"Eymeenn..?"
"Ne istiyorsun?" Aybala dudaklarını ısırarak, "nerden anladın ya..?" Yusuf Eymen ikizinin taklidini yapmış, nereden anladığını klasik bir Aybala isteme tarzıyla kendisine göstermişti.
"Çok çirkin ve komik oluyorsun, bir daha taklidimi yap- yapmaya çalışma mumkünse"
"Güzel dursun diye yapamadım zaten."
"Neyse, tartışacak havamda değilim, yarın bir arkadaşımın düğünü var gitmesem ayıp olur, tükkanımı açar mısın?"
"Senin yardımcın yok muydu?"
"Ya kız tek başına nasıl yetişsin acaba çok zeki kardeşim?"
"Ne bileyim boncuk, yarın evde dinlenme planları yapıyordum.." ikizine sarılarak, "lütfenn... az idare ediver işte"
"Az daha yalvarırsan olur " Kollarını açıp omzuna vurmuştu. "Pislik yapma!"
"Hem işin düşsün hem de böyle yap, oh ne ala.."
"Akşam erken uyu tatlı çocuk, sabah geç kalma" anahtarı avucuna koyup konuşmasına fırsat vermeden odadan çıkmıştı.
~
"Hayır gelmiyorsun. Ben tek gideceğim."
"Ne var kızım gelsem sanki, hem kavalyen yok senin olmaz öyle."
"Kavalyeye ihtiyacım yok benim, istesem olacak çok kişi var merak etme"
"Sabrımla oynama Aybala! Yetmedi mi süründürdüğün?"
"Sen sürünmek görmemişsin, bir şey yapmıyorum ben."
"Sorun da o zaten. Neyse sabah alırım seni çıkarız beraber."
"Kendin git sen. ben kendim giderim"
"Saat kaçta hazır olursun ? "
"Onda buluşuruz. " tavrından ödün vermeden, teklifini kabul etmişti.
"Tamam, sakın beni atlatma, attığın adımı bilirim senin"
"Onda kapıda olmazsan, bulamazsın beni" saçlarını savurarak, içeri girmişti. Asaf'ın aklından geçen tek şey, "iflahımı kurutacak anasını satayım. Ağzıma s* , nasıl olsa hakettik. "
~
YARIN
Aybala hazır olduğu gibi aşağıya inmiş bahçeye çıkmıştı. Bugün kafeyi Yusuf Eymen açacaktı. O yüzden rahattı. Asaf normalde dakik bir insandı ama Aybala bilerek ona on kala inmişti. Onu göremezse kendi aracına binip gidecekti. Kapıya çıkar çıkmaz arabasına yaslanarak bekleyen Asaf'ı görmüştü. Siyah bir takım giymişti. O kadar yakışıklı ve ulaşılmaz duruyordu ki, ona kattığı havadan bi haberdi. İçine giydiği siyah gömlek keskin hatlarını daha belirgin kılmıştı. Çeketini çıkarıp arabaya koyduğunu gördü. Asaf pek sevmezdi üzerinde fazla birşey olmasını. Muhtemelen hava da sıcak diye bunalmıştı. Ama... ama böyle de atletik vücud yapısı çok dikkat çekiyordu. Gelmemesini söylemişti ama dinleyen kimdi. Aybala ise onun aksine gözlerini daha belirgin kılan zümrüt yeşili bir elbise giymişti. Belden oturmalı prenses model bir abiyeydi. Saçlarını ise örgülü bir topuz yapmıştı. Elinde ki inci model çantasıyla göz kamaştırıyordu. Asaf'ın yanına gittiğinde, aşağı inen adem elması dikkatini çekti. Bir kaç saniye öylece baktıktan sonra, "b-bu fazla olmamış mı? Senin mi düğünün var?" İltifattan yoksun adam nolucak diye düşündü. İnsan, bir kaç güzel kelam etse hiç birşeyi eksilmezdi ama nerde..."
"Sağol, sende çok şıksın. İltifatın için teşekkür ederim bay hanzo" Neşesi yerine gelmiş gibiydi Ali Asaf'ın. Aybala'nın elini tutup öptükten sonra gözlerinin en derinine bakarak, içten duygularını fısıldamıştı. "Geline haksızlık değil mi? İnsanları gölgende bırakmak haksızlık sanki.." Bu adamın canına kastı mı vardı? Yüzünün yanmasıyla kızardığına adı gibi emindi. Kalbinden hiç bahsetmiyordu bile.
"A-asaf... geç kalacağız, gidelim mi?" Hala dahi yelkenleri suya indirmeyen kızla, gülerek aracın kapısını açmış, oturduğuna emin olduktan sonra kendi tarafına geçmişti. Şoför koltuğuna oturduktan sonra camdan dışarıya bakan kızla keyfi yerine gelmişti. Utanınca böyle sessizleştiğini biliyordu. Gidecekleri mekana geldiklerinde, aracını parkedip kolunu kıza uzatmış girmesini bekledikten sonra beraber içeriye doğru yürümüşlerdi. Aybala, Gözüne kestirdiği bir yeri Asaf'a işaret ederek,"şuraya geçelim mi?" Demişti. Asaf onu onaylayınca o tarafa gitmişlerdi. Aybala tam oturacakken Asaf ondan önce davranıp sandalyeyi çekip oturmasını beklemişti. Bu duruma şaşıran Aybala, kaşlarını kaldırıp dudaklarını hafif büzmüş başını aşağı yukarı sallamıştı. Onun bu tavrına karşılık, Asaf "Niye şaşırıyorsun Ay güzeli, ne kabalığımı gördün?"
Aybala düşünür gibi yapıp, konuşmuştu. "Iııı kabalık demeyelim de, böyle incelikler de gördüm sayılmaz..."
"Bundan sonra görmeye alışsan iyi edersin.."
"Valla... bak orası sana bağlı işte."
"Yine mi aynı konu?" Aybala'nın kastettiği, ondan bir çift seni seviyorum sözü duymaktı. Bunu hakettiğini düşünüyordu. Onca çelişki ve yaşanan hadiselerden sonra buna ihtiyacı vardı. Ama Asaf gibi ketum bir insan bu konuda onu zorlamaktan geri durmuyordu.
İnsan... binbir çeşit huydan ibaret.
"Hıı aynen.."
İçeriye giren gelin ve damatla dikkatlerini onlara vermişlerdi. Aybala gördüğü görüntülerin, yaşanan bu anın hayalini gerçek olarak yaşayabilecek mi çok merak ediyor, heyecanlanmasına engel olamıyordu. Zira bu düşüncelerin hayali inanılmaz muhteşemdi.
Dans eden çifti, elini çenesinin altına almış hayranlıkla seyrediyordu Aybala. Onun bu halini gören Asaf da bu anın hayali içinde, hayranlıkla genç kızı süzüyordu. Gelin ve damat yerine geçtikten bir süre sonra Aybala hediyesini vermek üzere Asaf ile beraber yanlarına gitmişti. Yanlarına gidince onu gören arkadaşı memnun olduğu çokça belli olan bakışlarla Aybala'ya bakıyordu. "Gelmişsin..?"
Aybala, gülerek "geleceğim tabi, gelmez miyim hiç?" Arkadaşı Merve'nin bakışları Asaf'a kaymış ve "hoşgeldiniz" demişti. "Hoşbuldum, tebrik ederim bir ömür mutluluklar dilerim" Merve'nin eşiyle de selamlaşan Asaf'a, eşi teşekkürlerlerini iletmişti. "Teşekkür ederiz kardeşim, ayaklarınıza sağlık" başıyla teşekkürü kabul etmişti Asaf. Merve Asaf'ı işaret ederek "erkek arkadaşın mı?" Diye sormuştu.
"A yok, komşumuz olur kendisi. Çocukluk arkadaşım.." hiç öyle görünmese de, Merve birşey dememişti. Hediyesini takdim ettikten sonra yerlerine geçip, ikramlardan yemişlerdi. Yerinde huzursuzca oturan adamın içi içini yediğinin farkındaydı Aybala lakin kendisi bunu istemişti. Daha fazla dayanamayan Asaf sormadan duramadı. "Neden arkadaşına erkek arkadaşın olduğumu söylemedin?"
Aybala şaşırak, "erkek arkadaşım mı?" Huzursuzca yerinden kıpırdayan Asaf, sabırsızca, "Evet! Erkek arkadaşın."
"Benim neden haberim yok? Ben herhangi bir teklif aldığımı ya da aşk itirafı falan hatırlamıyorum."
"Deli etme adamı Aybala! Ne demek erkek arkadaşım değil de, komşumuz!"
"Değil misin?"
"Aynen haklısın komşunuzum, komşumsun."
"Öyle."
"Şimdi sen, seni sevdiğimi söylemezsem kabul etmeyecek misin?"
"Hayır"
"İyi."
"İyi."
Pasta ikramını yerken eline bulaşan kremayla birde yaptığı konuşmanın hararetinden olsa gerek yüzüne su çarpmak istedi. "Ben bir lavaboya gidiyorum" elini göstererek yerinden kalkarken "Tamam bende şunu yiyip geliyorum arkandan" Aybala Asaf'ı onaylayıp lavaboya gitmişti. O sıra telefonu çalmıştı Asaf'ın son lokmasını yedikten sonra konuşarak düğün alanından çıkıp lavaboların olduğu tarafa gitmişti. Gördüğü manzarayla beyninden vurulmuşa döndü. Kan sıçramıştı beynine, nasıl gittiğini bilmiyor adeta uçan tekmeyle Aybala'yı köşeye sıkıştırmış kolunu baştan aşağıya okşayan adamı yere serdikten sonra kafasını adamın yüzüne gömmüştü. Köşede titreyen kız, göz yaşları içinde zar zor ayaklanıp adamın üzerinde yumruklarını sallayan adamın kolunu tutup durdurmuştu. "D-du-dur artık a-adamı öldüreceksin." Sesleri duyan bir kaç kişi onları ayırmaya çalışıyordu. O arbede de, Tir tir titreyen kızın halini farkedince zar zor yüzü dağılmış adamın üstünden kalkmıştı. Nefes nefese kızın yüzünü avuçlarına alacakken, eline bulaşan kanı farkedince geri çekmişti. "İyi misin? Başka birsey yaptı o şerefsiz?" Başını hızlıca olumsuz sallayan kız, "gidelim, lütfen..."
"Önce şu şerefsizi halledeyim."
"Yeter! Öldürmek mi istiyorsun?"
"Böyleleri ölmeyi hakediyor ! Orası ayrı. Polise teslim edeceğim."
Yerdeki Adamı işaret ederek, "görmüyor musun ne halde kalkamaz zaten. Buradakiler teslim eder gidelim hadi"
"Tamam sakin ol, ifade vermemiz de gerekecek, neyse hallederiz bir şekilde. Bekle hemen geliyorum." Ellerini gelişi güzel, hızla yıkayıp kızı tuttuğu gibi kendine çekmişti. "Keşke seni yanlız bırakmasaydım, nasıl oldu anlatmak ister misin?"
"Lavabodan çıkınca, konuşmak istediğini söyledi. Niyetini anlayınca yoluma devam etmek istemiştim, a-ama köşeye sıkı-..." hıçkıran kızı daha çok kendine çekip saçlarına öpücük konduruyordu. Aybala kendini o kadar çaresiz ve kötü hissetmişti ki, kolunu söküp atmak istiyordu adeta. Daha da ileriye gidecekken Asaf yetişmişti.
"Şşşhhh tamam, tamam yavrum anlatma. Anlatma daha fazla.." içinde kaynayan öfke kazanı ateşini harlasa da kendine hakim olmak için son derece zorluyordu kendini. Zaten kız yaprak misali titriyordu. Onu daha fazla korkutmak istemedi.
"Engel olmaya çalıştım, yemin ederim ama gücüm yet-.."
"Saçmalama Aybala! Nasıl böyle birşeyin açıklamasını yaparsın?"
"B-bilmiyorum kendini çok kötü hissettim. "
"Kötü hissetmesi gereken, sen değilsin. Unut bunu. " Elinden tuttuğu gibi araca bindirip yola çıkmışlardı.
"Eve gidip güzel bir duş al ve uyu. Senin yanına uğrayacağım sonra."
"Eve gitmek istemiyorum."
"Tamam. Nereye istersen..?"
"Sağa, müsait bir yere çeker misin? Sadece, sadece biraz sessizce oturmak istiyorum" kızı ikiletmeyip müsait bir kenara çekip kontağı kapatmıştı. Kızın suskun ve üzgün hali yüreğini dağlamıştı. Ellerini tutup yüzünü kendisine çevirmişti. "Helak oldun ağlamaktan, kurban olduğum gözlerin kıpkırmızı oldu yavrum, ölürüm sana..."
"Asaf..? Biliyorum yeri değil ama dizlerine uzanabilir miyim?"
"Tabi ki, sen nasıl istersen gel arkaya geçelim burda rahat edemezsin."
Aracın arka koltuğuna geçip oturmuş, dizlerine başını koyan kızın saçlarını seve seve uyumasına sebep olmuştu. Ceketini üzerine koymuş, üşüyebilme ihtimalini engellemek istemişti. Aklına gelen olaylar nabzının hızlanmasına, aklını kaçıracak kadar öfkelenmesine sebep oluyordu. Ara ara kızın başına öpücük kondurup gözünü bir an olsun üzerinden eksik etmiyordu. Gözünden sakındığı kadına dokunan elleri kıramamak içine otursa da, onu daha fazla korkutmak istememişti. Bir saat, tamı tamına bir saat uyuduktan sonra uyanan kızı eve bırakıp dinlenmesini söylemiş, karakol vs. Şikayet işini halletmisti. Koşuşturma içinde resmen akşam olmuştu. Kıza yanına ugrayacağına dair mesaj attıktan sonra aracına binip yola çıkmıştı.
Bir daha ki bölüm Yusuf Eymen'e özel olabilir arkadaşlar, yorumlarınızı merak ediyorum, yıldızları yakmadan geçmeyelim.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
26.23k Okunma |
2.87k Oy |
0 Takip |
74 Bölümlü Kitap |