Üç cadı

"Ne?" Diyebildim sadece. Boğazım düğümlenmişti. Delirmişçesine güldü Barty. "Kes sesini crouch" dedi Severus snape.

fakat barty crouch onu dinlemişe benzemiyordu.

"Sen capella bizimle olacaksın-" fakat cümlesini tamamlamadan snape onu kolundan çekip kaldırdı ve dumbledore ile birlikte onu sürüklemeye başladılar fakat barty susmadı.

"bizimle olacaksın capella! Doğru olan bu!" Arkalarından sadece bakmakla yetindik. En az benim kadar şaşkın olan harry'e döndüm o da bana bakıyordu.

"gel seni hastane kanadına götüreyim."başıyla beni onayladı ve gittik.

***

madam, harry ile ilgilenirken ben ise hissizce duvara bakıyordum kendime geldiğimde draco'nun beni sarstığını farkettim.

"Merlin! Capella neler oluyor? Sen iyi misin?" Fakat konuşmak yerine draco'nun suratına baktım.

"gel gidelim." Diyerek beni kaldırdı gözümün ucuyla harry'e baktığımda onun uyuduğunu gördüm ve Draco ile gitmeye başladım.

"Neler oldu?" Dedi bana. Kısaca ona olayı özet geçtim. Sessiz kaldı bir süre ve "bu ne demek?" Diye sordu kendi kendine.

yürüdüğümüz yolda bir anda ona döndüm ve "bilmiyorum." Dedim. Ellerini omuzlarıma koydu. "Dumbledore ile konuşmak ister misin?" Diye sordu. Ondan beklemiyordum.

"bilmiyorum." Dedim tekrardan. fakat sonra aklıma gelen anılarla olduğum yerde kaldım.

flashback

dumbledore yanıma yaklaştı. "Seni kimse istemediğin bir şeye zorlayamaz kızım, biliyorsun değil mi?" Onun bu cümlelerine gülümsedim. "Evet profesör."

elime bir altın snitc verdi. "Bu nedir efendim?" Derin bir nefes aldı. "Bir anahtar, bir gün kaçmaya ihtiyacın olursa."

flashback son

aklıma gelen anıyla draco'ya döndüm.
"onunla konuşucam." Draco kolumu omzumdan çekti ve dumbledore'nin ofisine götürdü.

"seni burda bekleyeceğim." Gülümseyerek ona baktım ve odasına çıktım. Kapıyı vurup içeriye girdim.

"gel capella." Dedi dumbledore masasına doğru ilerledim ve eliyle gösterdiği koltuğa oturdum.

"neden geldiğimi biliyorsunuz değil ni profesör." "Evet kızım." Derin bir nefes aldım.

"Üç cadının hikayesini duymuş muydun capella?" Dedi. Düşünerek ona baktım. "Üç kardeş mi?" Dedim. "Hayır." Dedi.

"bundan yaklaşık üç bin yıl önce üç kız kardeş yaşarmış. Üçüzlermiş. Fakat onları birbirinden ayıran şey saçlarıymış. Birisi kızıl, birisi siyah, ve birisi ise beyaz saçlıymış. Kızların kendilerine özel güçleri varmış. Kızıl olan ateşi kontrol edebiliyormuş, beyaz saçlı olan havayı ve siyah saçlı olan ise suyu." Durdu ve bana baktı bir kaç saniye boyunca.

"Kızıl ve beyaz saçlı olan kızlar, yaşları ilerledikçe güçlerini kontrol edememeye başlamışlar. Kızıl olan, kendi ateşinde yanmış. Beyaz saçlı olan ise kendi yarattığı havayı kontrol edememiş ve oluşan kasırgada ölmüş."

"peki siyah saçlı olan?" Diye sordum.

"kardeşlerinin ölümüne dayanamayan kız bir daha gücünü kullanmamaya karar vermiş ama acısı dinmiyormuş. Bir gün bir adamla tanışmış. Adam, bir kaç arkadaşı ile birlikte bir büyücülük okulu kurmaya karar vermiş. Ve binalar olarak ayrılmışlar herkes binalarının adını, rengini belirlemiş. fakat siyah saçlı kadının tanıştığı adam, binaların kendine özel elementleri olabileceğini söylemiş. ve kendi binasının elementinin su olmasını istemiş."

anlam veremeyerek ona baktım. Dumbledore ise devam etti. "Slytherin binasının elementini biliyorsun öyle değil mi?" Gözlerim büyümüştü. "Kadının tanıştığı kişi Salazar slytherin miymiş?" Dumbledore kafasını salladı ve devam etti.

"Zaman geçtikçe okul tamamlanmış ve öğrenciler alınmaya başlamış ve tabiki zaman geçtikçe kadın ve Salazar slytherin birbirlerine aşık olmuşlar hatta bir çocukları olmuş ve çocuğunun ismine kendi adını vermiş. Kadın kardeşlerinin acısından sonra çocuklarına ve eşine bağlanmış ve acılarını unutmaya başlamış." Derin bir nefes aldı ve konuşmaya devam etti.

"fakat bu mutluluk uzun sürmemiş."

bana kaçamak bir bakıl aldı ve bir kaç saniye duraksadı.

"kadın amansız bir lanete kapılarak hayatını kaybetmiş. Salazar slytherin'e o dönem aşık olan bir kadın varmış. Eşi, hatta çocuğu olduğunu öğrendiğinde deliye dönmüş.kadının öldüğünü öğrenince tek engelin bebek olduğunu düşünmüş Bu yüzden bebeği kaçırma kararı almış ve kararını da yerine getirmiş. Fakat çocuğu saklayamayacağını biliyormuş onu öldüremeyecek kadar da vicdansız olmadığını düşünmüş. Bu yüzden 7 ay boyunca bir zaman döndürücüsünü geliştirmiş. Ve henüz 1 yaşında olan Bebeği 1981 yılına göndermiş. Bebek ise çocuğu olmayan safkan bir ailenin karşısına çıkmış."

"nasıl yani efendim?" Dedim bu olayın nereye bağlanacağını mercek ediyordum.

"Capella" dedi dumbledore.
"evet profesör?"
"bebeğin ismi Capella."

evetttt dünden beri bölüm atmamın şerefine bugün iki uzun bölümle karşınızdayım. İyi okumalarr 🤍