Yazarın anlatımıyla
Orda o şekilde ne kadar sarıldılarını bilmiyordum Riccardo hâlinden gayet de mutluydu. Ve sadece durup kızın kendisinden ayrılmasını bekledi.
Beklediği gibi olmadı ama. Orda öylece uyuya kaldı Lavinia.
Kafasını hafifçe kaldırıp kızın yüzüne baktı Riccardo. Uyuya kaldığını görünce ister istemez yüzünde bir gülümseme oluştu.
Yanında olan yorgana uzandı ve üzerini iyice örtü. Olabildiğince az hareket ediyordu. Şu anda kızın uyanması onun istediği son şey bile değildi.
Yavaş yavaş hareket etti elleri kızın kızıl saçlarının arasında.
Anlamıyordu. Bir anda gelip hayatında ne kadar nefret ettiği özelik bir kadında toplanıp bu kadar güzel olmasına anlam veremiyordu.
Hayatına ilk kez birinin girdiği için defalarca teşekkür etti Allah'a.
Kız kendisini öptüğü aklına geldiğinde yüzünde bir gülümseme oluştu.
Riccardo kendisini öptüğü an karnında değişik şeyler olduğunu his etti. Kalbi sanki bir anda bütün kötülüklerden uzak durmuştu.
Lavinia ile o kadar uzun süredir tanışmasalar da yine de birbirlerine iyi geldiğini her hâlinden belliydi.
Riccardo Lavinia'yı hareket ettirmek istemedi ama yine de bu kadar rahatsız görünen bir pozisyonda uyumasına da gönlü razı gelmedi.
Oysaki Lavinia şu anda hayatında olan en huzurlu uykuyu çekiyordu.
Riccardo yavaşça kafasını koluna indiri kızın. Kız sağlam olan ellimi yine Riccardo'nun karnının üzerine koydu.
Güldü Riccardo. "Gitmiyorum tamam bir yere. " Dedi kendi kendine.
Sadece iki dakikalığına ayağa kalktı. Üzerinde olan takım elbisenin ceketini çıkardı ve koltuğun tepesine bıraktı.
Üzerinde olan gömleği de çıkarıp aybi yere koydu. Lavinia'nın yanına yerleşti ve Lavinia'nın canını yakmamak için uğraşarak direkt olarak kendine çekti.
Saçlarında gezinen elleri ve günlerdir onu ararken kaldığı uykusuzluk yüzünden o şekilde ikisi de uyuya kaldı.
Saçlarının o güzel kokusuna daha çok sığındı Riccardo. O uykuyu bölen şey Riccardo'nun çalan telefonu oldu.
Lavinia uyanmasın diye sesi kapatmıştı. Titreşim modu olduğu için sesi duyduğu anda gözlerini açmıştı.
Ne kadardır uyduğunu anlamak için duvardaki saate baktı ve gece saat 03.47 olduğunu gördü.
Yaklaşık 8 saatir uyuyorlardı ve kimse tarafından rahatsız edilmemişleri. Şaşırdı Riccardo.
8 saat uyumasına rağmen Lavinia'nın çoktan uyanması gerektiğini veya kendisinin uyanması gerektiğini düşündü.
Riccardo kaç gündür Lavinia'nın da adam gibi bir uyku çekmiş olmadığını düşündü. İkisi de yorgundu. O yüzden bu kadar aralıksız uyumalarıydı.
Riccardo ne kadar yorgun olursa olsun asla ama asla bu kadar saat deliksiz uyuduğunu hatırlamıyordu. Uyku ilaçlar ve birden falza birçok ilaç bazen onu uyuta biliyor ama bu süre gerçekten çok azdı.
Lavinia ise o kadar ilacın yapamadığı sadece onun yanında uyuyarak yapabilmişti.
Çalan telefonu yanıtladı. Sesi olduğundan da daha kalın geliyordu. "Umarım uykumu bölmek için geçerli bir sebebin vardır." Dedi.
İlk başta hiçbir ses gelmedi. Telefonun dışından gelen tek ses nefes alıp verme sesleriydi.
Telefonu kulağından çekti ve gözlerini birkaç kez kırpıştırarak telefona baktı. Yabancı bir numara ariyordu. Tekrar kulağına koydu telefonu.
Birkaç Türkçe birşeyler söylese de ne dediğini anlamdi Riccardo. "Kimsin?" Dedi sadece.
Ayağa kalkmak istemedi. Şu anda Lavinia'yı biraz daha kenara iterek ayağa kalkıp balkonda konuşmayı düşündü.
Ama yapmak istemedi. O kadar güzel bir şekilde sarılmış ve genç kadının vücudunun yarısı kendi üzerinde iken bunu bozmak istemedi.
"Black ensende." Dedi.
Daha sonra telefon kapandı.
Black çoktan Türkiye'ye dönmüş oradaki işlerinin bittiğini düşünmüştü. Lavinia ölmüş sanıyordu. Yaşama ihtimali yoktu.
Arkasına döndü ve yatakta boynu kesik cesede bakti. Yıkamıştı cesedi. Daha sonra cesedin kesilen boynunu dikmişti sanki hala yaşıyormuş gibi.
Sargı bezini de sandıktan sonra elbise giydirmişti.
Aslında elbise demeye bin şahit isterdi. Bembeyaz olan bu elbise kesinlikle bir gelinlik gibi duruyordu.
Yatakta yatan cesede doğru ilerledi Black. Cesedin yanına uzanıp ellerini yüzüne koydu. Soğuk elleri kadının yüzümde gezdi.
"Sus dedim." Dedi sadece. Türkçe konuşuyordu. "Sana defalarca kez düşman gerektiğini anlattım." Dedi.
Kafasını iki yana salladı. "Dinlemedin beni. Dik başlı olmaya karar verdin." Dedi ve ellini boynunda olan kesiğe attı. "Sana benim ile savaşamayacağını söylememe rağmen kabul etmedin." Dedi.
Ellerini ölmüş olan kadının yüzüne çıkardı. "Gülüşün ile aklımı aldın. Ve sen bri kere bile bana gülmedin." Dedi.
Öylece orda sevdi yüzünü. Yanında cenin pozisyonunda uzanmıştı. "Sussaydin. 20 yıl önceki gibi sussaydin. Kızına anlatmadıkların gibi sussaydin şu anda belki de nefes alırdın." Dedi ve kafasını kaldırdı. Alnına bir öpücük kondurdu.
"Belki şu anda senden beni öperdin." Dedi. Kafasını kaldırdı. "Cehennemde sonsuz bir birlikteliğimiz olacak." Dedi gülümseyerek.
Ölü bedenin dudaklarına da bir öpücük bıraktı. "Ama o cehenneme gelmeden önce burayı cehenneme çevireceğim." Dedi.
Karnında Lavinia'nın ona yaptığı yaraya dokundu. "Kızın da aynı babasına çekmiş. Asi ama korkak. Yanlız ama kendi dünyasını kurmuş." Dedi ve bir kez daha güldü. "Tabi karardı dünyası." Dedi.
Kadının ölü bedeninde hala geziyordu parmakları. "Kızını da yolladım sana. Yanlız kalma diye. Ve sana birşey diyeyim mi?" Dedi ve sanki cesedin kendisini görmek istermiş gibi kafasını çevirtti.
"Kızın şimdiye kadar hiç olmayan sevgisini kalbini şu anda bir İtalyan mafyası ile harcıyor. Yazık." Dedi.
Ellini çekti çenesinden de saçlarına dokunmaya başladı. "O nefret ettiğin kızın aslında annesinin eski sevgililerinden biri ve aynı zamanda kardeşinin babası olduğunu öğrense zaten senin kızını o öldürürdü. Beni suçlayamazsin sevgilim." Dedi.
Aynı zamanda bir kere daha omuz silkti. "Tabi sen suclamazdin beni değil mi? Çünkü kızının ölümünü sen istedin. Ona o ipi sen geçirdin."
Yüzünde elli dolaşıyordu hala. "Ne dediğini anlamadim." Dedi. Sanki şu anda karşısında yatan ceset onun ile konuşuyordu. "Evet sen istedin. Sen kızını hiç sevmedin ki." Dedi gülerek.
Sanki yanında olan cesedi dinliyormuş ve söylediği şeyler ile kaşları çatıldı.b"sevs
Daha sonra ayağa kalktı. Cesedi ceset torbasına koydu. Koyu kahve gözlerini cesedin yüzüne sabitledi. "Ayrılık zamanı geldi sevgilim. Uzun sürmeyecek." Dedi.
Ve ceset torbasını sırtladı arabaya attı. Aynı şekilde aynısını Özgür için de yaptı.
Kendi öz oğlunu da katletmişti.
Şimdi ise ikisini de öldürmekteydi.
Riccardo ekindeki telefona baktı birkaç saniye.
Gerçekten Black ona mı ulaşmıştı?
Baktı birkaç saniye daha. Daha sonra göğsünde uyuyan Lavinia'ya baktı. ''Ben sana şimdi bunu nasıl söyliyeyim?'' diye fısıldadı.
Arman'ı aradı ve direkt olarak olan her şeyi anlattı ve numarayı da ona verdi.
Arman bakacağını söyledi ve telefonu kapattı. Riccardo Lavinia'nın saçlarını okşadı yavaş yavaş. Biraz daha bütün yaralarına dikkat ederek kendine çekti. Sanki Lavinia'nın ona olan teması asla ona yetmiyormuş gibiydi.
Üzerini iyice örtü her ikisinin de.
''Çok güzelsin be kızım.'' dedi kızın yüzüne bakarak. Yine fısıldamıştı. ''Gerçek olamayacak kadar.''
kızın yüzünü incelemeye devam ederken aklında binlerce soru geçiyordu.
Black her an Lavinia'ya saldırıda buluna bilirdi. Ya Riccardo'nun yanında olmadığı bir saniyede olsaydı?
Yada kardeşinin öldürüldüğünü de Riccardo biliyordu. Bunu Lavinia'ya nasıl söyleyecekti?
Ortada olmayan bir annesinin cesedi vardı. Cesed nasıl yok olmuştu?
Ve en önemlisi Peri kızı bir katilden kaçarken başka bir katile sığındığını nasıl söyleyecekti?
BÖLÜM SONU
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
26.52k Okunma |
2.42k Oy |
0 Takip |
58 Bölümlü Kitap |