Sırf uzun zamandır bir şeyler -gerçek anlamda bir şeyler- yazmadığımı fark ettiğim için başlıyorum. Bu kez yazının sonunun nerelere savrulacağına dair hiçbir fikrim olmadan yazıyorum.
Aylar önce hayatımda inanılmaz şeyler olacağından ümidi kesmiş ve bitik bir haldeydim. Hiçbir şey beni şaşırtmıyordu. Mutlu etmiyordu. Hatta ve hatta üzmüyordu bile. Etrafımdaki -ve hatta etrafımda olmayan şeyler bile- ilgimi çekmiyordu. Müthiş bir kayıtsızlık içindeydim. Kocaman kalabalıklar arasında, bu gürültünün arasında bir türlü bana hitap eden bir şey bulamıyordum. Bu da beni zamanla etrafa karşı soluklaşan bir tip haline getirmişti. Yıllardır özenle sergilediğim ‘sorun yok’ maskesinin yavaş yavaş düşmeye başlamasıyla iş ciddiye bindi. Birileri üzgün olduğumda hemen anlıyor, sebebini sorgulamaya ilişiyorlardı.. Birileri de çekiniyordu bu bakışlardan.. Beni memnuniyetsiz ve huzur bozucu, sürekli hoş tutulması gereken biri gibi kabullenmişlerdi herhalde. Böyle bellemişlerdi. ‘’bellemek’’ derler bazen bizimkiler. ‘’bilmek’’ten geliyor galiba.
Derken bir kitap okudum, bir film izledim, bir şarkı dinledim ve ‘aniden’ hayatım deği.. hayır öyle bir şey olmadı.
Her şey derin iç çekişler gerektiren uzun bir süreç içinde değişmeye başladı. Hayatıma saygı duymaya başladım. Sağlıklı beslenmek ile kafayı bozdum. Her zaman okuduğumdan daha fazla kitap okudum. Daha fazla kaliteli ve kalitesiz müzik dinlemeye başladım -ki bilirsiniz her şey zıttıyla var olur-. Bazı insanlardan duymayı beklemediğim şeyler duydum. Kendime dair inancım da kırıldı bir ara. Ama topladım.
Birkaç damla gözyaşının halledemeyeceği şey yoktur.
Hafifledim. Arındım gibi bir şeyler oldu. Duygularım düşüncelerim, her şey bu süreçte değişmişti. Ben bütün bu manzarayı, geçmişin tüm bedellerini derisini geride bırakarak ödeyen bir yılan gibi seyrettim.. Kabuk değiştirme ritüelinin sonuna gelmiştim. Farklı bir ben’dim. Ya da özümde hâlâ aynı ‘ben’dim.
Bilmiyordum.
Hâlâ bilmiyorum.
Ama son okuduğum kitaba göre kafa karışıklığı bu dünyadaki en iyi şeydi.
Shakespeare buna : olmak ya da olmamak demişti. ‘’to be or not to be’’ olayı.
Bense : mütereddit olmak ya da olmamak diyorum. ‘’to be mütereddit or not to be mütereddit’’
Bu sonucun çıkacağı bir yazı oldu mu bilmiyorum ama içinizde en ufak bir inancınız kaldıysa bugüne ya da yarına dair; o inancı kendinize akıtın. Dün bitti. Üzerinde milyon tane şey de söylesek, hatta üşenmeyip bunları yazsak bile değişmesi mümkün değil.
Hafızanızı, ruhunuzu..
Kendi haline bırakın.
Her şeyi kendi haline bırakmaya alıştığınızı biliyorum.
Kendinizi kendi haline bırakın.
Yarın mucizelerle dolu.
Nefes almak inanılmaz güzel.
Solunumu bırakın.
Nefes alın.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
1.41k Okunma |
296 Oy |
0 Takip |
105 Bölümlü Kitap |