50. Bölüm

44. Bölüm : "İntikam Ateşi"

Yaren Yaşar
yaren_yasar11

(Bölümleri yazarken ağlamaktan yorumları okurken gülmekten gebercem.

Ya ben cani miyim aaaaaaaa?

Şimdi arkadaşlar şöyle birşey varki.

Biz bu kızın yüzü TANINMIŞ bir şekilde olan cesedini gördük.

EEEEEEEE NASIL BU KADAR ÜMİTLİSİNİZ?!

Aşırı merak ediyom yaaaaaaaaa.

He şu uyarıyı da eklim.

Bakın evet kitaba yorum yapıyorsunuz ama yazım yanlışına yapıyorsunuz.

Uyarın dedim ama NEDEN DÖVECEK GİBİ UYARIYORSUNUZ LANNN

Benim sağ baş parmağım kırık hala. Söylemiştim zaten. Yazım yanlışı olması konusunda özür dilerim.

Hadiiiiii iyi okumalarrrrrrrrr)

 

Toprak Timi’nin üzerine kara bulutlar çökmüştü. Hava soğuktu ama asıl üşüten, havanın değil gecenin sessizliğiydi.

Gece yarısıydı. Zaman sanki durmuş, her şey susmuştu. Gecenin örtüsünde yıldızlar birer birer beliriyordu gökyüzünde. Sanki saklandıkları yerden yavaşça çıkıyor, utangaçça parıldıyorlardı.

Yiğit’in gözleri sık sık o yıldızlara kayıyordu. Sanki her biri ona bir şey anlatmak ister gibiydi. Gözlerini kırpmadan bakıyordu onlara. Hani insan birine dalar da konuşmadan bile dertleşirmiş gibi hisseder ya… işte öyleydi.

"Yıldızları seviyordu." Diye mırıldandı sessizce. Seven kişi Mavi Yaren'di. Hem de çok seviyordu. Ama nedenini bilmiyordu. Hiçbir zaman öğrenememişti. Belki de bir nedeni yoktu. Belki bazı sevgiler böyleydi… Nedensiz, nedensizce ve içinden taşarcasına.

Ama bir şeyden emindi: O, yıldızlara âşık bir kızdı. Yıldızları görünce gözleri parlar, onları anlatırken sesi yumuşar, bir çocuğun en sevdiği masalı anlatması gibi konuşurdu. Her gece yıldızlara bakıp bir şeyler fısıldardı. Dualarını, dileklerini, kırgınlıklarını... hepsini yıldızlara emanet ederdi.

Şimdi o yıldızlar vardı yine gökyüzünde. Ama o yoktu.

Ve Yiğit, o yıldızlara bakarken, bu kez sadece hayranlıkla değil… gözyaşlarını tutmakta zorlanan bir kalple bakıyordu.

"Bak şöyle yapalım, Mavi’m..." dedi Gökhan, onun minik omuzlarının yanına diz çökerek. Yüzünde sıcak ama bir o kadar da üzgün bir ifade vardı. Gözleri, Mavi Yaren’in mosmor gözlerine değmeden önce bir an gökyüzüne kaydı. O gece gökyüzü kapkaraydı. Ne bir yıldız vardı ne de bir umut ışığı… Gökyüzü bile ağlıyordu sanki.

Mavi Yaren o gece her zamankinden daha huysuzdu. Beş yaşındaydı. Ama içinde taşıdığı keder, beş yaşındaki bir çocuğun taşıyabileceğinden çok daha büyüktü.

"Yıldız..." dedi sadece. Sanki içinden daha fazlasını söylemek geçiyordu ama boğazında düğümlenmişti her kelime. Başını hiç çevirmeden, gözlerini gökyüzünden ayırmadan konuşuyordu. Sanki yıldızları göremezse, bir daha asla mutlu olamayacak gibiydi.

Gökhan, onu kendine çevirmek için uğraştı biraz ama küçük kız inatçıydı. Sadece gökyüzüne bakıyor, sanki kaybettiği her şeyin cevabını orada arıyordu. Gökhan ise çaresizlikle baktı küçük yüreğe.

"Bak, her zaman gökyüzünde yıldız olmayabilir..." dedi yumuşak bir ses tonuyla. Kırılgan, narin bir açıklamaydı bu. Gerçeği incitmeden anlatmaya çalışıyordu.

O an Mavi döndü ve gözlerini Gökhan’ın gözlerine kilitledi. Küçücük bedeniyle öyle büyük bir cümle kurdu ki:

"Onu da mı alıyorlar?" dedi titreyen bir sesle. "Yıldızları da mı benden alıyorlar, Gökhan?"

Gökhan’ın boğazı düğümlendi. Ne diyeceğini bilemedi. Gözleri bir an dondu, sonra başını hafifçe eğdi. Susmak bile o an acıtıyordu.

Birkaç saniye sonra, kendini toparlayarak konuştu. "Senden bir şey alınmıyor..." dedi zorla bir gülümsemeyle. "Bak, belki gökyüzünde her zaman yıldızlar görünmez ama..." diye devam etti. Küçük bir fikir geldi aklına, onun minik kalbini bir nebze olsun rahatlatabilecek bir umut parçası: "O zaman sen kendine bir yıldız seç. Ama bu gökyüzündekilerden olmasın. Gerçek bir şey olsun. Bir nesne, bir insan, bir kalp..."

Mavi’nin gözleri bir an parladı. Gökhan ne dese, kabul edecek gibiydi. Küçük dudakları yukarı doğru kıvrıldı ve hiç düşünmeden fısıldadı:

"Tamam..." dedi minik bir tebessümle. Sonra gözlerinin içine bakarak, içtenlikle ve masumiyetle ekledi:

"Sensin o yıldız."

Gökhan’ın kalbi o an sanki yerinden çıkacak gibi çarpmaya başladı. Nedenini bilmiyordu ama boğazına bir yumru oturmuştu. Bu minik kız, koca bir evren kadar derin bir sevgi sunmuştu ona.

"Hem de en parlak ve en güzeli..." dedi Mavi Yaren fısıltıyla.

Ve o an, Gökhan gökyüzüne baktı. Yıldızlar yoktu belki, ama yeryüzünde, gözlerinin önünde ışıl ışıl parlayan bir yıldız vardı: Mavi Yaren

Ama işte... o en parlak, o en güzel yıldızı… söndürdüler. Elleriyle tutuşturdular umutlarını, göz göre göre kararttılar içindeki ışığı. Küçücük bir çocuğun bile kalbinde yer etmiş, karanlıkta yol gösteren o yıldız… artık yoktu. Gökyüzünde değil, yeryüzünde bile ışık saçamaz olmuştu. Onu söndürdüler. Hem de en çok ışığına ihtiyaç duyduğu anda… Hem de en çok sevildiği anda.

Hayır Mavi Yaren hiç parlayamadan söndürülmüştü.

Hayır Mavi Yaren çok güzel severken o sevginin karşılığını alamadan gitmişti.

Hayır Mavi Yaren yaşadığı hiçbir şeyi hak etmemişti.

Toprak Timi’nin üzerine kapkara bulutlar çökmüştü. Gece yarısıydı. Gökyüzü pusluydu ama birkaç yıldız inatla parlıyordu uzaktan. Soğuk bir rüzgar esiyordu, taşların arasından geçerken hüzünlü bir ıslık gibi dolanıyordu. Yiğit, timle birlikte sessizce ilerliyordu. Gözleri sürekli çevredeydi. Kalbi atıyor ama ne için attığını o bile bilmiyordu artık. Kalbi, sanki bir boşluğun içinde çırpınıyordu.

Sonunda varmışlardı. Hedef olarak belirlenen bölge gözlerinin önündeydi: büyükçe, eski bir taş konak. Etrafı sarmaşıklarla örtülmüş, karanlıkta hayalet gibi duruyordu. Tim, usulca çömeldi. Sessizliğin içinde yalnızca nefes alışları ve hafif toprak hışırtıları vardı.

Herkes dürbünlü silahlarıyla konakta bir yaşam belirtisi arıyordu. Gözler odadan odaya kayıyor, en küçük bir harekette tetikler yarı çekiliyordu. Dış kapıda bekleyen iki silahlı adam net şekilde görünüyordu. Bahçede en az elli kişi dolaşıyordu; bu sadece ön bahçeydi.

"Bu neyin nesi?" dedi Akın Komutan fısıltı gibi bir sesle. Kaşları çatıldı. “Neden bu kadar kalabalıklar?”

"İçeride önemli biri olabilir," dedi Çağrı. Sesi ne kadar kısık olsa da taşıdığı endişeyi bastıramıyordu.

"Ya da içeride bir örgüt lideri," dedi Yiğit, gözlerini bir an bile ayırmadan. “Bu kadar koruma boşuna değil.”

Tolga, dürbünüyle bütün camları tek tek tararken mırıldandı. “Ya da başka bir şey dönüyor burada. Farklı bir oyun var gibi.”

"Görüş var mı?" dedi Akın Komutan, herkese sırayla baktı.

Sırayla cevaplar geldi.

"Yok."

"Yok."

"Görüş sıfır."

"Fazla kalabalıklar," dedi Akın Komutan. Sonra bir an durdu. Gözleri bir pencereye takılı kaldı. İçine bir düşünce sızdı. Sustu. Ardından acı bir gülümseme ile konuştu: "Yaren olsaydı, içeriyi çoktan çözmüştü..."

Bu cümle, timde yankı gibi dolaştı. Herkesin yüzünde kısa ama keskin bir burukluk oluştu. Kimse bir şey demedi. Başlar biraz eğildi, ama gözler daha dikkatli kesildi.

Yiğit’in kalbi bir an için sıkıştı. “Yaren” ismi onun içinde bir ateş yakıyordu artık. Öyle bir yangın ki, içini sarmış ama kimse görmüyordu.

Dakikalar geçtikçe gerilim artıyordu.

En sonunda Aren konuştu. Sesi her zamankinden boğuktu. "Komutanım... Yaren Komutan'ın her zaman yaptığı gibi yapalım. Arka kapı, ön kapı ve yan giriş olmak üzere üçe ayrılalım. Temizleye temizleye ilerleyelim."

Herkes gözlerini Akın Komutan’a dikti. Cevap sessizlikle yarıştı.

“Bu tim bir şehit daha kaldıramaz,” dedi Akın komutan, sesi derindi.

“En fazla Yaren komutanıma gideriz,” dedi Çağrı, boğazını temizleyerek. “Geldiğimiz için biraz sövebilir, ama olsun.”

Batur başını salladı. “Yaratıcı küfürleri eksik olmazdı.”

Herkes istemsizce gülümsedi. Bu kısa kahkaha, içlerindeki kırık aynaya yansıyan tek sıcaklıktı.

“Öyle yapıyoruz,” dedi Akın Komutan. Derin bir iç çekti. “En fazla... ölürüz.”

"Ölmek mi?" dedi Yiğit sonunda, uzun süredir ilk kez konuşuyordu. Sesi tok ve içliydi. "Ölüm bana hediye olur. Sizi bilemem. Ama unutmayın... Biz ölmek için değil, şehit olmak için doğduk."

Bunun üzerine üçe ayrıldılar. Sessizce, dikkatlice, kurşun sesinden önce dualar okur gibi ilerlediler.

Yiğit yürürken, arkasında bir kıpırtı hissetti. Saniyelik bir şeydi. Bir silahın tetiğine basıldığı anın sesi yankılandı kulaklarında. Hemen arkasına döndü, ama kimse yoktu. Timden biri sandı. Devam etti.

Öyle miydi?

Her oda temizleniyor, her köşe taranıyordu. Sonunda herkes yeniden bir araya geldi. Yiğit, öfkeyle Akın Komutan’a döndü.

"Burada yok o piç kurusu!" dedi, dişlerini sıkarak.

“ARKADAN KAÇIYOR!” diye bağırdı Tolga bir anda. Herkes refleksle koşmaya başladı.

Bir araba, arka kapıdan hızla uzaklaşıyordu. Mermiler ardı ardına sıkıldı ama karanlık, hedefi saklamıştı. Adam kaçmıştı.

Yiğit, sinirle silahını yere indirdi. Kafasını ellerinin arasına aldı. Tam o sırada, ayağının ucunda bir şey gözüne takıldı.

Toprağın üzerinde solmuş bir papatya.

Gözleri yavaşça ona takıldı. Rüzgar esmeye başladı. O an herkes sustu.

Mavi Yaren’i hatırladı. O çiçeğin tam karşılığıydı. Nazikti. Kırılgandı. Ve artık solmuştu.

 

BÖLÜM SONU

 

 

 

 

 

Bölüm : 27.11.2024 01:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Yaren Yaşar / GECE KUŞLARI / 44. Bölüm : 'İntikam Ateşi'
Yaren Yaşar
GECE KUŞLARI

43.51k Okunma

4.05k Oy

0 Takip
82
Bölümlü Kitap
GİRİŞBÖLÜM 1 : "GEÇMİŞ"2. Bölüm: "KARŞILAŞMA"KARAKTERLER3.Bölüm: "Gölgelerin Altında"4. Bölüm : "Kurşunlardan Ağır Sözler"5. Bölüm : "Gökhan"6. Bölüm : "Hastane"7. Bölüm : " Mor Gözlü Süper Kahraman"8. Bölüm : " Pişmanlık"9. Bölüm : "Görev adı : Panzehir"10. Bölüm : "Vicdan Azabı"11. Bölüm : "Mavi"12. Bölüm : "Uyandı."13. Bölüm : "Kriz"14. Bölüm : " Tepede Hep Birlikte"15. Bölüm : "Küllerinden Doğan İhanet "16. Bölüm : "Papatyaların Düşüşü"17. Bölüm : "Elif"18. Bölüm : "Yaralı Ruh"19. Bölüm : "Doğruluk Mu Cesaret Mi?"20. Bölüm : "Bilinmeyen Numara"21. Bölüm : " Sırt Sırta"22. Bölüm : "Kayıp Kardeş"23. Bölüm : "Süt Anne"24. Bölüm : "Anneler Günü"25. Bölüm : "Belki Üstümüzden Bir Kuş Geçer"26. Bölüm : "Pusu"27. Bölüm : "Ben Türk Askeriyim."28. Bölüm : "Aşığım"29. Bölüm : "Soru Cevap"30. Bölüm : "Gizli Saklı"31. Bölüm : "Şeyma"32. Bölüm :"Yiğit"33. Bölüm : "Mavi"34. Bölüm : "Görev"35. Bölüm : "Cehennem"36. Bölüm : "Kurt Timi"37. Bölüm : "Tutsak"38. Bölüm : "Yiğit"39. Bölüm : "Mavi Nerede?"40. Bölüm : "Şehit"41. Bölüm : "Acı"42. Bölüm : "Doğum Günü"43. Bölüm : "Şerife Sultan"44. Bölüm : "İntikam Ateşi"DuyuruWhatsApp kanali45. Bölüm : "Defter"46. Bölüm : "Beyaz Gül"47. Bölüm : "Köy"48. Bölüm: "Tim"49. Bölüm : "Bul Beni"Açıklama50. Bölüm : "Yaşıyor"51. Bölüm: "İnandırma Çabası"52. Bölüm : "Mavi"53. Bölüm : "Açılan Mezar54. Bölüm : "Otopsi Sonucu"55. Bölüm : "Mavi'm"56. Bölüm : "Aşk"57. Bölüm : "Mavi neler yaşadı?"58. Bölüm : "Rihem"59. Bölüm : "Mavi"60. Bölüm: "Gökhan"61. Bölüm : "Kalp Acısı"62. Bölüm : "Eski Aşklar"Yazar ile soru ve cevapları63. Bölüm : "Çift seçimi"64. Bölüm : "Eski Günler"65. Bölüm : "Balo Hazırlığı"66. Bölüm : "Balo"Yazar ile soru cevap 267. Bölüm : "Biten Görev"68. Bölüm :"Yüzbaşı"69. Bölüm : "Yara"UyarıDuyuruu70. Bölüm : "Kabuslar"71. Bölüm : "Tolga"72. Bölüm: "Kız benim"Duyuruu
Hikayeyi Paylaş
Loading...