Yeni kitabım Aşk Kapınızda yayındaaa. Hepinizi bekliyorum 🌸💗
🖱️🖱️🖱️
“Sessiz olmamız gerekiyor aşklarım. Anne daha yeni uyudu. Biliyorum acıktınız ama sütünüz sadece yirmi saniye sonra hazır.”
Kulağıma uzaktan ama bir o kadar da tanıdık sesler geliyordu. O kadar huzurlu hissettiriyordu ki, gözümü açmasam bile az çok ne yaptıklarını anlayabilmek…sanırım ömrüm boyunca anne olmanın bana katmış olacağı en büyük güçtü.
Hafifçe sağıma doğru döndüm. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda iki bebeğimizi de yatağımıza yatırmış, ellerinde biberonlarını sallayan kocam beni kocaman bir gülümsemeyle karşıladı.
Ona sahip olduğum için ne kadar şanslı hissettiğimi daha önce söylemiştim değil mi?
“Anne uyandı çocuklar, basıldık.”
Ayliz ve Bulut’un tam arasına başımı yasladığımda ikisinin de ilgisi benden taraf dönmüş ve minnacık ellerini bana doğru uzatarak dokunmaya başlamışlardı.
“Hop hop, o benim karım size ne oluyor?”
Yattığım yerden sessizce gelirken bir yandan da iki canımın bana uzattıkları ellerini tutuyordum.
Hastaneden çıkalı dört gün olmuştu. Babam ve Dağhan şu üç gündür peşimizde divane olurlarken Sahra hala bizde kalıyordu. Çünkü benim aniden olabileceğini düşündüğü sancılarıma en yakın bu şekilde müdahale edebileceğini söylediğinden ne Doğan ne de babam onu asla gönderme taraftarı değildi.
Tabi ki bu durumdan tek muzdarip olan biricik Dağhan oluyordu. Bu dört ay onları aynı eve bir yastıkta kocayacak şekilde soktuğundan uzun sayılabilecek bie zamandır karısı ile uyuyan Dağhan dediği üzere karısı olmadan uyuyamıyordu.
Sahra ile çok net bir dille, ‘ben yokken nasıl uyuduysa üç beş gün yine uyur’ diyip buradan gitmeden önce içtiği bitki çayına mütemadiyen uyku ilacı ekliyordu.
Evet evet, biz eltiler olarak çok fenaydık.
E ne diyelim, Allah Kılıç erkeklerine akıl versin. Çünkü biz onu fazlasıyla alıyoruz.
“Sabah sabah bu ne güzel bir uyandırılma şekli, alışırım ben ama.”
Doğan’da bana doğru uzanıp dudağıma minik bir öpücük kondurarak şu dört gündür çalıştığı gibi iki eliyle bebeklerimizin biberonlarını ağızlarına tutarak sütlerini içirmeye başladı.
Çok iştahlılardı ve doktorun kontrolüyle her iki saatte bir emziriyordum.
Şu dört gündür zaten karnımda değillermiş gibi hayatım öylesine değişmişti ki, o kadar tamamlanmış gibi hissediyordum ki, öncesinde nasıl bu şekilde taşıyabiliyormuşum diye düşünmek zorunda kalıyordum.
“Annesi, Sahra sana kahvaltı hazırladı. Pardon, bize hazırladı çünkü kardeşim olacak dağ ayısı da sabahın altısında buradaydı.”
Gözleriniz devirerek biberonları tutmaya devam etti.
Bu adam git gide tatlı oluyordu ama!
“Adam karısını özlüyor Doğan.”
Yine gözlerini devirdi.
Öyle mi efendim? Peki ya.
“Sahra doğurduğunda onlarda kalacağım süre boyunca sen beni hiç özlemeyeceksin sanırım?”
Az önce devirdiği gözleri bu defa kocaman açılırken kendi kendine cıklamaya başladı.
“Ne alakası var canım, ben sensiz uyuya- doğru bizim ibnenin de bahanesi buydu.” Bakışları çocuklara düştü. “Baba pis, baba kaka, ne ayıp. Siz duymayın beni tamam mı?” Tekrardan bana döndü. “Sahra hamile mi?”
O an tam olarak ne olduğunu anlayamasam da kapı kırılmak ister gibi açıldı ve içeriye doğru yuvarlanarak Dağhan girdi.
“Sahra hamile mi!”
Ya al işte, bunların zeka seviyesi konu biz olunca neden bu kadar azalıyordu bir çözsem zaten!
Sütlerini içerken dalmaya başlayan bebelerim sesten etkilenmemeleri için yatağımdan yavaşça doğrulup hala yerde duran Dağhan’ın başına adımladım.
“Dağhan, yengecim salak mısın sen?”
Hemen başını salladı.
“Evet yenge, şüphen mi vardı?”
Kahkaha atmamak için dudaklarımı dişlerken kocam bebişlerimizi yataklarına yatırıp yanıma geldi. Geldiği gibi de kardeşinin ensesine hatrı sayılır bir sertlikte yapıştırıp yerden kendisini bir çöp poşeti edasıyla kaldırdı.
“La oğlum, seni savunuyordum ben.”
Yalan.
“Örnek verdi benim karım, doğurduğunda bende onlara gideceğim diye.”
Dağhan sanki dünyanın en güzel haberini alır gibi Doğan’a sarılırken ben hala aralarındaki kafayı çözmeye çalışıyordum.
“Kendi deliliğimden kattım ben onlara kızım. Sende de var ya hani kurban olduğum o deli damarı, onlarda da var. Anaları kim be!”
Hah yazarımız da gelmiş hoş gelmiş. Siz zaten kendisini tanıyorsunuzdur o yüzden tanışma kısmını başka kitaplara bırakıyorum ben.
“Ben baba mı oluyorum abi.”
“Ya sabır ya selamet!”
Dağhan’ın omzundan tutup yatağın kenarındaki pufa oturttu ve önüne çöktü. Bense onlarla ilgilenmeyi bırakıp sanki dört gündür kucağımdan indirmeyen ben değilmişim gibi bir defa gördüğüm andaki heyecanımla bebeklerimin yanına adımladım.
Hava çok güzeldi, sıcaktı ama üzerlerine ince bir örtü yine de örtüyordum. Aklım çıkıyordu üşürlerde hasta olurlar diye.
“Bak burada hamile olan kimse yok koçum tamam mı?”
O sırada içeri her zamanki gibi Sahra girerken yüzündeki şok olmuş ifade tam olarak kocasına baktığından dolayıydı. Benim de kocam bir anda benim olmayan bebeğim için ağlasa, benim de şokum şoka girerdi.
“Hira, yavrukuşum bir bakar mısın?”
Yavaşça yanına gittim. Kapının yanından geçtiğimiz gibi kolumu tutup kocaman gözlerle bana döndü.
“Dağhan benim hamile olduğumu nereden biliyor!”
İşte evet, ben Allah’ın sevdiği kuluyum. Bu yüzden ağzımdan ne çıkarsa şıp diye oluyor.
Bu bölümden sonra yazarımın “Mum Işığı Külleri” kitabına gitmezseniz umarım okuduğunuz bir başka kitap mutsuz sonla biter amin.
“Bakın ben demiyorum, bu çatlak Hira diyor bunları. Ama bende sizi bekleriiim.”
“Sen hamile misin?”
Hızla başını salladı.
Demek ki bu kız günlerdir sürekli hava alacağım ayağına banyoya girip de yarım saat çıkmıyordu. Valla ne yalan söyliyeyim tuvaletin kokusunu çekmek istediğini düşünmek yerine benden bıktığını sanarak ağladığım birkaç saatim olmuştu.
Ah bu lohusalık, tam başa belaydı.
“Ayyy çok sevindim Sahra! Ay bizimkilere kardeş geliyor kardeş!”
O da dolu gözleriyle bana sarılırken bir yandan da kendi kendine söylenmeye devam ediyordu.
“Ben o kadar plan ayarladım, sürpriz yapacaktım. Nasıl öğrendi ki o şimdi? Sana bile söyleyemedim ben.”
Yüzümdeki kocaman tebessümle yaşlarını sildim.
“Canikom o öğrenmedi ki, Doğan Dağhan’ın sensiz uyumadığı teorisini çürütmek isterken bende kendisinden örnek verdim. Eğer dedim Sahra doğurduğunda ben onlarda kaldığım gecelerde bir defa yanıma gel seni ne yapacağım derken Dağhan içeri girdi. Oradan yanlış anladı.”
“Ya Sahra gel şu kocanı al benim başımdan. Anlamıyor senin hamile olmadığını. Ben bebeklerimle hasret gidereceğim.”
Doğan beni de kolumdan tutup içeriye çekerken sesli bir kahkaha attım.
Tabi ki bir diğer bebeği bendim.
“Aramızda kalsın ama Sahra gerçekten hamileymiş. Amca oluyorsun yakışıklı.”
Kollarını sıkıca sararken Ayliz yüksek bir sesle ağlamaya başladı. Ki bu tabi ki kardeşini de uyandırdı.
“Eyvah Eyvah ben şimdiden paylaşılamıyorsam siz yandınız haberiniz olsun.”
🖱️🖱️🖱️
3 gün sonra…
“Tamam da adam demeyecek mi bir anda neden herkes hediyeleşiyor diye? O kadar mı mal benim kardeşim?” Tekrardan başını sallayıp devam etti. “Çok doğru söylüyorsunuz benim kardeşim malın önde gideni.”
Tabi ki bizim evimizdeydik. Sahra kocaman bir masa hazırlamış ve Dağhan’ı evden şutlamak için zibilyon tane iş kilitlemişti.
Bizde hazırlanıyorduk. Çünkü Sahra video çekeceğini söylemişti ve yıllar sonra kendimi lohusalık sendromu adı altında paçoz bir şekilde görmeye dayanamazdım.
“Bak sakın çaktırma, yemin ederim yatağa almam seni. Sahra çok sıkı tembihledi.”
Omuzları düşerek siyah gömleğini düzeltti ve az önce kıpkırmızı ruj sürdüğüm dudağımı uzunca öptü.
Bu adamın kırmızı ruja zaafı vardı.
“Hadi gidelim.”
Peçeteye doğru uzanan elimi tutup belime sarıldı.
“Silme.”
“Ama videoda gözükecek. İleride çocuklarımız bizi böyle mi görsün yani?”
Tekrardan omzunu silkti.
“Babalarını, annelerini her an öpen bir adam olarak görmeleri bence hiç sıkıntı değil.”
Ah ah, kocam diye demiyorum ama çok güzel düşürüyordu insanı.
Ben Ayliz’i, Doğan da Bulut’u alarak aşağıya indiğimizde Dağhan gelmiş yemyeşil elbisesi ile onu karşılayan karısına avare avare bakınıyordu.
Benim bebişlerimin haberini nasıl verdiğimi hatırlıyorsunuz değil mi?
“N- ne oluyor Sahra? Bir yere mi gidiyoruz?”
Sahra başını iki yana sallarken ellerini tutup koltuğa oturttu Dağhan’ı. Kamera salonun girişinde ve masanın üzerinde olmak üzere iki yerdeyi ve kör nokta kalmayacak şekilde her tarafı görüyordu.
“Şimdi sana bir hediye vereceğim. Ama bu hediye senin uzun süreli bir hediyen olacak çünkü… neyse açınca göreceksin zaten. Çok uzatmak istemiyorum, ellerim titriyor zaten heyecandan. O yüzden bir an önce aç hediyeni.”
Paketin içinden göz bandı ve uçurtma çıkarken ikimizden nefesimizi tutmuş karşımızdaki iki deliyi izliyorduk.
“Ama, bunlar ne alaka ki?”
Sahra yine gülerek elini tuttu ve bu defa bize de işaret ederek masaya doğru ilerlemeye başladı.
“Bugün yemekler benden. Ama kocamın yemeğini en son vereceğim.”
Hepimizin tabaklarını yemeklerini tek tek servis ederken ben bir gözüm onda bir gözüm pusetlerinde uyuyan bebeklerimde Dağhan’ın olayı çakmasını bekliyordum.
Sıra nihayet onun tabağına geldiğinde Sahra tabağına bir kağıt örtüp üzerine bıraktı ve yerine geçti.
“Ama aşkım bana ye-“ işte o an kağıdı kaldırdığında gördüğü yazı ile aniden sandalyesinden kalmış ve Sahra’ya dönmüştü.
“Gerçekten mi? Be-ben baba mı oluyorum? Bizim bebeğimiz mi oluyor?”
İkisi de ağlarken Sahra başını sallayıp kocaman sarıldı kocasına. Onları böyle izlemek sanki kendi çocuklarımın hallerini izlemek gibi hissettirirken ağlamamak imkansız bir hale geliyordu.
“Acaba biz nir tane daha mı yapsak? Bu sefer kafamdan aşağıya kaynar su döküp haber verirsin nasıl fikir?”
Doğan’ın bana doğru fısıldamasıyla hızla kenara çekildim.
“Hoşt, ben daha yeni doğrudum ve işi zirvede bırakmak istiyorum. Başka çocuk yok, kapattım dükkanı ben.”
Öyle mi der gibi bakarken boynuma ıslak bir öpücük bıraktı.
“Yapma bak vid-“
“Kırdığımız bilgisayar masanını hatırlıyor musun?”
İçime adeta ateş düşürmeye çalışıyordu.
“Yapma.”
“Bir yatak kırmayalım mı şimdi, bu beklemek gereken süre geçtiğinde?”
Eli bacağıma doğru uzandığında bedenime volt volt elektrik veriyorlardı.
“Beni çıldırtıyorsun biliyorsun değşl mi?”
İmali imali gülerek ellerini iki yana kaldırdı.
“Bende seni çok seviyorum hayatım. Öptüm en güzel yerinden.”
🖱️🖱️🖱️
Ama ben bunlara nasıl veda edeceğimi bilmiyorum ki….
Hepsi gibi Doğa ve Hira’da benim göz bebeğimdi ama ayrılık vakti maalesef geldi dostlar….
Onların hikayesi burada bitmedi, kendi evrenlerinde devam edecekler ama biz onları artık görmeyeceğiz 😭😭
Ben bu ağlama havası ile yeni kitaba bölüm yazarken siz yeni yayınladığım “AŞK KAPINIZDA” Kitabıma da bir bakar mısınııız.
Kocaman öpüldünüz.
Son defa soruyorum. Nasıldı bölüm?
😭🥺💗🌸
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
56.99k Okunma |
4.31k Oy |
0 Takip |
52 Bölümlü Kitap |