(Finale daha ne kadar var diye birkaç soru sorulmuştu Instagram'dan beni takip edenler
Daha var gençler.
Kitap baymaya mı başladı ben anlamadım ki? Final olsun mu istiyorsunuz la?
Neyse siz görüşlerinizi söylersiniz.
Ama daha hiçbir şey ortaya çıkmadı. Alt tarafı Mavi Yaren Gökhan'ın yaşadığını öğrendi o kadar.
Okumalar da düşüyor. Harbi sevilmiyo herhalde kısa yoldan final de verebiliriz. Size kalmış.
0 moral ile yazıyorum sağ olun yaa)
Geçmişten Devam
Şeyma ile göz göze geldiğimizde, içimdeki soğukluk bir anda belirginleşti. Gözlerim, yüzündeki her ifadeyi çözümlemeye çalışırken, aslında çoktan onu içimde öldürmüştüm. Ama yine de, şu an karşımda olmasa da, yanımda olmasını isterdim. İçimde bir yerlerde, kaybettiğim her şey için bir boşluk vardı.
Rihem'e bir kez daha baktım. Sonra dikkatim belindeki silaha kaydı. Silahı tek hamlede alıp, onu hızla boynuna dayadım, kolumu etrafına doladım. Her şey o kadar hızlı ve kesindi ki, aradaki mesafeyi hissetmedim bile.
Şeyma, bir an öne atılmak istese de, Rihem'in kafasına dayadığım silah yüzünden olduğu yerde durmak zorunda kaldı. "Kendi anneni mi öldüreceksin?" dedi, sesinde alaycı bir ton vardı, vicdanımı yaralamaya çalışıyordu. Ama ben, onların karşısında vicdanı olmayan biriydim, bunu çok iyi biliyordu.
Bunu söyledikten sonra bir kahkaha patlattım. "Bana annelik yapmamış bir teröristi neden öldürmeyeyim ki?" dedim, gözlerim donuk bir şekilde ona kaydı. "Korkuyor musun ona bir şey yapacak olmamdan?" Diye sordum, ama cevabım çok belliydi. "Korkmalısın Şeyma," dedim, sessizliğimi yine onun korkusuyla bozarak.
Şeyma bana baktı, gözlerinde korkuyu gizlemeye çalıştığını fark ettim. Sadece dimdik durdu, ama ben ona baktıkça korkusunu hissedebiliyordum. "Sen bana kıyamazsın," dedi, ama sesindeki çaresizlik beni daha da güçlendirdi.
O an, Rihem'e silahımı bacaklarına doğrultarak, bir hamlede ateş ettim. Patlayan kurşun, Şeyma'nın çığlığını bir anlığına bastırarak odada yankılandı. "ANNE!" diye bağırdı. Ama ben, hiç bir şekilde taviz vermeden, Rihem'e bakmaya devam ettim.
Rihem, acıyla inlerken sadece, "Bir şeyim yok kızım," dedi. Sadece dudaklarından çıkan acılı bir inilti, her şeyin acı gerçeğini yansıtıyordu.
"Ben kendime acımıyorum, bir teröriste asla acımam," dedim, kararlı bir şekilde. Sesimdeki netlik, onu ve etrafındaki her şeyi sarmalayan karanlığı yansıtıyordu.
Şeyma, bana bir kez daha bakarken, gözlerinde öfke ve sinir belirginleşti. "Bu sefer hiç bir güç seni benim elimden alamaz," dedi, sesi keskin ve tehditkar.
Gülerek, "Ayneeeeenn," dedim, harfleri uzatarak. Daha sonra Rihem'e bakarak, "Çok iddialı bu kızın," dedim, gülümseyerek.
İçimdeki boşluk o kadar derindi ki, bazen gerçekten de içim kan ağlarken bile gülmeyi başarabiliyordum. Bir teröristin kızı olarak doğan bir Türk askeri kızıydım. Ve bu, içimdeki acıyı katlayan bir kimlikti.
Şeyma, boynuma doladığı kolları sımsıkı tuttu, tırnakları sert bir şekilde etime batmaya başladı. "Ulan, birine pandik atsan cinayet sebebi olan o aptal tırnaklarını etime değdirme," dedim, sesim öfkeyle titreyerek.
"Annemi bırak!" diye bağırdı. Omuzlarımı silktim, bir adım geri atıp ona bakarak, "Anan çok ya sikimde değil. Bırakacağım," dedim, sadece omuz silkerken. "Ölüsünü mü, dirisini mi bilemem," dedim, sesim karanlık bir şekilde yankılandı.
O sırada, Şeyma’nın arkamdan birinin yaklaşmakta olduğunu fark etmediğini düşündüğü bir an geldi. Ama ben, buna karşı hazırlıklıydım. "Ay senin umudunu yerim ben!" diye geçirdim içimden.
Rihem’in ayağına sert bir şekilde vurarak, dizlerinin üstüne çökmesini sağladım. Elleri, başından tutarak hızla onu yere indirdim. Aynı anda arkamdaki adama dönerek sertçe bir tekme geçirdim.
Adam yere düşmeden, bacaklarına bir tekme daha vurup, sarsılmalarını sağladım. O an, etraftaki her şey bir anda bulanıklaşıp, yalnızca bir tek şey netleşti: Kontrol bendedi.
"SEVGİLİM!" diye bağırdı bir anda Şeyma. Yere düşen adamın sevgilisi olduğunu öğrendiğimde, dudaklarımda şeytani bir gülümseme belirdi. Yüzümdeki o gülüş, belki de hayatımda hiç bu kadar soğuk, soğukkanlı ve keyifliydi.
Adamın yerden kalkması için silahın arkasını Rihem'in başına vurarak bayılmasına sebep oldum. Adamın sertçe ensesinden tutup ikisini de yan yana koydum.
"Ben bir şey demiştim hatırlıyor musun?" dedim, silahımın namlusunu Rihem'in ve sevgilisinin kafasında gezdirirken, her kelimede içimdeki öfkeyi daha çok hissettim.
"Onların kılına bile zarar vermeyeceksin," dedi, sesindeki korku gizlenmeye çalışılıyordu. Ama ben ona öyle bir bakış attım ki, neredeyse o bakışla kendisini paralayacaktı.
"Ben senden emir almam," dedim, kelimelerim keskin ve netti, tıpkı silahımın namlusunun soğuk metalik dokusu gibi.
"Zarar veremezsin onlara," diye devam etti, ama ben ona sadece bir bakışla karşılık verdim.
"Kim engel olacak buna, sen mi?" dedim, gülerek, bu cevapla aramızdaki tüm mesafeyi bir kez daha yok ettim. "Sevdiğimi versene bana," dedim, gözlerim sertleşti. O kadar net ve acımasızdım ki, adeta bir hayvan gibi, kan kokusuna olan açlığım beni sarhoş etmişti. Adamın yüzüne bakarak, "Aşkımı versene. Hayallerimi ver. Yuvamı ver lan bana. Bana kalbimi ver. Nefesimi ver," diye ekledim, her kelimem acı doluydu. "Gökhan’ı versene bana," dedim, sonunda ona bakarak kafamı iki yana salladım.
"Buna Yaren adaleti derler," dedim, Şeyma'nın gözlerine sabitlenerek. "Keser döner sap döner, gün gelir o sap senin götüne girer," dedim, gülerek. Ardından, silahı sevgilisine yönelterek, "Sen onu benden aldın, bende onu senden alayım. Ödeşelim," dedim, sözlerim keskin ve zalimce.
Silahı daha fazla kafasına dayadım. Şeyma'nın gözlerindeki korku daha da büyüdü. O korkuyu gördükçe, içimdeki soğuk gülümseme büyüdü, hiçbir şey bana engel olamazdı.
Sevgilisi dediği adama bakarak, "Hay tipini sikim. Ben bir şerefsizim diye bağırıyor," dedim, sesim acımasızca kesildi. Ardından tekrar Şeyma'ya döndüm. "Cidden bu göt mü ya?" dedim, alaycı bir şekilde. İçimden ise, abimin böyle bir tipe aşık olduğunu bilse, kahrından ölürdü diye düşündüm, ama dışımda bir şey hissetmedim.
"Mavi," dediğinde, o an, tüm nefretim ona doğru yöneldi. Bir anda her şey bulanıklaştı, her şey bir anda Şeyma'nın suratında karar bulmuştu.
"Bana bak, sik kafa," dedim, silahı adamın kafasına daha sert bastırarak. Şeyma'nın gözlerindeki korku tekrar büyüdü, her geçen saniye biraz daha derinleşen bir çukura düşüyordu. "Sakın bir daha benim adımı ağzına alma. Ne Mavi’yi ne de Yaren’i," dedim, her kelimem adeta bir bıçak gibi kesiliyordu.
"Özür dilerim," dedi, hemen kafasını iki yana sallayarak. "O silahı çek," diye ekledi, korkunun her zerresi onun sesinden aktarılıyordu.
Silaha baktım, derin bir nefes aldım. "Yoo, severim ben silah," dedim, gülerek. Ardından adama baktım ve "Bunun götüne sokarken daha güzel olur bu silah," dedim, soğuk bir şekilde. Her şeyin acımasızlığına alışmıştım.
Etrafıma bakındım, bir kaçacak yer arıyordum. Buradan çıkmam gerektiğini fark ediyordum. Şu anda büyük ihtimal herkes beni şehit sanıyordu.
Valla, ben bile bir an şehit olduğuma inanmıştım.
"Ceee, ölmedim, yaşıyorum," dedim, kendime inanamayan bir tonla. "Ne engel olabilir ki ya?" dedim, gözlerim adeta bir intikam ateşiyle yanıyordu. Herkes şok geçirir, belki de cin falan sanırlar.
"Ben çok sıkıldım," dedim, silahın tetiğine baskı yaparak. "İntikamı da alalım. Kan istedi canım," dedim, içimdeki boşluk artık yok oluyordu. Her şeyin yerini öfke alıyordu.
Tam silahın tetiğine basacağım anda, bir ses duyuldu.
"GÖKHAN YAŞIYOR!"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
43.51k Okunma |
4.05k Oy |
0 Takip |
82 Bölümlü Kitap |