49. Bölüm

45. Bölüm

Yaren Yaşar
yaren_yasar11

Yazarın anlatımıyla

Mor gözlerin sahibi bir Azrail gibi çökmüşlerdi üzerine. Tek başına olmasına rağmen o kadar güçlü ve hızlılardı ki ne yapmaları gerektiğini bilmiyorlardı. Silahından çıkan her bir kurşun hedefini sapmadan istediği yerlere değiyordu.

"Bir kere de başımı belaya sokmasam olmuyordu değil mi?" diye söylendi en ters haliyle mor gözlü kadın. "Ulan." dedi ve bir kuşun daha sıktığında artık herkes yerde sürünüyordu. "Annen de böyle bebeklerim yapacak bir şey yok." dedi gülümseyen yüzü ile karnına dokunurken. İleri doğru adımlarken hala elindeki silahı sıkıca kavramış ve temkinli adımlar ile ilerliyordu. "Bunlar nereli böyle?" diye mırıldandı kendi kendine.

Etrafa bakarken ilerde yatan birini gördü. O kişiyi kendi vurmadığına emindi. Vurulmuş muydu onu da bilmiyordu. Adama doğru adımladı. "Hop bilader." diye seslense de genç kadın herhangi bir tepki gelmemişti. Yanına birkaç adım daha yaklaştı. Yaklaşırken temkinli davranıyordu. Etrafına hızlı bir göz attığında ilerdeki kızıl kızı gördü.

"Ulan dalağınızı sikim ben sizin." diye söylendi bütün terliği ile. Kızılın gözlerindeki mavi rengi buradan bile fark ediyordu. Gözlerinin içine yayılan korku güzel gözlerini maskeleyen nitelikteydi. "Annenize benzemeyin kızlarım sakın küfür falan etmiyorsunuz." diye mırıldandı.

Kaç kişi olduklarını anladığı anda ilerde olan arabasına dikkat kesildi. Kafasında bazen şeyleri tartıyor, mor renginde gözler etrafta hızlıca dolanıyordu. Etrafına hızlıca bir kez daha baktığında geç kalmamak adına tek bir kurşunda havada süzülmeye başladı.

Koşarken direkt olarak kızıl saçlı kızı çekip kendini siper etmeyi başara bilmişti.

Riccardo sesleri duymuyordu. Aklını kaybetmiş gibiydi. Kurşun sesleri aslında ona o kadar tanıdıkken şu anda hiç duymamış gibiydi.

"Black!" diye bağırdı Sofia sert bir sesle. "Bu kadına karşı koyamayız!"

"Koymak zorundayız!" dedi sert bir sesle Black. "Bir kadın beni alt edemez Sofia!"

"O zaman oğlunu ara!" diye bağırdı Sofia. "Ben bana ait olanı alıp gideceğim."

"Riccardo onu görürse neler olacağını bilmiyor musun Sofia?"

"Ne kadar umurumda?" dedi ona bakarak. "Yanındaki şeytanı öğrenmiş olur."

"O bize lazım daha her şeyi berbat etmeyi göze alamam. O kadar yakınına girişken ve Riccardo ona güvenmişken asla bu fırsattı kaçıramam. O işimize yarıyor."

"Bir an oğlunun ölümüne üzülürsün diye düşünmüştüm." dedi gülerek. Silah sesleri kesildiğinde ayağa kalktı. "Hadi ama Black Riccardo onun hain olduğunu öğrendiğinde ölümüne hiç mi üzülmeyeceksin?" diye sordu merakla.

"Ben kendi oğlumu öldürmüş biriyim Sofia." dedi Black alayla ona bakarak. "O onun suçu. İçinde merhamet duygusu olanın ölümü en yakınından gelir."

Riccardo'ya baktı Sofia. "Benim ona oyun oynadığımı öğrenirse beni öldürür." dedi net bir sesle.

"Sen zaten Riccardo o kızı sevdiğinde öldün Sofia." dedi net bir sesle. "Sen o kızı her sevdiği an öldün."

"Kes sesini." dedi ve ona baktı. "Yüzüme birkaç yumruk indir." dedi sadece. Kendisi de sanki bir tutsa edilmiş gibi bir izlenim verecekti.

Sofia Riccardo'nun sevdiği için ondan onun olanı alıyordu. Lavinia kalbindeki pisliği her geçen gün temizlemişti. Orada çiçekler açmıştı ama çiçekler lavinia çiçekleri değildi. Ölüm çiçekleri değildi. Aksine her çiçek açmışken ölüm çiçeği açmıyordu.

Sofia Riccardo'nun yanına geçtiğinde tıpkı onun gibi berbat bir halde gözükmeye çabalamaktaydı. Black eve doğru yaklaştı ve etrafına bakmaya başladı. Bir şekilde onun aklından geçen şerler farklıydı.

Riccardo kendine gelmeye başladığında kafasında katlanılmaz bir acı vardı. Gözlerini ne kadar açmak istese de bunu başaramayıp geri kapanıyordu. En sonunda açmaya başarmıştı.

Savaş alanına dönmüş olan bu bahçede barut kokusu ve yanan bir tahta kokuları havada asılı kalmıştı. Silah sesleri yankılanırken, Lavinia'nın vücudu adrenalinle titriyordu. Riccardo hâlâ donmuş gibiydi, hiçbir şeyi duymuyor, hiçbir şeyi görmüyor gibi. Önündeki görüntü dışında her şey silinmişti zihninden.

Karşısındaki ev cayır cayır yanıyordu. Ve balkonda kızıl saçlı bir kadın vardı...

"Peri..." dedi Riccardo gözlerini kocaman açarak o tarafa bakıyordu.

"RİCCARDO!" diye bağırdı Sofia ustalık ile olan bir oyunculukla. "RİCCARDO O ÖLÜYOR!"

Ses kulaklarına bir bağırış gibi değil de bir çınlama gibi geliyordu sesler. Duymuyordu sanki kimseyi. Alamıyordu nefes. "LAVİNİA!" diye kükredi adeta. Kolları bağlıydı ve kıpırdayamıyordu. "PERİ!" diye bağırdı bir kez daha. Kollarımı ne kadar çırpındırsa da orada kurtulamıyordu. "Aç!" diye bağırdı var gücüyle. "Kollarımı aç onun bana ihtiyacı var aç!" diye bağırınca gür bir kahkaha attı Black. Yüzündeki maskesinin ardından kulakları rahatsız eden kahkası boğuk çıkıyordu.

"Hadi ama Riccardo," dedi gülmeye devam ederken. "Bir kadın için yalvaracak bir adam değilsin sen."

"PERİ!" diye bağırdı Lavinia ait olmayan beden yerde dururken. Alevler ona doğru yaklaşıyordu. Çoktan ölü olan kadın olduğu yerde duruyor ve Riccardo'nun onu Lavinia sanmasına sebep oluyordu. "Yalvarırım... Yalvarırım ölme Lavinia!" Black Riccardo'nun Lavinia'ya bu kadar bağlanmasını beklemiyordu.

Sofia'da berbat bir halde görünüyordu ama bu berbatlığın sebebi rol yapmak değildi artık. Riccardo'nun Lavinia'ya olan sevgisi yüzünden olduğu yerde kalakalmıştı. Bu kadar aşık olduğunun farkında bile değildi.

O aşka sahip olmak için neler yapmazdı...

"Peri'm..." dediğinde artık her şey için çok geç geliyordu ona. Ateş yanına kadar yaklaşmış hatta bedeninin bir kısmını yakmaya bile başlamıştı.

Riccardo, nefes almakta zorlanıyordu. Alevler, gökyüzüne yükselen lanetli bir feryat gibi etrafı sarmıştı. Yanan yalnızca bina değildi, içindeki her şey de birer birer küle dönüyordu. Lavinia içerideydi.

Çırpındı. Ne kadar çırpındı bilemedi. En sonunda kafasına bir sopa ile vurdu Black. Kafası geriye doğru düşerken lavinia çiçeklerine doğru düştü başı. O çiçeklerin ne olduğunu ayırt edemedi ama kokularını ayırt etmişti.

Lavinia’nın teni, tıpkı adını aldığı çiçek gibi büyüleyici ve unutulmaz bir kokuya sahipti. Onun kokusu, gecenin en karanlık saatlerinde açan Lavinia çiçeklerinin esrarengiz ve hüzünlü güzelliğini taşıyordu.

Tatlı ama ağır olmayan bir koku... İlk nefeste hafif bir yasemin ve hanımeli ferahlığı hissedilirken, derinlerde saklı baharatlı notalar gizli bir tehlike gibi varlığını hissettiriyordu. Vanilya ve misk, tenine sinmiş kalıcı bir sıcaklık katarken, odunsu ve topraksı alt notalar kokusuna sonsuz bir ağırlık ve asalet veriyordu.

Onun kokusu, tıpkı kendisi gibi... Bir kez duyulduğunda asla unutulmayacak, hatıralara kazınacak ve her nefeste ölümle yaşam arasındaki ince çizgiyi hatırlatacak kadar etkileyiciydi.

Riccardo artık Lavinia'nın nasıl koktuğunu biliyordu...

Lavinia ölüm kokuyordu.

BÖLÜM SONU

Bölüm : 18.03.2025 15:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...