Ne kadar daha uyuduğumu bilmiyorum ama ben uyanana kadar Riccardo sadece beni dizlerine yatırmış ve saçlarım ile oynamıştı.
Kabus görmemiştim. Arada gözlerimi açıp Riccardo'nun hala yanımda olduğunu kontrol ediyordum.
Her seferinde de Riccardo aynı cevabı veriyordu. "Burdayım Peri'm" dediğinde uyumam için tekrar susuyordu.
Bu sefer uyandığımda geri uyumank istemedim. Riccardo bana baktı. "Uykuni iyice aldın artık sıra yemek yemekte." Dedi ve yavaşça geri beni yatağa bıraktı.
Daha sonra kendisi ayağa kalktığında direkt ellini tuttum sağlam elim ile. "Nereye?" Diye sordum direkt.
Elline baktı önce. Daha sonra ellini kurtardı yavaşça. "Sakin. İlaç içmen gerekiyor yemek alacağım." Dedi.
Kafamı iki yana salladım. Yanliz kalmak istemiyordum. Yanlız kaldığım anda ya annemi görüyordum. Hayaleti sanki etrafımda geziyordu.
Yada yine o günkü gibi katil yine benim peşimde olacaktı. Sanki bir yerden çıkıp yarım kalan işini tamamlamak için dönecekti.
Yanlız kalmak istemiyordum.
"Gitme." Dedim kafamı direkt iki yana sallayarak. "Yemek yemek istemiyorum. Sen gitme." Dedim hemen.
Bana baktı. Kafasını iki yana salladı. "Olmaz Peri kızı öyle. Yemek yemen gerekiyor." Dediğinde gözlerim dolarak ona baktım.
Psikolojim artık çok bozulmuştu. Sürekli ya birşeylere ağlıyordum yada gülüyordum. Riccardo da bunun farkındaydı.
"Lütfen." Dedim sadece. Gitmesini istemiyordum. Gitmemeliydi.
"O zaman sende benim ile geliyorsun." Dedi ve bir anda kucağına aldı.
Daha ne olduğunu anlamadan kendimi Riccardo'nun kucağında bulmuştum.
Riccardo aşağıya inerken tek bir sesim bile çıkmadan öylece durdum.
"Utanınca da aşırı tatlı oluyorsun." Dedi Riccardo bana bakmadan. Ona döndüm ani iltifatı yüzünden.
"Allah'ım kalbim durmadan alsan ya?" Dedim kendi kendime Türkçe bir şekilde. Bana baktı ters ters.
Türkçe konuştuğumda beni anlamadığı için kaşları hemen çatılıyordu.
"Bana bak Peri." Dedi gülerek. Siniri ona baktığım anda geçmişti. "Bak benim yanımda Türkçe konuşursan bir daha görüşürüz o zaman." Dedi.
Bende güldüm. "Ne yaparsın?" Diye sordum pat diye. Bana baktı yoğun bir şekilde.
"Nefesin kesilene kadar öperim seni kadın." Dediğinde öylece ona baktım. Kendisi ise yürümeye devam etti.
Ben ise bön bön ona bakmaya devam ediyordum.
Büyük bir dikkatle merdivenlerden indi ve bende ondan gözlerimi zar zor ayırıp hızlanan kalbimi biraz daha yavaşlaması için onun yerine baksa şeyleri incelemeye başladım.
Ev gerçekten fazlası ile ferahtı. Çoğunlukla beyaz rengin kullanıldığı bu ev gerçekten fazlası ile güzeldi.
Mutfağa doğru ilerlemeye başladığında orda olan kadınlar bana baktığında utandım.
Utangaç bir insan sayılır mıydım bilmiyordum. Ama şu anda gerçekten fazlası ile Riccardo'nun kucağındayken birinin görmesi utandırmıştı.
Riccardo masaya yavaşça sandalyeye bıraktı. Bana baktı ve rahat olduğuma emin olmak için gözleri oynadı bende. Daha sonra rahat olduğuma tatmin olmamış gibi direkt olarak arkasında bulunan koltuğun minderini sırtıma koydu.
Daha sonra ise direkt olarak ablalara baktı. "Kıza bakmayın." Dedi İtalyanca. Utandığım için mi bunu söylemişti yoksa baksa bir sebebi var mıydı bilmiyordum.
Birşey demeden yanıma oturdu. "Yemek istediğin birşey var mı?" Dedi.
Etrafıma bakındım sadece. İtalyan'larin makarnası meşhur olduğunu duymuştum. "Riccardo." Dedim direkt. Bana bakıyordu zaten. "Makarna yapalım mı?" Diye sordum.
Kaşları çatıldı usulca. "Yapalım." Diye vurguladı. Aynı zamanda emin olmak ister gibi bana baktı.
Kafamı salladım. "Evet." Dedim.
"Birkaç gün daha iyleş yapalım ama şu anda olmaz." Dedi.
Haklıydı. Bir elimi kullanamıyordum. Aynı zamanda hala yaralarım vardı. "Söz mu?" Dedim.
"Söz." Dedi. Kafa salladım. Kafasını hafif yana eğerek bana baktı. "Yüzün düştü." Dedi.
"Yok." Dedim kafamı iki yana sallayarak. Yüzümdeki mimiklerin değiştiğini fark bile etmemiştim.
"Söz verdim Peri'm. Yapacağız. Gülsün yüzün." Dedi. Ona baktım.
"Bebek miyim ya ben neden bir Makarna yapmadım diye küseyim sana?"
"Evet bebeksin." Dedi bana bakarak. Ayağa kalktı ve mutfak tezgahının başında olan kadına doğru yürüdü. "Benim bebeğimsin." Dedi.
Kesinlikle yapmaması gerekiyordu. Utançtan yerin dibine gitmem an meselesiydi.
Sadece o da değildi. Biri yanımızda yokken bile direkt olarak attığı bir bakış bile yanaklarımda sanki iki volkanın patlamasına sebep oluyordu.
Bana ne oluyordu?
Onu öperken sadece bir anlık içimden geldiği için yapmıştım.
Ben aşık mı olmuştum?
Aşk kötü birşey değildi. Ama hiç tanımadığım bir adama his ettiğim bu duygular yanlış şeylere sebep olabilirdi.
Annemi yeni kaybetmişken hiç tatmadığım bu duyguyu şimdi mi tatmaliydım?
Belki bir şansımız olabilirdi. Annemin katilini ve kardeşimi bulduğumda o şansı değerlendirirdim.
Tabi Türkiye'ye döndükten sonra o burada kalacaktı. Belki de bir daha onu asla göremeyecektim.
Sadece birkaç gündür tanıdığım bu adamı görmeme korkusu yayıldı içimden.
Ben gerçekten aşık olmuştum.
Önüme bıraktığı tabak ile kafamı kaldırıp ona baktım. "Ne düşünüyorsun bu kadar dalgın dalgın?" Diye sordu.
Omuz silktim sadece. Kendi önüne bir tabak almadığını fark ettim. "Sende yiyeceksin." Dedim.
Kafasını iki yana salladı. "Yemek yemek istemiyorum." Dedi.
Bende önümde olan tabağı öne doğru itekledim. "Bende yemiyorum o zaman." Dedim.
Kaşları çatıldı yine. "Ye yemeğini kahve içeceğim ben."
"O bir yemek değil." Dedim benim de kaşlarım onun gibi çatılmıştı.
Hem bana zorla yemek yedirmeye çalışıyordu hem de kendisi yemiyordu.
Oldu paşam başka isteğiniz?
"Benim için kahve yemektir işte." Dedi. Omuz silktim.
"Benim için değildir." Dedim. Bana baktı ve kararlı olduğumu fark ettiğinde mecburi olarak önüne bir tabak daha aldı.
Sıkıntılı bir şekilde nefes verirken güldüm bu hâline. Bana baktı. "Gül sen gül dur sen." Dediğinde ne demek istedini anlamadım ama büyük bir ima ile söylemeye çalıştığını fark etmiştim.
"Yemeğinizi yer misiniz bay inat?" Dedim önündeki makarna ile uğraştığını fark ettiğimde.
"Yemeğinizi yer misiniz Peri hanım?" Dedi o da.
Güldüm ve yemeğime döndüm. Makarnayı yemeye ikimizde başladığımızda Riccardo tabağını benden önce bitirmiş ve kahve içmeye başlamıştı.
Masanın üzerine fark ettiğim sigaraya baktım. "Sigara kullandığını bilmiyordum." Dedim. Masanın üzerindeki sigaraya baktı.
"O adamın elinden kurtulup bana geldiğinden beri ne sigara içtim ne de alkol." Dedi.
Ona baktım. Anladığım kadarıyla üzüldüğünde kendisini sigara ve alkole vuruyordu.
Bunu kendi dediği cümleden anlamıştım. İçerken görmesem de Black tarafından kaçırılmadan önce yanıma geldiğinde bazen alkol koktuğu oluyordu.
Sigarayı da kokusunu alsam da o kadar baskın olmadığı için kokuyu tam olarak alamıyordum.
"Lavinia." Dediğinde ciddi birşey konuşacağını anladım. Lavinia ismini pek sevmediğini belli ediyordu.
"Efendim?" Diye sordum. Ne diyeceğini gerçekten merak etmiştim.
"25 gün sonra ikimiz de gidiyoruz Türkiye'ye." Dedi.
BÖLÜM SONU
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
26.53k Okunma |
2.42k Oy |
0 Takip |
58 Bölümlü Kitap |