EFLAL KARCA
Dün görevden döndükten sonra tüm geceyi Alparslan'ın kollarında geçirmiştim. Uyumamıştım. Gözlerimi ne zaman kapasam başına silah dayalı an doluyordu hafızama. Tabi uyumadığımı gördüğü için o da uyumamıştı. Gece boyunca beni sakinleştirmeye çalışmıştı. Elleri saçlarımda sırtımda dolaşmıştı. Sabah oluncada evine geçmişti. Öğle yemeğini onlarda yemiştik. Şimdi ise kendi evimdeydim. Telefonu elime alıp onu aradım. Özledim ne yapayım. Buna acil bir çözüm bulacaktım. Ondan kopmak istemiyordum. Bir kaç saniye içinde açtı.
"Çakır"
"Çakırın göz bebeği"
Söylediği ile kalbim tekledi resmen. Bu yeniydi. Çakırın göz bebeği. Genelde hep nefesim yada canımın canı derdi. Güzelim yada ömrümün baharı diyişini de duymuşluğum vardı. Bu aralar cennetim de diyordu.Adam sadece kelimeleri ile yüreğimi yerinden sökmeye and içmişti sanki. Her bir hitabına ayrı ayrı aşık oluyordum.
"Güzelim orda mısın?"
"Evet neden ki."
"Bir şey diyicektin sanki"
Öyle miydi. İyide hatırlamıyorum.
"Unuttum"
Telefondan erkeksi gülüşü duyuldu.
"Yüzbaşım. Sen gülmesen mi"
"Hımmm neden gülmeyeyim. "
"Telefondan gülüşünü göremiyorum. Gülüşüne ,bakışına , öpüşüne ,sevişine her zerrene ayrı ayrı aşığım."
"Bekle geliyorum. "
Bu defa gülen ben olmuştum....
Çok geçmeden kapı sesi duyuldu. Beklemeden koşar adım kapıya gittim. Kapıyı açmamla beni kollarına çekmesi bir oldu. Mis kokusu ciğerlerimi doldurdu. Kollarımı boynuna doladım. Belimden kaldırıp kucağına aldı. Adımları salona ilerledi. Boynumdan öptü. Geri çekiliyordu ki, kollarımı daha çok sıktım.
"Bir daha öp."
Boynumdaki dudakları kıvrıldı. Üst üste bir kaç kez daha öptü. Bu o kadar güzel hissetiriyordu ki. Geri çekildim.
"Yüzbaşı... Sana olan özlemimle ne yapacam böyle."
"Kollarımdayken sana hasretim... dinmez bu özlem. Geçmez... geçmesinde zaten. Her an kollarıma sarayım. Özlemle öpeyim. Dinmesin sana olan bu sevgim."
Kollarının arasında yatak odama geçtik. Çok seviyordum. Çek seviliyordum . Daha ne olsundu. Bir insan daha ne isterdi ki. Yatağa uzanıp beni göğsüne çekti.
"Uyu bebeğim. Ben yanındayım."
"Bir daha gitmek ayrı kalmak yok. Değil mi yüzbaşı?"
"Rabbim ömrümüze ayrılık yazmasın. Yazdıysa dilerim ki silinsin."
Gözlerimi huzurla kapadım.
*****
Sabah gözlerimi araladığımda Alparslan yanımda yoktu. Bu yüzümün düşmesine neden oldu. Baş ucumda bir not vardı.
"Bebeğim benim çıkmam gerek karargahta buluşuruz. Seni herşeyden çok seviyorum.
Yüzbaşın....
Okuduğum ile derin bir nefes bıraktım. El mahkum karargaha gidecektim. Şimdiden özlemem normal mi?
Üzerimi değişip karargaha gitmek üzere evden ayrıldım.....
Hepimiz masada oturmuş sohbet ediyorduk. Alparslan daha gelmemişti. Nerde kalmıştı. Özledim ben. Ortamda duyulan telefon sesi ile bakışlarımız Rıdvan abiye döndü.
"Seninki arıyor."
Arayan Alparslan mıydı? Beni neden aramıyordu ki. Telefonu açıp kulağına dayadı.
"Alo, Rıdvan abi. Sakin ol , eğer Lâl yanındaysa belli etme. Arabada patlayıcı var."
Telefondan duyduğum ile hızla yerimden kalktım. Kalbim sıkıştı.
"NEE NERDESİN SEN?"
"Yoldayım. Şehrin dışına çıkmaya çalışıyorum. Frenlerde tutmuyor. Olabildiğince sivil kaybı engellemeye çalışıcam."
"Konum at , biz çıkıyoruz. "
Telefon kapanınca hepimiz koşarak çıktık. Bizimkiler minibüse binerken gözüm babamın aracına takıldı. Karargaha yeni gelmiş olacak ki bir er park etmeye hazırlanıyordu. Hızla ona doğru gidip bir şey söyleme gereği duymadan direksiyona geçtim. O araçla gidersek yetişemezdik.
"Komutanım , albayım...."
Ne dediği zerre umrumda değildi. Lastikler zeminde resmen bağırdı. Son sürat beklemeden bizimkilerin peşinden çıktım. Çok bir süre geçmeden onları yakaladım. Telefonla Alparslan'ı aradım. Bizimkileride konferansa bağladım. Telefon açılınca derin bir nefes bıraktım.
"Lâl'im. "
"Yüzbaşı... nerdesin."
Gözlerim dolmaya başladı. Hızla kendime geldim. Önümü görmem gerek. Sevdiğimi kurtarmam gerek. Onun bana ihtiyacı var. Çakırın kuzguna ihtiyacı var. Eflal'in yaşamak için Alparslan'a ihtiyacı var.
"Şehrin dışına çıkmaya çalışıyorum. Toprak yola girmek üzereyim. "
"Birazdan arkanda olucam."
Dediğim gibide oldu. Bizimkiler epey arkada kalmışlardı.
"Abi siz ne durumdasınız."
"Yakınınızdayız."
Hızım iki yüzleri bulmuştu. Onu diğer araçların arasında makas atarken gördüm. Hızımı biraz daha arttırıp arkasında ilerlemeye başladım. Onun yaptığı gibi bende aracı kullanmaya çalışıyordum. Direksiyon hakimiyetimi kaybetmemek için epey uğraşıyordum. Çok iyi araba kullanıyordu. Zaten kötü yaptığı bir şey var mıydı. Araba son hızla ilerliyordu. Büyük ihtimalle duramayacaktı. Bu kadar hızlı giderken araçtan atlayamazdı. Atlasa sağ kalamazdı. Benim canım o arabadayken gerekirse ölürdüm ama onu ordan sağ çıkarırdım. Ayağımı gaza biraz daha bastırdım. Hemen arkasındaydım. Rıdvan abiler peşimizdeki araçlardaydı.
"Alparslan "
"Alparslan'ın canı "
"Hemen ardındayım... "
"Biliyorum nefesim."
"Öleceksekte beraber kalacaksakta beraber."
"Öleceksekte , kalacaksakta."
Gazı sonuna kadar kökledim. Yanından geçerken arabanın camından bakışları gözlerimi buldu. Kısa bir an bakışlarımız kesişti. Hakimiyetimi kaybetmemek için Hemen önüme döndüm. Hızım onunkinden daha fazlaydı. Öne geçip biraz daha ilerledim. Arabayı ters çevirip onunkinin önüne bariyer olarak kullandım. Her iki aracın ön kaputu bir birine dayandı. Şimdi o son sürat benim üzerime geliyordu. Arabaların birbirine çarpması ile şiddetli şekilde sarsıldım. Hızımı olabildiğince yavaşlatmaya başladım. Gözlerim mavilerine kenetlendi.
"Seni seviyorum "
"Bende seni bebeğim."
Telefondaki sesi pürüzlü çıkıyordu. Karşımdaki camdan gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Ayağımı gazdan çekip tüm gücüm ile frene bastım. Böylece hızı birazda olsa yavaşladı. Şehrin dışına çıkmıştık.
"Güzelim üçe kadar sayıcam sonrasında beraber atlıyacaz tamam mı?"
"Üç diyince."
"Bir... iki...Üç...ŞİMDİ..."
Verdiği komutla beklemeden araçtan kendimi attım. Ben kendi soluma düşerken o sağ tarafa düşmüştü. Çıkan toz ve dumandan onu göremiyordum. Yerde bir kaç defa yuvarlandım. Kolum acımıştı. O iyi miydi. Yerden kalkmaya çalışsamda ilkinde başarılı olamadım. Bir kaç saniye sonra büyük bir patlama olmuştu. Arabalar önce takla atmış sonrasında da patlamışlardı. Alparslan ... o nerde.
"LÂL."
Adımı bağıran sesini duydum. Birkaç saniye sonra dumanların arasından göründü. Bana doğru koşarak geldi.
"GÜZELİM İYİ MİSİN LÂL'İM. "
O sırada bizimkilerin aracıda biraz ötemizde durdu.
Yanımda diz çöküp beni kucağına çekti.
"İyi misin bebeğim. Ha iyi misin."
Bir yandan da yüzüme gelen saçları geriye almaya çalışıyordu. Elimi yanağına uzattım.
"Seni bu dünyadaki herşeyden çok seviyorum."
"Bende. Bende canımın canı."
Dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
"KOMUTANIM... BACIM İYİ MİSİNİZ?"
Bu Devran'dı. Onların gelişi ile bizde birbirimizden ayrıldık. En azından dudaklarımızı ayırdık.
"Çok şükür ikiside iyi. Ulan ben böyle işin...."
Diye saydırmaya başladı Ateş.
"Ulan sizin yüzünüzden yaşlandım lan."
İkimizde Rıdvan abinin dediğine sesli şekilde güldük.
"Siktir... İkinizde delirmişsiniz."
Bunu diyende Karan'dı. İkimizde birbirimize bakıp güldük. Beni göğsüne çekince bende kollarımı boynuna sardım. Dudaklarımı boynuna bastırdım. Deliydi. Deliydim. Birbirimize deliydik. Kime neydi.
"Abi hastaneye gidelim ne olur ne olmaz."
Aramızda sağ duyulu davranan bir Sinan vardı neyseki.
"İyi misin güzelim."
Anlımı anlına yasladım. Burnunun ucuna bir öpücük kondurdum.
"Sen iyi isen bende iyiyim."
Bir kolunu bacağımın altından geçirdi. Diğerini sırtıma koydu. Ayaklandı. Bakışlarım bizimkilerde dolaştı. Hepsi hem korkmuştu. Hemde iyi olduğumuzu gördükleri için mutluydular. Dursun gözünden akan yaşı kimse görmeden sildi. Bize korku ile bakan Ali'ye göz kırptım. Gözlerindeki hüzne inat gülümsedi. Ben kucağındayken ilerlemeye başladı. Tim arkamızdan geliyordu.Başımı omzuna koydum. Birileri bizi bitirmeye çalışıyordu. Ama haberleri yoktu ki biz onların her hamlesinde daha fazlalaşıyorduk. Onlar bizi yok etmeye çalıştıkça biz daha fazla biz oluyorduk. Var oluyorduk. Arabaya ben kucağındayken bindi. Oturunca bende başımı boynuna koydum. Dudaklarını saçlarıma bastırdı.
"Çok korktum. Sana bir şey olacak diye çok korktum."
"Bende. Bende çok korktum. Sana bir şey olsaydı. Nasıl yaşardım. "
Başımı kaldırıp yüzüne baktım. Bizimkiler dışardaydı. Karargaha bilgi veriyorlardı.
"Alparslan. "
"Alparslan'ın nefesi. Söyle ,emret"
"Evlenelim artık. Ne zaman nikah kıyıcaz"
"Sen. Sen ciddisin."
"Evet düğünümüzü yapalım. "
"Yapalım. Yapalım kurban olduğum. Yapalım canımın canı. "
"Bu arada, patlayan babamın arabasıydı. "
Derince yutkundu. Bakışları yüzümde gezindi.
"Güzelim düğüne kadar babana bunu söylemesek. Beni patlatmasını istemezsin değil mi"
Arabada gülüşüm yankılandı.
"Yavrum gülme. Bak düğünde damatsız kalırsın. Kocanı genç yaşta sakat bırakır baban."
"Kıyamam ben kocama. Ben bir yolunu bulurum. Canım kocam."
"Senin kocam diyen ağzını öperim."
Dudaklarımızı birleştirdi. Geri çekildiğinde gözlerinin içi gülüyordu.
Çocuksu neşesine tebessüm ettim. Kimse bakmadan dudaklarına dudaklarımı bastırdım. Geri çekildiğimde beni kendine daha fazla bastırdı. Bende onun kucağında huzuru buldum.....
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
233.3k Okunma |
21.38k Oy |
0 Takip |
162 Bölümlü Kitap |