21. Bölüm

19. BÖLÜM: TANIDIK YABANCI

Yaren
yarenfetin16

Hayatta bazı günler vardır. Koskoca siyah bir yerde bembeyaz bir nokta gibi kaldığınızı hissettiğiniz... Görünmez olmayı düşlediğiniz her an hayat sizi bembeyaz bir noktayken siyah bir yerin içine atar. Ne kadar görünmez olmayı düşlesek de o anlarda hayat karların üstüne siyah kıyafetlerle yatıp görünmez olmayı dilemek gibi bir şey oluyordu.

Bende bu anlarımdan birindeydim. Görünmez olmayı diliyordum ama şu an siyah kıyafetlerle karların üstüne yatmış biri gibi görünüyordum. Çünkü farklıydım. Farklı olmak nasıl bir şeydi? Doğanın kanuna göre herkes aynı yaratılmamış mıydı? O zaman biz neden farklıydık? Bizi diğer insanlardan ayıran neydi? Biz farklı değildik bence. Sadece onların standartları yüksekti. O yüzden bizi farklı görüyorlardı. "Her insan özeldir." Diye bir söz vardır. Her insan özeldir. O yüzden kendinizi farklı görmeyin. Evet farklısın. Herkesten farklısınız. Herkes birbirinden farklı. Çünkü herkes özel. Arkadaşlarınızla veya ailenizle aynı şeyleri sevebiliyor musunuz mesela? Onlar başka bir şeyi seviyor siz başka bir şeyi. Seçimlerimizle bile özeliz.

"O zaman neden dışlanıyoruz?" Dediğinizi duyar gibiyim. İnsanlar bazen sevdikleri şeylerden veya yaptıkları ve yaşadıkları şeyler yüzünden dışlanır. Çünkü insanlar yanımda sadece dört dörtlük insanlar olsun ister. Ne saçma. Oysa kendileri bile dört dörtlük değil ki bizim neden dört dörtlük olmamızı istiyorlar değil mi? Herkesin bir kusuru vardır. Kusurlar insanın gölgesi gibidir. Ne kadar kaçmak istesek de asla kaçamayız. O yüzden sizi kusurlarınız yüzünden sevmeyen insanları bırakın. Çünkü onlar kendi gölgelerini görmeden başkalarının gölgelerine bakarlar. Sizi anlamayan insanların hayatınızdan çıkarın. Onun yerine sizi anlayan insanları sevin. İlla ki siz anlayan biri vardır. Yoksa bile emin olun karşınıza çıkacaktır. Sizinle aynı şeyleri yaşamış ve sizi anlayan kişileri sevin. Çünkü Shakespeare'in de dediği gibi "İnsan, yarası yarasına denk geleni severmiş." Yaranızı kapatabilecek ve sizi siz olduğunuz için sevecek birilerini bulun.

Hoca ders anlatırken bende defterimi ve kitabımı çıkarmış hocanın söylediği önemli yerleri not alıyordum.

Kafamı her kaldırdığımda bazı gözleri üstümde hissetsem de onları umursamadan not almaya devam ediyordum. 40 dakikalık uzun bir dersin sonunda zil çalınca hoca eşyalarını topladı ve sınıftan çıktı. Hoca sınıftan çıkınca Melisa ve arkadaşlarının yanıma gelmesiyle onlara döndüm.

"Birazdan başına geleceklerden habersiz nasılda masumca oturuyor."

Başımı kaldırdım ve Melisa'ya bakarak konuşmaya başladım.

"Anlamadım?"

"Birazdan anlarsın."

Melisa ve arkadaşları sırasına otururken bende tekrar kitabıma döndüm ve düşünmeye başladım.

Neden öyle bir şey demişlerdi? Başıma ne gelebilirdi ki? Yanlış bir şey mi yapmıştım? Saçmalama Berfu. Yeni geldin. Yanlış ne yapmış olabilirsin?

Kafamdaki düşünceler kavga ederken sınıfta bir kızın bağırarak sınıfa girmesiyle kıza döndüm.

"Emir geldi!"

Yıllar sonra kalbim ilk defa bu kadar hızlı çarpmaya başlamıştı. Sanırım kalbimde Emir ismine karşı bir sorun vardı. Emir ismini yıllar sonra duymam kalbimi hızlandırırken Melisa ve arkadaşlarının konuşmalarını duydum.

"Saçım nasıl?"

"Çok güzelsin Melisa. Emir'in gözü senden başkasını görmez zaten."

"Tabi kızım. Benim için geldi Amerika'dan zaten."

"Asıl siz şu Berfu denen kızın haline bakın. Birazdan başına geleceklerden habersiz nasıl masum masum bakıyor."

Melisa ve arkadaşları aralarında gülüşürlerken sınıfın kapısından birisinin girmesiyle o tarafa baktım.

Uzun boylu, yapılı omuzlu, dağınık saçlı bir çocuk sınıfa girince çocuğu bir yerden tanıyor gibi olmuştum. Bir dakika. Bu çocuğu bir yerden tanıyordum.

Çocuğa baktığımda çocuğun bana sert bir şekilde baktığını gördüm.

Nerden tanıyordum bu çocuğu? Tabi ya müdürün odasından çıktıktan sonra merdivende çarpıştığım çocuktu.

Sabah yüzünü çok net görememiştim ama baya yakışıklıymış.

Melisa'nın konuşmasıyla ona döndüm.

"Emir'in bakışlarına bakın kızlar. Şov başlıyor."

Emir benim oturduğum sıraya doğru yürürken bende kalemimi elime aldım ve gergin bir şekilde kitabımı karalamaya başladım.

Neden bu tarafa geliyordu? Melisa ve arkadaşları neye gülüyordu? Umarım ilk günden rezil olmazdım.

Emir sıranın başında durunca kitabı daha hızlı bir şekilde karalamaya başladım.

Emir'in konuşmasıyla ona döndüm.

"Burası benim yerim."

Başımı kitaptan kaldırıp Emir'e baktığım sırada konuşmak için ağzımı açtığımda Melisa'nın konuşmasıyla ikimizde ona döndük.

"Emir ben uyardım oraya oturma. Emir tek oturur yanına kimseyi istemez diye ama tutturdu illa oraya oturacağım diye. O kadar da boş yer var anlamadım."

Melisa'ya şok içinde baktığım sırada Emir hemen konuşmaya başladı.

"Sen karışma Melisa."

"Tamam Emircim. Sen gerekeni yaparsın zaten."

Melisa ve arkadaşları pis pis sırıtırken Melisa'nın sıraladığı yalanlar karşısında şok olmuş bir şekilde Emir'e döndüm. Emir'e döndüğümde Emir konuşmaya başladı.

"Geçebilir miyim yerime?"

Ben ayağa kalktığımda Emir cam kenarına geçti ve yerine oturdu. Ben şok içinde Emir'e bakarken Melisa konuşmaya başladı.

"Kendine başka bir yer bulsan iyi olur."

Melisa'dan başımı Emir'e çevirdiğimde Emir kulaklıklarını takıyordu.

Emir bir şey söylemeyince eşyalarımı toplamaya başladığım sırada Emir konuşmaya başladı.

"Niye eşyalarını topluyorsun?'

"Tek oturuyormuşsun. Kendime başka bir yer baksam iyi olur."

Emir tam cevap vereceği sırada Melisa konuşmaya başladı.

"Akıllı kızmışsın. Aferin."

Emir Melisa'ya ters bir bakış attıktan sonra konuşmaya başladı.

"Oturabilirsin benim için sorun değil."

Çocuğa şok içinde baktığım sırada Melisa konuşmaya başladı.

"Ama Emir sen tek oturmayı seversin."

"Artık tek oturmak istemiyormuşum demek ki Melisa."

Melisa'ya döndüğümde yüzü kireç gibi olmuştu. Hemen önüne döndüğünde Emir konuşmaya başladı.

"Otursana"

Emir'e şok içinde bakarak yerime geri oturduğumda Başımı önüme eğdim ve gerginlikten kitabı karalamaya devam ettim.

Uzun bir süre kitabı karaladıktan sonra kalemi birinin tutmasıyla kalemi tutan kişiye baktım. Emir'di.

Ona baktığımda hemen konuşmaya başladı.

"Kitabı yırtacaksın."

Kitaba tekrar baktığımda kitabın yırtılmak üzere olduğunu görünce Emir'e döndüm ve konuşmaya başladım.

"Özür dilerim."

Çocuktan niye özür diliyorsun Berfu? Senin kitabın yırtılacak, çocuğun kitabı değil.

Çocuk sırıtmaya başlarken konuşmaya başladım.

"Özür mü dilersin? Senin kitabın yırtılacak neden benden özür diliyorsun?"

"Bilmem özür dilerim işte."

Emir'in sırıtışı büyürken utancımdan yerin dibine girecektim. Emir tekrar konuşmaya başladı.

"Bir sana nerede teşekkür edip nerede özür dilemen gerektiğini öğretmesi gerekiyor. Mesela bana sabah çarptığında özür dilemen gerekiyordu, şimdide teşekkür etmen gerekiyordu."

"Sabah ben sana çarpmadım. Sen bana çarptın."

Arkamda Melisa'nın arkadaşının sesi gelince onları dinlemeye başladım.

"Melisa sabah çarpışmışlar. Aynı dizilerdeki gibi."

"Burcu ben seni susturayım mı yoksa sen susacak mısın?"

Melisa ve Burcu susarken Emir konuşmaya başladı.

"Seninle bu konuyu tartışmayacağım."

Emir tekrar önüne dönerken Emir'in bipolar hastası olmasından şüphelenmeye başlamıştım. Bir duygusu bir duygusunu tutmuyordu. Bir öyleydi, bir böyle.

Ben de önüme döndüm ve kalemle oynamaya başladığım sırada kalem elimden düştü ve Emir'in ayağının dibine gitti. Emir'in eğilip kalemi vermesini beklerken Emir kaleme bile bakmamıştı. Verse ne olurdu sanki.

Emir'in vermeyeceğini anlayınca kendim almaya çalıştım. Masanın altına eğilip kalemi elime aldığım sırada tam kafamı kaldırıyordum ki kafamı masaya vurdum. Kafamın acısıyla ağzımdan "Ah" siye bir ses çıktı.

"Ah"

Bir dakika ben bir kez 'Ah' demiştim. Bu kimin sesiydi. Kafamı dikkatli bir şekilde kaldırdığımda Emir'in bana acı içinde baktığını gördüm. Benim ona baktığımı görünce hemen konuşmaya başladı.

"Acıdı mı?"

"Ben başımı çarptım. Sen niye ahlıyorsun?"

"Sen hep böyle sakar mısındır? Sabah az kalsın merdivenden düşüyordun, şimdide kafanı çarptın."

Kafamı ovaladığım sırada Emir konuşmaya devam etti.

"Daha dikkatli ol."

Emir önüne dönerken şaşkın gözlerle Emir'e bakıyordum. Bu çocuk gerçekten bipolardı bence.

Tekrar önüme döndüm ve Emir'e baktım. Çok tanıdıktı. Bu sabah görmekle alakası yoktu. Sanki daha önce karşılaşmıştık. Bu tanıdık yabancıyı bir süre düşünmeyeceğime dair kendime ne kadar söz versem de çocukluğumda ki Emir olma düşüncesi bütün beynimi dolaşıyordu.

Düşüncelerimi susturmaya çalıştım ve önüne dönüp sakinleşmek için kulaklığımı taktım. En sevdiğim grup Perdenin Ardındakiler'in şarkısını açtım.

"...Her gece baş ucumda

Gülüşlerin aklımdan ucundan geçer

Yıllar geçer

Ben sende kalırım..."

Gözlerimi kapattım ve aklıma Emir'in gülüşünü gelmesiyle gülümsemeye başladım. Çünkü biliyordum onun gülmesi benim gülmemdi.

(EMİR'İN ANLATIMIYLA)

Dönüm noktası nedir bilir misiniz? Hayatta bazen dönüm noktaları vardır. Bazen hayatımız hiç düzelmeyecekmiş gibi değişir. Aslında hayatımızın her gün düzelmeyecekmiş gibi değişir değil mi? Bugün yaptığınız bir hata sizi çok farklı yollara götürebilir ve ne kadar değiştirmek, geçmişe dönmek isteseniz de dönemezsiniz. Bunu her gün hissederiz. Aslında insanın her gün dönüm noktasıdır. Ama bazı dönüm noktaları bizden bazı şeyleri alır. Hayat geri vermemek üzere alır elimizden her şeyi.

Benim dönüm noktam annemi kaybettiğim gündü. Annemin neden öldüğünü, bunu yapanın neden yaptığını bile bilmiyorum. Ama çok yakında öğrenecektim.

Annemi öldüren adamın kızı Berfu'nun yetimhanesinin önünde okula gitmek için çıkmasını bekliyordum.

Günler önce müdüre para teklif etmiştim Berfu'yu okula alsın diye. Çünkü intikamımı ne kadar yakınımda olursa o kadar hızlı alırdım. Müdür parayı seven biri olduğu için teklifi hemen kabul etmişti. Hemen sonra Berfu'nun kaldığı yetimhaneyi arayıp dersleri iyi olduğu için burs vermek istediğini söylemişti. Yetimhane müdürü bunu Berfu'ya sorup geri dönüş sağlayacağını söyleyip telefonu kapatmıştı. 2 saat sonra ise müdürü arayıp öğrencinin geleceğini söylemişti. Şimdi ise okulda ilk günüydü. Bizde Mehmet'le okul için yetimhanede çıkmasını bekliyorduk.

Mehmet'in sesiyle ona döndüğümde konuşmaya başladı.

"Berfu çıktı. Arabayı çalıştırın."

Önümüzdeki şoför arabayı çalıştırırken bende yola döndüm. Arabanın içinde onu görünce yine kalbimin çarptığını hissettim. Sanırım kalbimde Berfu ismine karşı bir sorun vardı.

Araba çalışıp önümüzdeki aracı takip ederken onu bugün okula yetimhane müdürü bırakacaktı kayıt işlemlerini halletmek için.

Uzun bir süre yolculuk yaptıktan sonra araba durunca Mehmet'in konuşmasıyla ona döndüm.

"Ben okulun kapısında seni bekleyeceğim."

"Okula gitmeme konusunda kararlı mısın?"

"Evet Emir. Okuluma Amerika da devam edeceğim."

"Seni buraya peşimden getirdim. Amerika'da bir düzenin vardı. Benim için bozdun."

"Sen yeter ki mutlu ol Emir. Annenin intikamını al. Ama sonra pişman olmandan korkuyorum."

"Pişman olacağım bir şey yok. Bir yola girdim ve intikamımı almadan bu yoldan dönmeyeceğim "

"Sen bilirsin. Okula girdiler sende gir istersen."

"Tamam görüşürüz."

"Görüşürüz."

Arabanın kapısı açılırken arabadan indim ve okula doğru yürümeye başladım.

Okula doğru yürürken bütün herkes bana bakıyordu. Bir tane kızın yanıma gelmesiyle ona döndüm.

"Emir merhaba. Ben senden hoşlanıyorum. Eğer sevgilin..."

"İstemiyorum."

Tam okula doğru yürümeye devam edeceğim sırada kız tekrar konuştu.

"Nedeni öğrenebilir miyim? Yani neden terkedildiğimi? Yoksa Melisa'yı mı seviyorsun gerçekten?"

Kıza tekrar döndüm ve konuşmaya başladım.

"Melisa'yı sevmiyorum. Canımdan çok sevdiğim biri var ve onu bekliyorum. Şimdi soruların bittiyse sınıfa çıkacağım."

Kıza arkamı döndüm ve okula girdim. Okula girip yukarı kata çıkarken telefonumu çıkarıp müzik dinlemek için elimi cebime attığımda telefonumun olmadığını fark ettim. Hemen sonra araba da unuttuğumu hatırlayınca merdivenleri geri inip telefonumu almak için okulun çıkışına yöneldiğim sırada arkamda birine çarptım. Kız tam merdivenlerden düşecekken bileğinden tuttum ve kendime çektim. Kıza baktığımda bunu o olduğunu anladım. Berfu. Kalbim yine deli gibi çarparken Berfu bana baktı ve benden uzaklaşacağı sırada ayağı tekrar takıldığında yine tuttum. Bu sefer bastığı yere dikkat ederek benden uzaklaştığında konuşmaya başladı.

"Teşekkür ederim"

Berfu kareli etek giymiş ve üstüne beyaz gömlek giymişti. Onun üstüne de okulun kravatını takıp okulun armasını olduğu ceketi giymişti.

Hemen Berfu'ya döndüm ve konuşmaya başladım.

"Özür dileyecektin herhalde."

Berfu şok içinde bakarken konuşmaya başladı.

"Ne özrü?"

Hemen cevap verdim.

"Bana çarptın ya hani?"

Berfu kendini göstererek konuşmaya başladı.

"Ben mi? Ben çarpmadım."

"Ben mi sana çarptım yani?"

"Kim kime çarptı bilmiyorum ama özür dilemeye gerek yok bence. Sadece teşekkürler şimdi derse gitmem gerekiyor. Hoşça kal."

Tam bir şey söyleyeceğim sırada Berfu arkasını döndü ve koşarak merdivenleri çıkmaya başladı. Şapşallığı karşısında sırıtmaya başladığımda hemen kendimi toparladım ve merdivenleri inip okulda çıktım. Hemen sonra arabanın olduğu tarafa gittiğimde Mehmet'in arabada telefonuyla oynadığını gördüm. Arabanın camına tıklattığımda Mehmet hemen camı açtı ve konuşmaya başladı.

"Emir sen derste değil miydin?"

"Arabada telefonumu unutmuşum."

Mehmet etrafına baktığında yanındaki koltukta telefonumu görünce hemen bana uzattı.

"Teşekkürler. Hadi ben gidiyorum."

Telefonumu aldım ve tekrar okula doğru yürümeye başladığım sırada zil çaldı. O kadar zaman geçmiş miydi?

Hemen 3. Kata çıktım ve sınıfın kapısından girince onu gördüm. Berfu'yu. Benim sıramda oturuyordu. Bana şaşkın bir şekilde bakıyordu.

Hemen kendimi toparladım ve sırama doğru yürümeye başladım. Ben ona doğru giderken kalemini eline almış kitabını karalıyordu. Sıranın yanında durunca kitabı daha hızlı karalamaya başladı. Hemen konuşmaya başladım.

"Burası benim yerim."

Berfu başını kitaptan kaldırıp bana baktı. Hemen sonra konuşmak için ağzını araladığında Melisa'nın konuşmasıyla ikimizde ona döndük.

"Emir ben uyardım oraya oturma. Emir tek oturur yanına kimseyi istemez diye ama tutturdu illa oraya oturacağım diye. O kadar da boş yer var anlamadım."

Bu kıza katlanamıyordum. Sanki söylediği şeylerin yalan olduğunu ve Berfu'yu rezil etmek için böyle yaptığını bilmiyordum. Yıllar önce ki gibi... Melisa cümlesini bitirince konuşmaya başladım.

"Sen karışma Melisa."

"Tamam Emircim. Sen gerekeni yaparsın zaten."

Tekrar Berfu'ya döndüğümde onunda bana dönmesini bekledim. Kısa bir süre sonra o da bana dönünce konuşmaya başladım.

"Geçebilir miyim yerime?"

Berfu ayağa kalkarken bende cam kenarına yerime geçtim ve oturdum. Melisa Berfu'yla konuşurken bende kulaklıklarımı takıyordum.

"Kendine başka bir yer seçsen iyi olur."

Melisa Berfu'yu rezil etmek istiyordu. Ona küçük bir ders verme zamanı gelmişti. Hemen eşyalarını toplayan Berfu'ya döndüm ve konuşmaya başladım.

"Niye eşyalarını topluyorsun?"

Cümlem bitince Berfu bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Tek oturuyormuşsun. Kendime başka bir yer baksam iyi olur."

Tam cevap vereceğim sırada Melisa konuşmaya başlayınca ona döndüm.

"Akıllı kızmışsın. Aferin."

Melisa'ya ters bir bakış attıktan sonra konuşmaya başladım.

"Oturabilirsin benim için sorun değil."

Berfu bana şok içinde baktığı sırada Melisa yine konuşmaya başladı.

"Ama Emir sen tek oturmayı seversin."

Hemen Melisa'ya döndüm ve sert bir şekilde konuşmaya başladım.

"Artık tek oturmak istemiyormuşum demek ki Melisa."

Melisa benden bunu beklemiyormuş gibi şok içinde kalırken hemen önüne döndü. Berfu bana döndüğümde konuşmaya başladım.

"Otursana"

Berfu şok içinde bakarak yerine geri oturduğumda bende kulaklığımı geri takacağım sırada Berfu'nun kitabı karalamaya devam ettiğini gördüm. Öyle hızlı karalıyor ki biraz daha karalarsa kitap yırtılacaktı.

Daha fazla dayanamadım ve Berfu'nun kitabı karaladığı kalemi tuttum. Berfu bana baktığında konuşmaya başladım.

"Kitabı yırtacaksın."

Berfu kitabına tekrar baktıktan sonra tekrar bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Özür dilerim."

Bu kız gerçekten şapşaldı. Kendi kitabı yırtılacak diye benden özür diliyordu.

Berfu'nun bu haline sırıttım ve kısa bir süre sonra konuşmaya başladım.

"Özür mü dilersin? Senin kitabın yırtılacak neden benden özür diliyorsun?"

"Bilmem özür dilerim işte."

Sırıtmam büyürken kız utanmış olacak ki kızarmıştı. Hemen konuşmaya başladım.

"Biri sana nerede teşekkür edip nerede özür dilemen gerektiğini öğretmesi gerekiyor. Mesela bana sabah çarptığında özür dilemen gerekiyordu, şimdide teşekkür etmen gerekiyordu."

"Sabah ben sana çarpmadım. Sen bana çarptın."

Burcu'nun sesi gelince onları dinlemeye başladım.

"Melisa sabah çarpışmışlar. Aynı dizilerdeki gibi."

"Burcu ben seni susturayım mı yoksa sen susacak mısın?"

Melisa ve Burcu susarken Berfu'ya döndüm. O da onları dinliyor olacak ki konuşmuyordu. Berfu konuşmayınca konuşmaya başladım.

"Seninle bu konuyu tartışmayacağım."

Tekrar önüne dönerken Berfu da önüne döndü ve kalemini eline aldığı sırada kalemi elinden kaydı ve ayağımın dibine düştü. Onu umursamadan şarkı dinlemeye başladığımda Berfu benim vermeyeceğimi anlamış olacak ki kendi masanın altına eğildi ve kalemi almaya çalıştı.

Kalemi eline almış olacak ki kalkmaya çalıştığında kafasını masaya çarpmasıyla benim canım acımış gibi ağzımdan "Ah" diye bir ses çıktı.

Sen mi kafanı çarptın Emir? Sen niye ahlıyorsun?

Berfu'nun da canı acımış olacak ki onun da ağzından "Ah" diye bir ses çıkınca masanın altından dikkatlice çıktı ve bana baktı. Bana bakınca hemen konuşmaya başladım.

"Acıdı mı?"

Berfu şok içinde konuşmaya başladı.

"Ben başımı çarptım. Sen niye ahlıyorsun?"

Sorusunu duymazlıktan geldim ve konuşmaya başladım.

"Sen hep böyle sakar mısındır? Sabah az kalsın merdivenden düşüyordun, şimdide kafanı çarptın."

Berfu kafasını ovaladığı sırada konuşmaya devam ettim.

"Daha dikkatli ol."

Önüme dönerken Berfu'yu düşündüm. Çok tanıdıktı. Ne kadar düşünmeyeceğime dair kendime söz versem de çocukluğumda ki Berfu olma düşüncesi bütün beynimi dolaşıyordu.

Düşüncelerimi susturmaya çalıştım ve sakinleşmek için en sevdiğim grup Perdenin Ardındakiler'in en sevdiğim şarkısı "Her Gece" şarkısını açtım.

"...Her gece baş ucumda

Gülüşlerin aklımdan ucundan geçer

Yıllar geçer

Ben sende kalırım..."

Gözlerimi kapattım ve aklıma Berfu'nun gülüşünü gelmesiyle gülümsemeye başladım. Çünkü biliyordum onun gülmesi benim gülmemdi.

 

 

 

Herkese selam kar tanelerim. Yeni bir bölümle daha karşınızdayım. Bu bölüm Emir ve Berfu'nun tanışmasını okuduk. O kadar güzeldi ki yazarken o kadar çok heyecanlandım ki size anlatamam. Çok çok beğendiğim bir bölümdü. Umarım siz de beğenmişsinizdir.

Emir ve Berfu çocukluklarındaki Berfu ve Emir olduğunu düşünüyorlar. Şimdi size bir kaç soru sorayım.

Emir ve Berfu'nun karşılaşmasını hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce Emir ve Berfu çocuklukta tanıştıklarını ne zaman ve nasıl öğrenecekler?

Bir sonraki bölüm 14 Şubat günü saat 20.00'da burada. Hepinizi kocaman öpüyorum. Umutla kalın. Görüşmek üzere.

Bölüm : 07.02.2025 20:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...