33. Bölüm

Bölüm;32

Helena
yazarhelena

32. Bölüm:İkizlerin buluşması.

 

 

O gece Aras ve Aslı saatlerce ne yapacaklarını ve bundan sonra olacakları konuştu. İkisi de sabaha doğru yatmak için odalarına gitse de, tüm gece hiç uyumamışlardı.

Sabah olduğu gibi Alev için bir doktor getirtmişlerdi ve verilen ilaçların etkisinden çıkması için tedavi süreci başlatıldı ve yeni ilaçlar verilmişdi.

 

"Aslı!" Aras aşağı kattan, odasında olan Aslı'ya sesleniyordu. Aynı şekilde karşılık vererek, Aslı da odasından aşağıya doğru seslenmişti.

"Efendim?!" Dediğinde Aras araba anahtarlarını ve ceketini alıyordu.

"Kızım insene aşağıya. Neden bağırıyoruz?" Diyerek son kez yukarı doğru seslendiğinde Aslı gülerek odasından çıktı ve aşağıya Aras'ın yanına geldi.

"Çıkıyor musun? Akşam gidersin diye düşünmüştüm." Dediğinde Aras ona doğru bir kaç adım attı ve başından öpüp saçlarını sevdi. Geri çekildiğinde, "Bu kadar oyalandığımız yeter. Alev'in kurtulduğunu bilmeleri gerekiyor." Dedi. Aslı onu başı ile onayladı. İki elini de arkasında birleştirdiğin de Aras tekrar ona doğru yaklaştı ve arkasında birleştirdiği ellerini tutup, aralarına aldı. "Yine başlama be kızım." Dedi. Aslı'nın elinin tersine bakıyordu. Bir kaç hafif çizik vardı. "Sana artık her stres olduğunda elini kaşımak yok demiştim. Ve tırnaklarını uzatmaman gerekiyordu." Dediğinde Aslı ellerini Aras'ın ellerinden çekti ve utanarak sakladı. Aras hafif gülümesedi ve aralarında ki boy farkı sebebiyle eğilip, "stres olduğumuz da elimizi kaşımak yerine ne yapıyorduk?" Diye sordu. Aslı gülümsedi ve ayak parmak uçlarının üzerinde durarak Aras'a doğru yaklaşıp yanağına buse kondurdu. Geri çekildiğinde gülümsemeye devam ediyordu. Aras'ın dudaklarının arasından keyifle, "oh." Diye bir ses çıktı. "Aferin güzelim. Ben şimdi gidiyorum, ama bu yüzden stres olacağın şeyleri düşünmek yok. Anlıyorum, yıllar sonra unuttuğun ikizini göreceksin ama bu kadar stres yapmana gerek yok. Ve dün gece bunları konuştuk, o senin onunla birlikte yaşamanı isteyecektir ama sen istersen yanımda kalmaya devam edebilirsin." Dedi. Aslı derin bir nefes alıp verdi. "Peki Aras bey. Tırnaklar kesilecek, akşam için hazırlık yapılacak ve stres olmak yok." Dedi gülümseyerek. Aras keyifle güldüğünde. "Aferin, Aslı hanım." Dedi ve kapıya doğru gitti çıkmak üzereyken, "çok teşekkür ederim." Dedi Aslı. Aras ona doğru döndü ve gülümseyip,evden çıktı.

Arabasına geçti ve hastaneye doğru sürdü.

Arabada açtığı herhangi bir şarkıyı dinliyordu. Kırmızı ışık yanınca durdu ve yeşil yanmasını bekledi. Giydiği siyah takım elbisenin cebinden sigarasını ve çakmağını çıkarıp bir sigara aldı.

Sigarasını küçük ve hafif dolgulu dudaklarının arasına aldığında yeşil ışık yanmıştı. Sigarasını içerken yola devam ediyordu. İçi fazlasıyla huzursuzdu, Çetin'den korkmuyordu ama kendisine bir şey olmasından endişeleniyordu bu da Aslı içindi. Aslı olmasa ölümü onun için hiç bir şey ifade etmezdi. Ki, Çetin'e hainlik de yapmazdı.

Yaklaşık bir saat sonra hastaneye varmıştı. Arabadan indi ve hastaneden içeriye girdi. Onların nerede olduğunu zaten biliyordu, sakin adımlarla asansöre doğru ilerledi ve üçüncü kata çıktı.

 

Asansörün kapısı açıldığında indi ve karşısına çıkan ilk koridora doğru ilerlemeye başladı. Sağa doğru döndüğünde, durup derin bir nefes aldı.

 

Ateş, bir hastane odasının kapısında duran oturma alanlarından birine oturmuştu. İki kolunu da dizinin üstüne koymuş, ellerinin arasına başını koymuştu ve hafiften başını okşuyordu. Gün geçtikçe daha çok zayıflıyor, yok oluyordu sanki. Demir veya Taylan yanında yoktu. Aras Ateş'e doğru ilerlemeye başladı ve yanında ki boş olan yere oturdu.

 

"O bu gün nasıl?" Diye sordu. Ateş başını okşayan ellerini durdurdu ve tereddüt ile yanında oturan adama doğru döndü.

"Anlamadım?" Diye sordu, Ateş.

"Arzu hanımı soruyorum. Bu gün nasıl? Daha iyi mi? Ya da olacak mı?" Diye sordu bu kez de. Ateş kaşlarını çatmış, yanında ki adama anlam vermeye çalışarak bakıyordu. Alev'in annesinin adını nereden biliyordu diye düşünüyordu.

"Kimsin? Arzu anneyi nereden tanıyorsun?" Diye sordu. Aras'ın dudağı yana doğru kıvrıldı. Ateş bunu fark edince sinirle onun gözlerine doğru çevirdi bakışlarını.

"Adım Aras." Dedi yalnızca.

"Bir kez daha ve son kez soruyorum, Aras. Kimsin?" Aras bu gergin dolu tanışma anından resmen keyif alıyordu. Ancak bir an önce tanışmaları ve çıkmaları gerekiyordu.

"Size her şeyi anlatacağım." Dedi ciddi bir ses tonuyla. Tam o esnada elinde iki kahve ile Demir geldi. Demir Aras'a ve Ateş'e sorgulayarak bakıyordu.

"Benziyormuş." Dedi Aras. Gözlerinin içi gülüyordu.

"Kime benziyorum? Ne anlatıyor bu eleman?" Diye sordu Demir.

 

                             🔥

Aras'ın da çayı geldiğinde, "anlatacak mısın artık?" Diye sordu Demir. Hastanenin kantininde oturuyorlardı. Aras derin bir nefes aldı ve karşısında duran Ateş ve Demir'e doğru döndü. Elini masanın üzerinde birleştirdi.

"Bakın, nasıl anlatacağım, nereden başlayacağım bilmiyorum..." Dediğinde Demir sözünü kesti, "direkt konuşacaksın. Sen kimsin mesela? Ve yanımızda ne işin var? Arzu hanımı nereden tanıyorsun?" Diye sordu. Aras Ateş'e doğru döndüğünde Ateş Demir'i sakin olması için uyardı. Aras boğazını temizledi ve konuya ilk kendisini tanıtarak girdi.

"Ben, Aras. Çetin' in en güvendiği adamıyım." Dediğinde Ateş'in bakışlarını nefret ve öfke doldurdu. "Öyleydim. Artık değilim." Diyerek lafını düzeltti. "Ne demek istiyorsun, açık ol." Dedi Ateş. Sesinden öfkesi oldukça anlaşılıyordu.

"Ben artık onun yanında çalışmıyorum," dedi ve Demir'e doğru döndü. "Sebebi ise, Aslı." Dediğinde Demir'in bakışları tamamen değişti. "Aslı?" Dedi titrek bir ses ile. Ateş sorgulayarak Aras'a bakmaya devam ediyordu. Bunun bir oyun olacağından şüpheleniyordu.

"Bana karşı şuan çok fazla ön yargınız var. Haklısınız, çünkü kendimden bahsederken söylediğim ikinci şey Çetin ile çalışıyor olmamdı." Dedikten sonra bir kez daha gözlerini Demir'in üzerinde tuttu. "Aslı ölmedi Demir. O yaşıyor. Benim yanımda." Dedi ve Demir'in ne tepki vereceğine bakmadan Ateş'e doğru döndü. "Ve Aslı ile ben, Alev'i o cehennemden kurtardık." Dediğinde Ateş'in sorgulayıcı bakışlarının yanına birde sevinç yerleşti. Ancak bu hızla değişti.

"Ne saçmalıyorsun lan sen?!" Dedi ve hızla oturduğu yerden kalkıp, Aras'ın yanına doğru gitti. Beyaz gömleğinin iki yakasından tuttu ve onu ayağa kaldırdı.

Demir'de hemen ardından kalktı ve olası bir durum için elini arka cebinde ki silahına yerleştirdi.

Aras bir kaç saniye boyunca sakince Ateş'in gözlerine baksa da sinir ile Ateş'in yakasında ki ellerini ondan uzaklaştırdı. "İnanmaya bilir, beni öldürebilirsiniz." Derken sesi oldukça kendisinden emin çıkıyordu. Bir kez daha dudakları yana doğru kıvrıldı. "Ancak bana inanmaktan ve benim ile gelmekten başka şansınız yok. Size söylediğim hiç bir şey yalan değil. Anlaşılan dinlemek huyunuz değil, atacağım adrese gelir, kendiniz görürsünüz." Diyerek cevap verdi.

Ateş ve Demir'in bir şey söylemesine bile izin vermeden cebinden kendi numarasının yazılı olduğu bir kâğıdı çıkarıp masaya bıraktı. "İsterseniz adamlarınız ile gelebilirsiniz. Ama boşa zaman kaybı, panik ve ön yargı olur sadece. Yazarsınız, atarım." Dedi ve Ateş'e bakarak gömleğinin yakasını düzeltti ardından oradan uzaklaştı.

 

                                  🔥

 

Ateş'in numarayı kayıt etmesi ile Aras ona evinin konumunu atmıştı. Geleceklerdi. Aras ve Aslı evde hazırlık yapıyorlardı. Alev ise arada bir uyanıyor sonra tekrar yatıyordu. Zihni pek açık sayılmazdı.

"Bu da tamam." Dedi ve elinde ki mantı tabağını masanın ortasına koydu, Aslı. Mutfağı toplayan Aras'a doğru döndü, "bu kadar şeye gerek var mıydı? Yani, yanımızda fazla kalacaklarını sanmam. Seni uyardım, neden sürekli bir aksiyon yaratma peşindesin ki sanki?" Dediğinde Aras şaşkın bir gülümseme ile Aslı'ya bakıyordu. Aslı, "ne?" Diye sorar gibi başını iki yana doğru salladığında Aras onun bileğinden tuttu ve mutfaktan çıkardı. "Kızım ne çok konuşuyorsun sen öyle?" Diye sordu ve hafif güldü. Oturma odasından mutfağın içi görünüyordu. Aslı her ne kadar bunca şeye gerek var mı dese de sürekli bir şeyler eksik mi diye bakıp duruyordu.

Bir kaç dakika sonra kapı çaldığında Aslı hızla ayağa kalktı. Aras onun bu haline gülmeden geçemiyordu.

"Onlar insan yemiyor." Diye fısıldadı Aslı'nın kulağına eğilip. Aslı sinir ile ona döndü. "Ben yiyor olabilirim ama. Bu yüzden benim ile uğraşmamayı öğrensen iyi olur." Dediğinde Aras'ın dudakları keyif ile yana doğru kıvrıldı. "Tehdit." Dedi. "Severiz." Aslı göz devirdiğinde ikisi de kapıya doğru ilerledi. Aras tam kapıyı açacağı anda Aslı kapının kulpunu tutan elini tutarak ona engel oldu. Aras bunu beklemediği için şaşkınlık ile Aslı'ya doğru döndü.

"Eğilsene." Dedi boy farkından dolayı. Aras ne yapacağını anlamıştı, gülümsedi ve Aslı ile boyları arasında ki farkı kapatacak kadar eğildi. Aslı onu yanağından sert bir şekilde öptü. Sanki gerçekten tüm stresi boşalacaktı. Aras keyifle doğrulduğunda yanağında izi çıkan pembe ruju temizledi ve kapıyı açtı.

 

Kapıyı açtıklarında karşılarında Ateş, Taylan ve Demir'i gördüler. Demir'in gözleri yalnızca Aslı'nın üzerindeydi. Aslı da öylece durmuş Demir'e bakıyordu.

Aras'ın anlatımı ile.

 

Geleceklerini zaten biliyordum. Zor olan onları buluşturmak değil bir sonra ki adımdı. Bundan sonra ne olacağını kestiremiyordum, ve işte beni rahatsız eden taraf buydu. Sağ kolumun hızla tutulduğunu hissedince tutan kişinin Aslı olduğunu anlamıştım. Anlık panik ile o yöne doğru döndüğümde önce Aslının kolumu tutan ellerine baktım ardından bakışlarımı ona doğru çevirdim. Başını tutuyordu, kapı da olan diğer elimi çektim ve yere düşmek üzere olan Aslı'nın belini sardım. Bayılmıştı.

 

Devam edecek...

 

Bir sonraki bölümde görüşmek dileğiyle 💖

Bölüm : 17.05.2025 18:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...