Baran’ın gönderdiği nottan sonra geçen ilk birkaç gün, içimde bir umut vardı. Geri döneceğini biliyor, kendimi bu fikre tutunarak sakinleştirmeye çalışıyordum. Ancak haftalar geçtikçe, umut yerini endişeye, sonra da çaresizliğe bıraktı. Baran’ın beni terk etmiş olabileceği düşüncesi zihnimi kemiriyordu. Beni gerçekten sevdiğini düşünüyordum, ama belki de bu hayat ona fazla gelmişti. Ya da ben fazla gelmiştim.
Bu düşüncelerle geçen günlerde, annem ve babamın yanında bile kendimi yalnız hissediyordum. Evdeki her köşe, onunla geçirdiğim anıları hatırlatıyordu. Bir sabah, bu durumu daha fazla sürdüremeyeceğime karar verdim. Zaten üniversiteye başlamama az kalmıştı. Üniversiteye yakın bir ev tutup kendi hayatıma başlamanın zamanı gelmişti.
Annem taşınma kararımı duyduğunda çok şaşırdı. “Lara, annecim acele etmiyor musun? Daha gençsin. Bu kadar hızlı kendi başına yaşamak zorunda değilsin,” dedi.
Ama ben kararlıydım. “Anne, kendi hayatımı kurmam gerekiyor. Üniversiteye daha yakın olmak benim için iyi olacak,” dedim. Baran’dan bahsetmeyi aklımdan bile geçirmiyordum. Bu acıyı yalnız başıma taşımak zorundaydım.
——
Bir hafta içinde küçük bir daire buldum. Eşyalarımı toparlayıp yeni evime taşındığımda, yalnızlık duygusu daha da derinleşti. O boş daire, içimdeki boşluğu daha da görünür kılıyordu. Üniversiteye başlamadan önceki bu günlerde, kendimi kitaplara ve düşüncelerime kaptırarak vakit geçirmeye çalıştım. Ama geceleri… geceleri her şey daha zor oluyordu.
Baran’ı düşünmeden bir gün bile geçiremiyordum. Onu aramak istiyordum, ama gururum buna engel oluyordu. Eğer gitmek istemişse, onu zorlamanın bir anlamı yoktu. Ancak kalbim sürekli “Ya tehlikedeyse? Ya gerçekten geri dönemezse?” diye fısıldıyordu. Bu düşüncelerle uyuyamıyor, sabahlara kadar ağlıyordum.
——-
Baranın gidişinden 2 ay geçmişti.
—-
Bir akşam, pencereden dışarı bakarken fark ettim ki yağmur yağıyordu. Yağmur damlaları, içimdeki yalnızlığı daha da derinleştiriyordu. O sırada telefonuma bir mesaj geldi. Baran’dan değildi, annemdendi.
“Eve gelir misin? Seni çok özlüyoruz.”
Bu mesaj bana, hayatımda hâlâ sahip olduğum bir şeylerin olduğunu hatırlattı. Her şeyimi kaybetmiş gibi hissetsem de ailem hâlâ yanımdaydı. Çantamı alıp annemi görmek için evden çıktım.
Ancak evlerine vardığımda bile düşüncelerimden kurtulamıyordum. Annemle konuşurken Baran’ın yokluğu her kelimemde hissediliyordu. Annem, bu halimi fark etmiş olmalıydı.
“Lara, her şey yolunda mı?” diye sordu.
“Evet,” dedim, ama sesim bile beni ele veriyordu.
Annem elimi tuttu. "Annecim , güzel kızım, laram, bana anlatmak istemediğin şeyler var biliyorum ama ne zaman bana anlatmak istersen burdayım." Dedi annem sonra elimi tuttu ve “Bazen bazı şeyleri kaybettiğimizi düşünürüz, ama hayat bize her zaman farklı bir yol sunar. Eğer birini kaybettiysen, belki de bunun bir sebebi vardır. Ya geri döner ya da hayat seni başka birine yönlendirir. Ama önemli olan, kendini kaybetmemendir.”dedi annem.
Bu sözler beni bir süre rahatlattı. Ama yine de içimdeki özlem dinmek bilmiyordu.
—
1 Ayın Sonunda
Baran’ın gidişinin üzerinden tam üç ay geçmişti. Onu hâlâ her şeyden çok özlüyordum, ama artık geri dönmeyeceğinden neredeyse emindim. “Beni terk etti,” dedim kendi kendime. “Belki de bu dünyanın yükü onu benden uzaklaştırdı.”
Ama tam da bu düşüncelerin arasında, bir akşam kapım çaldı. Açtığımda karşımda Baran duruyordu. Yüzü yorgun, gözleri kızarmış ama hâlâ o kararlı bakışı taşıyordu. Onu bir kez daha görmek kalbimdeki tüm duyguları harekete geçirdi: öfke, sevgi, özlem…
“Lara,” dedi, sesi kısık ama derin bir tonla. “Geri döndüm."...
------
Merhabalar oy ve yorumlarınızı bekliyorum kitabımı tanıdığınız kişilere önerebilirsiniz ve okumasını istediğiniz kişilerle paylaşabilirsiniz ayrıca sosyal medya hesaplarınızdan kitabımı önerebilirsinizzz ve beni etiketleyebilirsinizzz öpüldünüzz
Instagram hesabım wxeemssx
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
20.29k Okunma |
1.22k Oy |
0 Takip |
35 Bölümlü Kitap |