154. Bölüm

154. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

EFLAL KARCA

 

Bu sabah her zamankinden daha yorgun uyanmıştım. Bedenim sanki uyuyamadığım tüm o zamanların acısını çıkarıyordu benden. Oturduğum yerde uyuyakalıyordum. Öyleki Alparslan doktora gitmek istemişti ama ben onu red etmiştim. Bir şeylerin yolunda gitmediğini o da hissediyordu ama beni sıkmamak adına bir şey demiyordu. Keşke ona her şeyin yolunda olduğunu söyleyebilseydim. Dün gece onun kollarındayken uyuya kalmıştım sabah uyandığımda yanımda değildi. Bu aptal kırık bacak yüzünden onu yeterince göremiyordum. Ve her zamankinden daha çok özlüyordum. Hele geçen gece o gelmeden uyuya kalmıştım sabah uyandığımda ise o çoktan gitmişti akşam o gelmeden uyumamak için resmen can çekişmiştim. Şimdi ise televizyon karşısında zaman öldürüyordum. Hayatımda bu kadar saçma şeyi bir arada görmemiştim. İnsanın ahlakını bozuyordu iğrençlikte sınır tanımıyordu. Sıkıntıdan patlamak üzereydim ve daha öğlen saatlerindeydik. Tam başka bir kanala geçiş yapıyordum ki dışarıdan gelen bağırış ile korku ile yerimden doğruldum, annemde panikle salona koşmuştu. Duyduğum ikinci çığlık ile yastığımın altındaki silahı hızla alıp ayağımdaki alçıya rağmen kapıya koşmaya çalıştım. Her adımda canım kat be kat daha fazla acıyordu. Hastaneden çıktığımdan beri bırak üzerine basmayı Alparslan'ın elinden gelse ayaklarımın yere değmesine izin vermeyecekti. Kapıyı açmam ile iki adamın Şehrazat'ı zorla götürmeye çalıştığını gördüm.

"BIRAAK. BIRAK BENİ!"

Silahımı onlara doğrultup bağırdım.

"HEMEN ÇEKİN ELLERİNİZİ KIZIN ÜZERİNDEN!"

Bağırışım ile ikisininde bakışları beni buldu. Annem korku dolu gözler ile arkamdan bakıyordu. Elimdeki silahı görünce onlarda bana silah çekti.

"SEN KARIŞMA BU İŞE."

"Yapma ya... size kızı bırakın dedim. Bir daha demem!"

Sesim kısıktı ama kendimden beklemediğim kadar sertti. Şehrazat'a bir şey yapabilme ihtimalleri beni delirtiyordu.

"Ben onun babasıyım kızımı alıp gidecem!"

"Demek o soysuz baba sensin. İkinizinde leşini onun ayaklarının altına sererim çek ellerini!"

"Bizi sen mi durduracan. Elinin hamuru ile silah tutma...."

Yanındaki otuzlu yaşlarındaki şerefsiz konuşmuştu bakışlarım kısa bir an ona kaydı. Şehrazat korkudan konuşamıyordu bile gözlerim yaşlı gözlerine kaydı yutkunma ihtiyacı hissettim.

"Korkma! Seni almalarına izin vermem!"

"Eflal...."

Adımı söylemiş ama devamını getirememişti.

"YETER... ÇEKİL ÖNÜMÜZDEN."

"Burası askeri lojman. O kafasına silah dayadığın ise bir Yüzbaşının karısı buradan sağ çıkacağını düşündüren ne!"

Onunla alay ettim.

"Bu kaltakla çok zaman harcadık...."

Gerizekalının cümlesini kesen kasıklarına isabet eden kurşunum oldu. Acı çığlıkları etrafı inletiyordu. Zerre acımadım karanlık bakışlarım kendine baba diyen şerefsize kaydı.

"Sıra sende, gebermek istemiyorsan kızı bırak!"

Bedenini Şehrazat'ın arkasına saklayabildiği kadar sakladı Şehrazat'ın gözlerinden sicim gibi yaşlar akıyordu bu piçi gebertecektim.

"Durma! Ateş et, ama önce bu orospuyu öldürmen gerekecek."

"Senden ala orospumu var bu dünyada. Ahtım olsun seni öldürmem ama yaşamanada izin vermem."

Gözlerindeki korkuyu görüyordum ama yeterli olmadı. O sırada merdivenlerden bağırışlar gelmeye başladı. Sanırım bizimkiler gelmişti. Bir kaç saniye içinde başta Karan ve Alparslan olmak üzere tüm tim buradaydı. Babam bile şuan silahını bu piçe doğrultmuştu. Şehrazat'ın gözlerinde Karan'ı görür görmez bariz bir rahatlama oluştu. Deminki korkusu kayboldu çünkü her ne olursa olsun ona bir şey olmasına izin vermeyeceğini biliyordu. Hiç birimiz izin vermezdik ama insanın sevdiği gibi olmazdı işte.

"Karan!"

Sesi öyle çaresiz duyuluyordu ki.

"Mavişim..... Korkma. Korkma geldim. Sana bir şey olmasına asla izin vermem!"

Gözlerinde öyle bir karanlık belirmişti ki şayet Şehrazat'ın saçının teli koparsa karşısındaki adam müsveddesinin kafasını kopartacaktı.

Alparslan silahını tek eli ile tutuyordu. Karan'ın aksine bakışlarında sakin bir kaos vardı. Bakışları kısa bir an bana kaydı ayakta olmam hoşuna gitmemişti kaşları çatıldı ama bir şey demedi.

"Bırak kızı yoksa seni süzgece çeviririz. "

Sesindeki öfke... sanırım şuan Şehrazat değilde Fulya olsaydı ancak bu kadar sinirlenirdi.

"Sizinle işim yok kızımı alıp gidecem."

"NE KIZI LAN... ÇEK ELİNİ EVLADIMDAN SENİ ELİMDEN KİMSE ALAMAZ!."

Babamın öyle bir kükreyişi vardı ki adam neye uğradığını şaşırdı.

"Bacım korkma sana bir şey olmasına izin vermeyeceğiz."

Sinan'ın sesi telkin ediciydi. Sakindi ama onun bu sakinliği korkutuyordu insanı.

"Bizim evimizden kardeşimizi mi alacakmış bu soysuz... aklını alırız lan senin."

Ateş'in öfkesi tıpkı adı gibi yakıcıydı.

"Aklı olsa buraya gelir miydi candaş."

Ateş'e cevap veren Dursun oldu.

"Abla korkma seni asla vermeyecez."

Ali'de endişeliydi ama Şehrazat'ı sakinleştirmeyi seçmişti.

"Ahtım olsun seni yaşatmayacam.... kardeşimize yaşattığın korkunun bin mislini yaşayacaksın!"

Devran'da diğerleri gibi geri kalmamıştı.

"YETER KESİN ARTIK. ÇEKİLİN ÖNÜMDEN İKİMİZ BİRLİKTE GİDECEZ BURDAN!"

Adamın hareketlenmesi işe Şehrazat korku ile bağırdı.

"KARAN!"

"KORKMA GÜZELİM.... Seni benden kimse alamaz."

Sözlerinin aksine eli titriyordu. Sevdiği kadının başına silah dayanmışken başka türlüsünü kimse bekleyemezdi ondan. Bakışlarım babama takıldı gözlerini açıp kapadı. Ne demek istediğini anladım. Adama doğru bir adım atmam ile yan dönmüştü dikkati bana kayınca babam beklemeden adama ateş etmişti. Eş zamanlı olarak Şehrazat'tan bir çığlık kopmuş hızla Karan'ın göğsüne sığınmıştı. Babam adamı omzundan vurmayı tercih etmişti ben olsam direkt kafasına sıkardım. Sanırım bu yüzden dikkat dağıtan taraf ben olmuştum. Karan karısını bağrına basıp sakinleştirmeye çalışıyordu. Yerdeki itleri alma işini bizimkiler üstlenmişti Alparslan beklemeden yanıma gelip bedenimi kucakladı.

"İyi misin?"

Başımı sallamakla yetindim. Ama bende korkmuştum. Etrafta sadece Şehrazat'ın hıçkırıklara duyuluyordu. Sanırım bunu atlatması zor olacaktı.

"Kızım iyi misin?"

Babam Karan'ın kollarındaki Şehrazat'a bakıyordu. Şehrazat başını saklandığı yerden kaldırıp ona bakınca daha çok ağlamaya başladı. Kollarını Karan'dan çekip ona sarıldı. Bu ilkti. Karan dışında ilk defa bir erkeğe dokunuyor ona yaklaşıyordu. Babamda bunun ne demek olduğunu anlıyordu.

"Teşekkür ederim......... baba."

Son söylediği şey ile babam gerçekten şoka uğramıştı. Evet o kızım diyordu ama Şehrazat ilk defa ona baba demişti. Ellerini kaldırıp saçlarını okşadı.

"Babaya teşekkür edilmez.... sil bakalım şu yaşları."

Geri çekilip yüzündeki yaşları silmeye çalıştı. Şehrazat bu yaptığına gülümsemeye çalıştı sonrada bana döndü.

"Eflal!"

"Canım?"

"Ben sana hakkını nasıl ödeyeceğim."

"Kardeşin kardeşe hakkı olmaz. Unuttun mu biz kardeşiz."

"Kardeşiz...."

Dönüp timin tamamına baktı.

"Hepiniz benim öz kardeşimsiniz. "

Herkesin gözlerinde hüzünlü bir tebessüm yer edinmişti.

"İçeri geçelim mi?"

Alparslan'ın kulağıma fısıldadığı şey ile başımı salladım. Beklemeden içeri girmişti. Timdekiler iki adamı karargaha götürürken Karan ve Şehrazat kendi evlerine girmişti. Alparslan beni salona taşıdı koltuğa oturtup sırtıma ve ayağımın altına yastık koydu.

"Böyle iyi mi?"

Gözlerinde meraklı bir ilgi vardı. Elimi uzatıp elini tuttum.

"İyiyim... acımıyor. Rahatla ne olur."

Gelip bedenimi göğsüne çekti.

"Acımasın canın. Canın canım başka türlüsü gelmezki elimden."

"Şehrazat'ın çığlığını duyunca öyle korktum ki!"

"Sen birde bizi düşün... Hele silah sesini işitince Karan neredeyse canını teslim edecekti. Buraya varıpta sizi sağ salim görene kadar hepimiz aklımızı yitirecektik neredeyse."

"Bir kez daha ailem olduğunuz için gurur duydum."

Saçlarıma dudaklarını bastırdı.

"Yüzbaşı!"

"Yüzbaşının canı?"

"O şerefsizlere benim yerime de bir iki tane vurur musun?"

Kıkırtısı doldu kulaklarıma.

"Madem güzel karım istiyor. Haşatlarını çıkarırım. "

"Güzel karının her dediğini yapar mısın?"

"Sözü emirdir."

Başımı kaldırıp istekle gözlerine baktım.

"Yüzbaşım!"

Sesim titremişti. Elini uzatıp yanağıma koydu bir dokunuşu ile yüreğim bile sıcacık olmuştu.

"Alparslan, ben seni çok özledim. Sen beni hiç mi özlemiyorsun. "

"O nasıl söz hasretinden nasıl kavrulduğumu görmüyor musun?"

"O zaman neden bekliyoruz. Görevede gelmiyorum... Alparslan ben seni istiyorum. "

Dediklerime ve bakışlarıma daha fazla kayıtsız kalamamıştı.

"Akşama hazır ol Yüzbaşının canı, seni kaçırıcam."

Dediği ile gülümsemeden edememiştim. Annem salona girince birbirimizden uzaklaşmak zorunda kaldık. Belki beklemek gerekti ,belki haklıydı, lakin bende insandım. Ben bu adamın koynundayken ona hasrettim. Bekleme kararı aldığımızdan bu yana iki hafta geçmişti ve ben şuan ayağada kalkamıyordum. O zaman neden bekleyecekmişim.

"Kızım canın acımıyor ya?"

"Yok annem hiç acımıyor."

"Ben çıkıyorum... akşam seni alırım."

Dönüp anneme baktı.

"Anacım akşam gelinini kaçırıyorum haberin olsun."

Annem gülmekle yetinmişti çünkü arada yaptığımız kaçamaklara alışmıştı. Aramızdaki ilişkinin ne boyutlarda olduğunu biliyordu. İlk başlarda çekinsemde şimdilerde rahattım. Kocamdı o benim ona dokunmak onun olmak hakkımdı. Ve bundan daha doğal bir şey yoktu. Yüzbaşı ikimizinde saçlarından öpmüş sonrada karargaha gitmek üzere çıkmıştı. Arkasından bakmakla yetinmek öyle zorluyordu ki. Keşke şimdi onun yanında gidebilseydim. Yüzbaşı gidince aklım Şehrazat'a kaymıştı acaba şimdi nasıldı, eminimki canı çok yanıyordur. İnsan öz evladına bunu nasıl yapardı. Hiç mi içi sızlamamıştı, derdi neydi. Dilerim Karan ile ikisi birbirine iyi gelirdi. Akşama kadar beynimi yüzbaşının beni kaçıracağı şey ile meşgul etmeye çalışmıştım. Ve tabi bu beni aşırı heycanlandırmıştı. Biran önce akşam olsa iyi olurdu......

Bölüm : 16.05.2025 14:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Tuba eye / KUZGUN / 154. Bölüm
Tuba eye
KUZGUN

233.29k Okunma

21.38k Oy

0 Takip
162
Bölümlü Kitap
KUZGUN2. Bölüm3. Bölüm4. Bölüm5. Bölüm6. Bölüm7. Bölüm8. Bölüm9. Bölüm10. Bölüm11. Bölüm12. Bölüm13. Bölüm14. Bölüm15. Bölüm16. Bölüm17. Bölüm18. Bölüm19. Bölüm20. Bölüm21. Bölüm22. Bölüm23. Bölüm24. Bölüm25. Bölüm26. Bölüm27. Bölüm28. Bölüm29. Bölüm30. Bölüm31. Bölüm32. Bölüm33. Bölüm34. Bölüm35. Bölüm36. Bölüm37. Bölüm38. Bölüm39. Bölüm40. Bölüm41. Bölüm42. Bölüm43. Bölüm44. Bölüm45. Bölüm46. Bölüm47. Bölüm48. Bölüm49. Bölüm50. Bölüm51. Bölüm52. Bölüm53. Bölüm54. Bölüm55. Bölüm56. Bölüm57. Bölüm58. Bölüm59. Bölüm60. Bölüm61. Bölüm62. Bölüm63. Bölüm64. Bölüm65. Bölüm66. Bölüm67. Bölüm68. Bölüm69. Bölüm70. Bölüm71. Bölüm72. Bölüm73. Bölüm74. Bölüm75. Bölüm76. Bölüm77. Bölüm78. Bölüm79. Bölüm80. Bölüm81. Bölüm82. Bölüm83. Bölüm84. Bölüm85. Bölüm86. Bölüm87. Bölüm88. Bölüm89. Bölüm90. Bölüm91. Bölüm92. Bölüm93. Bölüm94. Bölüm95. Bölüm96. Bölüm97. Bölüm98. Bölüm99. Bölüm100. Bölüm101. Bölüm102. Bölüm103. Bölüm104. Bölüm105. Bölüm106. Bölüm107. Bölüm108. Bölüm109.Bölüm110. Bölüm111. Bölüm112. Bölüm113. Bölüm114. Bölüm115. Bölüm116. Bölüm117. Bölüm119. Bölüm120. Bölüm121. Bölüm122. Bölüm123. Bölüm124. Bölüm125. Bölüm126. Bölüm127. Bölüm128. Bölüm129. Bölüm130. Bölüm131. Bölüm132. Bölüm133. Bölüm134. Bölüm135. Bölüm136. Bölüm137. Bölüm138. Bölüm139. Bölüm140. Bölüm141. Bölüm142. Bölüm143. Bölüm144. Bölüm145. Bölüm146. Bölüm147. Bölüm148. Bölüm149. Bölüm150. Bölüm151. Bölüm152. Bölüm153. Bölüm154. Bölüm155. Bölüm156. Bölüm157. Bölüm158. Bölüm159. Bölüm160. Bölüm161. Bölüm162. Bölüm163. Bölüm
Hikayeyi Paylaş
Loading...