71. Bölüm

62. Bölüm : "Eski Aşklar"

Yaren Yaşar
yaren_yasar11

Tolga, güneşin içeri sızdığı köhne odanın bir köşesine sinmişti. Kalabalığın içindeki sessizliğinde, gözleri boşluğa dalmış, yüreği ise beklenmedik bir sevinçle kıpır kıpırdı. Mavi Yaren… Yaşıyordu. O hayattaydı. Timin tamamı kutlama halindeydi; karargâhın taş duvarları bile bu sevinci yankılıyor gibiydi. Ama Tolga’nın içindeki ses bambaşka bir ritimde çarpıyordu.

O sadece görev arkadaşını geri kazanmamıştı. Aynı zamanda geçmişiyle, pişmanlıklarıyla ve yarım kalmış bir ömrün en can yakıcı anısıyla da yeniden yüzleşiyordu. Mavi Yaren’in ardından başka bir gölge belirmişti zihninde… Şerife Sultan.

Kendi kendine mırıldandı, dişlerinin arasından zorla çıkan kelimeler gibi; "Eski aşkına dönme gibi bir ihtimalin yok Tolga. Unut kızı."

Ama olmuyordu. Kızın yüzü gözlerinin önüne her geldiğinde, içini kemiren öfke bir yangına dönüşüyordu. "Sen terk ettin onu. Unut… salaklık yapma."

Unutamıyordu.

Ve tam o anda, karargâhın kapısından içeri koşarak giren biri dikkatleri üzerine çekti. Saçları rüzgârla dalgalanmış, gözlerinde endişenin kıyısında gezinen bir fırtına vardı. Şerife Sultan’dı bu. Bakışları birini aradı bir umudu, bir kardeşi. Mavi Yaren’i.

Gözleri Tolga’yla kesiştiğinde, içindeki hayal kırıklığı yüzüne bir çentik gibi kazındı. Ama bu an, kalbinin değil, aklının zamanındaydı. Şu an kardeşiydi önemli olan. Tolga’ya bile bakmamak için kendini zorladı. İçinde yankılanan sesi susturamıyordu yine de:

"Unut beni."
"Birbirimize âşık olmamız sana zarar veriyorsa… unut beni."

Bu cümleler, geçmişin tam ortasından çıkıp şimdiye düşen kurşunlar gibiydi.

Eskidendi. Her şey çok eskidendi. Ama sevgi hâlâ oradaydı. O zaman da oradaydı, şimdi de. Ayrılıkları mecburiydi. Şerife Sultan’ın ailesi, bir askere gönül veren kızlarının sonunun dul kalmak olacağını düşündüğünden, bu ilişkiyi başından beri istememişti. Tolga ise o baskıya daha fazla dayanamayarak gitmişti. Gidişi bir kaçış değil, sevdiği kadını acıdan kurtarma çabasıydı.

Ama kim kurtulmuştu ki?

O gün bugündür Şerife Sultan’ın kalbine kimse yaklaşamamıştı. Çünkü onun kalbi artık bir başka canla atıyordu.

Bir bebekle.

Tolga’dan olmuştu. Ve Tolga bunu bilmiyordu. Zamanında ona söylemeye çalışmıştı ama Tolga, yaralarının kabuğundan içeri kimseyi almak istemediği bir dönemindeydi. Görüşmeyi reddetmişti. Şerife Sultan da o yaraya merhem olamayacağını anlayıp, bebeğiyle birlikte her şeyi geride bırakmıştı. Ailesi doğumu öğrenmeden İstanbul’u terk etmiş, Şırnak’a sığınmıştı. Bu şehirde tanıdığı tek güven, Ilgaz ve Yaman gibi dostlardan ibaretti. Doğumda elini tutan kişi ise sadece Ebrar Begüm’dü.

Şimdi geçmiş karargâha dolmuştu. Tolga’nın gözleriyle Şerife Sultan’ın gözleri bir kez daha buluştu. Sözsüz, kırık bir bakıştı bu. Onca şey anlatıp hiçbir şey söylemeyen cinsinden.

Şerife Sultan, kalabalığı yararak Batur’un yanına ilerledi. Aradığı Mavi Yaren’di ama zihninde başka fırtınalar esiyordu. "Ben Mavi Yaren’i görmek için gelmiştim," dedi usulca.

Batur, elini Rüya’nın sırtına koyup biraz daha yanına çekti. Şerife Sultan’ın Tolga’nın eski sevgilisi olduğunu biliyordu. Ve şimdi herkesin gözleri onların üzerindeydi.

"Burada değil şu anda," dedi sakince. "Yiğit’in yanında. Emin ellerde."

Şerife Sultan başını salladı. Ama o an odanın bomboş olduğunu fark ettiğinde, içinde bir telaş dalgası yükseldi. Yiğit’in adı bir nebze içini rahatlatsa da kardeşine ulaşamamak canını sıkmıştı.

Tam o sırada, seslerin arasından biri öfkeyle sıyrıldı: "Şerife!"

Bu Ebrar’dı. Gözleriyle bebeği işaret ediyor, dudaklarının arasından neredeyse fısıldar gibi konuşuyordu: "Al oğlunu."

Şerife Sultan hızla dönüp bebeği kucağına aldı. Kalabalığın içinde sadece anneliği vardı artık. Ama kalabalığın dışında, Tolga’nın gözleri vardı. Ona bakan, anlamaya çalışan… çözmeye çalışan gözler.

Tolga ayağa kalktı. İçindeki çalkantı, bedenine sığmıyordu artık. Şerife Sultan’ın peşine takıldı. Gizlice. Sessizce. O bebeği görmek zorundaydı. Kimdi o çocuk?

İçinde yükselen korku, kıskançlık ve merak birbirine dolanmış bir halat gibi boğazını sıkıyordu.

"Evlenmiş mi?"

İlk aklına gelen buydu. Çünkü başka bir ihtimal düşünemiyordu. Kendi kendine mırıldandı yeniden, sesi neredeyse acı bir kahkahayla karıştı: "Seni beklemezdi tabii oğlum. Sen dedin unut diye."

Ama kalbinde bir başka ihtimal çırpınmaya başlamıştı.

Belki de unutmamıştı.

Belki de hiçbir zaman unutmamışlardı…

Şerife Sultan, hastanenin en kuytusundaki koltuğa oturmuş, üstünü battaniyeyle örtmüştü. Oğlunu emzirirken bir yandan kısık sesle fısıldadı: "Baban gibisin oğlum."

Tolga nasır tutmuş ellerini pantolonuna sürerek avuç içindeki terleri sildi. Ellini yumruk yaptığı için oluşan o ter damlalarının yerini avucun içi nem aldı. Gözlerinde yorgun bir sevgi, sesi titreyen bir sır gibiydi. Kimseler duymadı sandı. Ama kapıdan izleyen biri vardı. Tolga. Gölge gibi durmuş, nefesini tutmuş, gözlerini o ikiliye kilitlemişti.
O cümleyle kalbine saplanan sancı, tek kelimeyle tüm geçmişini darmadağın etti. Şerife Sultan evlenmişti… diye düşündü ilk. Eli fark etmeden kapı eşiğinden geriye kaydı. Tam dönüp gidecekti ki, Şerife Sultan’ın kendi kendine söylediği bir cümleyle irkildi:

"Tolga ne istiyorsun annecim?" Bebeği huzursuzlanmıştı. Bir yandan onun başını okşuyor, bir yandan konuşuyordu. "Keşke konuşsan da ne istiyorsan anlatsan…" diye mırıldandı. Daha sonra bir kez daha oğlunun saçlarını yavaş yavaş okşadı." Madem yemeğini yemeyeceksin, teyzeyi bekleyene kadar lütfen ağlama. Dedi ve bebeğine bakmaya devam etti. Minik eller annesinin parmağını sıkıca tutmuştu. Bu çok sıkıydı. Şerife Sultan'ın bebeği Tolga için her zaman aynı şeyi düşünürdü.

"Oğlum benim de mi onu terk etmemden korkuyor da bu kadar sıkı tuttuyor?"

"Baban aşağıda, biliyor musun?" diye döküldü Şerife Sultan'ın dudaklarından. Şerife Sultan'ın oğlu ona öyle bir baktı ki sanki anlamıştı ne demek istediğini. Gözündeki yaşlar durdu bebeğin. Ama hala dolu gözler ile ona bakıyordu.

Tolga'nın dizlerinin bağı çözüldü. O an dünya üzerine çökmüş gibi hissetti. Sırtındaki bütün yükler, yıllarca bastırdığı pişmanlıklar bir anda bastı boğazını. Rengi uçmuştu. Elleri titriyordu. Ayakta durmaya mecali zar zor vardı. Tam o sırada göz göze geldiler.

Şerife Sultan bebeği emzirmeyi bitirmişti. Başını kaldırdığında Tolga'yı gördü. Göz göze geldikleri o an, zaman dondu. Ne konuşacak söz kaldı, ne kaçacak yer.

Tolga, gözlerini bebekten ayıramıyordu. Dudakları titreyerek sordu: "B-benim b-bebeğim mi?" Sesinde korku vardı, umut vardı, öfke de… "Benim bebeğim mi o?"

Şerife Sultan’ın bakışları donuktu. Gözlerini kaçırdı. Konuşmadı. Yanından geçip gitmek istedi ama Tolga kolunu tuttu."Senin bana hesap sormaya hakkın yok!" diye patladı Şerife Sultan. Tolga’ya öfke kolay göstermezdi ama içinde tutabildikleri çoktan dolmuştu. Bebeğini sıkıca sardı kucağına. "Sen terk ettin beni Tolga. Sen vazgeçtin. Şimdi gelip bana hesap mı soruyorsun?"

Tolga gürledi: "Soruyu çevirme Şerife. Bebek benden mi değil mi? Sadece bunu söyle!"

Tam o an kapının ardından bir ses yankılandı. Aralarındaki tartışmaya balyoz gibi inen bir ses sinirle seslendi. "O kızın kolunu bırakmazsan, yedi ceddini kardeşim demeden sikerim."

Mavi Yaren gelmişti. Gözlerinde öfke, adımlarında kararlılık vardı. "Bırak lan kızın kolunu!" diyerek yanlarına geldi. Tolga bir şey diyecekti ama Mavi izin vermedi. "Sana ne lan? Anladığım kadarıyla eski sevgilin ama o kızın kolunu öyle tutma hakkını sana kim verdi?"

Tolga derin bir nefes aldı. "Bebeğin babası bensem, bu beni ilgilendirir!"

Mavi Yaren gözlerini kısmıştı. "Terk ettiysen de bir sikim ilgilendirmez." Sözler, kurşun gibi düştü ortalığa. Herkesin yutkunduğu, sessizce içini çektiği bir andı bu. "Senin ecdadını sikerim burada. Bebeği doğururken sahip çıksaydın! Şimdi mi kabarıyor babalık duygun!"

"Ben nerden bilebilirdim?" diye kendini savundu anında Tolga. "Bana söylemeliydi!"

"Sana söylemesine gerek yoktu en başından terk etmeseydin de yalnız bırakmasaydın!"

"Yaren ben," dedi Şerife Sultan, gözleri yaşlı.

Kucağındaki bebeğe baktı, sonra kız kardeşine.

Kız kardeşi olduğunu bilmeden kız kardeşine baktı.

"İstersen ver bebeği bana," dedi Mavi, elini uzatırken. "Konuşmak istersen burada beklerim. Sana istemediğin sürece kimsenin dokunamayacağını biliyorum. Ama o bir daha seni üzerse onu doğduğuna pişman edeceğimi bil." dedi ve bebeğe hemde Şerife Sultan'a baktı. Yüz ona çok tanıdık geldi ama sustu. "Eğer bana güvenmiyorsan bu dalama ile anı timde askerim."

Şerife Sultan, kız kardeşine bir kez daha hayranlıkla baktı. "Yok, ne güvenmemesi," dedi, bebeği usulca Mavi’nin kollarına bırakarak.

Mavi Yaren, o minicik bedeni öyle bir şefkatle tuttu ki... O anda hem bir asker, hem bir teyze, hem bir koruyucu melekti.

"Gidelim bakalım bebiş." dedi gülümseyerek Mavi Yaren. Üzerinde Yiğit'in montu vardı. Saçları sırılsıklam, eşofmanı çamur içindeydi. Tolga ile Şerife Sultan'ı yalnız bırakıp yavaşça uzaklaştı, bebeği kollarına biraz daha dikkatlice sardı ve Yiğit’in yanına doğru yürüdü.

Tolga, Şerife Sultan’a bir an baktı. Sonra gözlerini kaçırıp bir adım geri çekildi. "Yaren Komutan gebertmesin diye şu kadar mesafe bırakıyorum." dedi, sesi kuru, gözleri gölgeli.

Şerife Sultan başını çevirdi, bakışlarını Tolga’ya dikti. "Konuşacak ne var? Terk ettin, bitti gitti. Ne istiyorsun hâlâ?"

Tolga derin bir nefes aldı. Gözlerini kaçırmadan cevapladı: "Terk eden ben değildim. Ayrılırken bana haber vermemişsin gibi davranma artık. Gözlerimin içine baka baka susma."

Şerife Sultan’ın dudakları titredi. Gözleri karanlıklaştı, sesi çatladı: "Haber vereceğine keşke beni sen öldürseydin... En azından canımı alırdın da gururumu değil." Birkaç saniye sessizlik çöktü.

Tolga bir adım yaklaştı, sesi çatallaştı: "Ne istiyorum biliyor musun? Gerçeği. Bebeğin babası ben miyim?"

Bu soru Şerife Sultan'ın içindeki yangını yeniden harladı. Gözlerindeki ateş büyüdü, sanki konuşurken boğazı yırtılıyordu: "Madem bu kadar merak ediyordun, neden bana ‘O kadını görmek istemiyorum’ dedin ha?! Sana bebeğimiz olacağını söylemeye geldiğimde kaçtın! Gözümün içine bile bakmadın! O gün var ya, işte o gün bitti her şey. Bana hesap sorma hakkın yok senin!"

Tolga sustu. Başını eğdi. Sözleri boğazında düğümlendi.

Şerife Sultan kucağındaki battaniyeye sarılı bebeğe baktı. Gözyaşları süzülüyordu artık. "Git..." dedi, sesi yorgun ama kesin. "Git, yeni sevgilinle gez toz, hayatına devam et... Benimle değil, bizimle vedalaştığın günü unutma."

Ve hiç arkasına bakmadan yürümeye başladı. Bebeği göğsüne bastırdı, gözyaşlarını silmeden, ağlamayı bırakmadan o hastane koridorundan uzaklaştı.

 

Bölüm : 29.12.2024 00:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Yaren Yaşar / GECE KUŞLARI / 62. Bölüm : 'Eski Aşklar'
Yaren Yaşar
GECE KUŞLARI

43.51k Okunma

4.05k Oy

0 Takip
82
Bölümlü Kitap
GİRİŞBÖLÜM 1 : "GEÇMİŞ"2. Bölüm: "KARŞILAŞMA"KARAKTERLER3.Bölüm: "Gölgelerin Altında"4. Bölüm : "Kurşunlardan Ağır Sözler"5. Bölüm : "Gökhan"6. Bölüm : "Hastane"7. Bölüm : " Mor Gözlü Süper Kahraman"8. Bölüm : " Pişmanlık"9. Bölüm : "Görev adı : Panzehir"10. Bölüm : "Vicdan Azabı"11. Bölüm : "Mavi"12. Bölüm : "Uyandı."13. Bölüm : "Kriz"14. Bölüm : " Tepede Hep Birlikte"15. Bölüm : "Küllerinden Doğan İhanet "16. Bölüm : "Papatyaların Düşüşü"17. Bölüm : "Elif"18. Bölüm : "Yaralı Ruh"19. Bölüm : "Doğruluk Mu Cesaret Mi?"20. Bölüm : "Bilinmeyen Numara"21. Bölüm : " Sırt Sırta"22. Bölüm : "Kayıp Kardeş"23. Bölüm : "Süt Anne"24. Bölüm : "Anneler Günü"25. Bölüm : "Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer"26. Bölüm : "Pusu"27. Bölüm : "Ben Türk Askeriyim."28. Bölüm : "Aşığım"29. Bölüm : "Soru Cevap"30. Bölüm : "Gizli Saklı"31. Bölüm : "Şeyma"32. Bölüm :"Yiğit"33. Bölüm : "Mavi"34. Bölüm : "Görev"35. Bölüm : "Cehennem"36. Bölüm : "Kurt Timi"37. Bölüm : "Tutsak"38. Bölüm : "Yiğit"39. Bölüm : "Mavi Nerede?"40. Bölüm : "Şehit"41. Bölüm : "Acı"42. Bölüm : "Doğum Günü"43. Bölüm : "Şerife Sultan"44. Bölüm : "İntikam Ateşi"DuyuruWhatsApp kanali45. Bölüm : "Defter"46. Bölüm : "Beyaz Gül"47. Bölüm : "Köy"48. Bölüm: "Tim"49. Bölüm : "Bul Beni"Açıklama50. Bölüm : "Yaşıyor"51. Bölüm: "İnandırma Çabası"52. Bölüm : "Mavi"53. Bölüm : "Açılan Mezar54. Bölüm : "Otopsi Sonucu"55. Bölüm : "Mavi'm"56. Bölüm : "Aşk"57. Bölüm : "Mavi neler yaşadı?"58. Bölüm : "Rihem"59. Bölüm : "Mavi"60. Bölüm: "Gökhan"61. Bölüm : "Kalp Acısı"62. Bölüm : "Eski Aşklar"Yazar ile soru ve cevapları63. Bölüm : "Çift seçimi"64. Bölüm : "Eski Günler"65. Bölüm : "Balo Hazırlığı"66. Bölüm : "Balo"Yazar ile soru cevap 267. Bölüm : "Biten Görev"68. Bölüm :"Yüzbaşı"69. Bölüm : "Yara"UyarıDuyuruu70. Bölüm : "Kabuslar"71. Bölüm : "Tolga"72. Bölüm: "Kız benim"Duyuruu
Hikayeyi Paylaş
Loading...