47. Bölüm

43.bölüm Maviş

yaazarr_2
yaazarr_2

Bu bölüme başlamadan önce özür diliyorum geç geldi biliyorum ama gerçekten buna değecek emin olun ve lütfen derin bir nefes alarak okumaya başlayın çünkü okuyacaklarınız nefesinizi kesebilir

İyi okumalar dilerim💖

***

O numaraya yazmıştım ve attığı konuma gelmiştim kimdir nedir necidir bir görelim bakalım telefondan gönderilen konuma baktım ve tam karşımdaki masayı gösteriyordu orda oturan bir adam vardı ve direkt karşısına geçip oturdum

"Evet derdin ne senin"dedim ve adam soğuk bir şekilde

"Pardon?"dedi bende

"Evet diyorum derdin ne bana niye yazıyorsun diyorum"dedim oda

"Hanımefendi galiba karıştırdınız ben kimseye yazmıyorum"dedi bende ayağa kalkarak telefondaki mesajları gözüne soktum

"Bunlar ne o zaman!"dedim oda mesajlara bakıp hemen ayağa kalktı ve

"Defne buldum mu seni?"diyerek bana sarıldı ve bir on saniye sonra ondan uzaklaştım ve

"Beyfendi siz kimsiniz ve benim adımı nerden biliyorsunuz!"diye bağırdım kimdi bu şimdi!

"Ah doğru kaç yıl geçti üzerinden hatırlamaman normal Maviş"dediği anda donup kaldım ve

"N ne!"dediğimde bana tekrar sarıldı bu sefer onun sarılışına karşılık verdim ve

"Abim çok değişimişsin ama doğru söylemek gerekirse öncesi daha iyidi" dedi bende ondan ayrıldım ve

"Abi n nasıl buldun beni ben seni yıllarca aradım"evet buradaydı beni hayata döndüren ve onu bulmak uğruna hacker olduğum kişi karşımdaydı

"Bende canım bende yıllarca heryerde seni aradım nerden bile bilirdim ki Yılmazların kızı olduğunu"dedi bende

"Yılmazlar ne alaka?"dedim oda

"Anlatıcam herşeyi ama sen önce neden şuan bu halde olduğunu anlatırmısın" dedi bende derin bir nefes alarak başladım anlatmaya

"Abi şimdi bir çocuk vardı ............. Öyle işte sonra şimdide sanki hiçbir olay yaşanmamış gibi gelip özür falan diliyor" dedim oda

"Durduk yere böyle birşey mi yaptı?"dedi Altay abi evet gizemli psikoloğumuzun adı Altaydı Altay Korkmaz

"Bence ben o zaman saf ve salak olduğum için beni kullandı yoksa niye doğum günümde terk etsin neyse onu bunu boşverde abi sen şu Yılmazlar ailesini nerden tanıyorsun?"dedim merakla oda

"Şimdi söyle biz sizin yani senin babanın yönettiği şirketin karşı şirketlerinden birinin oğluyum babam artık rahatsızlanınca başına ben geçtim ve baya bir düşmanlık var aramızda"dedi bende

"Babanın neyi var abi?"dedim oda

"Artık yaşlandı yaşlılığın yanında getirdiği hastalıklardan biri"dedi bende

"Geçmiş olsun abi"dedim oda

"Sağol canım sağol"dedi

"Şaka gibi ya! şimdi sen yıllar önce beni ölümden döndürüyorsun ama bizim karşı düşman şirkette çıkıyorsun ne bomba haber ama!"dedim ve Altay abi

"Şu Tuğrul ne ayak"dediğinde dönüp kaldım ve

"N ne ne alaka şimdi Tuğrul ve sen nerden biliyorsun?"dedim oda

"Ben bir haftadır buralardayım sizin aileyi gözlüyorum sen o eve girip çıkıbca içlerinden birinin sevgilisi sanmıştım ama hep seni izleyen sürekli peşinde olan adamlar vardı sizin evide gözetliyorlardı ve bunların patronları Tuğrulmuş"dedi bende

"Demek o yüzden karşıma çıkmıyordu piç!"dedim ve Altay abi

"Ne yani tanıyormusun?"dedi bende

"Evet manyak pisikopatın teki"dedim oda

"İyi adamlarım peşinde yakında cökerim üzerine"dedi bende

"Sen cansın abi yaa!"dedim oda

"Biliyorum ha bu arada sizinkilerin gerçeği anlaması benim sayemde oldu bir kutu gönderdim o kutunun içerisinde gerçekler vardı ve üzerinde mavi bir boncuk vardı senin gözlerin gibi masmaviydi ama bakıyoruda seninkiler artık maş mavi değil sana artık çikolatamı demeliyim"dedi bende

"Maviş ideal hem sen biraz daha konuşursan eski halime dönebilirim her an!"dedim oda

"Ya gerçekten dürüstçe söylüyorum önceki halin daha iyi kat ve kat daha güzeldi"dedi bende

"O zaman en yakın zamanda Defne mi oluyorumm"dedim oda

"Bence hemen!" Dedi ve olduğumuz yerden çıkıp konuşmaya devam ettik

***

"Ayy ben hala çok heycanlıyım yıllar önce beni ölümden döndüren adam şuan yanımdaa ve bu arada hani sen psikologtun!"dedim oda

"Psikologotum ama bir süre sonra işi bırakmam gerekti şuan dediğim gibi şirketin başındayım ve o evde birbirimizden en nefret ettiğimiz kişi Eren"dedi bende

"Ayyy bende hiç sevmem onları bir Aras iki Efe onlar dışnda o ailedekilerle konuşmuyorum bile!"dedim oda

"İyi yapıyorsun! O doktor bozuntusu seni delirtirdi"dedi bende

"Zaten delirtiyor!"dedim ve

"Bak onlardan bahsedince bile sinirleniyorum!"dedim oda gülerek

"Tamam şimdi sakinleş"dedi bende

"O zaman bana ismini söyleseydin hacker olmama gerek kalmazdı ayrıcaaa ne bu naz niye söylemedin adını!"dedim oda

"E o zaman ne süprizi kalırdı maviş"dedi bende

"Böylede geç oldu ama ne demişler geç olsun güç olmasınn"dedim oda

"Aynen öyle hadi bakalım gel ben seni eve bırakayım seninkiler biraz çatlasın" dedi bende

"Olurrr"dedim heycanla ve arabasının olduğu yere doğru ilerlemeye başladık

***

"Ee sen tek mi yaşıyorsun"dedim oda

"Yok bir kız kardeşim var onunla beraber yaşıyorum"dedi bende

"O zaman sizin eve sürüyorsun ve hemen beni şu kız kardeşinle tanıştırıyorsun!" Dedim oda

"Peki tamam ama bu kadar merak edeceğini bilmiyordum"dedi gülerek bende

"İnşallah kardeşinde senin gibidir"dedim oda

"O kadar beklentim olmasın"dedi bende

"Neyse zaten senden bir tane daha çek-"derken bana hadi yap o cümleyi tamamla bir der gibi bakınca hemen sustum ve

"Zaten senden bir tane daha yok olamazda olmasında"dedim hızlıca oda

"Değil mi bencede benden bir tane daha yok"dedi

"Hayır anlamıyorum sizdeki bu erkeklerin egosu nerden geliyorrrr" dedim ve telefonum çaldı

arayan kişi Yiğitti ve hemen cevap verdim

"Efendimm canımmm"dedim oda

"Nerdesin sen tekrar döndün o eve unuttun bizi!"dedi bende

"Öyle arabadayım etrafı geziyorum sen" dedim oda

"Kızım haber verseydin de beraber gezseydik"dedi bende

"Yok tatlım benim çok küçük bir işim var gidicem eve geç kalmammmm"dedim Altay kaşlarını çatarken Yiğit

"İyi o zaman çabuk ol bebiş"dedi bende gülerek onu onaylayıp telefonu kapattım ve Altay

"Kimdi o canımlı cicimli konuşuyordun" dedi bende

"Kız kardeşinide böyle kıskanıyormusunn" dedim oda

"Evet ve konuyu degiştirme!"dedi bende

"Yiğidoydu kardeşlikten daha kardeşim olan biri"dedim oda

"İyi bakalım hem sen şu ex sevgilini bana göstersene bı çekeyim fişini"dedi bende

"Relax ol canım relaxxx"dedim araba yavaşlayıp durdu ve ilk o indi gerçektende Altayla çok az sürede tanışmış olsakta o benim hayatımı kurtarmıştı onun sayesinde gözlerimi kendimi sevmiştim aramızda abi kardeş ilişkisinden çok baba kız ilişkisi vardı sanki üstelik bu kadar kısa sürede olmuştu bu

Beni düşüncelerimden ayıran açılan kapımın sesiydi ve arabadan inip dizlerimi kırdım

"Teşekkürler efendim"dedim oda

"Ne demek hanfendi"dedi ve kapıya ilerledik kapıyı açtı ve içeriye

"Portakall! İçerdemisin!"diye bağırdı bende

"Portakal?"dedim ve içeriden sanki tanıdık bir ses geldi

"Ya abi sana kaç kere diyeceğim bana öyle seslenm-"derken merdivenlerden inerken beni gördü bende onu görünce şokla ağzım açıldı ve Altay

"Misafirimiz var portakal"dedi ve karşımdaki kız Hazaldı evet evet okula yeni gelen o kız Hazal bende

"Hazal?"dedim oda hemen sonra

"Ela?"dedi ve Altay şaşkınlıkla

"Siz tanışıyor musunuz???"dedi bende

"Yok aynı okuldayız ama o kadar yakın değildik iyi oldu bu tanışma diğer türlü pek tanışamamıştık"

Ben onu yeni geldiğinden tanıyordum o ise benim adımı bir yerde duymuştu büyük ihtimalle yine kavga veya bir olaydan duymuştur

"Ee sebebi ziyaretiniz neydi"dedi bende

"Abin kız kardeşim var diyince tanışmak istedim"dedim oda

"Abim? Siz nerden tanısıyorsunuz"dedi bende

"Orası baya uzun hikaye ee sen ne yapıyorsun"dedim ve salona geçtik Altayda

"Sat hemen zaten beni"dedi bende

"Tatlım sen pahabiçilemezsin ne satması"dedim ve hepimiz gülmeye başladık çünkü herkesin aklında bir video gelmişti

***

Hazal iyi kızdı eğlenceliydide ama biraz çekingendi yinede iyi anlaşmıştık hatta kekle kurabiye bile yapmıştık onların pişmesini beklerken telefonum çaldı arayan kişi Arastı saatte geç olmuştu zaten

"Efendimm"diyerek telefona cevap verdim ve Aras

"Elacım nerdesin sen Efe tutturdu ablam yoksa ilaç falan içmiyorum diyor ayrıca sen nerdesin bu saate kadar"dedi bende

"Evdeyim"dedim oda

"Oha nasıl olur bende evdeyim eee hangi odad- kızım sen benimle dalgamı geçiyorsun!"dedi bende gülerek

"Yoo ne alaka evdeyim dedim ama hangi ev olduğunu söylemedim"dedim oda

"Eee peki hangi evdesiniz kraliçe hazretleri"dedi bende

"Bilmem hangi evdeyiz biz"dediğimde Altay

"Bizim evde"dedi ve Aras sinirle

"Kim o! Erkek miydi!"dedi bende

"Duydun onların evindeymişim neyse tamam birazdan gelirim evinize"dedim oda

"Burası seninde evin"dedi bende

"İnsan ev dediği yerde kendini fazlalık gibi hissedip yanlızlık çekmez, ben o evde fazlasıyla yanlızlık ve fazlalık gibi hissediyorum"dedim ve birşey demeden kapattım Altayla döndüm

"Burası eve çok uzak mı?"dedim oda

"Neden?"dedi bende

"Bugün koşuya çıkmamıştım yürüyerek eve giderim diye düşünüyordum eee çok uzak mıı?"dedim oda

"Evet uzak hem gel ben seni bırakırım" dedi bende

"Yok ya koşayım biraz kendime gelirim hem Hazalda tek kalmasın"dedim oda

"Gel gel hem Hazal 3 yaşında çocuk değil"dedi ve Hazal

"Evet ben kendimi koruyabilecek biriyim"diyerek pozisyon alınca güldüm ve

"Tamam o zaman yarın okulda görüşürüz"dedim oda

"Görüşürüzz"dedikten sonra Altayla beraber evden çıktık

***

"Çok çok teşekür ederim sonra görüşürüzzz"dedim oda

"Ne zaman istersen gelebilirsin unutma" dedi bende

"Unutmamm"dedim oda

"Neyse hadi içeri girde seninkiler daha fazla kud- beklemesinler"dediğinde güldüm

"Tamam sende ne zaman istersen gelebilirsin"dedim oda

"Bu eve mi hayatta gelmem!"dedi bende

"Görücez"dedim oda

"Görelim"dedi ve korumalar kapıyı açınca ona son birkez daha el sallayıp içeri girdim ve kapıyı tıklattım kapı açılır açılmaz

"Ne konuşuyordun sen onunla gülerek!" Diye sert bir ses duyunca yüzümdeki gülümseme soldu ve karşımda duran Erene baktım en çok bundan nefret ediyordu değil mi

"Sanane! Hem çekil şurdan Efenin yanına gideceğim"diyerek kapıyı kapattım ama o önümden çekilmeyerek

"Evet dinliyorum ne işin vardı o çocukla ne konuştunuz"dedi tekrardan bende

"Sanane dedim ya çekil şurdan!" dediğimde Aras geldi ve

"Ne oluyor yine!"dediğinde ona döndüm

"Birazdan şu kardeşin olacak şahısın ağzı yüzü yer değiştirecekte onu konuşuyoruz!"dedim oda

"Eren! Ben seni daha kaç kere uyaracağım!"dedi ve Eren

"Abi ama yemin ederim bu sefer haklıyım o Altay denen şer-"derken onu böldüm

"Düzgün konuş yemin ederim çakarım yüzüne şu yumruğu!"dedim oda sabır çekerek

"İşte o adı her neyse onunla konuşuyordu ve hatta gülüyordu"dedi ve Aras

"Ela?"dedi bende

"Ne ne yaptığıma yapacağıma siz mi karar vereceksiniz!"dedim ve devam ettim

"Ayrıca evet konuştum çokta iyi anlaştık oldumu!"dedim Erene bakarak oda

"Konuşmayacaksın!"dediğinde nerdeyse herkes başımıza toplanmıştı bende

"Allah Allah! Sen mi karar vereceksin!" Dedim oda

"Evet ben karar vereceğim çünkü sen onun nasıl biri olduğunu bilmiyorsun! Ayrıca en büyük düşmanlarımızdan biri!"dedi bende

"Sizin düşmanınız! Sizin! Benim değil kendine gel ayrıca onun nasıl biri olduğunu çokta iyi biliyorum! Asıl siz bilmiyorsunuz!"dediğimde Barış

"Ne odlu kimle konuşmuş"dedi ve Eren

"Altay denen o pi-"derken onu ittim ve

"Sana onun hakkında doğru konuş dedim!"diye bağırdım oda

"Sende onunla konuşmayacaksın!"dedi ve Barış

"Ela neden onunla konuşuyor"dedi ve Fırat

"Düşmanımız olduğunu söylemedimi şimdi bizi senden vuracak!

"Sanane! Sizene! Hesap mı vericem size siz kimsiniz! Benden vuracak mış! Çok mu umrunuzda sanki! Artık bir kendinize gelin! Hem ben ne anlatırsam anlatayım nede olsa inanmayacaksınız değil mi!"dedim ve hepsinin yüzüne tek tek baktım sonra

"Evet o Altay diye arkasından atıp tuttuğunuz kişi en azından beni dinliyor ve güveniyor sizin gibi değil yani!"dedim hepsi sesizleşmişti

"Bu evde hiçbiriniz umrda değilsiniz! Hiçbiriniz ama iki kişi hariç! Biri abim ama gerçekten abim olan herşeyden sonradan haberi olup bana güvenip dinleyen Aras diğeride kardeşim olan sizin aklını doldurduğunuz Efe onun dışında hiçbiriniz umrumda değil bu evde ikisi için kalıp ikisi için size katlanıyordum ama artık yetti! Artık sizin yüzünden o ikisi ilede dışarıda görüşeceğim şimdi ne halimiz varsa görün!"diyerek kapıyı çarparak çıktım ve motoruma binip hızla sürmeye başladım

..... 

Temiz hava iyi gelmişti şuan sahilde bir kayalıkta oturuyordum ve yan tarafımdaki kafeden ışıklar saçılıyordu kutlamamı vardı acaba

Önümdeki denize baktım her dalgayı onun sesini rüzgarın sesi kuşların sesi hayat hep güzeldi bende hiç küsmemiştim hayata herşeye rağmen ama şuan kendimi berbat hissediyordum

Hayır berbattanda daha berbat haldeydim

Aklıma bugüne kadar yaşadığım herşey geldi hepsi kendimden nefret etmeme sebep olacak şeydi ama ben ona rağmen sevgiyi aşkı bulmuştum

Yada buldum sanmıştım

Evet gerçekten sevseydi bırakmazdı değil mi

Off yine nerden konu ona geldi ki!

Oturduğum yerden kalktım ve kafeye baktım açıktı yavaşca içeri girdim ve bir kahve alıpasaya oturdum o sırada bir tarafta sahne ve ortasında ışıkların sürekli gözüme vurmasından göremediğim çocuk sadece erkek olduğunu biliyorum ve yavaşca Son arzum söylemeye başladı

"Gelse bile son günüm

Koluna alsa ölüm

Gözlerinin önünde seninle geçen günüm

Senden sonra kalbimi sevgilere kapadım ben seninle o günü bin yıl gibi yaşadım

Son arzum nedir diye gelipte bana sorsalar gözlerime bakıpta herşeyi anlasalar

Son arzum nedir diye gelipte bana sorsalar gözlerime bakıpta herşeyi anlasalar

Bu ses.... Çok tanıdıktı biraz daha yaklasınca sahnedeki kişinin Toprak olduğunu gördüm ve ayaktayken oraya yakın bir masaya yaslanıp kahvemi içmeye devam ettim

Şarkı bitmişti ve tam Toprak sahneden çıkıyordu ki bir ses duyuldu

'peku sizin son arzunuz sorulsa ne derdiniz!"diyen bir ses onla o sırada ilk kez göz göze geldik ve

"Bana son bir kez 5 dakika vermesi"dedi ve herkes çığıl atarken ben elimdeki kahveyin yanımdaki çöpe attarak oradan çıktım

Toprak Kılıçlı'dan

Onsuz ilk şarkı söyleyişimdi hiç güzel geçmemişti buradaydı hissediyordum ama göremiyordum etrafa bakındım kaç kere ama yoktu en son soru sorulmadan önce göz göze geldik ve gitti bu sefer o bırakıp ben kaldım

Oradan da çıktım bizimkiler beni bekliyordu yanlarına gittim hepsi tebrik etmişti çok güzel söylediğimi söylemişlerdi Elada burdaydı gördüm aslında hep onu aradı gözlerim ama en sonda gördüm oda onu gördüğüm görünce çıktı gitti keşke gitmeseydi o sırada arka tarafımdan bir ses duydum

"Evet bekliyorum, 5 dakikanız var"diyen bir ses ve hepimiz şokla o tarafa döndük

Defne Ela'dan

"Evet bekliyorum, 5 dakikanız var" dediğimde sırtım arkamdaki duvara yaslıydı elimdede kahve vardı bu bugünkü kaçıncı kahvemdi bilmiyorum ama bugün fazla içmiştim hemen son yudumuda alıp yanımdaki çöp kutusuna attım ve Yiğitte aynı şekilde sırtını duvara yasladı

Evet Yiğit onu dinledikten sonra Yiğiti arayıp buraya gelmesini söylemiştim hemen 5 dakika sonrasında ise burada olmuştu

"N nasıl yani bize mi dedin"dedi Yaren ve telefonumdan süreyi 5 dakikayı ayarlayarak başlattım

"Evet anlatacak mısınız yoksa bitmeden gidelim mi"dedim ve Toprak derin bir nefes alarak başladı

"O zaman en baştan başlıyorum b-" derken onu böldüm

"Yani 11 Ekim sabahı doğum günümden önce,seni bırakmayacağım dediğiniz günden bir gün sonra"dedim hiçbiri bu cümleyi beklemiyordu ve ruhsuzca söylememede şaşırmışlardı Toprak

"Biz istemedik tamam mı eğer biz gitmeseydin sen ölecektin!"dedi dişlerini sıkarak ve Yiğit

"Ne saçmalıyorsun lan sen!"dediğinde elimi önüne koyarak onu durdurdum ve Toprak devam etti

"Tuğrul..... Tehdit etti bizi yani beni gitmessen öldürürüm Elayı dedi uzaktan seni takip eden bir keskin nişancı varmış vururum dedi gideceksin buradan dedi küçüktüm Ela koruyamazdım seni sende koruyamazdın kendini o keskin nişancının tek kurşunu bitirirdi seni o zaman benimde yaşamamın bir anlamı kalmazdı"dediğinde Yiğitle beraber yarı şok yarı sanki bunu bekliyormuş gibi duruyorduk sonra Toprak devam etti

"Yareni,Asyayı,Atakanı hepsini seni öldürmekle tehdit etmiş"dedi bende derin bir nefes alarak diğerlerine döndüm

"Peki madem diyelim size öyle dedi tehdit etti peki ya Yiğit,onun için ne dedi bu kız günah biri onun yanında kalsın buda Yiğit mi olsun dedi"dediğimde Toprak

"O gün Yiğit nerdeydi bilmiyorum ama bir şekilde ona ulaşamamış, Tuğrul telefonla konuşurken duymuştum zaten sonrada hiç ayrılmamışsınız"dedi Yiğite döndüm

"O gün nerdeydin?"dedim düşünüyormuş gibi gözlerini yere sabitledi ve bir anda

"Kerem abi!,evet o gece onun yanındaydım"dedi ve Toprak

"Demmek ki o yüzden sana ulaşamamış sonra ben nereye gideceğimizi sordum ona çalışmamı istedi"dediğinde gözlerim açıldı

"Yok artık"dedim oda

"Onun yanında calışmayacaktım hep karşı çıktım o küçük yaşta birsürü işkenceler gördüm sonra kabul ettim bir şekilde yanında çalışacağıma onu inandırdım 17 yaşıma kadar hep yanında kaldım çalışıyormuş gibi yaptım hiçbir zaman biryerlere gitmezdim hep masa başı iş yapardım"dedi bende

"Peki diğerleri"dedim oda

"Hiçbirimizin hiçbirinden haberi yoktu hepsi benim gibi karşı çıkmış ve işkence görmüşler telefon kimlik herşeyimizi almışlardı ben birgün kapımızdaki dikili olan gardiyanlardan bir tanesinin telefonunu alıp kaçtım havaalanında Asya koşarken bana çarptı ve onunla o zaman karşılaştım"

Hava limanı
Asya sonunda kaçabilmişti yan odasındaki Atakanı bilmeden kaçmıştı ama çok geçmeden peşine düşmüşlerdi koşabildiği kadar hızlı koştu Asya ve bir şeye çarpıp yere düştü baktığında bu Topraktı

"Toprak?"sesinde gizleyemediği bir şaşkınlık vardı

"Senin ne işin var burada"diye sordu ve birkez daha arkasını kontrol etti ve Toprak

"Asıl senin ne işin var burada!"dedi ve bu kezde o arkasını kontrol etti

"Tuğrul..-"derken Toprak bir anda

"Hassiktir senidemi?"dedi ve Asya tekrar şaşkınlıkla

"Ne yani sen demi tehdit e-"

"Evet Asya hadi kalk diğerlerinide alalım" deidğinde bu tarafa koşan sarışın bir kız göründü bu Yarendi yanlarına gelince soluklandı ve Asya'ya sarıldı sonrada Toprağa

"Off iyisiniz çok şükür ne arıyorsunuz burada?"dedi bu kezde o arkasını kontrol etti ve Toprak

"Hepimiz aynı şeyleri yaşadık galiba da Atakan nerde?"dediğinde hepsi birbirine baktı Asya korku ve telaşla

"Ya y ya Atakana birşey olmuşsa"dedi etrafına bakarak uzaktan bağırış sesleri gelince üçü de o tarafa koştu az bir topluluk oluşmuştu hemen aralarından geçtiler Atakan bir gardiyanı yumrukluyordu Toprak bir anda Atakanı onun üzerinden aldı ve ilk Asya ona sarıldı Asyanın kokusunu aldığı an sakinleşti ve oda kollarını onun beline doladı derin bir nefes alıp başının üzerine bir öpücük bıraktı sonra Toprakla Yarenede sarıldı sonra beraber o ismini bile bilmedikleri ülkeden kaçtılar Türkiyeye geri döndüler bu radan bir süre uçak bir süre araba bir süre otobüs ile gelmişlerdi 4.günün sonunda Türkiyeye gelmişlerdi ve planları hazırdı 12 Ekim'de geçeceklerdi Defnenin karşısına anlatacaklardı herşeyi

Doğum gününde yine herzamanki gibi çok güzel olmuştu tüm gözler hem güzel olduğu için hemde yeni ailesinden olduğu için onun üzerindeydi Toprakta hayranlıkla onu izliyordu o an göz göze geldiler ve Toprak onun gözlerindeki öfkeyi,nefreti gördü ve bir kere daha kararının yanlış olduğunu anladı doğum gününde dönmek hatta onun partisine katılmak hiç doğru bir davranış değildi Defne onları dinlemeyecekti belliydi Toprak diğerlerine döndü

"İş iptal!"dedi ve Atakan

"Saçmalama geçeceğiz önüne anlatacağız herşeyi!"dedi ama Toprak kararlılıkla

"Hayır! Bir kere onun gününü mahvettik bugün en mutlu günlerinden biri yarın bile olur ama bugün olmaz"dediz Toprak zaten tüm hayatı boyunca onlar yüzünden kutlamamıştı doğum gününü bıraksınlar bugün üzülmeseydi bari bir günü iyi geçsin diye o gün hiçbirşey yapmadan sadece uzaktan izledi....

Yaren ise onun gözleri sadece bir kişinin üzerindeydi Yiğit... Onu özlemişti bu geçen zamanda dahada yakışlı olmuştu Defneyle konuşurken ise gözleri parlıyordu Yaren ilk defa kendini o zaman değersiz hissetti sanki kimsenin gözünde değeri yokmuş sanki o görünmezmiş gibi çünkü zamanında en yakın arkadası olan kişiyle iki yabancıdan çok iki düşman gibiydiler özelliklede sevdiği çocukla o Yarene bir kez bile bakmamıştı neden peki neden bakmamıştı bu sorunun cevabı netti ama hiçbiri onlardan nefret edeceklerini düşünmemişti

Toprak ondan sonra ise spor salonunda yanlarına gitmişti cafede ve birçok yerde Ela'dan evet Ela çünkü kendine artık Defne dedirtmiyordu Elayla ilk temasları olmuştu ama bu Elanın ona tokat atmasıyla oluşmuştu Toprak ona bile razıydı onun vurduğu yerde güller çiçekler zambaklar açardı

Evet zambak.... Elanın en sevdiği çiçek zambak.... Beyaz zambak.

Günümüz

"O şekilde karşılaştık sonra doğum gününe geldik... O gün açıklayacaktık size herşeyin Tuğrulun oyunu olduğunu ama gördüm Ela hem gözlerindeki öfkeyi kini nefreti hemde en mutlu olduğun günlerden birisini mahvedemezdim edemezdik hakkımız yoktu sonrasındada zaten her yerde karşına çıkmaya çalıştım belki medak edil sorarsın veya dinlersin diye ama sen neerak edip sordun nede dinledin Ela"dedi Toprak Elada

"Arkandı bir mektup bir mesaj bir ses kayıdı bir video kaydı bırakmak çok mu zordu! Ben kaç gün kaç gece bekledim seni haberin var mı! Kaç gün kaç gece sizden haber alamadım diye uykusuz kaldım güven problemi yaşadım halada yaşıyorum yeme bozukluğu bunların hepsi sizin sayenizde oldu! Biliyor musunuz tabikide hayır! Neden neden peki! Bir sorun kendinize neden?! Aaa doğru ya siz gitmiştiniz zaten!"dedim sinirle hatta arada birkaçkez göğsünden iteklemiştim onu sonra ise sinirle duvara bir yumruk attım ve Toprak hemen elimi tuttu

"Yapma!"dedi sert ve sinirli bir sesle

"Yapma kendine zarar verme!"dediğinde ellerimi saçıma geçirdim ve Toprak

"Ayrıca ben bir mektup bıraktım zaten..." Dedi bende

"Allah Allah ne oldu güvercinine konumumu yanlış verdin!"dedim sinirle oda

"Hayır hayır gitmeden önce..."dediğinde Yiğit sinirle

"Ne mektubundan bahsediyorsun lan sen!"diye bağırarak yakasına yapıştı ve

"O saçma sapan kağıda sen mektup mu diyorsun!"dedi sinirle bende

"Bir dakika ya sen ve mektup mu?"dedim ve hızlı adımlarla motorun üzerindeki ceketini aldı ve iç cebinden bir kağıt çıkararak bana uzattı açmadan öylece bir mektuba bir Yiğite baktım ardından

"S sen bunu..... Bu ne zamandır sende" dedim oda

"Gittiklerinde beri 11 Ekim sabahında senle beraber Kerem abinin evindeydik kapıya asılı birşey gördüm aldım ve-" derken onu böldüm

"Ve ben bunu Elaya göstermeyeyim mi dedin!"diye bağırdığımda oda

"Ela sen çok kötüydün birde bu saçma sapan şeyi okuyarak köt-"derken onu tekrar böldüm

"Ben hergece hergün her hafta bekledim! Bana tekrar gelsinler en azından bir acıklama yapsınlar diye ama sen bana göztermedin mi o mektubu ah doğru göstermeyi geç mektubun bahsi bile geçemdi!"diyerek daha fazla bağırdım

"Ela mahfolmuştun! doktorlar yapamaz dedi bu yaşta daha fazlasını kaldıramaz dedi! Hatırlamıyorsun galiba ama ölüyordun! Ölüyordun! Sen ölüyordun!" Dedi bende

"En azından bir umudum olurdu!"dedim oda

"Sen bu mektupta yazan şeylere umut mu diyorsun!"diye bagırdı ve Asyayla Yaren yanıma gelip beni biraz geriye çektiler

"Biraz sakin olu-"derken onu böldüm

"Bırakın beni!"diyerek sinirle aralarından çıktım ve Yiğitin tam karşısına geçtim

"Ne yazarsa yazsın! Bu daha kötüye gitmeme neden olmazdı! Nefret ettiğini ki yazmış umrumda değil! En azından herşeyin farkına daha çabuk varardım! Ama sen sen!-"derken beni böldü

"Ela bak doktor dedi burda çok ilaç veriyoruz yan etki yapabilir hatırlamayabilir! Sen belkide şuan hatırlamıyorsun ama sen ölüyordun! Sen bir ölüyordun ben bin ölüyordum! Sen ne kendini ne beni hiç düsünmüyorsun! Kaç kere denedim sanıyorsun sana söylemeyi sana göstermeyi denedim yapamadım! Sırf sırf sen daha kötü olma şu karaktersiz şerefsizlerden daha fazla nefret etme diye!"dedi bende

"Sen biliyorsun sağlık falan hiçbiri sikimde değil! Bana yalan söyledin benden şu lanet olası bir parça kağıt için yalan söyledin! Sana o gün sordum Kerem abinin evinde sordum! Ne saklıyorsun dedim birşey yok dedin!" Dedim oda

"Evet biliyorum! Sağlık falan umrunda değil zaten bende umrunda değilim hiçkimse umrunda değil senin! Kendi canın bile umrunda değil! O yüzden göstermedim bu mektup denen kağıdı! Ama sen şuan hala bana şu şekil davranıyorsan gerçekten yazıklar olsun ama sana değil benim merhametime! Benim iyi yanıma Allah'ta benim belamı verseymişte o mektup denen kagıdı saklamasaymışım!"dedi bende

"Saçma sapan konuşup beni daha fazla delirtme! Sadece sana diyorum ki her zaman kötü değildim! Ben herzaman ölecek gibi değildim o sadece bir süreliğe mahsustu! Gayet iyi olduğum dönemler vardı o zamanda göstere bilirdin o zamanda acıklayabilirdin bana bu mektubu! Ama sen saklamayı yalan söylemeyi tercih ettin! Asıl Allah benim belamı verseydide ben yaşamasaymışım! keşke....... Keşke o gün ölecek gibi olmak yerine ölseymişim hem sende kurtulurdun benden!"dediğimde Toprak

"İkinizde sacmalıy-"derken sert ve yüksek sesle onlara döndüm

"Kes sesini! Hepiniz kesin sesinizi! Siz karışmayacaksınız!"dedim ve Yiği

"Kurtulmak mı? Ela sen ne saçmalıyorsun bak konuyu ölüme getirip durma ne demek ölseymişim! Ya ne demek ölseymişim! Sen hiçmi düşünmüyorsun beni bizi arkanda bırakacaklarını!"dediğinde tekrardan yüksek sesle

"Evet! Evet düşünmüyorum artık düşünmüyroum! Hani zaten umrumda değilmişsin ya öyle diyordun! Şimdi ne oldu! Evet düşünmüyorum! Bundan sonra beni düşünmeyenleri ben hiç düşünmüyorum!"diye bagırdım oda

"Tamam o zaman sana düşündüklerin ve düşüneceklerin ile mutluluklar!"dedi ve arkasını dönüp gitti motoruna binip hiç beklemeden gaza bastı ve gitti

Evet gitti şuan neden üzülüyorum kendimi haksız hissediyorum neden onun yokluğunu şimdiden hisstmeye başlıyorum ona git diyen onu kovan ben değilmiydim zaten şuan neden üzülüyorum

Hemen arkamdaki arabaya tekme attım Toprak yanıma geldi ve

"Ela yapma bak kendine zarar veriyorsun!"dedi bende

"Sanane ya sizene! İstemiyorum ya! Gelme yanıma bırak kolumu! Dokunma bana istemiyorum sizi! İstemiyorum hiçbirinizi istemiyorum hiçkimseyi istemiyorum!"diye bağırarak iki elimizde saçıma geçirdim ve az önce oturduğum kayalıklara yürümeye başladım arkamdan ayak sesleri duyunca sinirle arkama döndüm

"Gelmeyin dedim gelme! Gelme! Gelme! İstemiyorum! Gelmeyin!"dedim ve Atakan

"Tamam gelmiyoruz"diyerek Topragı arkaya çekti ve

"Sakin ol sen öncelikle biz gelmicez tamam biz burada kalacağız ama önce sakin ol derin derin nefes al sen ne istersen o gel dersen geliriz gelme derse gelmeyiz"dedi bende

"Hayır hayır gelmeyin istemiyorum hayır hiçbirşey istemiyorum nefeste almak istemiyorum yaşamakta istemiyorum gelmeyin istemiyorum!"tamam Ela sakin ol bozuk plak gibi tekrar etmene gerek yok sakin ol derin nefes al

Hayır alamıyorum! Yada ........ Yada almak istemiyorum....

***

Derin nefes al ver al ver Ela sakin ol sakin ol

Artık sakindim derin nefesler alıp veriyordum ve üşüdüğümü hissettim

Zaten artık beni ısıtacak biride yoktu

Ellerimi cebime koymuştum ki elime gelen kağıtla tekrar çıkardım ve kağıdı açıp okumaya başladım...

 

Sevgili Defne

Öncelikle

Eğer şuan bunu okuyorsan ben,biz çoktan gitmişizdir.Direkt konuya gireyim ben seni hiç sevmedim sadece sen biraz salaktın,biraz mı biraz değil sen basbayağı salaktın,seni sadece kendi çıkarlarım için kullandım Aptal. Sadece ben değil diğerleride senden nefret ediyor işte işin

esas kısmı terk edildin.

Aptal aşık...

Toprak

Kahkaha attım öyle bir kahkaha attımki gören olsa herhalde deli derdi hemen yerimden kalktım ve sabahtandır beni uzaktan izlediğini bildiğim Toprağın yanına gittim o kadar hızlı geldim ki oda şok oldu ve

"Ela?"dediği anda ona bir tokat attım ve

"Birde mektup diyor! Allahım deliricem birde mektup diyor!"dediye bagırarak kağıdı ona vurdum

"Bumu mektup! Bu mu mektup! Al sana mektup!"diyerek yüzüne fırlattım oda

"Ela sen ne diyorsun"dediğinde yumruğumu savurdum ama havada yakaladı ve

"Biraz sakin ol"dedi elimi hızla çektim ve

"Sakin ol mu! Hala sakin mi ol diyorsun bana bak! Bana bak seni gebertirim hala salağa oynuyorsun!"dediğimde bana döndüm

"Ela kendine gelirmisin! Ne salagı!" dediğinde ilk defa sesini bu kadar gür ve kalın duyuyordum ve bende boğazım yırltılana kadar bağırdım

"Bana bak! Yemin ederim seni gebertirim! Hadi diyorsun ya izin ver izin ver konuşayım! Hadi konuş! HADİ AÇIKLA!"diye bağırdığımda kağıdı aldı ve ben tekrardan

"Aptal aşıkmış gerizekalı!"diye bağırdım oda kağıdı okumadan katlayıp cebine koydu ve

"Bak Ela dur acıklayayım"dedi bende

"Birde inanmamı bekliyor tabi ya Tuğrul yaptırdı falan oda yalandı dimi! Yalancı pislik! Senin kadar aşağlık bir herif görmedim ben!"diye bağırdım ve tekrar yumruk atmaya çalıştığımda elimi tekrar tuttu

"Sen hiçbirşey hak etmiyorsun anladın mı hak etmiyorsun! Ne benim sevgimi nede sevilmeyi hak etmiyorsun!"dedim sinirle oda

"Ela sus artık fazla ileri gidiyorsun"dedi sert sesi ile bende

"Allah Allah susuyorum! Susmuyorum ya susmuyorum! Ne yapabilirsink-"derken bir anda iki elinide yüzüme yerleştirdi ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi

Bird dakika NEĞ O BENİ ÖPTÜMÜ

Kocaman açılmış gözlerimle ona bakıyordum ki hala aynı şekilde durduğumuzu fark ederek hemen onu itekleyerek tokat attım ve

"Allah belanı vermesin Toprak anladın mı"diyerek tam yanından gidecekken

"Bencede vermesin çünkü bundan sonra herkes gerçekleri biliyor ve o kötü günler geride kaldı"dediğinde ona yaklaşıp parmak uçlarıma çıkarak kulağına

"Evet çünkü daha kötü günler geliyor senin için bu az önceki olayın bedelinide ödeyeceksin kimseninde haberi olmayacak"dedim ve ordak uzaklaştım

***

Şuan gerçekten delirecektim bir yandan Topraklar bir yandan Yiğit gerçekler her şeyleri ile ortadaydı evde duramazdım sinirimi atmam gerekiyordu hemen gidip rahat şeyler giydim ve anahtarı alarak dışarıya çıktım biraz koşmak ve temiz hava almak iyi gelecekti

Sahile yakın yerde koşu pisti vardı orada koşmaya başladım

Birkaç saat sonra

Kaç tur attım bilmiyorum ama hala içimdeki o his geçmemişti bugün bir boks maçı hatta bir kafes dövüşü ayarlatabilirdim hemen banka oturdum ve gerekli kişileri aradım

"Alo?"

"Alo merhabalar ben gece 15 dakikaya bir kafes dövüşü maçı ayarlamanızı istiyorum eğer 15 dakika içerisinde kafes dövüşü olmazsa normal boks maçıda olabilir"

"Evet 10 dakika önce bir boksörde kafes dövüşü ayarlamamızı istemişt-"

"Kimdi o"

"Malesef yasak söyley-"

"Orayı basıp kendim öğrenmemi istemiyorsanız hemen söyleyin!"

"Drakula"

"Tamam ayarlayın o maçı 15 dakika içinde geliyorum ama kafes dövüşü olsun"

Diyerek kapattım telefonu ve eve doğru koşmaya başladım,sanki az önce hiç koşmamışım gibi

Toprak Kılıçlı'dan

Sabahtandır içimde dinmeyen bir heycan vardı ben onu öpmüştüm evet onu öpmüştüm ve pişman değildim sürekli dalıp dalıp sırıtıyordum ilk bu halimi fark eden Atakandı sürekli ne olduğunu soruyordu sürekli geçiştiriyordum sonra biraz hava alacağımı söyleyip onların yanından ayrılmıştım sahile kadar geldiğimde uzakta koşan birini gördüm bu kişiyi çok yakından tanıyordum evet oydu az önce öptüğüm kadındı baya bir koşmuştu yorulmuş olacakki bir banka oturmuştu onu duyabilecek kadar yakınlaşınca Drakula denen bir adamla kafes dövüşü ayarladığını duydum hemen oradan uzaklaşıp Elanın iletişime geçtiği yere gittim en tenha bölgelerden bir boks salonuydu ona birşey olsaydı ambulans gelmeden ölürdü Allah korusun

Hemen kar maskesini yüzüme geçirerek içeriye girip silahımı çıkardım ve

"Merhabalar ben MAVİ evet buradaki herkesin ölmesini istemiyorsanız dediklerimi yapın!"diyerek kadına döndü

"Drakula denen adam şuan buradamı!" dedim ve kadın

"E evet o odasında"dedi bende

"İyi bir görelim bakalım kimmiş bu Drakula"diyerek odasına doğru ilerledim o adam bugün bu maça çıkmayacaktı

***
Neler yazdım nelerrrrr omgeeee Yiğitle olan kavgamı Maviş abimizmi gerçekler mi ailedeki kavga mı Topragın öpüşümü yoksa bu takma adın mavi olma olayımıı neye şaşıralım bilemedim kineeeee

Ayyy bu bölüm valla beklediğimize değecek demiştimm

Bence harika ötesi bölüm olduuuu neler vardı ya öyle hem kavga hem aşk hem aksiyonnn

Vee size söylemek istediğim tek birşey var durun daha yeni başlıyoruzzzz

Ne olaylar olacak ne olaylarrr

Sizin en beğendiğiniz hangisiydiiiiii lütfen yorumlara belirtin

Oy ve yorum bırakmayı unutmayınnn 🫶🏻

Seviliyorsunuzzzz

Bölüm : 10.05.2025 19:05 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...