^ Hoş geldiniz sefalar getirdiniz canikomlar ^
Bu bölüm Neray'ın motor arkadaşları ile fazla beraber olacağız. Akif ve İshak'ta aynı şekilde. Toplu beraberlik. 🧘♀️
Keyifli Okumalar Dilerim
🦷
2,5 Ay Sonra
Toprak Güngör'den
Mezarlıktaydım. Çocukluk aşkımın bulunduğu soğuk toprağın başındaydım.
Bizim için herşeyin daha farklı olabileceği düşünmüştüm, onu ilk gördüğümde. Sonra ise olaylar o kadar hızlı ve iğrenç bir şekilde ilerledi ki ben bile ne tepki vereceğimi bulamamıştım.
Dicle benim ilk aşkımdı ve şimdi onu ve yanında ki küçük mezarın sahibi olan bebek göğsüme ağırlık yapıyordu.
Dedem bir aileyi daha yıkmıştı. Kendi ile beraber yanına çekmişti.
Dedem ölmüştü.
Önceden hoşlandığım kadını ve bebeği hayattan koparmıştı.
Omzuma konan el ile bakışlarım mezardan ayrıldı.
Şimdi ise tek bir bakışıyla içimi huzurla dolduran, yaşadığımı hissettiren kadın vardı. Neray, bir telefon konuşmasıyla hayatıma girmişti.
"Kendini harap etme. Senin suçun değil, bunu biliyorsun Toprak." çenesini başımın üstünde saçlarımın arasına koyduğunda eli göğsümün üstünde durmuştu.
Uzanıp elini avucumun içine aldım.
"Dicle'nin bu hayatı seçmesi haksızlıktı." alt dudağımı dişlerimle ezmeye başladığımda. Neray önüme doğru geçti ve dizlerimin önüne dizlerinin üstüne eğildi. Ellerimi kucağımda birleştirdi.
"Toprak, seni anlamıyor olabilirim. Burada yatan kız ilk aşkındı. Bunu anlamaya çalışırım ama elimden bir şey gelmiyor." dediğinde gözlerim mezara dönen yüzünde dolaşmaya başladı.
"Neray, hayatıma girdiğin için beni hayatın yaptığın için teşekkür ederim." dediğim gibi onu kendime çekip sıkıca sarıldım.
İki mezarın arasında sevdiğim kadın kollarımın arasındaydı.
Onu kaybetmek istemiyordum. Neray'ı da kaybetmek istemiyordum.
"Seni çok seviyorum, Toprak." Kollarını sıkıca boynuna sarmıştı.
"Sana aşık oldum, Neray." kollarını daha sıkı sardı.
"Toprak, şunu hiç bir zaman unutma. Benimleyken Dicle'ye haksızlık yapmıyorsun."
"Biliyorum." dedim.
" O senin çocukluğundu ben ise şimdin ve istersen geleceğinim."
İstersem mi? O nasıl bir soruydu öyle.
Kollarımın arasından uzaklaştırdım. Ayağa kalmasını sağladım. Bende mezar taşından kalktığımda iki mezara da son kez bakıp Neray'ın elinden kavradım.
Neray ses etmeden beni takip ederken mezarlık çıkış kapısından çıktık. Neray'ın motoruna doğru yürümeye başladık.
Anayolun kenarında park şeklinde duran motorun önünde durduk.
Neray kasklara uzandığı an onu durdurdum. Sırtını motora doğru yasladım. Üzerine eğildim. Altta doğru gözlerini büyüterek bana baktığında uzanıp burnunun ucuna minik bir öpücük kondurdum.
Geri çekildiğimde bakışları hala yüzümde dolanıyordu.
"Toprak şu an ne yapıyoruz?"
"Şimdim olduğunu kanıtlıyorum." dediğimde gözlerinde oluşan yıldızların varlığıyla karşılaştım.
Yüzüne yaklaştığımda ise, "Şimdi de geleceğim olduğunu kanıtlama üzereyim." dediğim gibi dudaklarımı dudaklarının üstüne bastırdım.
Anında dudaklarını benim için karaladığında elim ensesine uzandı. Ensesini kavradığımda ellerini omzuna uzanıp sıkıca kavradı. Dudaklarıma karşılıklı vermeye başladı.
Diğer elimde belimi kavradığımda bedenimin altında titreyen kadını daha sıkı tutup kendine yasladım. Dudaklarıma daha sert davrandım. Kısık iniltisi kulaklarıma işlediğinde dudaklarından koptum.
Nefes nefese kaldığında kızaran dudakları ilgimi fazlasıyla çekmişti.
Neray ise dikkatini toplamak istercesine omuzlarımı daha sıkı kavradığında üzerine daha fazla eğildim dudaklarına tekrardan kapanmadan önce, "Benimle evlenir misin?" dedim ve benim için yaralanan dudakların arasında ki yerimi yeniden aldım.
Dudaklarımdan bu sefer kopan Neray oldu. Beni kendinden uzaklaştırdığı gibi oda dikleşti. Karşımda kızaran yüzü ile nefes nefese kaldı.
" Seninle evlenirim." dediğinde gülmeye başladı.
Dudaklarım iki yana kıvrıldığında belinden kavradığım gibi onu kendime çektim. Kollarımın arasında sıkıştığında kollarını boynuma doladı.
"Eh, tek sorun seni Göktuğ denen kayınçodan istemek kalıyor." bunu dediğimde kıkırdadı ve dudaklarıma uzanan Neray oldu.
Aşık olduğum kadın kollarımın arasındaydı.
Ve ben Toprak Güngör mutluydum.
-
Akif Sezgi'den
Oturduğum Kafe'de önümde ki kahve fincanının kenarlarıyla ilgileniyor, etrafta olup biten durumları inceliyordum.
Dilrüba'yı uzun zamandır da görmüyordum. Ailesinin gerçek olduğunu öğrendikten sonra Kyk yurdundan da çıkmıştı. O çıkınca bende yurttan ayrılmıştım. Şimdi ise çalıştığım yerin deposunda kalıyordum.
Birkaç aya ayrı bir eve çıkacaktım ama şu an için gerek yoktu.
"Kardeşim sen deli misin? İsteyerek yapmamışsınız işte daha ne diye diye yok ben isteyerek yaptım siz beni yanlış anladınız diyorsunuz?"
Duyduğum kız seni bakışlarım hemen arkam da ki masaya kaydı.
"Yanlış anladınız daha güzel bayan. Diyorum ki kendimi affettirmek için bana mı gelseniz." diyen ondan yaşça büyük olan adamın dedikleri ile oturduğum yerde ayaklandım.
" Evinize gelmek istemiyorum lütfen gider misiniz?" kız adamın bulduğunu yerden uzaklaşmaya çalıştığında adam kızı kolundan kavradı.
" Evime gitmiyorsak sizin evinize de gidebiliriz. Benim için fark etmez."
Bu kadarı da şerefsizlikti. Bildiğin kızı zora kullanıyordu.
"Kızın kolunu bırakmazsan yüzünde bir hal kalmayacak." dediğim gibi onlara doğru döndüm.
" Bana mı dedin lan sen?" adam kızı bırakmıştı.
"Senden başka piç var mı burada?" etrafıma dalga geçercesine baktım. "Bak sen şu işe yokmuş."
Adam üzerime doğru yürüdü an Kafe'ye giriş yapan polis memurları ile küfür ederek yanımdan yüzünü yere eğerek uzaklaştı ve Kafe'den çıkıp gitti.
Zorluk çıkardığı kız ise kalktığı oturağa geri oturdu. Önünde ki yarım dolu olan su bardağında ki suyu içti.
Yanına yaklaştığım gözleri bana döndü. Yeşil gözleri üzerimde gezindiğin de, "Sağ olun."dedi.
"Iyi misiniz?" dediğimde başını olumluca salladı.
" İyiyim teşekkürler." suyunu içtikten sonra ayaklandı. Oturduğu sandalyenin yanında ki kaskını aldı.
Kasaya doğru yöneldi. Yanımdan geçerken sarı saçları yüzüme hafif dokunup geçip gitti.
Ödemeyi yaptığında dışarıya çıktı.
Arkasından baka kaldım.
Konusu tanıdık değildi ama bilindikti. Bal gibi kokuyordu.
Camlı alanda Olduğumdan telefonun çalışını duydum. Başım dışarıya döndüğünde kız kaskı tek kolunun altına aldı telefonunu açtı.
" Efendim Neray?" dediğinde gözleri irice açıldı.
"Hadi canım ciddi misin sen!" dediğin de olduğu yere sığmıyormuş gibiydi.
" Yemin ediyorum Hediye Hediye olalı bu kadar mutlu olmadım.
Kıkırdadı.
" ismim çok güzel biliyorum."dediği gibi gözleri bana doğru döndü ve kısa bir gözlerini çekmedi. Tebessüm edip başıyla selam verdi. Geri motoruna döndü.
" Evleneceksin demek ha. Vay be Toprak Güngör, Toprak olalı bir taş tutmuş."dediğinde kendi kendine gülmeye başladı.
" sözlerim bir kere çok güzel. Neyse hadi ben Dilrüba'lara geçiyorum. Orada görüşürüz." telefonu kapattığımda söylediği isimler ile kaslarım çatıldı.
Toprak Güngör mü? Dilrüba'mı?
Bu kız oraya gidiyordu.
Kız motora bindiğinde hemen kasaya geçtim. Kahvenin ödemesini yaptığım gibi bende yola çıktım.
Gideceğim yer belli olmuştu. Uzun zaman sonra ufaklığı görmek lazımdı.
-
Dilrüba Güngör'den
Salonda ailecek oturuyorduk daha doğrusu aileden olmayan ama aile gibi olanlarda vardı.
Karışıktık.
Deniz abim, Aras abim, Bulut abim, Toprak Abim, Neray, sevgilim Göktuğ ve İshak vardı.
İshak canı sıkıldığı için daha demin gelmişti.
Göktuğ ile ben ise daha bir saat önce eve giriş yapmıştık.
Beraber deniz kenarına gitmiştik. Vakit geçirmek istemiştim ve Göktuğ beni kırmamıştı.
Zaten Toprak abim ve Neray'da deli aşıklar gibi eve girmişlerdi ama kimse laf etmemişti.
"Bütün sülalemin burada olmasının bir açıklaması var mı?" dediğim de kimse beni takmadı bile.
Burada bir işler dönüyordu ama kimse beni bilgilendirmiyordu.
Benim bilmediğim bir şey varsa orada bokluk vardır arkadaş!
"Dökülün. Bak sizi terk ederim." dediğim gibi bana doğru dönen Deniz ve Toprak abim ile sinsice gülümsedim.
Ah benim canım abilerim.
"Dinliyorum." dediğimde kucağımda ki yastığı göğsüme yasladım.
"Utku ile konuştuk." diyen abi takımı ile gözlerim kısıldı.
Dicle'nin intihar ettiği o gece gelmişti. Bayılmadan önce gördüğüm son yüzdü.
Uyandığımda zaten hastanedeydim ve Utku abimde ortalarda yoktu. Bir an hayal gördüğümü falan da sanmıştım ama Bulut abim cidden geldiğini söylediğinde hayal olmadığını anlamış oldum.
Peki, neden gelmişti?
"Ne konuştunuz? Derken göğsüm hızla inip kalkıyordu. Abimin özlemini en derinlerde hissediyordum.
"psikolojik destek almaya başlamış." dediğinde elimde ki yastığı tutmayı bıraktım. Göğsüme yaslı olan yastık yeniden kucağıma düştü.
"psikolojik destek mi?"
"Dicle'nin öldüğü günün sabahı Dicle Utku ile konuşmuş. Artık ne dediyse Utku geçmişiyle yaşamak istemediğini söyleyerek destek almak için başvurmuş."
"Yani Utku abim iki buçuk aydır tedavi mi görüyor? Nerede şu an?"
"Destek aldığı yerde bir odada kalıyor. Dışarı çıkmak istemiyor. Ne kimse ile konuşmak istiyor ne de mesleğini yapmak. Utku iyileşmek için çabalıyor." Aras abim konuştuğunda yutkundum.
Abim benim için destek almaya başlamıştı. Kabullenmişti öyle değil mi?
Dicle, abime her be dediysen ve her neredeysen iyi ol ve teşekkür ederim.
" Abimi görmek istiyorum." dediğim de Aras ve Deniz abim birbirlerinin yüzüne baktı.
"Abim beni görmek ister. Hiç birbiriniz ile bakismayın." diyerek yükseldiğimde ve yükselmeye devam edeceğim an evin zili çalmaya başladı.
"Gittikçe çoğalıyoruz." diyen Bulut abim ile başımı olumluca salladım.
Evin kapısını açan İshak ile içeri giden Hediye oldu.
Bende ediyordum bizim motorcu tayfa nerelerde.
"Ay inanamıyorum cidden evlenecek misiniz?" diyerek salona bombalı bir giriş yaptığında Toprak ve Neray'ın gözleri irice açıldı.
Hediye bir an kalabalığı idrak ettiğinde onunda gözleri irice açıldığında olayı anladığım gibi sırıtmaya başladım.
Asıl olay şimdi başlıyordu.
Toprak abim sonunda Neray'a ilanı aşk yapmıştı. İlanı aşkı geç evlilik teklifini de araya sıkıştırmıştı. Helal olsun vallaha.
"Kim evleniyor?" diyen Aras abim ile gözler anında bana döndü.
Yok artık!
"Dilrüba sakın düşündüğüm şey deme. Tansiyon çıkar bak." Deniz abim konuştuğunda kıkırdadım.
"Abi, evlilik teklifi aldım ama evlenmiyorum daha. Göktuğ bey daha beni sizden istemedi. Malum." dediğim de gözler bu sefer de Göktuğ' a döndü.
"Yarın istemeye geleceğim. Yavrum göreve gidip geliyorum nasip olmuyor vallahi."dediğinde usulca ona doğru yaklaşmıştım ki boğaz temizleme sesi ile yaklaştığım alandan uzaklaştım. Eski konumuma geri döndüm.
" Hediye kimden bahsediyordun? " diyen Bulut abim oldu. Aslında oda biliyordu ama evleniyordu aklı sıra. Toprak abim de bu iş bittikten sonra onunla güzel oynayacaktı.
"Şey," diyen Hediye'nin lafı bu sefer yeni bir kapı zili ile kesildi.
Bugün de gelen gelene.
Özel bir gün de değil ki anam.
İshak yine koşar adım kapıya gittiğinde bu sefer hiç beklemediğim biri salona giriş yaptı ve ben hastaneye yattığım o günden sonra bir daha hiç görmediğim o adamı gördüm.
17 Numara, Akif Sezgi.
"Akif!" dediğim gibi oturduğum yerden kalktım.
Adımlarım hızlandığında gülümseyerek kollarını iki yana açan Akif'in üstüne atladım.
Beni sıkıca belimden tuttuğunda, "Nasılmış benim minik Kyk kaçağım?"
"Akif senin burada ne işin var?" dediğim de hemen ondan ayrıldım ve önünde dikilmeye başladım. "Beni unuttuğunu düşündüm." derken sesim umutsuz çıkmıştı.
Elleri yanaklarıma uzanıp yavaşça sıktığında gülüyordu. "Seni unutmak ne haddime sadece iş güç işte anca gelebildim."
"Anlıyorum. Önemli olan gelmiş olman."
"Siz tanışıyor musunuz?" diye soran Hediye olmuştu. Ona doğru döndüm ve başımı sevimlice salladım.
"Akif beni kyk yurdundan bir tanıdığım. Aslında abim de diyebilirim." dediğimde kıkırdadım. "Benim abi listesi fazla kalaba."
"Senin abilerin sadece biziz." Diyen Toprak abim kendisini ve diğer öz abileri gösterdi. Sırıttım. Kafamı olumsuzca salladım. Kaşlarını çattı.
"Tövbe estağfurullah. Delirtecek bu kız beni. Önüme gelen her adama abi diyor. Kızım biz sana yetmiyor muyuz?" Toprak abimin bıkkın sesine Bulut abim katıldı.
"İçimiz de tek abi olmayan Göktuğ bey oldu." diyerek gözlerini kıstı.
"O benim sevgilim." dediğim de abi takımı huysuzlaşmaya başladı.
"Demek sevgili olduğunuz ha." Akif'in sesi ile ona döndüm. "hıhı." dedim.
"Tanıştık mı biz?" diyerek Göktuğ ayağa kalktığında heybetini konuşturdu.
Seviyorum ben bu adamı ya!
"Hayır." diyen Akif ile birbirlerinin ellerini sıktılar. Kısa bir tanışma yaşandı.
Göktuğ beni belimden tutup kendi ile beraber geriye çektiğinde ses etmeden gülümseyerek peşine takıldım. Kalktığımız yere geri oturduk.
Hediye Neray'ın boş olan tarafına oturduğunda Akif İshak'ın yanına geçmişti.
Akif'in gözleri ise Hediye'nin üstünde dolaşıyordu.
Hadi canım! Şaka???
Akif ciddi ciddi Hediye'yi inceliyordu.
"E, demin ki konu yarım kaldı. Kim kiminle evleniyor? Neler dönüyor burada biri anlatsın." Aras abim sözü devraldığında Akif konusunu şimdi rafa kaldırdım ve asil eğlenceye döndüm.
Toprak ve ecel terleri dökme seansı.
"Ben Neray'a evlenme teklifi ettim. Onu seviyorum ve müsaade ederseniz Neray'ı Göktuğ'dan istemek istiyorum." Toprak bekleden herkesi şaşırtacak bir şekilde ortaya giriş yaptığında bunu ben bile beklemiyordum.
Toprak abim bu aralar çok net bir insan olmuş.
" Bir dakika ne? " Göktuğ' un belimi kavrayan eli benden uzaklaştığında yutkundum.
Birbirlerini sevdiklerini söylediklerinde Göktuğ fazla tepki vermemişti. Büyük ihtimalle buna da tepki göstermeyecekti ama ani gelen İtiraf ile şok geçirdi adam tabii.
"Göktuğ ben kuzenini seviyorum. İzin verirsen Neray ile evlenmek istiyorum."
"Kim kiminle evleniyor!" Ortama giriş yapan annem ile kahkaha atasım geldi.
Annem biraz dolaşacağım diyerek evden çıkmıştı ve tam konunun ortasına gelmişti.
Toprak abim ise annemin sorusu üzerine el kaldırmıştı.
Toprak abimin el kaldırdığını gören Neray' da elini kaldırdığında çığlık atmamak için ellerimi Dudaklarımın üstüne kapattım. Şu an. Bu atmosferi bozamazdım.
"Toprak olum o şanssız kız kim?"
Toprak'ın yüzü anında düştüğünde dudaklarımı kemirmeye başladım.
Annem sonra da Neray'a döndü. "Kızım şanslı damat kim?" demesi ile bu sefer kendimi tutamadım. Kahkahayı bastım.
Deniz abim de gülmeye başladığında diğerleri de sessiz sessiz gülüşüyordu.
Burada tek gülmeyen Neray ve Toprak abimdi.
"Anne Neray benim sevgilim ya." diyen Toprak abim gözüme o kadar sevimli geldi ki yanına gidip sevesim geldi.
"Yani?" diyen annem idol kadındı.
"Neray ile evleneceğim anne!" Diye en sonunda sınırı tepesine gelen abim ile ortam sessizleşti. Toprak abim ciddiydi ve olayın şakaya gelmesinden hoşlanmamıştı.
Neray'ın elini kavradığı gibi Göktuğ' a döndü. "İznin var mı?" diye sorduğunda ortam buz kesti.
Göktuğ kardeşi gibi gördüğü kıza döndüğünde yüzünde ki endişeye okudu. Göktuğ' un olumsuz bir cevap vermesinden korkuyordu.
Göktuğ ise onların mutlu olduğunu zaten biliyordu.
"Bu hafta sonu gel işte kardeşimi. O zaman konuşuruz bu konuyu."
Yani bu evet demekti.
Yeni gelinimiz hayırlı olsun.
Yani daha doğrusu bizim evin ilk gelini.
Ben Göktuğ'lara gelin gideceğim için ben bu ailenin gelini olamıyorum. Ay her ne ise.
Annem," Peki madem gider isteriz kızı. Neray kızıma ben iyi bakarım." annem ciddiyetle konuşup odasına doğru yöneldi.
Toprak abim ağzı bir karış açılmış annesine bakıyordu.
"Ben çalışan bir adamım!. Karıma kendim bakarım." demeyi de ihmal etmedi.
"Ben kahveleri yapayım madem. Önden hazırlık olur. Canım çekti ayol." yerimden kalktığım da Göktuğ da benimle beraber ayaklandı.
" Bende bir su alayım. Dilim damağım kurudu." dediğinde arkadan Aras abimin " Bilirim ben o dili damağı da neyse."dediğini duydum ama duymamazlıktan geldim.
Mutfaha giriş yaptığım gibi Göktuğ da hemen arkamdan geldi. Mutfağın kapısını kapattığı gibi kilitledi.
Arkamı döndüğümde Göktuğ belimden kavrayıp ayaklarımı yerden kesti. Beni tezgaha oturttuğu gibi dudaklarıma sokuldu. Dudaklarımı araladım ve onun dudaklarını kabul ettim.
Kuruyan dudaklarını ıslattımda ellerimle saçlarına tutundum. Kolları belime sarıldı.
Nefesim düzensizleştiğin de Göktuğ bunu anladı ve geri çekildi. Dudakları boynuna ulaştığında kafamı geriye yatırdım. Ben soluklanırken Göktuğ boynumla ilgileniyor beni küçük öpücüklere boğuyordu.
Ellerimi saçlarından çektim. Nefesim düzeldiğinde ellerimi yüzüne uzattım. Yüzünü kaldırdığım gibi dudaklarına yeniden kapandım. Bedenimi usulca ona bastırdım. Belimi daha sert kavradığında dudaklarının arasına inledim.
"Kahve?" diye kapının dışından çığlık atan Toprak abim ile Göktuğ'dan hızla ayrıldım.
Göktuğ afallayarak iki adım gerilediğinde tezgahtan hemen indim.
" Kahveler oluyor." dediğimde Toprak abimin, "Duyuluyor duyuluyor." diyerek kapının önünden gittiğini duydum.
İnanamıyorum!
" Toprak abim beni rezil etmek için dünyaya gelmiş."dememle tezgaha yöneldim. Kahveyi hazırlamaya başladım.
O sırada Göktuğ yanımda tezgaha yaslanarak beni izlemeye koyuldu.
Son kahveyi hazırlamak için makinayı hazırladım ve beklemeye başladım.
" Demek beni yarın istemeye geliyorsun? " diyerek ona yaklaştım. Elimi kaldırıp göğsünün üstünden dolaştırdım.
"Okulun bitti küçük hanım. Artık zamanı geldi."
"Katılıyorum beyefendi." dediğimde uzanıp dudaklarının üstünden öptüm.
"Babamın işlerinin başına geçtim ve haftanın dört günü holdingte oluyorum. Orada olmayı seviyorum. Sanki babam yanımdaymış gibi hissediyorum.".dedigimde gülümsedim. Tek elini saçlarımın üstüne koydu. Aşağı kayarak yanağımı avucunun içine aldı.
"Nerede mutlu olacaksan oradan devam et." dediğinde uzandı anlımdan öptü.
Kafamı olumluca salladım.
"Babamın odasının bir tarafına da acaba diş laboratuvarı mı açsam?" dediğimde gülüştük.
O sırada kahve makinasının Bitiş seni geldi. Hayden kahveleri götürelim. Vallaha kimseye neli içiyorsun diye sormadım. Herkes orta şekerli içecek. Bir de onlara özel kahve mi yapacağım? Oldu canım.
Kahveleri fincanlara doldurduğum da tepkiyi elime aldım. Göktuğ kapıyı açtığında salona yöneldim.
Herkese sırayla kahveleri verdiğim de Toprak abim kirpiklerinin altından tip tip bana bakıyordu. İstediği kadar bakabilirdi.
"Yarın beni isteyecekler, hafta sonu da Neray'ı isteyeceğiz. Eh artık çifte düğün yaparız." dediğimde boş tepkiyi orta sehpanın üstüne bıraktım.
"Yaparız yavrum." Diyen Deniz abim oldu.
Kız kardeşin mi var, derdin var işte.
Kahveler içilmeye başlandığında gözüme takılan birbirlerine kaçamak bakışlar atan ikili üzerinde durdu.
Akif ve Hediye.
"Siz nereden tanışıyorsunuz?" dediğimde Akif ile kısa bir bakışma yaşadık ama sanki ona söylememişim gibi hemen önüne dönmüştü. Uyanık.
"Akif ve Hediye size diyorum." dediğimde Hediye elinde ki bitmiş fincanı masanın üstüne koydu.
" Bugün kafe de bir tane şerefsiz ile sorun yaşadım. O sırada da Akif oradaymış sağ olsun yardımcı oldu kurtuldum heriften." dediğinde gözlerim kocaman oldu.
Yumruklarımı sıktığımda," Ben orada olacaktım. O adamı varya yere yapıştırı yapıştırı verirdim.
Zaten herkes olay yaşıyor ama bensiz. Çok kalbim kırılıyor.
Kahvemi yudunlamaya başladım.
Göktuğ yanımda güldüğünde Abimler de gülmeye başladı.
" Utku abimi görmeye gideceğim."dediğim gibi ani konu değişimi ile Abimlerin yüzünde ki gülümseme yüzlerinden aniden uzaklaştı.
Utku abimi o gü gördükten sonra konusunu açamamıştım. Dicle ve ufak bebek rüyalarımdan bir türlü çıkmıyor beni rahat bırakmıyorlardı. İki ay uyku sorunları yaşadım ama bu sonra iki haftadır kendimi toparlayabilmiştim.
"Utku kimseyi görmek istemiyor."
"Beni ister ama." dediğim de Deniz abim öne doğru eğildi. Dirseklerini dizlerine yasladı.
" Güzelim, en çokta seni istemiyor. Tekrardan sözleri ile kalbini kırmaktan korkuyor. Tedavisi bitikten sonra yanına geleceğini kendisi söyledi. Seni biliyor, istiyor ama içinde ki o nokta hala seni itiyor. Bunların farkındayız. Utku'ya zaman vermememiz gerekiyor."
Diyecek sözüm yoktu sanırım. Abim haklıydı. Utku abim böyle düşünüyorsa böyle olması gerekiyordu.
" Tamam." dediğimde elimde soğuyan kahveyi masanın üstüne bıraktım.
" O halde benim de sizinle birşey paylaşmam gerekiyor." İshak konuştuğundan dikkatimi ona verdim.
"Okullar bitti. Benim de buraya işim bitti. Düşündüm ki memlekete dönme zamanım geldi." Göktuğ bu konuşmayı önceden duymuş ki konuşmuyordu.
"Giresun'a mı dönüyorsun?" derken sesim şaşkınlık içerisinde kalmıştı.
"Sizinle burada oturmak cidden çok güzel ama benim de bir ailem var ve onlara mezun olduktan sonra döneceğimi söyledim." dediğinde dudaklarımı büzdüm.
Benim ailem buradaydı o yüzden mutluydum. İshak'ta kendi ailesi ile mutlu olacaktı. Onları özlemişti. Eğer öyle bir durum olmasaydı şu an bize bu konuyu açmazdı.
" Bizi görmeye yine geleceksin ama değil mi? Bu sonsuza kadar bir ayrılık değil." dediğimde İshak istemsizce sırıttı. Yüzünde ki imayı gördüğümde aklıma dank eden şey ile gülümsedim.
"Bizim ayrılık uzun sürmez gelin hanım."diyerek göz kırptı. Eh Göktuğ'un kuzeniydi. Onlara gelin gidiyordum.
" Peki madem." dediğimde Göktuğ belime kolunu sarıp kendine çekti. Saçlarımın üstünden öptü.
Şu salonda tek başıma otursaydım iyi olurdum ama şimdi bu salonda ailem ile sevdiklerimle oturuyordum ve yakın bir zamanda Utku abimde aramızda olacaktı. Bunu hissediyordum.
"Ben şimdi izninizi siteyeyim. İki saatte uçağım var."
Biletini bile almıştı.
"Müsaade senin İshak. Unutma ki burası senin de evin." Deniz abim ayağa kalktığında İshak' a yöneldi.
Abi şevkati ile sıkıca sarıldı. "Yolun açık olsun."
"Sağ ol abi." diyen İshak ile Göktuğ'un kollarının arasında çıktığım iki sarılan iki beyefendinin üstüne çullandım.
"Bensiz sarılamazsınız!"
Salondakiler bir ağızdan gülüşmeye başladığında sarılmaya devam ettik.
Kısa süre sonra da İshak' a veda ettik.
"Bende kalkayım. Yarın görüşürüz." derken bana öpücük gönderdi. Hediye de oturduğunu yerden kalktı.
Hediye'yi Neray ile beraber uğurladıktan sonra yeniden içeriye girdik ama Göktuğ ve Aras abimin de ayaklandığını fark ettim.
Herkes artık evli evine köylü köyüne diyordu.
" Gidiyor musunuz?"
"Askeriye uğramamız gerekiyor. Saat geç oluyor. Uyumana yakın bir çayını içmeye geliriz."diyen Aras abime gülümsedim ve hemen onayladım.
" Dikkatli olun." diyerek Aras abimin yanaklarından öptüm. Oda başımın üstünde öptü ve kapıya yöneldi.
Neray da gidiyor olacak ki Toprak abimi yanağından öperek veda etti.
Toprak abimde Neray'ı boynundan öptüğünde pamuk gibi oldum.
Yakın arkadaşım ile kafadan kontak olan abimin aşkını izlemek hoşuma gidiyordu.
"Gel bakayım onları izleyeceğine gerçeğini yaşa." diyen Göktuğ beni elimden tutup kimsenin dikkatini çekmeden ara hole çekti.
Abimler tabii ki de fark etmişti. Biz bu aralar fazla oynaşıyor ve bu abilerimin gözünden kaçmıyordu. Allah'tan laf etmiyorlardı.
Sırtımı duvara verdiğimde uzanıp yanağından öptüm. Uzandı başımın üstünden saçlarımı öptü.
"Bu ama yetmedi." dediği anda beni belimden tutup kucağına çektiğinde bacaklarımı beline doladım. Kollarımı boynuna doladığım gibi beklemeden dudaklarına kapandım.
Bedenimi duvara daha fazla yasladı. Beni duvar ile kendi arasında sıkıştırdı. Dudaklarımın arasına sızdı.
Kısa bir öpüşmeden sonra beni yere indirdiğinde kulağıma uzandı.
"Yarın akşam görüşürüz yavrum. Hazırlan yarın akşama yüzüğüm parmağında olacak." Boynuma sulu bir öpücük kondurdu ve yanımdan uzaklaştı.
Yarın akşam istemem vardı. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.
-
Otuzuncu Bölümün Sonu
Sevgili bebişlerim bölümü nasıl buldunuz?
Göktuğ?
Dilrüba?
Akif?
Hediye?
Neray?
Toprak?
Utku?
Düşünceleriniz benimle paylaşın
Gelecek bölümde görüşürüz. ❤️
Wp kanalıma gelmeyi unutmayın. Bana insta yazarsanız sizinle paylaşabilirim. 💃
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
55.27k Okunma |
3.76k Oy |
0 Takip |
37 Bölümlü Kitap |