Bölüm şarkıları
Rj pasin- lobster
Sevdaliza- ride or die
Şener şen - teni tenime
----
Baran derin bir nefes aldı ve yüzüme baktı. "Lara," dedi alçak bir sesle. "Sen benim için yalnızca bir sevgi değil, bir sınavsın. Kendi karanlığımın içinde kendimi kaybetmemem için bana tutunan tek şeysin. Ama bu, sana olan sevgimi daha az tehlikeli yapmıyor."
Onun sesindeki kararlılık, kalbimin biraz daha sıkışmasına neden oldu. "Tehlikeli olsan ne fark eder, Baran?" dedim. "Ben senden korkmuyorum. Sadece, bir gün kendinden korkacağından endişeleniyorum."
Bu sözlerimle sarsıldığını gördüm. Gözlerini kısıp yere baktı. "Belki de haklısın," dedi sonunda. "Ama bunu düşünmeye vaktimiz olmayabilir. Eğer annen, abinle vedalaşmaya gideceksen, seni yalnız bırakmam. Seni o evde tek başına göndermem."
“Baran, bu bir aile buluşması olacak. Orada olman... Annem için biraz tuhaf olabilir,” dedim temkinle.
“Sen neredeysen, ben de oradayım,” diye yanıtladı. “Eğer seni orada korumam gerekirse, hiçbir şeyin beni durdurmasına izin vermem.”
Baran’ın bu korumacı tavrı bazen yorucu olsa da, onun sevgisinin en büyük göstergesi olduğunu biliyordum. “Peki,” dedim sonunda. “Ama anneme, oraya neden geldiğini kendin açıklayacaksın.”
Baran hafifçe gülümsedi, ama bu gülümseme, yüzündeki karanlığı silemeyecek kadar kısaydı. “Benim için sorun değil,” dedi. “Beni sevdiğin sürece, herkesle yüzleşmeye hazırım.”
---
Bir hafta hızla geçti ve nihayet abimin askere gitme günü gelmişti. Annem ve mahalleli, evde küçük bir uğurlama düzenlemişlerdi. Yemek masasındaki tabaklar dikkatle hazırlanmış, abimin sevdiği yemekler yapılmıştı. Baran, benimle birlikte eve geldiğinde, annem onu kapıda karşıladı. Bakışlarında belli belirsiz bir mesafe vardı, ama içten bir merakla ona elini uzattı.
“Baran, hoş geldin,” dedi annem. Sesi ne sıcak ne de soğuktu, dengeli bir tonda konuşmuştu.
“Hoş buldum." dedi Baran, saygılı bir şekilde. Elini sıktıktan sonra biraz geri çekildi ve aramızdaki sınırı belli etmek ister gibi, bir adım geri attı.
Abim de o sırada odaya girdi. Baran’a bakışı, bir erkeğin diğerini tartması gibiydi. “Demek Baran sensin,” dedi abim, sesi biraz alaycıydı ama düşmanca değildi. “Lara’dan çok şey duydum.”
Telefonda herşeyi anlatmıştım.
Baran başını hafifçe eğerek yanıt verdi. “Umarım iyi şeyler duymuşsunuzdur.”
Abim kısa bir kahkaha attı. “Henüz karar vermedim,” dedi. “Ama bir adam, bir kadın için ailesinin karşısına çıkıyorsa, bu bir şeyler ifade eder. Sana bunu verebilirim.”
Baran’ın yüzü sertti, ama saygısını elden bırakmadı. “Lara, benim için yalnızca bir sevgi değil, bir sorumluluk. Onunla ilgili yanlış bir karar alma lüksüm yok.”
Bu sözler, abimin yüzündeki alaycı ifadeyi bir anlığına ciddiyete dönüştürdü. “Göreceğiz,” dedi sadece.
Şey hazır gelmişken beni barana mı verseniz ya. Bidaha gelmesin yani yorulmasın canım ondan yani asla sabırsızlığımdan değil. Asla yani Baranla- neyse ya. Tövbe estağfurullah.
Yemek boyunca Baran, herkesle nazikçe konuşmaya çalıştı. Ancak dikkatle gözlemlediğimde, onun her an tetikte olduğunu fark ettim. Sanki her an bir tehdit bekliyormuş gibi elleri dizlerinin üzerinde sabit duruyordu. Annem ve abimle konuşmaya çalıştıysa da, onun bu tetikte hali, aramızdaki atmosferi biraz gerginleştiriyordu.
Masada 24 kişi vardı. Tabi dışarda olanlarda vardı. Benim yanımda baran baranın yanında Sinan sinanın yanıda birileri vardı. Benim karşımda annem ve abim vardı onların da yanında birileri vardı.
Tek bir sorun vardı. Sinan'la baran yan yanaydı. Ve Sinan baranın benim sevgilim olduğunu biliyordu. Baran sinanın benim eski sevgilim olduğunu biliyordu. Sinan bize bakmamaya çalışıyordu ama arada bakıyordu.
Üstümde lacivert ince askılı bel dekolteli yırtmaçlı uzun ipek kumaş bir elbise vardı. Ayakkabı olarak elbiseye aynı renk bir topuklu ayakkabı giymiştim. Saçlarımı su dalgası yapmıştım.
Baranda full lacivertti ayakkabısı hariç. Lacivert gömlek lacivert çeket lacivert pantolon. Siyah ayakkabısı vardı. Saçlarını yana doğru taranmış haldeydi. Baranla tesadüfen aynı giyinmiştik. Ee sonuçta aşk tesadüfleri severdi.
Annemler,abimler burda olmasaydı var
ya- tövbe Allah'ım benim aklıma neden böyle şeyler geliyo ya.
Herkes derin bir sohbete dalmıştı. Sinan'la göz göze geldik. Baran bunu fark etti . Sinan'la ters bir bakış attı ve önüne döndü. Baranın masanın altındaki eli elbisemin yırtmacından çıkan bacağıma gitti.
İrkilerek baktım eline. Damarlıydı. Fazla damarlıydı. Çok fazla damarlıydı. Her bir damarını tek tek öpebilirdim. Baran baş parmağıyla bacağımı okşmaya başladım.
Yutkundum. Sinanla tekrar göz göze geldik. Gözleri bacaklarımdaydı . Daha doğrusu baranın ellerindeydi. Sinan boğazını temizledi. Ve masadan kalktı.
Baran bacağımı okşmaya devam ediyordu. Yutkundum. Gülümsedi.
Devam etti. Tekrar yutkundum. Gülmemek için dudaklarını dişliyordu.
Ben o dudakları daha güzel di-
Çok zor durumdaydım şuan. Baran zorlaştırıyordu.
Yutkundum. Ellerini yavaşça geri çekerken elbisemden çıkan bacağımı örtmek için elbiseyi düzelti yavaşça.
Baran gülüyordu. Ne yapmaya çalışıyordu.
Barana ters ters bakmaya başladım. Güldü. Bakışlarım dudaklarına kaydı. Tekrar güldü. Oynuyodu benimle . Bilerek yapıyordu. Ona bunu ödemesini bildirim ben. Öküz .
Yemek sonunda, abim biraz yalnız kalmak istediğini söyleyip verandaya çıktı. Erkekler verandadaydı. Baranda. Kadınlar içerdeydi. Biz mutfağı topladık . Verandaya doğru ilerledim. Baranla- göz göze geldik. Gözleri gözlerimdeyken arkamı döndüm ve evden çıktım. Baranda peşimden geliyordu buna adım kadar emindim.
Evin arka tarafına yürürken adımlarımı hızlandırdım ,Baran’ın peşimde olduğunu bilerek. Ay ışığı bahçeye vuruyordu ve buğulu havada soluk bir aydınlık yaratıyordu. Arkamdan gelen ayak sesleri yaklaştığında, dönüp durdum. Karşımda Baran, her zamanki gibi sert ama çekici bir ifadeyle duruyordu.
Gözlerime bakıyordu, ama bu sefer o keskin, kararlı bakışlarından ziyade yumuşak bir ifadeyle. Elini yüzüme kaldırdı, yanağıma hafifçe dokundu. Dokunuşu o kadar nazikti ki istemsizce gözlerimi kapattım.
“Bazen senin gerçek olduğunu unutur gibi oluyorum,” dedi, sesi alçak ve neredeyse hüzünlüydü. “Ama sonra seni böyle gördüğümde, dokunduğumda... her şeyden daha gerçek olduğunu anlıyorum.”
Açık havanın soğukluğu, onun sıcak elini daha da belirgin hale getiriyordu. Kalbim deli gibi atıyordu ama bir şey söyleyemedim. O anın içinde kaybolmuş gibiydim.
Baran aniden gülümsedi."Bu kadar güzel olmayı nasıl başarıyorsun?”
“Dalga mı geçiyorsun?” dedim, gülerek. Utancımı gizlemek için gözlerimi başka bir yöne çevirdim. “Beni rahatsız ediyorsun.”
“Rahatsız mı ediyorum?” dedi, eğilerek yüzünü yüzüme daha da yaklaştırdı. “Emin misin?”
“Evet, eminim,” dedim, ama sesim titriyordu. Göz göze geldiğimizde Baran’ın gülümsemesi daha da yayıldı. Tam bir şey söylemek üzereydim ki, bir anda elleri belime dolandı ve beni hafifçe yukarı kaldırdı.
“Baran, ne yapıyorsun?!” diye bağırdım, kahkahamı zor tutarak.
“Denizkızını havada tutuyorum,” dedi, bir çocuğun masumiyetiyle. “Elbisenin dalgalanışı, saçlarının ışıltısı... Sanki bir denizkızısın, denizden çıkmış gibi.”
"Ha elbisene gelirsek-" dedi baran ama sözünü kestim
"Gelmeyim elbiseme " dedim ve hemen.
“Bırak beni” dedim ama Baran’ın gülüşü, onun asla bırakmayacağını belli ediyordu.
Yavaşça beni yere indirdi ama bırakmadan önce burnunu burnuma değdirdi. Bu küçük, masum temas, içimdeki bütün duvarları yıkmıştı.
O an aramızda ne mahalle, ne Sinan, ne de başka bir şey vardı. Sadece biz vardık. Ve Baran’ın dudakları, usulca benimkilerle buluştu. Hafif, zar zor hissedilen bir öpücüktü, ama o kadar yoğundu ki, bütün dünya durdu sanki.
“Bu rahatsız etti mi seni?” dedi, fısıldayarak. Gözlerimden gelen yanıtı bekliyordu.
“Hayır,” dedim, zor duyulan bir sesle. “Bu... Bu başka bir şeydi.”
Baran hafifçe gülümsedi, sonra elini yine yüzüme götürüp saçlarımı nazikçe kulağımın arkasına aldı. “Sana zarar vermekten korkuyorum, Lara,” dedi. “Ama her saniye sana daha da yakın olmak istiyorum. Bu bana delilik gibi geliyor.”
“Delilik olsa da,” dedim, cesaretimi toplayarak, “ben bu deliliğin bir parçası olmaya hazırım.”
Baran belimi iyice kavradı kendisine iyice çekti ve üstüme doğru yürüdü. Sırtım boş bir duvara değdi .
Baran’ın yüzünde öyle bir ifade belirdi ki, hem mutluluk hem de şaşkınlık vardı. Bir şey söylemeye hazırlanıyordu, ama tam o anda verandadan gelen bir sesle irkildik.
“Lara, Baran! Neredesiniz?!” Abimin sesi, anın büyüsünü dağıtmıştı. Baran, hafif bir kahkaha atarak arkasına yaslandı.
“Sanırım bizi arıyorlar,” dedi.
“Sanırım,” diye mırıldandım. Ama o anda bile Baran’ın sıcaklığını, dudaklarının
yumuşaklığını unutamıyordum. Onunla birlikte eve dönerken, Baran’ın elini sıkıca tuttum. Ve o da hiç bırakmadı.
--
Meabaaaa size hem iyi hemde kötü bir haberim olucak.
Önce kötüden başlayalım yakın zamanda kitabım yani çakma mafya kitabım final olucak ama sezon finali gibi düşünün bu 1. Kitap olucak 2. Kitabı yazıcam ama şimdi değil azcık bir ara vericem yakında.
İYi haberimiz ise bir asker kurgusu yazmayı planlıyorum . Bu ara verdiğim sırada asker kurgumu yazacağım. Daha kurgusunu belirlemedim bu yüzden çakma mafya kitabımdan devam.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum kitabımı tanıdığınız kişilere önerebilirsiniz ve okumasını istediğiniz kişilerle paylaşabilirsiniz ayrıca sosyal medya hesaplarınızdan kitabımı önerebilirsinizzz öpüldünüz
Kitabım iyi bir kitleye ulaşırsa kitabımı bastırcam bana destek olur musunuzz.
Instagram hesabım wxeemssx
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
20.29k Okunma |
1.22k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |