Arabaya bindiğimiz gibi üzerimizde olan üniformaları bile değiştirme fırsatı vermedik birimize.
Kızı istemediği biri ile mi evlendiriyorlar yoksa Şerife Sultan istiyor mu gerçekten öğrenecektim önce. Daha sonra ailesinden evlenmeleri için izin alırdım zaten. He vermediler mi o izni. İşte o zaman günah benden gitti.
Şerife Sultan'ı kaçırdım. Bırak ailesi edi ceddi bir araya gelse de o düğünü yapmadan bırakmadım.
"Bunu yapacağım hiç aklıma gelmezdi." Diye mırıldandı Tolga. Üzerinde olan üniformanın yakasını bir kez daha düzeltti. "Her şey bitti sanıyordum." Dedi bu seferde.
"Yanında bir adet zır deli bir Mavi Yaren Yıldırım var ise aklına en uçuk şeyleri köy kardeşim." Dedim omzuna dokunarak. Yürümeye başladık ikimizde.
Kapının girişine geldiğimizde kapıyı çaldım. Tolga derin bir nefes aldı tedirginlikle. Bu kapıya kaç kere adam akıllı gelmişken o kızı vermedilerse bende zorla kızı alırdım.
Aşkı kaybetmenin ne demek olduğunu benden iyi bilen olmazdı. O çektiğim acıyı da kimse çeksin istemezdim.
Çünkü biliyordum geçer sanıyordun ama asla geçmiyordu.
Kapı açılırken içerden bir bebek ağlama sesi de gösterdi kendini. Tolga kafasını kaldırdı direkt olarak. "Üniformana yakışır gibi davran Tolga. Dik ol." Dedim sadece ve kapı ardına kadar açıldı.
Beni o kadar tanıdık bir yüz karşıladı ki... O beyaz odada kaldığım her ana şahit olan ve beni kurtarmak, o cehennemden çıkarmak için herhangi bir şey yapmamış olan o kadın şu anda tam karşımdaydı.
İçimde nefret yoktu ona karşı. Çığlıklarıma sesiz kalan sadece o değildi sonuçta. Benim sesime tepkisiz kalan herkesten nefret etsem maalesef liste kabarıktı.
Benim sesimi hiçbir zaman kimse duymamıştı.
"Selamün aleyküm." Dedim kadına bakarak. Kadın büyük ihtimalle beni gözlerimden tanımıştı. Şok içinde bana bakıyordu.
"Mor?" Dedi sorar gibi. Adımı biliyordu ama bu şekilde seslenmesini sevmedim.
"Mor değil Yaren." Dedim ve içeriden adım seslerine dikkat kesildim.
"Anne kim gelmis-" diye konuşmaya başlayan Şerife Sultan ikimizi birden gördüğünde olduğu yerde dondu. Kucağında da bebeği vardı.
"Selami alsaydınız keşke." Dedim ve ikisine baktım.
"Mavi." Dedi bana bakarak Şerife Sultan.
"Yaren." Diye düzeltmedin onu. O çünkü o ismi söyleye bilecek kadar temiz bir insandı. O ismi bırak pisletmeyi daha da temizlerdi.
"Selamün aleyküm kardeşim." Diye mırıldandım ona bakarak.
"Aleyküm selam." Dedi. Üzerini düzdüm.
"Senin ile konuşmam gereken bir şey varda." Dedim ve kendimi gösterdim. "Kusura bakma abla siz bu üniformalı insanlara ne kız ne de söz verirsiniz doğru." Dedim kadına bakarak.
"Misafirler gelecek." Dedi kadın bana bakarak. Daha sonra Şerife Sultan'a döndü. En son işte Tolga'ya. "Şerife Sultan evlenecek ya." Dedi Tolga'nın gözünün içine bakarak.
"Kalbi başkasına ait olan kimseye yar olmaz." Dedim kadına bakarak. Şerife Sultan'ın bunu istemediğini gözlerinde görmüştüm.
"Hanım kim geldi?" Dedi içerden yaşlı bir adam sesi.
"Tolga ve arkadaşı." Dedi ve bana bakmaya devam etti.
"Misafir gelecek iş mi şimdi bu?" Dedi ters ters. Daha sonra içerden geldi ve yüzüme baktı.
"Sana da selamün aleyküm diyelim bey amca." Dedim ona bakarken.
"Aleyküm selam kızım." Dedi ve beni süzdü. "Sen niye alıp geldin yine bunu?" Dedi Tolga'yı gösterek.
"Amca bak ya senle," dedim ve Şerife Sultan'ı gösterdim. "Yada kızın ile kısa bir şekilde konuşup gideceğim." Dedim ve ona baktım.
"Çekil hanım." Dedi ve bana baktı. "Bu kızı da dinleyelim bir bakalım." Dedi ve kadın tam itiraz edecekken sustu.
"Eyvallah amca." Dedim ve direkt olarak postaları çıkardık. Çorabıma kadar yeşil giyinmiştik. Postalı kenrara bıraktım ve içeri doğru bir adım attım. Şerife Sultan bana bir sevgi ile baksa da ona bakmadım ben.
İçeri doğru ilerlerdiler ve tekli koltuğa oturdu amca. Kadın da diğer tekli koltuğu aldı. Şerife Sultan'ın bebeği hala susmuyordu ve Şerife Sultan da onu yavaş yavaş salıyordu.
"Babasına ver da artık." Dedim Şerife Sultan'a bakarak. Bir an garipsese de bana baktı. Tolga bebeği kucağına almak istiyordu ama bunu söylemeye dili varmıyordu. Görüyordum. Onun için böyle bir şey yapmıştım.
"Bebek bakmayı bilmez o." Dedi Şerife Sultan'ın babası olduğunu düşündüğüm kişi. "Silah taşımaktan bebek nasıl taşır?"
"Fırsat verdin mi amca?" Dedim adama bakarak. Sabırlı bir insan değildim. Hiç de olamazdım. "Sen bu adam baba olsun, silah ile bebeğini de taşısın izin verdin mi?" Dedim ona bakarak.
"Bak kızım." Dedi öne doğru eğilerek. "Ben daha ilk başta dedim Tolga'ya." Dedi ve Tolga'yı gösterdi. "Benim kızımdan sana yar olmaz dedim, benim kızım asker ile evlenemez dedim. İnat etti." Dedi ve gösterdi. Şerife Sultan'a baktım. Bebeği vermesi için kaş göz yaptım.
"Hitap etmek adına isminizi öğrene bilir miyim?" Dedim ona bakarak.
"Hamza." Dedi sadece. "Ali Hamza." Diye eklendiğinde kafa salladım.
"Ali amca. Bak ben askerim." Dedim ve üzerimde olan üniformayı gösterdim. "Eşin de beni tanır." Dedim kadına bakarak. Ali amca bana bakarken eşine döndü bir anda. "Kızın ile beraber bir adamın yanında çalışıyordu." Dediğimde yutkundu.
"Ne zaman?" Dediğinde Ali amcaya döndüm.
"2010 yılının başından sonuna kadar olan zaman diliminde beni tanır." Dedim.
"Evet." Dedi ve Şerife Sultan'ı gösterdi. "Babasının öldüğü yıl." Dediğinde kaşlarımı kaldırarak onlara baktım. Şerife Sultan'ın babası olduğunu sanıyordum Ali amcanın.
"Babası değil." Diye yanımda mırıldandı Tolga. "Amcası. Ama annesi ile evlenmiş." Dediğinde kafa salladım sadece.
"Her neyse ne." Dedim ve Ali amcaya döndüm tekrar. "Askerler sevemez mi? Bizim kalbimiz yok mu?" Dedim.
"Askerler evet sevebilir kızım." Dedi Ali amca hemen. "Sizin robot olduğunuzu falan söyleyemem."
"Ee o zaman ne diye vermiyorsun kızı da burada bizi uğraşıyorsun?" Dedim.
"Kızım bak." Dedi ve Şerife Sultan'ı gösterdi. "Sence o sevdiği adamı kaybını kaldıracak kadar güçlü mu? Şehit olsa hadi." Dedi.
"Sevdiği adami yaşarken kaybetmiş olacak kadar güçlü ise," dedim ve Şerife Sultan'ı gösterdim bende. "Şehit karısı olarak da anlı ak başı dik durur," ve adama bakmaya devam ettim. "Ve 'vatan sağ olsun' demeyi de bilir." Dedim.
"Sonra ne olacak?" Diye sordu bu seferde. "Bu kız bebeği ile bir başına kalacak. Başında biri olmayacak." Dedi.
"Sor eşine amca." Dedim kendimi göstererek. "Annem babam var mıydı benim başımda?" Dedim kadına dönerek. "Sokak çocuğuyum bak ben." Dedim ve adama bakmaya devam ettim. "Ama bak üzerime üniformayı da almayı bilmişim. Senin kızın ise benim de kardeşim." Dedim ve Şerife Sultan'ı gösterdim. "Tolga'ya birşey mi oldu? İşte o zaman da ben varım. Öz olmasa da kardeşimdir." Dedim. "Sana yemin ederim amca. Sevdiğinden ayrılmak dünyanın en kotu acısıdır." Dediğimde gözlerinde kırgınlık gördüm.
"Bir kere acı çeker." Dedi başka tarafa bakarken.
"Hayır nefes aldığı her an acı çeker." Dedim bende bu seferde. "Aldığın nefes ciğerine batar." Dediğimde bana döndü tekrar. "Kalbinin her atışına lanet edersin. Dursun diye dua edersin." Dedim.
Derin bir nefes aldığında kızına baktı. "Görücü geliyor zaten." Dedi kadın bu sefer de.
"Abla bak beni harcadın orda." Dedim. Acımasızdım çünkü onlar da bana öyleydi. "Kızını da şimdi harcama burda. Bebeği var sevdiği var." Dedim.
"Aynı şey değil." Diye diretti kadın.
"Aynı şey." Dedim bu seferde. "Benim orda bedenim ölürdü belki. Ama Şerife Sultan'ın burada ruhu ölüyor."
"Bebeğimiz de var." Dedi Tolga. "İzin verin de babalık yapayım ona." Dedi.
"Oğlum olmaz senden olmaz." Dedi kadın bu seferde. "Neden anlamıyorsun? Neden diretiyorsun?"
"Çünkü seviyorum." Dedi Tolga kadına bakarak. Ayağa kalktım.
"Şerife Sultan." Dedim ona bakarak. "Tek soru tek cevap. Her şeyi sen belirlersin." Dediğimde herkes bana bakıyordu. "Bir askerin karısı olmayı kabul ediyor musun? Her şeye rağmen onun ile bir hayat istiyor musun?" Dediğimde sertce yutkundu. "Yoksa hiç tanımadığın birini mi istiyorsun?" Dedim.
Ali amca derin bir nefes aldı. Ona döndüm. "Amca bak." Dedim ve ikisini gösterdim. "Sana yemin ederim bu kız ne bu oğlanı üzer." Dedim ve bu sefer de Tolga'yı gösterdim. "Ne de bu senin kızını uzer. Hele üzdü diyelim" dedim ve yine kendimi gösterdim. "Karşında ben olurum."
"Yaren bak kızım." Dedi Ali amca yerinden kalkarak. "Bak geldin buraya dinliyorum seni. Ama ben kızımı ömür boyu bir üzüntüye atamam."
"Kızın zaten mutsuz." Dedim. Ona bakmaya devam ettim. "Sen kızına ne yaşattığın farkında mısın amca?" Dedim ve tekrardan kadına döndüm. "Ya da sen? Şerife Sultan'a neler yaşattığınızın farkında mısınız?" Dedim.
"Biz kızımızın iyiliğini istiyoruz." Dedi.
"Siz kızınızın iyiliğini falan istemiyorsunuz." Dedim tek seferde. "İsteseydiniz o çocuğun adı Tolga olmazdı." Dedim ve bebeği gösterdim Tolga'nın kucağında olan. "Bak bey amca biliyormuş silahtan başka bir şey de tutmayı." Dedim.
"Yaren olmaz." Dedi kadın en sonunda.
"Ya neden olmaz?" Dedi Tolga en sonunda. Bebek kucağında uyuya kalmıştı... Ve sesini kısık çıkarıyordu... Bunu düşünecek kadar iyi bir babaydı.
"Askersin." Dedi kadın en sonunda.
"Bak ben size bir şey anlatayım." Dedim ve kadına baktım. "Bu hikayeyi en çok sen bilirsin." Dedim ve ona bakmaya devam ederken konuşmaya başladım. "Hiçbir şeyi olmamasına rağmen her şeye sahip gibi his eden bir kız varmış." Dedim ve Ali Amcaya baktım. Herkes yavaş yavaş yerine oturmaya başladı. "Çünkü bir yuvası varmış." Dedim ve Şerife Sultan'a baktım. "Yuva onun için bir insanmış."
Tolga bebeğe bakarken bir yandan da beni dinliyordu. Şerife Sultan da gözleri yaşlı yaşlı bana ve bebeğinin babasına bakıyordu.
"Kıza bir gün sevdiğini gözlerinin önünde öldürmüşler." Dedim ve kadına baktım. "Hiç acımadan." Dedim sadece.
Kadın sertçe yutkundu. Ali amca da gözleri eşinin ve Şerife Sultan'ın üzerinde geziyordu. "Orda yuvası bir kere ölmüş belki ama o her nefes aldığında ölmüş." Dedim ve adama bakmaya devam ettim. "Aldığı nefes haram gibi. Sanki onu hasta ediyormuş gibi."
"Sus." Dedi kadın. Kafasını iki yana salladı ama ben susmadım.
"Gözleri bir daha gülmemiş mesela." Dedim ve Şerife Sultan'ı gösterdim. "Onunkiler gibi." Dedim.
Adam Şerife Sultan'ın gözlerine baktı uzun uzun. "Her gün acı çekmiş. Her acı çektiğinde de onun adını sayıklamış." Dedim kadına bakarak. Kadın gözlerinden bir damla daha yaş düşürdü.
Biliyordu. Benim orada günlerce Gökhan'ın adını haykırdığımı duymuştu. Yada abimin adını haykırdığını.
"Yuvası bir kere ölmüş. Kız her gün ölmüş. Unutursun acıyı demişler. Ne o unutmuş ne de onu unutturacak biri olmuş. Kız kendi acısında boğulmuş." Dedim sadece.
"Hiç mi geçmez o acı?" Dedi kadın fısıltı gibi çıkan bir sesle.
"Hiç geçmez o acı." Dedim bende kadına bakarak. Şerife Sultan'a baktım. "Onu da o acıya sürüklemeyin." Dedim.
Kapı çaldı ve herkes kimin geldiğine emindi.
"Ben istemiyorum amca." Dedi Şerife Sultan. "Ben Tolga'yı istiyorum." Dediğinde gülümsedim ona.. Tolga bebeği ile beraber ayağa kalktı.
"Ne diyorsun bey amca?" Dedim adama bakarak. "Neyi seçiyorsun?" Dedim.
Derin bir nefes aldı. Sustu ve Şerife Sultan'a baktı. "Akşam." Dedi ve herkes ona bakmaya devam etti. "Gelip istesinler." Dedi ve beni gösterdi. "Ama sende geleceksin." Dedi hemen.
Şerife Sultan'a bakarken kocaman geldi ve sarıldı bir anda bana. "Hop hop. Ben evlenmiyorum seninle." Dedim gülerek. "Git beyine sarıl Allah Allah." Dediğimde herkes güldü. Kapıyı kıracak gibi çaldılar ve göz devirdim.
"Teşekkür ederim." Dedi Şerife Sultan. Gülümsedim.
"Bu kız artık kaçar." Dedim ve kendimi gösterdim. "Bebeği de al. Tolga'yı da alıyorum." Deidm ve Tolga'ya döndüm. Tam bir şey diyecekken susmadı için ondan önce konuştum. "Yürü Tolga bu bir emirdir." Dedim.
"Emredersiniz komutanım." Dedi.
"Kız benim." Dedim gülerek ve sarıldım bende.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
43.51k Okunma |
4.05k Oy |
0 Takip |
82 Bölümlü Kitap |