraya uğramayı düşünüyorum. Ortamı hoşuma giderse ders çalışmak için giderim."

"Ev bomboş Leyla, burada da çalışabilirsin"

"Evde yapmak zor geliyor Yusuf... Hem daha iştiyaklı olurum diye düşünüyorum. Sonuçta insanlar ders çalışmaya ya da kitap okumaya falan geliyorlar, ortam buna çok müsait."

"Nasıl istersen"

"Hem arada evde de çalışırım." Başını sallayarak kendisini onaylayan kocasına minnetle bakıyordu.

"Sizin yoğunluğunuz azalmadı mı hala? Çok yorgun görünüyorsun "

"Azaldı artık. Yoğun süreci atlattık artık."

Son bir ayda aldıkları birçok projeyi Yusuf Eymen yönettiği için haliyle çok yorulmuştu. Alparslan özellikle oğluna yaptırıyordu ki yarın başında olmadığında her işi kendisi halledebilsin. Onun tecrübe sahibi olması için sıkça görev alması ve aktif çalışması kanaatindeydi. Yusuf Eymen bu konuda babasının yüzüne asla kara çıkarmamış, ne kadar başarılı ve çalışkan olduğunu tekrar gözler önüne sermişti.

"Çok şükür ya, çok yoruluyordun. Kıyamıyorum sana.."

"Canım benim... senin varlığın yeter. Her geldiğimde benimle ilgilenmen en kuvvetli dinlenme yöntemim. İyi ki varsın..."

"İlgilenmez olurmuyum hiç? Sende iyi ki varsın"

Beraber yemeklerini yiyip sofrayı toplamışlardı. Yusuf Eymen yorgun olduğu için yemekten sonra çok oyalanmayıp uyumaya geçmişlerdi. Özellikle son bir aydır çok yoğun oldukları için Leyla ile çok ilgilenememişti Yusuf Eymen. Bu her ne kadar içine dert olsa da, onu müsait olduğu ik vakitte dışarıya çıkartacaktı. Onun da bu durumdan muzdarip olduğunu bilse de sesini çıkarmadığının da farkındaydı. Bu yoğunluğnun bir tık olmasının sebebi babası olsa da, herşey onun iyiliği içindi.

Yusuf Eymen ışığı kapatıp yatakta uzanan karısının yanına sokularak başını saçlarına yaslamıştı.

"Seni biraz ihmal ettim değil mi?"

Leyla hüzünle tebessüm etmişti. Yusuf Eymen'in onu gördüğünü bilmeden. Dudaklarını ısırıp, içinde az da olsa oluşan sitemi bastırarak, kocasının suçunun olmadığını bildiği için sitem etme hakkı olduğunu düşunmüyordu.

"Sorun değil Yusuf'um, işler yoğndu sonuçta"

Karısının ona kıyamayan halleri o kadar güzeldi ki, sevildiğini iliklerine kadar hissediyordu.

"Özür dilerim Leyla, ama telafi edeceğim söz."

"Telafi edeceğin bir durum yok, her gün evimize geliyorsun ya bu bana yeter. Biz beraberiz ya, önemli olan o."

"Bu kadar anlayışlı olman, işimi zorlaştırıyor be kızım..."

"Neden ki ? Kocasının başının etini yiyen mahalle karıları gibi mi olmamı tercih ederdin?" Güldüğü sesine yansımıştı Yusuf Eymen'in.

"Bazen olsan da olur."

"Aman yok ya... öyle olmak istemem. Adamlar evden kaçıp gidiyordur. Gerçi kimisi hakediyor ama..."

"Haklısın. Hakediyorlardır."

"Yusuf... "

"Söyle canım..."

"Hadi uyu artık, göz kapaklarına direniyorsun resmen..."

"Seni öpsem sonra uyusam olmaz mı?"

Leyla heyecanla, "oluuur " demişti.

~

Gece gece sohbet perileri tutan Alparslan ve Elişeva birbirine söylenmekle meşguldü. Alparslan'a zehir olan uykusu, Elişeva'nın dertli dertli soylenmeleriyle devam ediyordu.

"Ne yapayım sevgilim, her şey onun için. Evet baya yoğunduk, bir çok sorumluluğu ona verdim ama hepsi kendisini geliştirmesi içindi. Yarın o başına geçecek şirketin. "

"Ben sana hak vermiyor değilim zaten. Ama... bu çocuklar evleneli şunun şurasında ne kadar oldu sanki. Gece kaçlara kadar çalışıp da evine gidiyor. Yusuf'umu arıyorum, çalışıyorum anne diyor. Gelin kızımı arıyorum, evdeyim Yusuf'u bekliyorum diyor. Sırasımıydı Allah aşkına. Yazık değil mi kıza, bize de yakın değil ki sürekli gelsin gitsin."

"Tamam güzelim, haklısın. Bu tarafı çok düşünemedim ama, beş altı ay oldu diye çok da takılmadım açıkçası."

"Hayatım ne farkeder. Çok uzun bir süre değil ki bu dediğin. Sonuçta kızımız evde tek kalıyor. Lütfen çocuğun üstune çok gitme. Evli artik o."

"Acelesi vardı sanki" huysuzca ve sessizce söylediği bu söz karısının kulağından kaçmamıştı.

"Alparslan.! Sana sebebini anlattı değil mi? Yuva kurup, Leyla'nın o evden, içine girdiği psikolojik durumdan uzaklaşmasını istediğini... gerçek niyetini bilmesem sana koltuk yolu gözükecek yine ama neyse artık."

"Evde ki tüm koltukları atacağım o olacak artık. Tehditlerinden de kurtulurum hem."

"Keyfin bilir, yere döşeğini serer öyle yatarsın o zaman."

"Yahu kaç yaşına geldik, hala koltuk döşek diyorsun."

"Sen yaşlanmış olabilirsin tabi..."

"Hıh... Ben bu zamanın kıytırık gençlerine yaş çıkarırım hatun. Taşı sıksam suyu çıkar."

"Birine de laf etme be adam..."

"Onu bunu boşver.gel hadi.ayrica Yusuf Eymen'e daha dikkatli olacağım, söz."

"Söz mü?"

"Söz güzelim..." yine karısının gönlünü almayı başarmıştı Alparslan. Elişeva da vermek için dünden razıydı zaten. Yıllarını aşk ve sevgiyle, bazen de tatlı tartışmalarla taçlandırmışlardı.

 

 

 

 

 

Bölüm : 13.05.2025 11:26 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...