87. Bölüm

87. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

Eve döneli bir haftayı geçmişti. Bu zaman zarfında içinde Karan komutan ve Sinan aynı eve taşınmışlardı. Onlar benim eski evime geçerken bende Sinan'ın dairesine yerleşmiştim. Bu bir haftada Karan komutan bizim time kalıcı şekilde katılmıştı. Geri döndüğümüz gün bizim tim bizi gördüğüne hem şaşırmış hemde yanyana olmamıza mutlu olmuştu. Aylar sonra beni gülerken gördüklerinde ise sanki ilk defa görüyormuş gibi tepki vermişlerdi.

## o gün yan yana kantine giriş yapmıştık. Bizi ilk fark eden Ateş olmuştu. Verdiği tekmil ile diğerleride ayaklanmıştı.

"Rahat arkadaşlar. Keyfinize bakın."

Alparslan'ın komutu ile hepimiz oturmuştuk bir kaç dakika sonra Karan komutanda gelip Rıdvan abinin yanına oturdu.

"Ee kardeşim hortlayıp geri dönmek nasıl bir duygu."

Bu dediğine hepimiz gülmüştük. Bu defada bakışlarını bana çevirmişti.

"Kız sen güle biliyormuydun. Baya dişleri varmış bunun"

Bu dediğine daha fazla gülmüştüm.

"Aşk olsun komutanım. Ben somurtkan biri miyim."

"Ne bilelim kardeşim. Geldiğinden beri suratın beş karış. Tabi bunla yan yana kala kala ya huyundan ya suyundan"

"Kes lan, bana diyene bak. Sanki kendisinin suratında güller açıyor."

Alparslan'ın söylediği ile kahkaha seslerimiz dışarı çıkıyor olmalıydı. Gerçekten haklıydı. Çünkü Karan komutanda en az onun kadar az gülüyordu. Ve şu an o nadir anlardandı.

"Kardeşim sen benle konuşma attığın yumruğu unutmadım. Karı koca ağzıma sıçtınız."

Bu dediği ile utanmıştım.

"Şeeyy , komutanım. Ben gerçekten özür dilerim."

"Boşver sen güzelim bunu. Hak etmiştir kesin."

"Vay arkadaş yaranamıyorum ben bu adama."

Bir askerin gelip albayın bizi çağırdığını söylemesi ile yerimizden kalkıp dışarı çıktık. Sadece albay değil Tahir komutanda burdaydı. O çok nadir gelirdi. Hepimiz karşılarında dizildik.

"Bozkurt timi. Son zamanlarda imza attığınız başarılar bilinki hemen her yerde gurur kaynağı olarak anlatılıyor. Sizin gibi askerlerimiz olduğu sürece onlar yağmur olup üstümüze yağsada ne gam. Bu millet sizinle gurur duyuyor. Bu gün burda iki askerimize madalyalarını takdim etmek için burdayım. Kıdemli yüzbaşı Alparslan Karahanlı ve Kıdemli üsteğmen Eflal Karca. "

İkimizin rütbelerinide Kıdemli diye mi söyledi o. Bakışlarım yanımdaki arkadaşlarıma ve sevdiğim adama kaydı. Onlarda en az benim kadar şaşkındı. Gerçekten kıdem almıştık. İkimizde karşısına geçip tekmil verdik.

"İkinizlede gurur duyuyorum çocuklar. Allah sizi ve sizin gibileri başımızdan eksik etmesin."

"SAĞOL "

İkimizinde omzundaki apoletleri söküp yerine bir yıldızın fazla olduğu apoletleri taktı. Şaka gibiydi. Biz Gerçekten kıdem almıştık. Babamın bakışları bana döndü. Gözlerinde gurur vardı. Tam karşısında selam durdum. Bu ona atılan bir adımdı.

"Aferin asker "

"Sağol"

Dudaklarımda engel olamadığım bir tebessüm vardı. Onlar gidince diğerleride gelip her birimizi ayrı ayrı tebrik etmişti. Bakışlarımı Alparslan'a çevirdim.

"Yüzbaşı. Biz kıdem aldık."

"Evet güzelim. Seninle gurur duyuyorum. "

Gülen gözlerimle yüzüne baktım.

"Bende seninle sevgilim."

Tabi bu güzel haberi tüm sevdiklerimiz ile yemekte kutlamıştık. Akşam yemeğinde yüzbaşı durmadan bana takılmış. Şansını denemişti.

"Güzelim. "

"Efendim"

"Hani diyorum. Hazır rütbede aldık. Affetsen mi beni."

Yok artık dermiş gibi baktım.

"Bari ödül olarak bir kere öpsem. O kadar kıdem aldım."

Sadece kıkırdamıştım bu söylediğine. Tabi oda bu söylediğinin olmayacağını anlayınca pes etmişti.

Ve bu bir hafta içinde hemen her akşam gelip beni uyutuyordu. Gerçektende dediğini yapıyordu. Her gece beni kollarının arasına alıp sevip okşayarak uyutuyor. Kokusunu yatağımda bırakıyordu. Ben dalıncada sessizce kendi evine gidiyordu. Ve hemen her gece şansını bir kezde olsa deniyor. Yada gitmesem olmaz mı diye soruyordu. Aslında ben uyuduktan sonra ne zaman gittiğini bilmiyordum. Sadece sabah uyandığımda yanımda değildi. Dün gecede yine aynı şekilde şansını denemişti.

"Hatun kurudum kaldım be yavrum. Bir öpücük. Ne olur."

"Hayır. Olmaz."

Bu söylediğime sadece derin bir nefes bırakıp

"Dayan Alparslan dayan. Affedildiğim dakika yer zaman fark etmeksizin dudaklarına yapışmazsam adam değilim."

Sadece gülümsemiştim. Bu söylediğini yapacağına adım kadar emindim. "####

Üzerimi düzeltip. Karargaha gitmek için evden çıktım. Bizimkiler yine kantinde sohbet ediyordu.

"Herkese günaydın."

"Günaydın komutanım "

"Günaydın bacım."

"Komutanım ne yalan söyleyeyim seni böyle görmeyi özlemişiz."

"Valla bacım şu şekilsiz Ali'ye günün birinde hak vereceğim aklıma gelmezdi."

"Zor günlerdi ama geçti. Dilerim bir daha gelmez."

"Amin"

Hepimiz sohbet ederken Karan komutan ve Alparslan içeri girdi.

"Ee gençler eğitime gelmeyi planlamıyor musunuz?"

"Bizde tam şey ediyorduk."

Ali'nin dediği ile hepimiz gülmüştük. Alparslan'ın karşısında gerçekten eli ayağına dolanıyordu. Onu daha fazla kıvrandırmamak için hepimiz ayaklandık. O önde biz arkasında ayazda koşmaya başladık. Hava epey soğuktu. Ama biz o kadar eğitimden sonra terlemiştik. Sıra barfiks çekmeye geldi. Ve elbet ben onunla eşleşmiştim. Bunu yapmayı bile öyle özlemiştim ki. Aklıma en son burdayken geçirdiğim ağlama krizi geldi. Gözlerimde hüzün peyda oldu.

"Güzelim ne oldu?"

"Hiç, hiç bir şey olmadı... Yüzbaşı iyiki varsın."

İnanmasada beni zorlamadı.

"Sende nefesim. Sende iyiki varsın."

Diğerleri kendi işine odaklanmıştı. Yanına gidip kollarımı boynuna doladım. Fazla beklemeden kollarından güç alıp ikimizi yukarı çekmeye başladı. Başını boynuma koydu.

"Ömrümü hayatım boyunca bir eğitimi bu kadar sevmedim ben."

Dudaklarımı kulağının hemen altına bastırdım. Bedeni gerildi.

"Yavrum yapma. İkimizide yakarsın."

Ne demek istediğini anlamadım. Başımı hafif geri çekip yüzüne baktım. Mavileri koyulaşmıştı. Derince yutkundum.

Bir asker gelip albayın onu çağırdığını söyleyince kendini yere bıraktı. Bana göz kırpıp dışarı çıktı. Yaptığı ile kalbim tekledi. Bilerek yapıyordu. Özellikle yalnızken beni baştan çıkarmaya çalışıyordu. Ama nafile bir çabaydı. Ne kadar zorlansamda sürünecekti. Eğitimimiz bitince hep beraber hangarda oturuyorduk. Sadece Alparslan ve Karan komutan yoktu. Büyük ihtimalle görev vardı. Salih gelip bizi harekat merkezinden beklediklerini söyleyince hepimiz ayaklanıp oraya gittik.

 

"Arkadaşlar bu gördüğünüz Behiç. Kendisi kırmızı bültenle aranan bir terörist. İki yıl önce öldüğüne dair istihbarat almıştık. Ama iki gün önce aldığımız bilgiler ölmediğini ve bir hafta önce ermenistan üzerinden Türkiye'ye giriş yaptığını gösterdi. Bu adamı istiyoruz. Mümkünse sağ almaya çalışın. Bize çok önemli bilgiler vereceğine eminiz. Bulunduğu noktayı komutanlarınızla paylaştık. Onlar size detaylardan bahseder. Hepiniz çok dikkatli olun. "

"EMREDERSINIZ KOMUTANIM. "

Hepimiz silahlanıp piste gittik. Bir kaç dakika sonra helikoptere binip sınır noktasına gitmek üzere havalandık.

"Nasıl yapıyoruz?"

Diye sordu Karan komutan.

"Adamı sağ almamız gerek çok ses çıkarmamaya bakın.

"Karan sen Ateş ile arkaya geç. Sinan sen ve Lâl sağ tarafı alın. Biz önden bastırmaya çalışıcaz. Hepiniz çok dikkatli olun."

Hepimiz bize verilen yönlerde ilerlemeye başladık. Duvarın ardına dönmeden devriye gezen iki adamı gördük. Sinan'a işaret vermem ile arkalarından yavaşça yaklaşıp boyunlarını kırdık. Pencereyi biraz zorlamaya çalıştım. Bir kaç saniye sonra açıldı.

"Sinan destek ver."

Ellerini önümde birleştiğinde üzerine basıp kendimi içeri attım. Peşimden oda geldi. Odaları tek tek taramaya başladık. İlk odada kimse yoktu. Merdivenlerden yukarı çıktık. Ama kimse yoktu. Kulaklığa doğru konuştum.

"Komutanım içerisi temiz"

"Tamam Lâl dikkatli şekilde dışarı çıkın"

Onlar dışarıdaki alanları tarıyordu. Sinan ile dikkatli şekilde dışarı çıkmaya başladık. Daha adımımı atmamıştım ki üzerimize ateş açıldı.

"Bacım dikkat."

Sinan'nın beni yana çekmesi ile son anda kurşunlardan kurtulmuştum. Bulunduğumuz evin üstüne mermi yağıyordu. Bizde ara ara yerimizden çıkıp karşılık vermeye başladık.

"Lâl , Sinan iyi misiniz?"

"Evet komutanım iyiyiz. Sorun yok."

Bizimkiler dışarıdan bastırınca adamlar kaçmaya başladı. Gözüme Behiç denen iti kestirdim. Yanında üç adamla kaçmaya çalışıyordu. Beklemeden peşinden çıktım.

"LÂL MEVZİDE KAL"

Telsizden Alparslan'ın sesini duysamda dinlemedim. Adam kaçacaktı. İleride araba bekliyordu. Üzerime ateş açılınca bir ağaca siper aldım. İlk adamı indirmem ile diğerleride duvar dibine saklandı. Ateş edip bekledim. Onlar ateş etmek için yerinden çıkınca onlarıda indirdim. Diğer yandan hala Alparslan'ın sesi doluyordu kulaklarıma. Çok kızmıştı. Hızla ağacın arkasından çıkıp adama koştum.

"Dur kal olduğun yerde. "

Adam kaçmaya devam edince ayağına nişan almıştım ki mermim bitti. Arabaya binmesine çok az bir mesafe kalmıştı. Koşar adım adama çelme takmamla yerde yuvarlanması bir oldu. Beklemeden yüzüne tekmemi geçirdim. Tam tekrar hamle yapıyordum ki beklemediğim bir şey oldu. Adam bacağından çıkardığı silahı üzerime doğrulttu. Öylece kaldım. Böyle bitmesini beklemiyordum. Parmağı tetiğe gitmiştiki biri eline ateş etti. Acı çığlığı etrafta yayıldı. Diğer eli ile kanla kaplanan elini tutuyordu. Başımı ateş edilen yere çevirdiğimde gözlerinden ateş çıkan bir Alparslan'la göz göze geldim. Silahını tek eli ile adama doğrultmuştu. Bize doğru hızlı adımlarla geldi. Gözleri bedenimi taradı. İyi olduğumdan emin olduktan sonra

"Seninle evde görüşücez "

Dedi. Sesi bile ateş püskürtüyordu.

Gerçekten çok ama çok kızmıştı. Adama doğru ilerleyip yumruğunu suratına geçirdi.

"Ona silah doğrultan elini sikerim lan senin. Ecdadını yeryüzünden silerim."

Her kelimede adamın yüzüne yumruk atıyordu. Sinirini atmaya çalışıyordu.

"Komutanım araya girsek mi"

Rıdvan abi Karan komutana sormuştu. Onun cevabı ise beklenmedikti.

"Yok ,bırakın stresini atsın adam"

Şok bakışlarım yüzünde gezindi.

"Ne. Evde sana mı kızsın bacım. Bırak iti benzetsin işte."

Dediği nedense o an çok mantıklı geldi. Hırsla adamın üzerinden kalktı. Adam tanınmayacak hale gelmişti resmen.

"Ula şimdi yanlış adamı aldılar demezler inşallah. Adam tanınmıyor. "

Dursun'un dediği ile sinirli bakışlarını ona çevirdi.

"Pardon komutanım "

Bir şey demeden ilerlemeye başladı. Önümden geçerken yüzüme bile bakmadı. Gerçekten çok kızmıştı. Allahım sen ona sabır ver. Büyük amin. Sonuçta bende az değildim değil mi?.....

Bölüm : 15.12.2024 13:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Tuba eye / KUZGUN / 87. Bölüm
Tuba eye
KUZGUN

233.3k Okunma

21.38k Oy

0 Takip
162
Bölümlü Kitap
KUZGUN2. Bölüm3. Bölüm4. Bölüm5. Bölüm6. Bölüm7. Bölüm8. Bölüm9. Bölüm10. Bölüm11. Bölüm12. Bölüm13. Bölüm14. Bölüm15. Bölüm16. Bölüm17. Bölüm18. Bölüm19. Bölüm20. Bölüm21. Bölüm22. Bölüm23. Bölüm24. Bölüm25. Bölüm26. Bölüm27. Bölüm28. Bölüm29. Bölüm30. Bölüm31. Bölüm32. Bölüm33. Bölüm34. Bölüm35. Bölüm36. Bölüm37. Bölüm38. Bölüm39. Bölüm40. Bölüm41. Bölüm42. Bölüm43. Bölüm44. Bölüm45. Bölüm46. Bölüm47. Bölüm48. Bölüm49. Bölüm50. Bölüm51. Bölüm52. Bölüm53. Bölüm54. Bölüm55. Bölüm56. Bölüm57. Bölüm58. Bölüm59. Bölüm60. Bölüm61. Bölüm62. Bölüm63. Bölüm64. Bölüm65. Bölüm66. Bölüm67. Bölüm68. Bölüm69. Bölüm70. Bölüm71. Bölüm72. Bölüm73. Bölüm74. Bölüm75. Bölüm76. Bölüm77. Bölüm78. Bölüm79. Bölüm80. Bölüm81. Bölüm82. Bölüm83. Bölüm84. Bölüm85. Bölüm86. Bölüm87. Bölüm88. Bölüm89. Bölüm90. Bölüm91. Bölüm92. Bölüm93. Bölüm94. Bölüm95. Bölüm96. Bölüm97. Bölüm98. Bölüm99. Bölüm100. Bölüm101. Bölüm102. Bölüm103. Bölüm104. Bölüm105. Bölüm106. Bölüm107. Bölüm108. Bölüm109.Bölüm110. Bölüm111. Bölüm112. Bölüm113. Bölüm114. Bölüm115. Bölüm116. Bölüm117. Bölüm119. Bölüm120. Bölüm121. Bölüm122. Bölüm123. Bölüm124. Bölüm125. Bölüm126. Bölüm127. Bölüm128. Bölüm129. Bölüm130. Bölüm131. Bölüm132. Bölüm133. Bölüm134. Bölüm135. Bölüm136. Bölüm137. Bölüm138. Bölüm139. Bölüm140. Bölüm141. Bölüm142. Bölüm143. Bölüm144. Bölüm145. Bölüm146. Bölüm147. Bölüm148. Bölüm149. Bölüm150. Bölüm151. Bölüm152. Bölüm153. Bölüm154. Bölüm155. Bölüm156. Bölüm157. Bölüm158. Bölüm159. Bölüm160. Bölüm161. Bölüm162. Bölüm163. Bölüm
Hikayeyi Paylaş
Loading...