20. Bölüm

Bölüm;19 Geçmişin planı.

Helena
yazarhelena

19. Bölüm; ​​​​​​Geçmişin planı.

 

 

"En zor kararları, en güçlü iradeye sahip olan insanlar alır." Bu söz, bir çoğu insanın bir başkasını kırarken kullandığı o sözdür. Yaptığı tercihler sonucunda kendi vicdanlarını rahatlatmak için sanki verdikleri karar en doğrusuymuş gibi kendilerini bu söz ile avuturlar.

 

Babası küçük Alev'in ellerini tutarak bahçeli bir evin kapısını çaldı. Kapı açıldığında ikiside içeriye girdi. Babası stresli iken, Alev burada neden olduğunu bile bilmiyordu. Ama düşünmüyordu da, çünkü o henüz üç yaşındaydı. Üç yaşında ki masum bir kızdı. Babası ile evin içerisinde bir salona doğru ilerledi, ev oldukça büyüktü. Salona bir adam daha girdiğinde küçük Alev adamın ciddi yüzünden ve yüzünde olan bir kaç yara izi nedeniyle korkup, babasının bacaklarının arkasına sığındı. Bunu gören adam tek dizinin üzerine çömeldi.

 

"Benden korkuyor musun?" Diye sordu. Küçük Alev anlamlı bir şekilde başını oynattığında babasının bacağında olan ellerini daha da fazla sıktı. "Yüzüm yüzünden mi?" Küçük Alev bir kez daha olumlu anlamda başını oynattı. "Gel bakalım." Dedi ve elini uzattı. Küçük Alev başını kaldırdı ve babasına baktı babası gözlerini kapatıp açıp gülümsedi ve bunu yapması için küçük Alev'i onayladı. Babasının bacaklarını bıraktı ve ona gelmesini söyleyen adamın elini tuttu. Adam ayağa kalktı ve Küçük Alev'i kucağına alıp koltuğa oturdu. Alev'i dizilerinden birine yerleştirdi. "Çok yaramazım." Dedi. Alev anlamayarak ona bakmaya devam ediyordu. "Yaptığım yaramazlıklar yüzünden yüzümde bu yaralar oldu." Küçük Alev'in korkak bakışları gitti ve yerini masum bakışlar aldı. "Acıyor mu?" Diye sordu. Kelimeleri yarım ve sesi bakışları kadar masumdu. Adam olumsuz anlamda başını oynattı. Alev küçük ellerini kaldırdı ve yara izlerinden birine dokundu. Adam acı ile inleyince Alev korku ile elini çekti. Adam söylediğini düzelterek, "biraz acıyor." Dedi. Alev babasına döndü ve babasının ona değişik baktığını anladı. O kadar küçüktü ki, olan biten hiç bir şeyi anlamıyordu. Ama o kadar garipti ki, küçük Alev bir şeyleri hissediyor gibiydi. "Baba üzülmüş." Dedi. Adam bakışlarını Alev'in babasına doğru çevirdi. "Babanda o duygu yok kızım." Sesi net ve soğuktu. Tam o sırada bir çocuk elinde küçük, kırmızı bir arabayla koşarak baba diyerek salona girdi. Salonda ki herkes ona baktığında, "baba Demir'e de arabalarımdan vereyim mi?" Diye sordu. Küçük Alev, önce çocuğun elinde ki kırmızı arabaya ardından da ona baktığında küçük çocukta ona bakıyordu. "Ver oğlum." Dedi ve küçük Alev'i dizlerinin üzerinden indirdi. "Bu arkadaşı da alın yanınıza." Dediğinde küçük çocuk, "ama o kız, benim bebeğim yok ki." Dedi. Babası gülümsedi. "Ona da arabalarından ver o zaman." Dedi. Küçük çocuk, küçük Alev'i bahçeye çıkartmak için tişörtünden tutup çekti. Küçük Alev bir şey demedi ve çocuğu takip etti. İkisi de çok küçük ve masumdu.

 

Çocuklar gidince Alev'in babası kendisini koltuğa bıraktı. "Ne o? Bana sakın üzülüyormuş gibi görünmeye çalışma." Dedi. Ardından salonda olan adamlarından birine içecek bir şeyler getirmesini söyledi. "O benim kızım. Tabii ki üzülüyorum..." Dediğin de Küçük Ateş'in babası onun sözünü kesti. "Ama kızını yaptığın o boktan işlere dahil ederek, buraya gelmeden önce de onun ölümü ile sonuçlanacak bir kâğıdı imzaladın." Sözleri sert ama bir o kadar da doğruydu. "Mecbur kalmasam yapmazdım. Sana yardım etmen için geldim, yaptıklarımı bana anlat diye değil." Ateş'in babası alayla sırıttı. İçecekleri geldiğinde adam onları masaya koydu ve yerine çekildi. "Sen bir kaç ay önce canımı almak için peşimde olan kişi değil miydin?" Alay ile sırıtmaya devam ediyordu.Tıpkı Ateş gibi babasının da sakin, tehditkâr bir o kadar da alaylı bakışları vardı. "Biliyorum, bende oradaydım." Ateş'in babası onun bu sözüne gülmüştü. "O zaman? Sana neden yardım edeyim?" Alay ile sırıtan bu sefer de Alev'in babası olmuştu. "Duydum ki hastalığın ilerliyormuş. Ki, hastalıktan ölmesen bile düşmanların seni yaşatmaz. Sırf şu melek gibi herkesin işine burnunu sokmandan sebep, herkes sana düşman. Tüm çeteler, bütün mafyalar." Ateş'in babası omuz silkti ve içkisinden bir yudum aldı. "Evet biliyorum, haberim var. Sende onlardan birisin." Alev'in babası da içkisinden bir yudum aldı ve boğazını temizledi. "Sana bir şey olursa ve oğlun büyüdüğünde bir şeyleri öğrenirse Çetin'in peşine düşecektir. Oğlun ona ulaşmak için kızımı kullanmak zorunda..." Dediğinde Ateş'in babası sinir ile Alev'in babasına döndü. "Benim oğlum senin kızını kullanmış olmayacak. Sen bu gün o sözleşmeyi imzalayarak kızının kullanılmasına sebep olmuş oldun zaten." Sesi giderek yükseliyordu. Alev'in babası derin bir nefes alıp verdi. "Bak, sonuç olarak senin oğlunda her ne kadar kurtarmaya çalışsan da bu olaylara dahil olacak. Tıpkı senin gibi. Annesini bu yüzden kaybetti bile." Dediğinde Ateş'in babası bir kaç saniyeliğine gözlerini kapattı. Gözlerine acı yerleşmişti, tekrar açtığında Alev'in babası sözüne devam etti, "oğlun sen istemesende olaylara dahil olacak. Onlar tekrar karşılaşacak, ama daha büyük olacaklar. Bunu sende benim kadar iyi biliyorsun. Buna ne sen, ne de ben engel olamayız. Oğlun belki vaz geçer ama eğer geçmezse kızımı kimse kurtaramaz." Ateş'in babası sinirle ayağa kalktı, "sen ne saçmalıyorsun Aykut?! Biraz önce kızının öleceğini bildiğin... ya hatta bırak kızını, onlar karını ve seni bile yaşatmaz. Ve karşıma geçmiş, oğlun vaz geçmezse kızım ölür, kimse kurtaramaz diyorsun. Sen kızının ölmesi için elinden geleni yapmış oldun bile! Ben bitiremezsem oğlum yarım kalan işimi tamamlayacak. Ve sen oyunlarına onu da dahil etmeyeceksin! Ölsem bile seni o zaman yaşatmam Aykut. Yaşatmam." Aykut Aral, yani Alev'in babası. Her şeyi o kadar karmaşık bir hale gitirmişdi ki, herkesin ipi çekiliyordu. Ve Ateş'in babası, yani Sinan Sönmez. Onun ise tek amacı oğlunu kurtarmaktı. Karısı ölmüştü, bir gün o da bu olaylar yüzünden ölecekti, biliyordu.

Salonda bunlar yaşanırken Ateş,Demir ve Alev, her şeyden habersiz bir şekilde bahçede oyun oynuyorlardı.

Ateş çimenlerin üzerine üç araba koymuştu. Arabalardan biri kırmızı, biri mavi, bir diğeri ise yeşildi.

"Seçin." Dedi sadece. Alev bir arabalara bir de Ateş'e baktı. Demir hemen mavi olan arabayı aldı. Ateş'de kırmızı arabaya uzandı ve yeşil arabayı da alıp Alev'e uzattı. "Sende bunu al." Alev olumlu anlamda başını salladı ve yeşil arabayı Ateş'den aldı. "Yarış yapalım." Dedi Demir. Diğerleri de ona katıldı ve arabaları ile oynamaya başladılar.

Küçücük ve herşeyden habersiz olan üç çocuk.

Oyun oynamaya devam ederken Demir ve Ateş kavga ediyordu ve Alev çimenlerin üzerinde oturmuş, onları izliyordu.

Henüz küçük oldukları için söyledikleri şeylerin bir çoğu anlamsızdı. Ateş dayanamadı ve Demir'i itti. Alev ayağa kalktı. Arabası hâlâ ondaydı. Demir ağlıyordu Alev Demir'in yerdeki arabasını aldı ve ona geri verdi. "Kalk." Dedi. Ve elini uzattı. Ateş Alev'in yanına geldi ve saçını çekti. Alev de ağlamaya başladığında Ateş de ağladı. Üçü de ağlıyordu.

Sinan ve Aykut çocukların yanına geldiğinde, Sinan donuk bir şekilde üçüne bakıyordu. Aykut yanlarına gitti ve dizlerinin üzerine çömeldi. "Neden ağlıyorsunuz siz?" Diye sordu. Alev'e uzandı ve kucağına aldı. "Ne oldu kızım?" Diye sordu. Alev elini kaldırdı ve işaret parmağı ile Ateş'i gösterdi. Aykut kapı da onları izleyen sinan'a döndü nefes alıp verdi ve tekrar çocuklara döndü. "Hadi gidelim kızım." Dedi ve ayağa kalktı. Ateş ve Demir fazla olmasa da ağlamaya devam ediyordu. Aykut kucağında Alev ile eve girerken durdu ve arkasını dönmeden, "Söylediklerimi düşün. Yarın seni arayacağım." Dedi ve gitti. Geldikleri salona gitti ardından da girdikleri kapıdan tekrar çıktı. Alev elinde ki yeşil arabasını tutmaya devam ediyordu. Başını babasının omuzlarına yerleştirdi ve uykuya daldı.

...

 

Sabah olmuştu, o gün Alev Bahar'ın evinde kalmıştı. Herkes birbirinden bir şeyler saklayarak farklı maskeleri ile birbirilerine bakıyordu.

Alev'in anlatımı ile:

Saçma sapan bir rüya görüyordum. O kadar saçmaydı ki pek ayrıntı bile yoktu, arkada çalan şarkı hariç. Gözlerimi yavaş yavaş açtığımda Bahar ile gece sohbet ederken onun yatağında uyuya kaldığımızı anladım. Rüyam da çalan şarkı telefonumun sesiymiş. Elime aldığımda babamın aradığını gördüm.

 

Yazardan;

 

"Alo, efendim babacığım?" Dedi. Sesinden uykulu olduğu anlaşılıyordu.

"Prensesi uyandırdık sanırım?" Dedi ve ikiside güldü. "Sen neredesin Alev'im?" Alev kaşlarını çattı, "Evdeyim. Yani Bahar'ın evindeyim. Neden?" Diye sordu.

"Prensese sürpriz yapalım dedik ama prensesi evinde bulamadık." Alev yatakta ayağa kalktı. "Ne?!" Diye bağırdı şaşkınlıkla. "Yani siz... Siz buraya mı geldiniz? Ne zaman? Neden? Bana neden söylemedin?" Arda arda sorduğu sorular babasını güldürmüştü. "Kızım istersen geri gidelim." Dedi ve tekrar güldü. Alev'in bağırmasından dolayı Bahar yatakta yavaş yavaş hareketlendi. Bahar'ın kalkmak için hareket etmesi ile yatağın üzerinde ayakta olan Alev'in düşmesi bir oldu. "Lan!" Dedi Bahar ve yerde ki Alev'e baktı ardından da kahkaha atmaya başladı. "Kızım manyak mısın?" Dediğinde hâlâ gülüyordu. Alev yerden kalktı ve o da gülmeye başladı. "Asıl sen manyak mısın?" Yere düşen telefonu elinde aldı, "adamın yüzüne kapandı telefon ya." Bahar'ın kahkahaları yavaş yavaş duruyordu. "Hangi adam? Kiminle konuşuyordun, Ateş ile..." Alev Bahar'ın sözünü kesti, "ne Ateş'i sabah sabah ne alaka?" Dediği sırada telefonu bir kez daha çaldı. İkiside Alev'in elinde ki telefona baktığında arayan kişinin "Bay kendini beğenmiş ukala." Olduğunu görünce Alev telefonu hemen yanına sakladı. Bahar, "Sabah sabah ne alaka öyle mi?" Dedi ve güldü. Alev yatağa oturdu. "Bir sus kızım ya." Dedi ve telefonu açıp kulağına koydu. Bahar yanında elleri ve ağzı ile işaretler yaparak, "hoparlöre ver." Diyordu. Alev işaret parmağını dudaklarının üzerine koydu ve susması için işaret yaptı. Bahar omuzlarını silkti ve kulağını telefona yaklaştırdı. "Alo?" Ateş boğazını temizledi. "Ailen gelmiş." Dedi. Alev, neredeyse tüm yükünü kendisine veren Bahar'ı hafif itti. Bahar güldü ve tekrar kulağını telefona yaklaştırdı. "Evet de, sen nerden biliyorsun? Ben bile az önce öğrendim." Dedi ve dağılmış bir kaç saçını kulağının arkasına attı. "Ateş bilir. Sen babana taşındığını söylemedin değil mi?" Diye sordu. Alev bunu yeni hatırlıyordu. Derin bir nefes aldı. "Evet, söylemedim." Dedi. Ve Ateş, Bahar'ın konuşmaları dinlediğini bilmediği için yanlış bir şey söyleyeceği korkusu ile Alev ayağa kalktı. Bahar tüm yükünü Alev'e verdiği için o kalkınca sarsıldı. "Öyleyse sana söylediklerimi unutma onlara öyle söyle. Fazla sorgulamazlar umarım. Baban bizim ile olan arkadaşlığına takılacak birisi mi?" Alev, Ateş karşısındaymış gibi olumsuz bir şekilde başını oynattı. Sonra onun bunu görmediğini hatırlayarak, "hayır." Dedi. "Yani, bunlar kim? Nereden? falan der ama ben hallederim." Diyerek açıklama yaptı. "Güzel, sen neredesin?" Diye sordu. "Evde. Ay, yani Bahar'ın evinde." Ateş hafif güldü ve işinin olduğunu söyleyerek telefonu kapattı. Alev Bahar'a döndüğünde, Bahar'ın yatakta uzanmış ve elinin üstüne başını koyarak onu izlediğini gördü. "Ne bakıyorsun lan?" Dedi. "Siz olursunuz." Diye cevap verdi Bahar. Alev böyle bir şeyi beklemediği için şaşkınlığını gizleyemedi. "Ne alakası var ya?" Diye sordu. Ama saçma bir şekilde böyle düşünmesi onun hoşuna gitmişti. "Yani, bir şeyden değil canım, asla. Sadece izle ve gör. Bir gün haklı çıkacağımı ve sana o bilindik senaryolardan birini söylerek; ben biliyordum. Diyeceğime eminim." Alev Bahar ile uğraşırsa onun durmayacağını bildiği için dil çıkardı ve tekrar babasını aradı. Telefon ilk çaldığında açıldı, "alo baba?" Dedi. "Kızım iyi misin?" Alev güldü. "Evet evet. İyiyim. Üzgünüm, telefonum düştü ve kapandı." Dediğinde babası da güldü ve, "sorun değil güzelim." Dedi. Konuşmanın ilerlemesi ile Alev babasına neden taşınmak zorunda olduğunu anlattı. Babası onu şaşırtarak, fazla kurcalamadı ve Alev birazdan evine geçeceğini söyleyerek babasına konumu gönderdi.

"Bende babama yanlış konum atsam ne olur acaba?" Dedi ve kendi kendine güldü. Bahar ayağa kalktı ve yanına geldi. "Ne oldu kız?" Diye sordu. "Hiç bir şey. Benim hemen eve geçmem gerek babamlara konum attım. Onlardan önce evde olmalıyım." Bahar onu onayladı ve Alev banyoya gidip saçlarını taramadan öylesine bir topuz yaptı ve yüzünü yıkayıp çıktı. Eşyalarını aldıktan ve Bahar ile vedalaştıkdan sonra evden çıktı.

 

Devam edecek...

 

Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bir sonra ki bölümde görüşmek dileğiyle 💖

Bölüm : 13.01.2025 23:30 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...