26. Bölüm

Kâbus.

Helena
yazarhelena

25. Bölüm; Kâbus.

 

Demir ile dolu dolu ettiğimiz sohbetin ardından okul için alış verişe çıkmaya karar verdik. Demir Ateş'i aradı ve Ateş, tereddüt etse de kabul etti, o da işlerini halledip kendisinin de yanımıza geleceğini söylemişti.

 

"Alev halâ hazır değil misin? Acele et lütfen." Demir'in içerden bana seslendiğini duyunca çantamı da aldım ve odamdan çıktım. "Geldim geldim." Yanına gittim ve evden hemen çıktık.

 

Arabaya bindiğimiz de Demir her zaman olduğu gibi random bir şarkı açtı ve arabayı sürmeye başladı. Müzik eşliğinde yola devam ederken telefonum çaldı ve Demir müziğin sesini kıstı. Arayan Ateş'ti.

 

"Alo?" Dedim ve bir kaç saniye boyunca cevap vermesini bekledim.

"Neredesiniz?" Diye sorunca, nerede olduğumuza bakmak için yola döndüm ardından, "bir kaç dakika sonra AVM'de oluruz." Dedim.

"Ben geldim bile. Fazla bekletmeden burada olun." Yine emir vermeler ve Ateş Sönmez.

"Emredersiniz, efendim." Diye cevap verdiğimde kahkaha attığını duydum. Her ne kadar sinirimi bozuyor olsa da onunla birlikte bende güldüm. "Görüşürüz minik." Dedi ve bir şey dahi dememi beklemeden telefonu suratıma kapattı. Telefon ekranına bakarken sesli bir şekilde, "kendini beğenmiş ukala." Dediğimde Demir'in güldüğünü duydum.

"Ne oldu, neye gülüyorsun?" Diye sordum. Gülümseyerek,

"Önce normal ve sıkıcı, ardından karşılıklı laflaşma ve hemen sonra alaylı konuşmalar. Ha, bir de alaylı kahkahalar. En sonunda ise hakaret." Dedi konuşmamızın içeriğini özetleyerek. Ve bir kez daha güldü.

"Gerçekten çok garipsiniz." Dediğinde ben de güldüm.

"Ateş yüzünden." Diye cevap verdim.

Demir arabayı durdurdu ve geldiğimizi anladım. Arabadan inerken,

"Bence ikiniz de normal değilsiniz." Dedi ve önden ilerlemeye başladı. Arkasından onu takip ederken konuşmaya başladım. "Ben gayet normal olduğumu düşünüyorum. Yoksa değil miyim? Neyim garip? Bence normalim. Hem, normal olmayan insanlar..." Demir aniden durunca bende sustum ve durdum.

"Alev ne olur iki dakika susup nefes al." Dediğinde alt dudağımı ısırdım.

"Ben. Özür dilerim." Dediğim de Demir sesli bir kahkaha attı.

"Özür dilemene gerek yoktu. Ama lütfen tane tane konuş." Dedi ve gülümseyerek kolumdan çekiştirip yürümeye devam etti.

 

AVM'nin girişine geldiğimiz de kıyafet ve çanta kontrollerinden sonra içeri girdik.

Demir yine ciddi ve hüzünlü bakmaya başlamıştı. "Bir sorun mu var?" Diye sorduğumda durdu ve, "Aslı okula gidiyormudur? Gerçi, kaçıran adam ödül veriyormuş gibi birde okutacak değil ya." Derin bir nefes alıp verdim.

"Yine benim yüzümden aklına geldi öyle değil mi?" Diye sordum.

"O yıllardır hiç aklımdan çıkmadı zaten. Ama sen varken daha çok aklıma geliyor, evet." Dedi ve gözlerini benden kaçırdı. "Yani, ben ne derim bilmiyorum. Özür dilerim Demir." Dediğim de tekrar bana bakması için ona bakıyordum.

"Özür dilemene gerek yok Alev." Dedi ve bana bakıp gülümsedi. Normal değil, acıyla gülümsedi. Bende sadece gülümsedim.

"Hadi Ateş'in yanına gidelim yoksa yiyecek bizi."

 

"O nerede ki?" Diye sordum. Etrafa göz gezdirdi ve eliyle bir yeri gösterip gülümsedi. "İşte şurada." Dedi ve gösterdiği yere baktım. Ateş, biraz uzağımız da duran oturma alanlarından birine geçmiş ve telefonuna bakıyordu. Buradan bakınca bile o kadar çekici görünüyordu ki, anlatamam. Simsiyah giyinmişti. Tişörtünden vücut hatları belli oluyordu. Kendimi bir sapık gibi hissedince gözümü ondan ayırdım.

"Gelmeyi düşünüyor musun? Korkma, ısırmaz." Demir Ateş'e baktığımın farkındaydı ve yanımdan gülerek geçti.

Ateş bizi fark edince ayağa kalktı.

 

"Sonun da geldiniz, işi olan bendim sözde." Bu dediğini duymazdan geldim.

"Evet, ne yapıyoruz?" Diye sordum. Demir omuz silkti.

"Aç mısınız? Önce yemek yiyelim." Demir sanki tüm gün hiç bir şey yememiş gibi hızla Ateş'i onayladı. Yemek yemeği çok seviyordu.

Yemek yemeye geldik siparişlerimizi verdik. Yemekler geldiğinde Ateş ve Demir sohbet ederken ben onları duymuyordum bile. Bahar'ı düşünüyordum. Onu, nerede olduğunu, nasıl olduğunu, ne yaptığını ve neden yaptığını. Belki de şuan bunları özellikle de onun nasıl olduğunu düşünmem aptalcaydı. Ama bu elimde değildi. Bu yola girdiğimden beri görmeye başladığım kâbusların bir çoğunda artık o da vardı. Bazılarında benden özür diliyor, bazılarında ise beni öldürmeye çalışanlara yardım ediyordu. O şuan neredeydi? Ateş biliyor muydu acaba.

Aniden birinin bana seslendiğini duydum ve sıçrayarak yanımda oturan Demir'e döndüm.

"Efendim?" Dedim korkuyla.

"İyi misin? Korkutmak istememiştim ama iki saattir sana sesleniyoruz ve sen yanımda olmana rağmen hiç bir tepki vermiyorsun." Dediğinde sesli bir nefes verdim ve önüme döndüm. Ateş'in de bana endişe dolu gözlerle baktığını fark ettim.

"Ben, iyiyim. Dalmışım, afedersiniz." Dediğim de bu kez Ateş araya girdi.

"Ne düşünüyorsun?" Diye sorduğunda derin bir nefes aldım.

"Bahar'ı." Dedim sadece. Demir tabağına döndü ve Ateş bir kaç saniye ona bakıp tekrar bana döndü.

"Onun için endişeleniyor musun yoksa ona kızgın mısın?"

"İkisi de. Onun için endişeleniyorum çünkü o insanlar ona bile her şeyi yapabilir. Ve ona kızgınım, sanırım bunun nedenini açıklamama gerek yok."

Dediğimde Ateş sadece olumlu anlamda başını salladı.

"Onun için korkma. Evet, o insanlar kendi içlerindekilere de zarar verebilir. Ama Bahar şuan onların işine yarıyor, ona zarar vermezler." Dediğinde canımın yandığını hissettim. Bahar onların işine yarıyor, doğru ya.

Demir, konu Bahar olunca hiç bir şey söylemiyordu. Emin olmasam da; sanırım o Bahar'ı seviyordu. Her şey bittiğinde bize ne olacaktı? Bahar'a, Demir'e, Ateş'e ve bana. Ve biz artık hiç bir şey olmamış gibi hayatımıza nasıl devam edecektik? Ya da her şey bittiğinde Ateş ve Demir'de hayatımdan çıkacak, ben yalnız mı kalacaktım? Sanırım öyle olacaktı, çünkü artık Bahar yoktu.

"Kalkalım mı? İştahım kaçtı." Dediğim de ilk kalkan Demir oldu ve bizi beklemeden önden ilerledi.

"O neden böyle yapıyor?" Ateş derin bir nefes alıp verdi.

"Demir ve Bahar konuşuyormuş. Yani Bahar'ın hain olduğunu öğrenmeden önce. Öğrendiğimiz de Demir ona ulaşmaya çalışmış, ama Bahar özür dilediğini yazıp bir daha ona cevap vermemiş. O da senin gibi; Bahar'a kırgın ve kızgın." Demir kısa sürede Bahar'ı bu kadar nasıl sevebilmişti ki. Gerçi, benim de içimde Ateş'e karşı büyük bir bağlılık vardı. Ama yine de onlar bizim kadar görüşmüyordu bile.

"O geri döndüğünde onarması gereken bir sürü kalp var." Dediğimde Ateş güldü. Kaşlarımı çatıp ona baktım.

"O geri döner mi sence Alev?"

"Belki de."

"O artık bizden değil."

"Ya pişman olursa?"

"Pişman olsa bile ihanet etti o. Ve sebebi ne olursa olsun, ihanetin affı olmaz Alev." Dediğinde acıyla yutkundum. Gözlerim dolmuştu, Ateş haklıydı. Bahar bize ihanet etmişti ve artık onu bir daha affedemezdim. Affedemezdik.

 

Demir'in yanına gittiğimiz de her ne kadar keyfi olmasa da sohbet ettikçe keyfi yerine gelmeye başlamıştı. Ve alış veriş yapmaya başladık. Okul için bir kaç şey aldık ve Ateş ile Demir giyisi almak için bir mağazaya girdiğin de Ateş bana ne alsam diye sorup yine kendi istediklerini alıyordu. Demir ise saçma sapan şeyler deneyip eğleniyordu.

 

Bana da bir kaç şey aldıktan sonra hepimiz arabaya geçtik. Şoför koltuğunda Ateş vardı. Ben ve Demir ise arka koltuklara geçmiştik.

 

"Çok yoruldum lan, ben." Ateş bize döndü ve Demir'e bakarak,

"Mağazaların içinde çocuk gibi bir o yana, bir bu yana koşarsan ve sürekli bir şeyler deneyip durursan yorulursun tabii." Dedi ve gülüp önüne döndüğünde Arabayı çalıştırdı.

"Sizin ruhunuz yaşlanmış. Sizin gibi suratsızlarla alış verişe çıkılmaz." Dediğinde üçümüz de güldük.

 

Bir kaç dakika boyunca kimse konuşmamıştı, Demir bile. Başımı çevirip ona baktığımda uyuduğunu gördüm. Derin bir nefes alıp verdim ve bende başımı arkama yaslayıp gözlerimi kapattım.

 

"Sana Aslı'dan söz etti öyle değil mi?" Gözlerimi açtım ve başımı kaldırıp Ateş'e baktım.

"Evet." Dedim sadece.

"Bana sürekli senin ona ne kadar çok benzediğini söylüyor." Acıyla gülümsedim. "Evet, bana da." Dedim. Ateş'de derin bir nefes alıp verdi.

"Sence onu bulabilir miyiz?" diye sordu. "Bence o halâ yaşıyor ve biz onu bulacağız." Diye cevap verdim.

"Bahar'a bu kadar kızgın olmasının bir diğer sebebi de Aslı. Çünkü Bahar şu an Aslı'yı Demir'den ayıranlara yardım ediyor." Gözlerimi Ateş'in üzerinden çektim. O ise yola bakarken, arada bir de arabadaki aynadan bana bakıyordu.

Bunu umursamadım ve tekrardan arkama yaslanıp gözlerimi kapattım.

 

Yarım saat sonra.

 

"Alev." Ateş'in bana seslendiğini duydum ama hiçbir cevap vermedim. Birkaç saniye durdu ve tekrardan, "Alev." Dedi.

Bu sefer, "hım." Diye bir ses çıktı dudaklarımın arasından. "Hadi kalk artık eve geldik." Dediğinde gözlerimi açmaya çalıştım, ama o kadar çok uykum vardı ki tekrar gözlerimi kapattım.

"Siz gerçekten şaka olmalısınız." Ateş'in söylenmelerini duymazdan geldim ve tekrar uykuya daldım.

 

Bir saat sonra.

 

Gözlerimi açtığımda etrafa bakmaya başladım. Ama olduğum oda o kadar karanlıktı ki hiçbir şey göremedim. Hareket etmeye çalıştığımda: ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu anladım.

Konuşmaya çalıştığımda ise ağzımın kapalı olduğunu anladım. Gözlerim karanlığa alışmaya başladığında etrafı biraz daha net görmeye başlıyordum, boş bir odada olduğumu fark ettim. Bu boş adanın ortasında bir sandalyeye bağlanılmıştım. Olduğum yerde çırpınmaya ve ağlamaya başladım. Bağırmaya çalışıyordum ama ağzım kapalı olduğu için bu imkansızdı. Olduğum yere doğru yaklaşan adım seslerini duyduğumda ağlamam daha da şiddetlendi, korkuyordum. Arkaya doğru bağlanmış olan ellerimi açmaya çalışsam da, o kadar sıkı bağlanmıştı ki açılmıyordu. Ve adım sesleri yaklaşmaya devam ediyordu. Yaklaşan adım seslerinin yanında Ateş'in bana seslendiğini duyuyordum. Ona cevap vermek istediğimde ağzım kapalı olduğu için sadece ağlama seslerim duyuluyordu. Adım sesleri giderek yaklaştığında olduğum odanın kapısı açıldı ve tam o anda gözlerimi açtım. Hızla uzandığım yerden başımı kaldırdım. Kabus görmüştüm, nefes nefese kalmış bir şekilde Ateş'e doğru döndüm. "Geçti. Sadece bir kâbusdu." Dediğinde hiçbir şey söylemedim ve koltukta yanıma oturan Ateş'e sarılıp, ağlamaya başladım. Birkaç saniye durdu ve o da sarılmama karşılık verdi. "Ateş." Dedim ve ağlamaya devam ettim. "Şş." Dedi uzatarak. Ağlamamı susturmaya çalışıyordu. "Geçti. Bak, ben buradayım." Dediğinde ona biraz daha sıkı sarıldım. Ağlamaya devam ederken, "çok korktum Ateş." Dedim. Belimi saran ellerinden biriyle başımın arkasında ki saçlarımı okşamaya başladı. "Tamam, korkacak hiçbir şey yok. Yanımda ve güvendesin." Dedi ve benden uzaklaşıp yanağımdan aşağıya doğru süzülen yaşları sildi. Eli hala yüzümdeydi. "Su ister misin?" Olumlu anlamda başımı oynattım. Ellerini yüzümden çekti ve mutfağa gitti. Etrafa baktığım da Ateş'in evinde olduğumuzu fark ettim. Gözlerimin önüne kâbusumda ki oda gelince başımı eğdim ve bir kez daha sesli bir şekilde ağlamaya başladım. Tam o esnada Ateş elinde bir suyla yanıma doğru geldi. Koltukta yanıma oturdu ve suyu içmeme yardım etti, sudan birkaç yudum aldıktan sonra suyu önünde duran masaya bıraktı. "Biraz daha iyi misin?" Diye sorduğunda olumlu anlamda başımı oynattım. Artık ağlamıyordum.

"Ben." Zorlukla konuşuyordum. "Ben, sanırım kaçırılmıştım Ateş. Her yer çok karanlıktı." Dediğimde gözümden bir damla yaş düştü. "Sadece bir rüyaydı, geçti ve bitti. Ben yanındayım, ve ben yanında olduğum sürece sana hiç kimse zarar veremez." Hiç bir şey söylemedim ve yüzümde ki yaşları temizledim. "Demir nerede?" Diye sordum. "O birazdan burada olur. Bu gece burada kalacağı için evden birkaç eşyasını almaya gitti." Dediğinde kapı çaldı. Ateş kapıyı açmaya gitti ve gelen kişi Demir'di. İkisi de salona geldiğinde Demir ağladığımı fark etti ve elindeki eşyalarını Ateş'e verip, yanıma oturdu.

"Alev, iyi misin?" Ateş'e döndü. "Ne oldu?" Diye sordu.

"Kâbus gördük abisi." Dedi ve güldü. Demir tekrar bana döndü ve sarıldı. Bende sarılmasına karşılık verdiğim de geri çekilip, "ne gördün?" Diye sordu. Cevap vermek için dudaklarımı araladığımda araya Ateş girdi. "Her ne gördüyse sadece bir rüyaydı o yüzden daha fazla bu konu hakkında konuşmayalım." Dedi. Bir kez daha düşünüp ağlamamam için bunu yapmıştı. Demir de anladı ve olumlu anlamda başını oynattığını gördüm.

 

 

Devam edecek...

 

Ve bir bölümün daha sonuna geldik, diğer bölümün daha hızlı gelmesini istiyorsanız oy ve yorum yapmanız yeterli.

Umarım beğenmişsinizdir bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle 💖

Bölüm : 01.04.2025 20:23 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...