Cem adrian- derinlerden
Sezen Aksu - tükeneceğiz
Madrigal- seni set etmeler
Sezen Aksu - geri dön
Kahraman deniz - son durağın
Muhabbbet- sie liegt in meinen armen
-------
Silah sesi kulaklarımda yankılanırken, göğsümde bir yanma hissettim. Gözlerim karardı, ama zihnim hâlâ açıktı. Baran’ın sesi, bana doğru koşarken yankılandı. “Lara! Lara, hayır! Hayır, hayır!"
Zaman durmuş gibiydi. Baran’ın ellerini üzerimde hissettim. Nefesi kesik kesikti, sesi panik içindeydi. “Lara, güzelim, dayan! Sana bir şey olmayacak, tamam mı? Gözlerini kapatma. Lütfen!”
Ona cevap vermek istedim ama sesim çıkmıyordu. Gözlerimi zorlukla araladım ve yüzüne baktım. Gözlerindeki korkuyu ve çaresizliği görmek, içimde bir şeyleri paramparça etti.
“ iyiyim... Sevgilim iyiyim" diye mırıldandım zayıf bir sesle. Ama ikimiz de bunun doğru olmadığını biliyorduk.
Bir anda başka silah sesleri duyuldu. Kaos hâlâ devam ediyordu. Baran, beni yere yatırdı, üstümde kan vardı. “Salih! Ambulans çağır!” diye bağırdı Baran.
Salih’in sesi uzaktan geldi. “Tamam abi, tamam! Yoldalar!” dedi Salih.
Baran ellerimi tuttu. “Gözlerini kapatmana izin vermem, Lara. Beni sakın iki çift yeşil göze hasret bırakma .Bu savaşı birlikte vereceğimizi söylemiştin. Beni bırakmana izin vermem. Seni kaybedemem!”diye bağırdı bora.
Bora gömleğini yırtarcasına çıkardı kalbimin üstünde biryerlere bastırdı.
Kan kaybından dolayı başım dönüyordu, ama hâlâ onu dinleyebiliyordum. Dudaklarımı aralayıp bir şey söylemek istedim, ama kelimeler boğazımda düğümlendi.
Arka planda Adnan’ın çığlıkları duyuluyordu. Baran’ın adamları onu yakalamıştı. “O’na bir şey olursa, hepinizi gebertirim!” diye tehditler savuruyordu.
Ama Baran’ın gözleri yalnızca benim üzerimdeydi. “Sakin ol, güzelim. Her şey geçecek. Sana söz veriyorum.”
Sirene benzer sesler yaklaşıyordu. Baran beni kollarına aldı ve dışarı taşıdı. Yağmur yeniden başlamıştı, ama fark etmezdim. Tek hissettiğim, Baran’ın sıcaklığı ve kalp atışlarının ritmiydi.
Ambulansın ışıkları gözlerimi kamaştırırken, bilincim tamamen kararmadan önce, son bir defa Baran’ın yüzüne baktım. “Seni seviyorum,” diye fısıldadım.
Sonra karanlık beni içine çekti.
---
Gözlerimi tekrar açtığımda, sanki bir rüyadan uyanıyormuş gibi hissettim. Beyaz tavan, odanın sessizliği ve yabancı ilaç kokusu... Kafam ağır, bedenim hissizdi. Nerede olduğumu anlamam birkaç saniyemi aldı. Ancak başımı yana çevirdiğimde Baran'ı gördüm. Yanı başımda, bitap bir hâlde uyuyordu. Sakalları çıkmış, gözaltları morarmıştı. Elimden sıkıca tutuyordu, sanki bıraktığı an beni kaybedecekmiş gibi.
“Baran...” diye fısıldadım. Sesim o kadar zayıftı ki, kendi kulağıma bile ulaşmıyordu. Ama o an, sanki bir şey hissetmiş gibi irkilerek uyandı. Gözleri açılır açılmaz bana kilitlendi ve o an gözlerinde gördüğüm şey içimi paramparça etti: derin bir korku ve özlem.
“Lara!” diye bağırdı, sandalyeden hızla kalkıp üzerime eğildi. Ellerini yüzümde gezdiriyordu, sanki gerçekten burada olup olmadığımı kontrol eder gibi. Gözlerinden yaşlar akıyordu, ama aldırış etmiyordu. "Allah'ım, sonunda... sonunda gözlerini açtın! Bir daha asla seni bırakmayacağım, anladın mı? Asla!"
“Baran...” Sesi kesik kesik, hıçkırıkları arasında duyuluyordu. “Ne oldu? Neden buradayım?” diye sormak istedim, ama dudaklarım kuruydu, kelimeler zor çıkıyordu.
Bir an gözlerini yere indirdi, sonra tekrar bana baktı. “Bir hafta boyunca uyuyordun, Lara. Bir hafta boyunca nefes alıyor mu diye başında bekledim. Doktorlar... seni kaybetme ihtimalimiz olduğunu söylediğinde...” Sesi titredi, yumruklarını sıkıyordu. "Bunu yapan herkes bedelini ödedi. Sana dokunan kim varsa... artık yok."
Şaşkınlıkla yüzüne baktım. "Baran, ne yaptın?" diye fısıldadım, ama cevabını tahmin ediyordum.
Gözleri daha da karardı, çenesindeki kaslar gerildi. "Adnan’ın tüm adamlarını buldum. Kaçacak hiçbir yerleri olmadığını onlara gösterdim. Ailesi... akrabaları... Seni bir kez daha tehdit etmelerine asla izin vermeyeceğim. Seni bu hâle getiren kim varsa, hepsi şimdi toprağın altında."
Sözleri bir bıçak gibi keskin ve soğuktu. Bunu neden yaptığını anlayabiliyordum ama içimde bir ürperti yükseldi. “Baran, bu... Bu doğru değildi. Her şeyi daha da kötüleştirdin.”
Ellerimi tutup sıkıca gözlerimin içine baktı. "Doğru olan tek bir şey var, Lara: Senin hayatta olman. Eğer seni korumak için cehennemi bile yerle bir etmem gerekirse, yaparım. Senin nefes almadığın bir dünyada yaşamayı reddediyorum."
Gözlerim doldu, ama ne diyeceğimi bilemiyordum. Baran’ın sevgisi, öfkesi kadar derindi ve bu durum onu yavaş yavaş karanlığa çekiyordu.
“Baran, bunu birlikte aşabiliriz,” dedim zayıf bir sesle. "Ama şiddetle değil. Sadece benim için değil, senin için de. Kendini bu kadar tüketme."
Başını iki yana salladı. "Sen beni bırakmadığın sürece, hiçbir şey önemli değil. Bu eller kanla dolsa da, seni korumaktan asla vazgeçmeyeceğim. Lütfen bir daha gözlerini kapatma, Lara. Seni kaybedemem."
O an, Baran'ın içinde kopan fırtınayı daha iyi anladım. Sevdiği kadını korumak için her şeyi göze almıştı, ama bunun bedeli ağır olacaktı. Ona sarılmak istedim, ona her şeyin geçeceğini söylemek... Ama şu an güçsüzdüm. Tek yapabildiğim şey, ellerini tutup "Yanındayım," demek oldu.
Baran gözlerindeki yaşları silerken, yüzüne bir nebze huzur geldi. Ama biliyordum ki, bu huzur geçiciydi. Şimdi en büyük savaş, onun kalbinde vereceğimiz savaştı. Karanlıkla ışık arasında, birlikte bir yol bulmalıydık.
-----
MEabaa bu bölüm biraz duygusal oldu gibi ya bölüm sarkilarıyla birlikte kendim bile okurken ağladım şaka gibi. Şimdi diğer bölümü yani 29. Bölümü yazıcam ama sizin de bana destek olmanız lazım ki ailemiz çoğalsın. Ayrıca sizinle bişey paylaşmak istiyorum. Kitabım gerçekten iyi bir kitleye ulaşırsa kitabımı bastırcam. Ellerinizde de okuyabiliceksiniz belkide. Bana destek olur musunuz?.
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum kitabımı tanıdığınız kişilere önerebilirsiniz ve okumasını istediğiniz kişilerle paylaşabilirsiniz ayrıca sosyal medya hesaplarınızdan kitabımı önerebilirsinizzz öpüldünüz
Instagram hesabım wxeemssx
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
20.29k Okunma |
1.22k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |