Sakin adımlarla yürümeye başladım. Odamdan çıkıp aşağı doğru indim. Hastaneden çıkalı 9 gün olmuştu. Hastanede kaldığım sürede ve bu dokuz gün boyunca içimde alevlenen intikam duygusu tüm uzuvlarımı esir almış gibiydi. Günlerdir Mete'nin beni bırakıp gidişi aklımda dönüp duruyordu.
"Ay kız gel buraya. Yüzünü gören cennetlik!" Kerem'in bana doğru koşar adım gelmesi ile refleks olarak iki basamak geriledim. Aniden adımları durmuş yüzü ise kireç gibi olmuştu.
"Özür dilerim unutuyorum." Suçlulukla kafasını yana yatırdı. Zorla yutkunup ona baktım. O gün orda olan hiç bir şeyi onlara doğru düzgün anlatmamıştım. Tepkilerim ise genelde bu şekilde ani oluyordu. Bu yüzden belkide akıllarında geçmişime benzer şeyler dönüyordu, bilmiyordum.
Orada olanlar fazlasıyla kafamı dolduruyordu. Bana dokunuşlarını, vücudumdaki dudakları hatırlayınca kendimi herkesten saklamak istiyordum. Saçlarımı eve geldiğim ilk gün çenemin altına kadar kesmiştim. Yamuk ve düzensizdi ama başkasının el sürmesine izin vermeyip o halde kalmasını istemiştim.
"Özür dilemesende olur ki." Kafasını sallayıp gülümsemiş, yavaşça gerilemeye başlamıştı. Bende onun indiği basamakları takip ettim. Aşağı inip etrafı kontrol ettim. Hızlıca salona girip koltuğa oturdum. Kızların sesleri mutfaktan geliyordu. Eve döndüğümden beri beni yalnız bırakmıyorlardı. Bilerek yaptıklarını biliyordum. Ben istemezdim isteyemezdim biliyorlardı.
"Damla" gözlerim Kerem'e kaydı. Yanıma doğru gelmişti. Rahat etmem için aramıza belli bir mesafe koyup koltuğa oturdu.
"Bir şey mi oldu?" Kafasını iki yana salladı. Bir sıkıntısı vardı emindim.
"Belki kızacaksın ama psikolojik bir destek alman gerekiyor güzelim. Kaç gündür çığlık çığlığa uyandığının farkında mısın? Bizede hiç bir şey anlatmıyorsun. Sana yaklaşamıyoruz. Varlığımızı dahi hissettiremiyoruz. Nasıl bir iş bu!" Bir süre yüzüne baktım. Sesim çıkmıyordu.
"Düşünürüm olur mu?" Tepkime karşı derin bir nefes verdi. Ellerini uzatıp temkinli bir şekilde elimi tuttu. Onun yüzüne bakıp gülümsedim. İyi olduğumu anlamları gerekiyordu. İyiydim, yakında Mete'ye bela olucak kadar hemde.
Aklıma birden babam geldi. Hayatımda bu kadar yakınıma yaklaşan, sınırlarımın içine aldığım dört erkek olmuştu. Babam, abim, Kerem ve Mete
Baba ve abi kavramı çok uzaktı bana. Abim varlığıma olan nefretini, kinini sonuna kadar bana kusmuştu. Varlığımın gereksiz olduğunu ve suçlu olduğumu sonuna kadar hissettirmişti. Babamı bir kere ayık görmemiştim. Her şeyin farkına vardığım zaman ise babam yoktu.
Kerem kardeşim gibi gördüğüm çocuk. Bana zarar vermeyen hatta gelen zararlardan beni korumak isteyen bir kardeş. Kendi dünyamda kurduğum ailemin bir parçası.
Mete ise çok farklı bir mevzuydu. Düşündükçe içimdeki bir şey tam kalbime batıyor gibiydi. Kısa sürede tanımadığım birine güvenip, sevmeye başlamam benim hatamdı belki ama bu hatanın bedeli bu kadar büyük olamazdı değil mi?
Hayatımın belli dönemleri elbette başımın belaya girdiği olmuştu. Bu ise başka bir şeydi. Beni can yakmaya intikam almaya iten duygular vardı içimde. Mete ile alakalı olan her şeyi ortadan kaldırmış onu tamamen silip atmıştım. Hırsım geçmemişti.
O depoda en başta yaşadığım kırgınlık bir daha bana uğramamıştı. Yerini belkide nefret ve kine bırakmıştı.
"Kerem ablanları çağırır mısın?" Sorgulamadan hızlıca mutfağa doğru yürüdü. Kafamı koltuğa yaslayıp gözlerimi kapattım. Gözümün önünde oynayan görüntüler gözlerimi hızla açmama sebep olmuştu. Dudağımı dişledim. Bakışlarımı mutfak kapısına çevirip orayı izlemeye başlamıştım. Hepsi hızlıca salona doğru geldiler. Sakince koltuklara yerleşip bana bakmaya başlamışlardı.
"Bir süre yalnız kalmam gerekiyor sanırım. Biliyorum benim için burda kalmak istiyorsunuz ama kafamı toparlayıp bir şeyler düşünmem gerekiyor. Evden tek başıma çıkıp bir şeyleri tek halletmem lazım. Ayrıca hepsi geldi geçti." Hepsi düşünceli bir şekilde bana bakıyordu.
"Efsun o adam dışarıda hala farkında mısın?" Kerem konuşmaya devam edeceği sırada onu durdurdum.
"Biliyorum, farkındayım ama sizde dışarıdakiler unutuyorsunuz. Ayrıca benimde aldığım eğitimleri biliyorsunuz endişeye gerek yok. Orda o kız için fedakarlık yapmak istedim. Normalde bunu izin vermeyeceğimi biliyorsunuz değil mi?" Yanıma gelip oturan Beren ve Deren'e baktım. Ellerimi avuçlarına almışlardı. Bana acıyorlar mıydı, yoksa üzülüyorlar mıydı emim olamıyordum.
"O adam yakalanana kadar birilerine bağlı yaşayacak değilim ya. Kendim hallederim, her zaman öyle yaptım. Ayrıca gerçekten kendi kendime kalmam gerekiyor. Buna ihtiyacım var." Hepsi kararsız duruyordu ama her türlü tek kalıcaktım. Bazı planlar yapmam, birilerine ulaşmam gerekiyordu. En başta beni engelleyecek her şeyi kendimden uzaklaştırmalıydım. Bunun için İlk adımı atmıştım.
🫶🏻
Yazar'dan
Yağmur damlalarının sesi boş sokakta yankılanıyordu. Bu seslere sert ve hızlı adım sesleri karıştı. Mert kendi gibi siyaha bürünmüştü. Karşıda ışığı yanan evi izlemeye başlamıştı. Kızı direkt baktığı camda görmeyi beklemiyordu. Mutfakta bir şeylerle uğraşıyor, kaşlarını ara ara çatıyordu. Bazen önüne düşen saçını geri atıyor, gözünü kapatan perçemlerini alnına doğru üfleyerek geri itmeye çalışıyordu.
Kızın bilmediği, Mert'in anlatmaya vakti olmadığı çok şey vardı. Mert kızı çok eskiden tanıyordu. Kardeşinden bile önce haberdar olmuştu bu kızdan ama bunu ne Mete nede Efsun bilmiyordu. Kim bilebilirdi ki, babası yüzünden bela olduğu kızın yıllar sonra karşısına çıkacağını? Birde kardeşinin sevgilisi olarak bulmuştu kızı. o da bunu tahmin etmezdi.
Bazı konularda yalan atmıştı. Bildiği hiç bir şeyi Mete falan anlatmamıştı ona ama Mete'nin seçimi kızı bu yalana kolayca inandırmıştı. Bu durum Mert'in işine gelmişti. Yıllar önce hedef gösterildiğinde en başta küçük olduğunu düşünüp kıza acımıştı ama onu ilk gördüğü andan sonra düşünceleri değişmişti. Efsun'u yıllar önce bir saplantı haline getirmişti.
Onu yakalamaları ve ona getirmeleri için adamları o göndermişti ama adamlar bir boka bulaşmıştı. Ona ait olana dokunmaya çalışmışlardı. Bunu beceremeyince zarar verip canını yakmışlardı. Kızın onlardan birini öldürmeye çalıştığınıda biliyordu. Onun yapamadığını Mert yapmıştı. Ona ait olana dokundukları için hepsini en acı şekilde öldürmüştü.
Kafasını saklandığı ağaca yasladı. İzlemeye devam etti. Efsun yıllardır kaçmaya çalıştığı kabusa kendi ayakları ile gelmişti. Hiç bir şey bilmiyordu ama öğrenecekti. Elbet tekrar ona ait olacak, onun yanında duracaktı. İstesede istemesede bunu yapmalıydı, zorundaydı.
Gözleri kızın açıkta kalmış boynuna değdi. Orayı öpmeyi ne kadar çok sevmişti. Kız bundan nefret ettikçe o zevk almıştı. İğrenç biri miydi? Evet iğrençti bunu kabullenmişti.
Efsun birden cama yürümeye başladı. Mert gerginlik ile ağaca daha çok saklandı. Kız camı açmış ve hava almak için kafasını dışarı çıkarmıştı. Mert dikkatle yüzüne baktı. Gözlerini bir şeyler mırıldanan dudaklarına odaklandı. Şarkı söylüyor gibiydi. O an o güzel sesini kesmek istedi. Kimsenin duymamasını sadece kendine fısıldamasını istedi. Bu düşünce ne kadar akla ve mantığa aykırı ise Mert için o kadar güzel ve mantıklıydı. Fazla kalamazdı. Evin etrafı askerlerle sarılıydı. Son kez pencereye baktı. Ardından yavaş adımlarla uzaklaşmaya başladı. Islık çalarak karanlık sokaktan çıktı. Kendi inine pisliğin en dibine inip plan yapma vaktiydi.
🩷
Derin soluklar alıp etrafı süzmeye başladım. Sabah Keremler ile konuşup bir şekilde onları ikna etmiştim. Kahvaltıdan sonra kısa bir sarılma ve sürekli haberleşeceğimiz sözü ile vedalaşmıştık. Şimdi ise akşam olmuştu. Yemek yaparken bunalıp cama çıkmaya karar vermiştim.
Gözlerim kapımın olduğu kısma döndü. Askerler nöbet tutar gibi kapımdaki yerlerini koruyorlardı. Onlarıda yakında gönderecektim.
Birden kulağıma ilişen ses ile kafamı camın altına çevirdim. Miyavlayıp bana masum masum bakan kedi ile gülümsedim. İçeri girip üst dolabı karıştırmaya başladım. Hazırda tuttuğum kedi mamalarından birini çıkarmıştım. Hızlı adımlarla kapıya ulaşıp dışarı çıktım. Askerlerin sorgulayan gözleri bana bakıyordu. Elimdeki mamayı salladım.
"Arkada kedi var." Kafa sallamışlardı. Aralarından biri benimle gelmeye yeltendi. Ses çıkarmayacaktım. Yakında zaten kalıcı olarak gideceklerdi.
Kedi saklandığı köşeden çıktı. Beni görünce üstüme doğru koşmaya başlamıştı. Birden bacağıma atlaması ile gülümsedim. Tırmanıp göğüsüme ulaştı. Bir kolumla onu sarıp yere çökmüştüm. Elimdeki yaş mamayı yavaşça kenara döktüm.
Karnını doyuran kedi 10 dakikadır kucağımda yuvarlanıyordu. Tüylerini okşamaya devam ettim. Başımda Azrail gibi dikilen askeri yok saymaya çalışıyordum. Dayanamayıp sıkıntı ile kafamı ona çevirdim.
"Kardeşim canımı alacaksan al. Almayacaksan geri dur biraz bu nedir?" Beklemediği tepkim ile ağzı hafifçe açıldı.
"Kedi seviyorum adam doğramıyorum öyle odaklanmana gerek yok" kaşları çatıldı. Hayırdır noluyoruz kardeşim? Bizimde sınırımız vardı. İşin tadı kaçıyordu. Kaç gündür yetmişti artık.
"Emir bu ablacım biz ne yapalım?" Sabır çektim. Üstümdeki kedi sinirimi hissetmiş gibi huysuzlanmıştı. Elimi karnına sardım.
"Emire uyacaksın diye gel beraber yatalım istersen!" Gözleri kocaman açıldı. Bir adım geriledi.
"Tövbe abla ne diyorsun? " ebenin amını demek istesemde sustum. Çocuğun suçuda yoktu. Patlamaya gerek yoktu ama kendimi pek tutamıyordum orası başkaydı.
"Sizi beni korumak için değilde Mete'yi korumak için göndermişler gibi. Bu nasıl iş?" Çocuk pes edip gerilemeye başlamıştı. Artık benden biraz daha uzak duruyordu ama benim tadım zaten kaçmıştı. Kediyi yere bıraktım. Ayağa kalkıp eve doğru adımladım. Hızlıca içeri girdim. Kafamı kapıya yaslayarak yere doğru kaymaya başlamıştım.
Planlarımı yavaşça devreye sokmam gerekiyordu. İşin en iyi tarafı karşı taraftan daha fazla şey biliyordum. O ise bildiğimi bile bilmiyordu. Mert'in bütün bilgileri elimdeydi. Beni tanıdığını mı düşünüyordu? Yanılacaktı. En dibe ulaşmaya çalışmıştım. Bir kere bile bulunup, okunmamış bilgilere ulaşmıştım.
Mete Erdem Baltalı ve Mert Vilas aynı anneden fakat farklı babadan iki kardeş. Biri geçmişimin biri şimdimin kesiği. İkiside hatalarım ve hataların bedeli.
Mete'yi sonraya bırakmıştım. Mantıklı olan buydu. Önceliğim Mert olacaktı. Geçmişim ile geleceğimi mahveden kişi. Beni yıllar boyunca yarım ve kirli hissettiren adam. Babamın katili yaralarımın sebebi. Bütün güzel ihtimallerimi ve şanslarımı yok eden kişi. En önemlisi canını umursamadan yakıp, zevkle şaşırtacağım bir deli
Burdaydı ama benim bunu bilmediğimi düşünüyordu. Cama çıktığım andan beri varlığından haberdar olduğumun farkına varmamıştı. Böylesi daha iyiydi. Beklemediği, saf sandığı kişiden sağlam bir yumruk yiyecekti.
Bütün her şey, neredeyse bütün geçmişleri hepsi artık en büyük silahlarım olacaktı. Benden çaldıkları şeyleri geri alamasamda, onlardan bütün her şeylerini alacaktım. Ben Efsun Kartal bu saatten sonra bir katil olmaktan dahi korkmayacaktım.
Başlıyoruz🥳🥳🥳🥳
Son bir sürpriz yaptım ve kaçıyorum. İki hafta bölüm 2.5 hafta bölüm atmayacağım gibii iyi okumalarrrrr 💓
🦊
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
64.13k Okunma |
3.3k Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |