16. Bölüm:Operasyon 2
Bir kaç dakika geçikme oldu. Bu yüzden kusura bakmayın.
İyi okumalar diliyorum😘
Masaya döndüğümde Ateş ve Demir'in bahsettiği adamların masasına doğru dönüktüm. Arada sırada onları izliyordum. İki tane adam vardı, bunlar kimdi tam olarak bilmiyordum ama, biri uzun ve esmer iken diğeri orta boylu ve sarışındı. Sarışın olan arada bir buraya doğru bakıyordu bende ona baktığım sırada yanında ki adama bir şeyler söylüyordu. Etrafa bakmaya başladım, ne Demir ne de Ateş yoktu. Biraz tedirgin olmaya başlamıştım ve yine bunun suçlusu Ateş'di. Anlık sinirleri ile her şeyi mahvettiğinin farkında bile değildi, bunu onunla sonrasında konuşacaktım. Tekrar o masaya baktığımda esmer olan adam ile göz göze geldik, başka yöne döndüm ve rahatsız olmaya başlıyordum. Ateş onların yanına gitmemi söylemişti ancak bunu yapmayacaktım. Bunu sırf yalnız kalmam için söylemişti çünkü, emindim. Lavaboya gitmek için masadan ayrıldım. Herkes hafif bir müzik ile oynuyorken aralarından geçtim ve sonunda lavaboya geldiğimde ayna karşısına geçip rahat bir nefes almıştım. Telefonum arabada kaldığı için Demir'e veya Ateş'e yazamıyordum. Derin bir nefes alıp verdim ve lavabodan çıktım. Bir kez daha bizim masaya doğru gittim ve onların masasına baktım. İki adam da yoktu. Etrafa baktığımda ikiside görünmüyordu, yavaşça onların masasına doğru ilerlediğimde masalarının hemen yanında bir kapı gördüm. Bir kez daha etrafıma baktım ve yavaşça kapıyı açtım.
Bir odaya değil, merdivene çıkıyordu. Sessizce merdivenlerden yukarıya doğru çıkmaya başladım. Merdivenlerden çıkmaya devam ederken yukarıya doğru baktım ve bir sonra ki katın merdivenlerinin karanlık olduğunu gördüm. Olduğum yerde durdum ve geri mi dönsem yoksa devam mı etsem diye düşünmeye başladım. Korkmaya başlamıştım bu yüzden kalbim hızlı bir şekilde atıyordu, sesini bile duyuyordum. Sessiz ve kendimle konuşarak, "Sakin ol Alev. Sadece bir kat. Bir şey yok, hiç bir şey yok." Dedim, derin bir nefes aldım ve çıkmaya devam ettim. Çıktıkça ışık azalıyordu ve görüşüm giderek ışık ile birlikte azalıyordu. Daha yavaş çıkmaya başladım ve olduğum yer tamamen karanlık olduğunda, önce bir kapı sesi, ardından ise birinin hızla merdivenlerden indiğini duydum. Kalp atışlarım daha da hızlanıyordu ve ellerim titriyordu. Tekrar aşağıya inemezdim. Etrafıma baktım ve kapı bile yoktu. Ayağımda ki topuklulara uzandım onları çıkarttım ve merdivenlerden inme kararı aldım.
Tam bu sırada bir silah sesi duydum. Ardından merdivenlerden gelen adım seslerinin son bulduğunu duydum. Korkum her saniye giderek artarken üzerinde durduğum basamakta öylece kalmıştım. İki seçenek vardı ya vuran bizimkilerdi, ya da vurulan...
Ateş'in veya Demir'in zarar görmüş olabileceğinin korkusuyla hiç düşünmeden elimde ki topukluları bırakıp, yukarıya çıkmaya başladım. Bir kat çıktığımda merdivenler hâlâ karanlıktı. Çıkmaya devam ederken ayağımın bir şeye çarptığını hissettim. Sert değil, yumuşaktı. Tıpkı bir insan bedeni gibi. Karanlık olduğu için kan görmüyordum ama bizimkilerden olmadığına emindim. Yavaş yavaş kan kokusu geliyordu, midem bulanmaya başladığı için yukarıya çıkmaya devam ettim. Merdivenlerin sonuna geldiğimde bir kapı gördüm, yanında teras yazıyordu. İçeriye girmekten başka şansım yoktu. Kapıyı açtığımda ilk gmrdüğüm kişi Ateş'di. Üzerinde kan vardı ama ona ait değildi, hızla gözümü üzerinden çekip, yüzüne baktım. Elinde ki silahı cebine koydu ve yanıma koştu.
"Sen neden buradasın?" Diye sormuştu ama cevap beklemiyordu. Kolumu tuttu ve hızla bir duvarın arkasına geçti. Kolum ile yönlendirirken beni duvarın arkasında koydu ve sırtım sertçe duvara çarptım. Kısık ses ile inlediğim de o da önüme geçti yüzü bana dönüktü.
"Şuan bu terasta bizimle birlikte üç adam daha var." Dedi, sessiz konuşuyordu. Bende sessizce konuşarak ona cevap verdim. "Senin yüzünden buraya geldim." Beni ilk gördüğünde ki sorusunu cevapladım. "Bunları sonra konuşucaz, senin buradan gitmen gerek. Silahın yok ve adamlar birazdan bizi görür." Hâlâ sessiz konuşuyordu. Her konuştuğunda nefesini yüzümde hissediyordum. O kadar yakındık. "Aşağıda polisler var. Herkes kaçtı." Dediğinde elim ile ağzımı tuttum. Ellerim titrediğini fark etti. "Korkma, birazdan buradan çıkacağız." Elimi ağzımdan çektim. Hâlâ korkuyordum.
"Demir nerede?" Diye sordum. Cevap vermek için dudaklarını araladığı sırada ikmizde ayak sesleri duyduk. korkuyla, "Ateş." Dedim, işaret parmağını dudaklarımın üzerine koydu ve susmama sebep oldu. Artık daha çok korkuyordum ve kalbim yerinden çıkacak gibiydi. Ateş bana sırtını döndü ve kendisiyle beni saklamaya çalışırken, cebinde ki silahı çıkarttı. Silahı olacaklara karşı büyük bir tedbir ile tutuyordu. Nasıl olmuştu bilmiyorum ama Ateş'in sırtında bile kan vardı. Bu görüntü midemi bulandırmıştı. Ben yokken burada neler olmuştu? Umarım Demir şuan iyidir. Ateş bana bakmıyorken az öncenin aksine sesli bir şekilde, "Alev çök ve gözlerini kapat." Sorgulamadan büyük bir korkuyla dediğini yaptım. Silah sesleri duymaya başlamıştım, Ateş hâlâ önümdeydi. Sonra önümden çekildiğini hissettim ve kulaklarımı da kapattım. Silah sesleri susmaya başlamıştı, yavaşça gözlerimi açmaya başladım, ellerim hâlâ kulağımdaydı. Tamamen gözlerimi açtığımda gördüğüm görüntü ile çığlık attım.
Devam edecek...
Bölümü nasıl buldunuz?
Düşüncelerinizi bekliyor olacağım 💖💖
Bir sonra ki bölümde görüşmek üzere ✨
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
8.87k Okunma |
684 Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |