EFLAL KARCA
Bir hafta rüya gibi bir hafta geçirmiştim. Onun kollarında olmak. Her an her saniye kokusunu solumak cennette yaşamak gibiydi. Bu sabah annemler gelecekti bende kendi evime gitmek durumunda kalmıştım. Onunla geçirdiğim günler boyunca hiç uslu durmamış. O evin hemen her noktasında birbirimizin teninde can bulmuştuk. Öyle hasrettim ki ona. Yanından yeni ayrılmama rağmen tenim tenini arıyordu. Tabi bunun acısını çekiyordum. Yürümekte zorlanıyordum. Neden sert olmak istemediğini şimdilerde anlıyordum. Özellikle bu sabah eğitimlerde canım biraz fazla yanmıştı. Kimseye belli etmemek için çırpınmıştım . Hayır nasıl bir açıklama yapabilirdim ki. Annem yemeğe çağırmıştı. İş çıkışında eve gelip üzerimi değiştim. Mavi kadife mini bir etek ve onun takımı bir yelek aldım. Yeleğin altına balıkçı yaka beyaz bir kazak giydim. Ne biliyim özenmek istedim. Saçlarımı maşa yapıp hafif bir makyaj yaptım. Kapıyı çaldığımda Fulya açtı.
"Hoşgeldin abla."
"Hoş buldum kuzum "
İkimizde yan yana içeri girdik. Yüzbaşının gözleri bedenimi baştan aşağıya süzdü. Derince yutkunduğunu hareket eden adem elmasından anladım. Günlerdir durmamıştık. Ama Allah biliyor ya eğer yalnız olsak adem elmasına dudaklarımı bastırırdım. Düşündüklerimle bende dudaklarımı dişledim. Sanırım ne düşündüğümü anlamış olacak ki manalı bir şekilde güldü.
"Geldin mi kızım. "
"Annem. Nasılsın"
Gidip annemin yanağına dudaklarımı bastırdım. Oda beni kollarına aldı.
"İyiyim güzel kızım. Sen nasılsın diyicem de. Gayet iyisin sanırım. Ne bu güzellik."
Dedikleri ile genişçe güldüm.
"Çok iyiyim. Ve ayrıca teşekkür ederim "
"İyi madem hadi doğru sofraya"
"Siz geçin ben ellerimi yıkayıp geliyorum."
Onlar mutfağa giderken . Ben banyoya girdim. Ellerimi yıkamış çıkıyordum ki kapı birden açıldı. Yüzbaşı kendini içeri atıp kapıyı üzerimize kitledi. Ben daha ne olduğunu anlamadan beni kollarına alıp dudaklarıma yapıştı. Nefesim kesilene dek öpüşünü kesmedi. Kendimi ona bastırırken buldum.
"Yüzbaşı "
"Yüzbaşının canı "
"Durmamız gerek. İçerde annenler var. Birde..."
Geri çekilip yüzüme baktı.
"Birde ne bebeğim?"
"Şey. Kasıklarım, yürürken sızlıyor. İlk defa bu kadar çok birlikte olduk ya sanırım ondan oldu "
İki elinide şakaklarıma koydu. Şefkatle baktı yüzüme.
"Bebeğim benim. Kurban olurum sana."
Kolları belime dolandı. Ellerimi sırtına koydum.
"Yüzbaşı. Sızı var. Diğer yandan seni istiyorum. Ben ne yapıcam. "
Sitemim ile gülüşü doldu kulaklarıma.
"Sen merak etme. Ben akşam. Bir çaresine bakıcam. Hadi şimdi yemeğe. Önce güzel karımın karnını doyuralım."
Önce ben çıktım. Masaya geldiğimde yemekler servis edilmişti bile. Yerime oturduğumda oda gelip yanımda ki yerini aldı. Önümdeki yemekten bir parça alıp ağzıma attım. Gerçekten çok lezzetliydi .
"Eline sağlık anne. Çok güzel olmuş."
"Afiyet olsun. Sen yeter ki ye kuzum benim."
Hepsi el birliği ile bana yemek yedirmeye çalışıyordu. Geçen zaman içinde gerçekten çok fazla kilo vermiştim. Zaten zayıftım ama bu halim içler acısıydı. Farkındaydım. Ama elimden çokta bir şey gelmiyordu. Çünkü belli bir yerden sonra midem bulanıyordu. Kulağıma eğilip Söylediği şey ile dondum resmen.
"Valla benim bu masada yediğim daha lezzetli bir şey var. "
Bakışlarım ona döndü. Pislik. Yemin ederim pislikti. Öyle bir anlamlı gülüyordu ki anlamamak için aptal olamak gerekti.
Geçen gün yemek yedikten sonra beni baştan çıkarmıştı. Aklıma dolan anılarla derince yutkundum. Bedenimi masaya yatırışı. İki bacağımın arasında yerini alışı. Ahh tanrım...Dudakları, dili. Gerçekten çok maharetliydi. İnlemelerim mutfağın dışına çıkıyordu. Ben daha ne olduğunu anlamadan üzerimizdeki kıyafetlerden kurtulmuştu. Önce dili sonrada parmakları içimde yerini almıştı. Orgazm olduğumda ise dili ile tüm zevk sularımı yalayıp emmişti. İşi bitincede yine içime erkekliğini itip bir kerede öyle hem beni boşaltmış hemde tohumlarını içime bırakmıştı. Sıcak döllerini içimde hissetmek. Tarifi imkansızdı. Aklıma doluşan anılarla bacaklarımı birbirine bastırdım. Düşünmemeye çalıştım. Ama ne mümkün durmadan bana bakıp sırıtmıştı. Biraz sohbet edip evime gelmiştim. Yarım saat geçmemişti ki kapı zili duyuldu. Kim olduğunu bildiğim için hızla gidip kapıyı açtım. Kolları hemen belime dolandı. Ayakları yatak odasına gitti.
"Gel bakalım küçük hanım. Şu ağrılarınıza bir çare bulalım."
Önce üzerimdeki kıyafetlerden kurtuldu. Sonrasında beni yatağa yatırdı. Elleri kasıkalarımda gezindi. Dairesel hareketlerle ovmaya başladı. Böyle böyle epey bir zaman geçti.
"Alparslan "
"Alparslan'ın canı "
"Yeter hadi gel sende yanıma yat ne olur"
Dudakları kıvrıldı. Yanıma uzanıp. Sırtımı göğsüne yasladı. Elleri yine kasıklarımda gezindi.
"Bebeğim. Bir kaç gün masaj yapıcaz yavaş yavaş diner. Ağrı kesici almayıda unutma."
Dudakları saçlarımda gezindi.
"Birde bir süre bekliyecez."
"Neyi bekliyecez"
Yüzümü ona döndüm. Dudakları kıvrıldı. Niye böyle gülüyordu ki.
"Bir süre sevişmek yok "
"Ne demek yok"
Ağzımdan çıkana bende şaşırdım. Ben ne ara bu kadar arsız oldum. Adamın koynuna neredeyse zorla giricem. Dediğim ile Kahkahası odayı doldurdu. En son kendine gelip. Elini yanağıma koydu.
"Bebeğim benim. Canın yanıyor. Bedeninin kendini toplamasına izin vermeliyiz. İnan bana benim kadar çok isteyemezsin. Ayrıca beni bu kadar istiyor oluşun... İnan bana o kadar güzel ki."
"Elimde değil ki. Kollarındayım ama yetmiyor. Hep daha fazlası için açım sana. Nasıl diner bu arzu bilmiyorum. Arzumu başka bir şey mi onuda bilmiyorum. Ne biliyim eskiden filmlerde öpüşme sahnesi çıksa midem bulanırdı. Birinin bana dokunma düşüncesi bile iğrenmeme sebep olurdu. Halada öyle. Biri az temas edecek düşüncesi bile midemin kalkmasına sebep oluyor. Ama sen.. hatırlıyor musun. Bir keresinde bir adam alacaktık. Ben dikkatini çekecektim. Adam elini sırtıma koyduğunda Allah şahit kusmamak için kendimi zor tutmuştum. Hatta sen gelip müdahale etmiştin."
Bakışları hatırladığına dair yüzümde gezindi. Devam et der gibi baktı. Duymak istiyordu.
"Sonrasında sen kendine çekip sarılmıştın. İlk defa o gün sarılmıştın. Ellerin sırtımda sanki o izleri silecekmiş gibi gezindi. İçimde huzurdan başka bir duygu yoktu o an. Öyle güzeldi ki. Geri çekildiğinde bile keşke biraz daha kalsa demiştim. Ama o zamanlar bana o kadar gıcık oluyordun ki biraz daha sarıl diyememiştim."
Elleri sırtımı buldu. Parmakları tüm sırtımda gezindi.
"Yüzbaşı "
"Cennetim."
"Biraz daha sıkı sarıl. Ellerin hep tenimde gezinsin ne olur"
Dediğim ile bedenimi olabildiğince bedenine yasladı. Her santimim ona temas ediyordu.
"Yarın bende karargaha gelicem"
Başımı kaldırıp yüzüne baktım.
"Olmaz, daha iyileşmedin."
"Ben iyiyim bebeğim. Hem görev var senden ayrı kalamam."
"Yüzbaşı birde görev var diyorsun. Hayatta olmaz. İzin vermiyorum. Bu ilişkinin komutanı benim."
Anlımdan öptü.
"Merak etme bebeğim. Görev dediysem bir üst bölgesi kurulacak. Biz Mehmetçiğe destek vericez. Refakat nöbeti yani. Ama uzun sürer. Nerden baksan bir iki haftası var. O kadar uzun süre ayrı kalamam senden. Ayrıca yaram çok iyi. Bunu sana uygulamalı gösterdiğimi düşünüyorum. "
Koluna bir tane sille çaktım. Gülüşü odada duyuldu.
"Sana yine ceza vermemi ister misin?"
"Tövbe. Bir şey dediysem namerdim. Hatunum ne derse o."
"Aferin yola gel"
Saçlarımdan öptü.
"Ağrın var mı?"
"Yok. Aslında ağrı gibi değil zaten. Sadece yürürken birde bu sabah eğitimde biraz zorlandım."
"Bebeğim benim. Kurban olurum sana."
Dudaklarımı boynuna bastırdım.
"Uyu güzelim ben yanındayım."
Sözleri nini gibiydi. Göz kapaklarım kapandı. Yarının bize ne getireceğini anca Allah bilirdi...
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
233.29k Okunma |
21.38k Oy |
0 Takip |
162 Bölümlü Kitap |