
“ Bir an için derin bir kayboluş yaşadım; uzakta olduğumu, herhangi bir mekâna ait olmadığımı, bunun geçici seyyahlığımdan değil, kaçınılması olanaksız bir kaderden kaynaklandığını biliyordum. ”
Susanna Tamaro-Kökler,Yollar ve Yitik Benler
-
-
-
-
-
Yaşanması gereken baharın coşkusu yerine, eskisi gibi ıslak bir hüzün duyamadığım bir yerde, kimsenin bakmayı denemediği bir pencerenin önünden, dünyaya daha doğrusu dünyama bakıyorum.
Kapımı çalmaya cesareti olanlar, olmayanlar, uzaktan bakışlarını fırlatanlar, bakışını fırlatmaktan daha fazlasını yapmaya çalışanlar ve daha niceleri…
Eğer birazcık daha kafamı kaldırarak yürürsem, eminim onlar çoğalacaktır, ki bu halleriyle bile beni yormak için sayıca çoklar…
Kimlerden mi bahsediyorum. Günün birinde elimi tutup bırakmayacak olan gelene kadar bana misafirlik eden insanlardan…
Ama zannettiğim kadar güçlü olmadığımı sahte omuzlara dayarken başımı, atmayan kalbimden anlıyorum…
Kalbi deli gibi atmayan biri güçlü olabileceğinden bahsetmemeli…
Kırgın olmama rağmen her şeye, en çok da küskün, atıyor diye kandırmaya mı başladım kendimi bu kez de?
Mantığımın sesi arkada fon müziği gibiyken, ruhsuz biri gibi davranmama ne demeli? Hayır ben değişmemeliyim…
Korumalıyım bedensel aşk isteği olanlardan kendimi… En çok ihtiyaç duyduğumda onlar yüzüme dahi bakmayacaklar çünkü…
Ama dünya bu aralar sanki onlardan örülmüş gibi… Herkes anlık tatminlerin peşinde…
Bende ise sadece “mutlu olmak istiyorum” diyen ufak bir kız çocuğu kaldı… Kimsenin görmediği, göremediği… Kimsenin avutmak için zaman harcamak istemediği…
Tek cümle kurarak hayatımdaki bütün sorunları çözebileceğini düşünenler de arttı çevremde… Kendi yaradılış iç güdülerinden acaba gözümün içinde hala için için parlayan ışığı farkeden oldu mu, zannetmiyorum…
Sustuğum ölçüde anlaşabiliyorum insanlarla… Konuşmaya başlayınca beni kaldırılması zor bir yük gibi gördüklerini düşünüyorum…
Empati yapmayı bilmeyen, karşı tarafın acılarını anlamayan, olabildiğince bencil insanların gördüğü değerin binde birine bile rastlayamadığımı tecrübe ediyorum günden güne…
Hâlâ ama hâlâ nerede olduğunu bilmediğim incecik bir umudum var, beni zannettiğimden sıkı bağlayan hayata…
Bir de eskisi gibi hissedemediğim varlığınız… Belki de yokluğunuz…
Geri kalan her şey oynamak zorunda kaldığım şu acımasız oyunun bir parçasına ait…
Bekliyorum, acıyarak, susarak, uyuyarak…
İlk defa gözlerim dahi dolmuyor…
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 1.92k Okunma |
323 Oy |
0 Takip |
119 Bölümlü Kitap |