123. Bölüm

123. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

EFLAL KARCA

 

Hayat ne tuhaftı öyle değil mi. Bu gün Karan ve Şehrazat'ın nikahı kıyılacaktı. Karan gerçektende değini yapmıştı. İki gün içinde ne gerekiyorsa yapmış hazırlıkları tamamlatmıştı. Gücünün yetmediği yerlerde babamı devreye sokmuş onun nüfuzunu kullanmasını sağlamıştı. Şehrazat'ı babamdan istemişlerdi dün sabah. Sevgi annemler erkek tarafı olurken ben ,Eylül, Songül ve tabiki biricik kardeşim Ali kız tarafı olmuştuk. Babam kızı verdikten sonra onları paylamayıda unutmamıştı. Kimi kızım olarak görsem bu timin hergeleleri alıyor diye çıkışmıştı onlara. E bir yerde haklıda sayılırdı. Bu haline hepimiz gülmüştük. Şehrazat'ın ise içi buruktu. Yaşadıklarını, o şerefsizlerin eline nasıl düştüğünü anlatmıştı. Öz babası onu satmaya kalkışmışken. İbrahim babamın böyle sahip çıkması ağır geliyordu. Ama bir yandan da mutluydu. Dün gece kızlar ile kendi aramızda kına gecesi bile yapmıştık. Dağılmadan önce Karan elinde koca bir paketle kapıya dayanmıştı. Paketin içinden Şehrazat için çok güzel bir nikah elbisesi çıkmıştı. Formalite evliliği olsa bile onun hiç bir şeyden geri kalmasını istemiyordu. Hele o gelecek diye Sinan'ı evden kovması ayrı bir mevzuydu. Tabi Sinan'ın işine gelmişti. Sokakta kaldım diyip fırsattan istifade Eylül'ün evine taşınmıştı. Şimdi ikisi aynı evde yaşıyordu. İlişkileri bizimkinden sonra başlamıştı. Lakin mutluydular. Yan yanaydılar. Birbirleri için çabalıyorlardı. Peki ya biz. Bizim sonumuz var mıydı. Üzerimdeki zümrüt yeşili kalem etek kalın askılı elbiseyi elim ile düzelttim. Saçlarımı ensemde topuz yapmıştım. Kulağıma küpelerimide taktıktan sonra hazırdım. Gayet şıktı. Ben Şehrazat'ın şahidi olacaktım. Duyduğuma göre Alparslan'da Karan'ın şahidiydi. Ne tuhaf kendi nikahımızda o masaya oturmayı Allah nasip etmemişti. Adımlarım salona ilerledi. Şehrazat salonda bir sağa bir sola dönüp duruyordu. Üzerinde kalın askılı balık model etekleri yerlere uzanan bir elbise vardı. Güzel fiziğini gözler önüne sermişti. Kıvırcık saçlarını ensesinde dağınık bir topuz yapmıştık. Topuzunun yan kısmına ise beyaz papatyalar takmıştık. Gerçekten çok güzel olmuştu. Kim ne derse desin Karan'ın dibi düşecekti. Ve istediği kadar acıdım desindi. Bence bu kıza abayı yakmıştı. Yanına ilerlediğimde bakışları beni buldu.

"Canım, iyi misin?"

"Eflal. Sence biz doğru mu yapıyoruz?"

"Neden böyle düşünüyorsun?"

"Eflal... Karan benim için böyle bir adım attı. Ama ya ilerde pişman olursa. Sonuçta. Sonuçta beni sevmiyor."

Dediklerinde haklıydı. Lakin başka çareleri yoktu.

"Seni anlıyorum diyemem. Lakin bu kararı o verdi. Aynı şey senin içinde geçerli. Belkide sen ilerde başka birini seversin."

"Yok. Yok ben sevmem."

Elimi yanağına koydum.

"Nerden biliyorsun ki. İnsan kimi seveceğini seçemez."

"Biliyorum işte "

Başka bir şey söylemedim. Zaten o sırada kapı çaldı. Sanırım gelmişlerdi. Gidip kapıyı açtım. Önde Karan vardı. Hemen ardında Alparslan. Üzerinde siyah bir tişört vardı. Onun üzerinede spor bir ceket almıştı. Çok yakışıklıydı. İkimizde birbirimizi baştan aşağıya süzdük. Gelen boğaz temizleme sesi ile kapının önünde dikildiğimi fark ettim.

"Şey pardon."

Kapıdan çekilmem ile Karan içeri girdi. Ama o kapıda benim karşımda durdu. Kokusu ciğerlerime doluyordu. Aşağıdan gözlerinin içine baktım.

"Nefesim!"

Sadece bakabildim. Dudaklarımdan tek bir kelam dökülmedi.

"Çok güzelsin. Kalbimi yerinden sökmeye ahtın mı var kadın."

Kurduğu cümle ile dudaklarımda engel olamadığım bir tebessüm oluştu.

"İçeri geçelim mi?"

Başını sallayınca ben önde o arkamda salona ilerledik. İçeri girdiğimizde Karan Şehrazat'ın karşısında öylece dikiliyordu. İkisininde bakışları birbirlerine kitlenmiş gibiydi. Hadi bakalım hayırlısı. Demin onun kapıda bize yaptığını bu defa Alparslan ona yapmıştı. İkiside tatlı bir panikle önce bize sonra tekrar birbirlerine bakmıştı.

"Geç kalmayalım."

Kolunu uzatınca Şehrazat Karan'ın koluna girdi. Benim bakışlarım ise sevdiğim adamdaydı. Onların aksine ikimiz yan yana evden çıktık.

Nikah salonuna girdiğimizde bizde diğer davetlilerin yanında yerimizi almıştık. Davetli dediğim bizim tim , babam , bizim kızlar, annemler , birde Tahir komutandı. Birde karargahtan bir kaç tane er gelmişti. Tahir komutanın bakışları bana kayınca gözlerimi kaçırma isteğinde bulunmuştum. Şehrazat ile Karan içeri girince hepimiz alkışlamaya başladık. Sözde sakin bir nikah olacak desekte bizde epey bir kalabalıktık.

"Darısı bizim başımıza canımın canı."

Kulağımın dibinden fısıldadıkları ile dudaklarım hafif kıvrıldı. Ona belli etmemeye çalışsamda içimden amin dedim. Allahım bizi tez zamanda kavuştur. Büyük amin.

Nikah memuru gelince bizde yerimizi aldık. Şimdi bile içim içime sığmıyordu.

"Sakin ol güzelim. Bu bizim nikahımız değil."

"Bu gidişle zor olacak zaten"

Gözlerimi devirip önüme döndüğümde o ukalaca sırıtıyordu.

"Bende seni gelinim yapıp anlı şanlı düğün yapmazsam bana deli yüzbaşı demesinler."

"Sen önce yediğin herzeleri temizle. Sonra bakarız akıllı mısın deli misin."

Benimle böyle uğraşmak hoşuna gidiyordu. Belli etmemeye çalışsamda benimde hoşuma gidiyordu. Heleki söyledikleri. Nikah memurunun sorduğu soruya ikiside evet diye cevap vermişti. Bizde şahitlik edince ikiside deftere imza attı. Kızların Şehrazat'a ayağına bas diye seslenmesi ile bakışları kısa bir an Karan'a kaydı. Alt dudağını dişleyip ayağını hafif onun ayağının üzerine bıraktı. Karan'da ona tebessüm etti. Nikah memurunun gelini öpebilirsiniz diyişi ile gerildim. Şehrazat'ın gerildiğini görebiliyordum. Karan eğilip kulağına bir şey fısıldadı. Ne söyledi bilmiyorum lakin Şehrazat gözleri ile onay verdi. Karan eğilip dudaklarını onun anlına bastırdı. İçeriden büyük bir alkış tufanı koptu. Bu ikisi olurdu. Sadece kağıt üzerinde değil kaderde de olurdu. Şehrazat ona güveniyordu. Ve bir kadının içinde bir erkeğe karşı güven tohumu yeşerdiyse. Ona sığınıyorsa kalbine alması uzun sürmezdi. Tecrübe ile sabitti. Bakışlarım yanımdaki adama kaydı. Lakin onun gözleri zaten benim üzerimdeydi.

Burda işimiz bitince hepimiz ordan ayrıldık. Akşam yemek yenilecekti. Bir nevi kutlama yemeğiydi işte. Hepimiz arabalara dağıldık. Elime bir elin dolanması ile neye uğradığımı şaşırdım. Alparslan beni peşinden sürükleyerek kenara çekti.

"Ne oldu?"

Şaşkın bakışlarım onu buldu.

"Hiç. Ben sadece... Yani..."

Ne saçmalıyordu bu adam. Hiç bir şey anlamamıştım. Tam bu düşüncemi onada açıklayacaktım ki köşede birbirine sarılmış olan Fulya ve Ali'yi görmem ile şoka girdim. Alparslan onları görürse hoş olmayabilirdi. Fulya'nın hayatımda biri var dediği bizim çaylak mıydı. Ha siktir. İşte şimdi boku yedik. Alparslan onu keserdi. Birlikteliklerine kızacağını sanmıyorum lakin ondan sakladıkları için büyük patlayacaktı.

"Sen neye bakıyorsun öyle."

Başını çevirip onların olduğu yöne bakıyordu ki kendimi onun kollarına attım. Kolları anında belimi buldu.

"Güzelim! Canımın canı ne oldu?"

Panik hali ile bu yaptığımdan utandım. Ah Fulya. Ah Aliş ben size bunun hesabını sormaz mıyım. Beni düşürdüğünüz hale bakın ya.

"Ben... Ben başım döndü."

Elini yanağıma koydu. Şefkatle okşadı.

"Güzelim benim. Gel şöyle otur."

Beni kenardaki banka oturttu. Bir yandan da onlar gitti mi diye kontrol ediyordum. Gitsenize be şapşal şeyler. Önümde diz çöktü. İki elimi ellerinin arasına aldı.

"Bir şeyler yedin mi?"

Başımı hayır anlamında salladım. Bu yalan değildi. Yiyememiştim.

"Sen beni burda bekle ben birşeyler alıp geliyorum."

Yerinden doğrulması ile panikle eline yapıştım. Bu yaptığıma anlam veremiyordu.

"Gitme... Beni bırakma."

Söylediğimden nasıl bir çıkarım yaptı bilmiyorum lakin gözlerinden çok başka bir duygu geçti. Ve ben o an her şeyi unuttum. Onu neden durdurduğum da dahildi. Önümde diz çöktü tekrar. Ellerimi avuçlarına alıp üzerlerine dudaklarını bastırdı. İçim sıcacık oldu.

"Güzelim korkma. Seni asla bırakmam. Sana yiyecek birşeyler alıp gelicem"

Başımı hayır anlamında salladım.

"Benide götür yanında. Ardında kalmak istemiyorum. "

Gözlerim nemlendi. Artık kimseyi kurtarmak için yalan söylemiyordum. İçimden geçeni dile getiriyordum.

Eğilip beni kucakladı. Omzunun üzerinden gördüğüm kadarı ile Fulya'da bizi fark etmişti. İkisi bize meraklı ve korkak bakışlar atıyordu. Onlara göz kırpıp önüme döndüm. Dudakları yukarı doğru kıvrılmıştı.

"Şeeey. Ben galiba acıktım."

Dediğim ile gülüşü büyüdü. Aldığım ilaçlar iyi gelmeye başlamıştı. Artık eskisi kadar kusmuyordum.

"Peki benim canım ne yemek istiyor. "

"Bilmiyorum. Ama çok ağır bir şey olmasın. Birde akşam ki yemeğe gidicez ya. Açık hava olan bir yere götürür müsün beni?"

"Sen yeter ki iste. Canım yoluna feda."

Dudaklarını saçlarıma bastırdı. Sevgisi dudaklarından kalbime akıyordu sanki.

"Sen. Yani sende benim kadar özledin mi ben uzaktayken."

Bunu niye sordum bilmiyorum. Ama sormuştum işte. Merak etmiştim.

Dudaklarını saçlarıma bastırdı. Şakağımdan derince kokladı.

"Özlemek az kalıyor. Burnumun direği sızladı. Öyle hasret kaldım ki sana. Bir kerecik kokunu solusam diye Allaha yakardım. Her gece rüyamdaydın. Her gün hayalimdeydin."

Dedikleri ile gözlerim doldu. Onunda benim gibi canı yanmıştı.

"Özür dilerim.... acına son veremediğim için. Çok üzgünüm."

Arabaya gelmiştik. Beni yere bırakınca ayaklarım yere bastı. Gözleri kalbimi görmek içi bakıyordu sanki.

"Özür dileme güzelim."

"Bir gün. Yine eskisi gibi sana sarılabilir miyim. Ben... Ben farkındayım. Senin kollarında olsamda sana sarılamıyorum. Bu her defasında seni incitiyor biliyorum ama aşamıyorum. Artık kendimlede çelişiyorum. Bazen gitme istiyorum. Bazen git diyorum. Senin de aklın karışıyor farkındayım. Ama...."

"Aklım karışsa ne olacak. Ben kalbimin ne dediği ile ilgileniyorum. Ve o hiç karışık değil. İstediği tek bir şey var. Sen. Yalnızca sen."

Söyledikleri ile demin onu kandırdığım düşüncesi ile içim daha çok ezildi.

"Ben sana yalan söyledim."

Gözleri söylediklerimi anlamlandırmak istermiş gibi baktı.

"Demin benim başım dönmedi. Ben. Ben bir şey gördüm. Senin görmemen gereken bir şey. Ama yemin ederim kötü bir şey değil."

"Başın dönmedi."

Başımı evet anlamında salladım.

"Bir şey gördün ama kötü bir şey değil."

Başımı yine evet anlamında salladım. Gözlerinde hüzün belirdi.

"Anladım....Seni eve bırakayım."

Arabaya doğru ilerledi. Elim hızla eline dolandı.

"Sadece başımın dönmesi doğru değildi. Gerisi doğruydu."

Elindeki elimi çektim. Gözleri ellerimizden yüzümü buldu. Bakışlarımı ellerime çevirdim.

"Daha yemek yemedim. Acıktım."

Sesim o kadar kısıktı ki zor duyuluyordu. Elini çeneme koydu. Gözlerimizi birleştirdi. Mavi gözlerinde parıltılar vardı. Baş parmağı dudaklarımın üzerinde gezindi. Ağzımdan kaçan titrek nefese engel olamadım. Gözlerim kapandı. Yutkunma ihtiyacı hissettim. Yanağımda dudaklarını hissettim. Tüy kadar hafif bir öpücük.

"Nefesim.!"

"Hıı"

Konuşamadım bile. Omurgamdan aşağıya ılık bir his akıyordu. Dudakları bu defa diğer yanağıma değdi.

"Bir kerecik öpsem. Dudaklarında bir kerecik can bulsam."

Öpse. Nefesi nefesime değse. Bir kere öpsem kopamam ki ondan. Ayrılamam. Yanından teninden geçemem.

"Yapamam... sende yapmasan."

Dudaklarını bu defa saçlarıma bastırdı. Gözlerim açıldı. Başını anlayışla tamam anlamında salladı. Hafif geri çekildi.

"Hadi o zaman karnını doyuralım. "

Bende başımı salladım. Aracın kapısını açıp yerleşmemi bekledi. Ben ön koltuğa kurulunca kapımı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. Araç Mardin sokaklarında ilerliyordu. Gideceğimiz yeri o seçmişti. Hoş şuan aracı uçuruma sürse kabulümdü......

 

Bölüm : 25.02.2025 11:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Tuba eye / KUZGUN / 123. Bölüm
Tuba eye
KUZGUN

233.28k Okunma

21.38k Oy

0 Takip
162
Bölümlü Kitap
KUZGUN2. Bölüm3. Bölüm4. Bölüm5. Bölüm6. Bölüm7. Bölüm8. Bölüm9. Bölüm10. Bölüm11. Bölüm12. Bölüm13. Bölüm14. Bölüm15. Bölüm16. Bölüm17. Bölüm18. Bölüm19. Bölüm20. Bölüm21. Bölüm22. Bölüm23. Bölüm24. Bölüm25. Bölüm26. Bölüm27. Bölüm28. Bölüm29. Bölüm30. Bölüm31. Bölüm32. Bölüm33. Bölüm34. Bölüm35. Bölüm36. Bölüm37. Bölüm38. Bölüm39. Bölüm40. Bölüm41. Bölüm42. Bölüm43. Bölüm44. Bölüm45. Bölüm46. Bölüm47. Bölüm48. Bölüm49. Bölüm50. Bölüm51. Bölüm52. Bölüm53. Bölüm54. Bölüm55. Bölüm56. Bölüm57. Bölüm58. Bölüm59. Bölüm60. Bölüm61. Bölüm62. Bölüm63. Bölüm64. Bölüm65. Bölüm66. Bölüm67. Bölüm68. Bölüm69. Bölüm70. Bölüm71. Bölüm72. Bölüm73. Bölüm74. Bölüm75. Bölüm76. Bölüm77. Bölüm78. Bölüm79. Bölüm80. Bölüm81. Bölüm82. Bölüm83. Bölüm84. Bölüm85. Bölüm86. Bölüm87. Bölüm88. Bölüm89. Bölüm90. Bölüm91. Bölüm92. Bölüm93. Bölüm94. Bölüm95. Bölüm96. Bölüm97. Bölüm98. Bölüm99. Bölüm100. Bölüm101. Bölüm102. Bölüm103. Bölüm104. Bölüm105. Bölüm106. Bölüm107. Bölüm108. Bölüm109.Bölüm110. Bölüm111. Bölüm112. Bölüm113. Bölüm114. Bölüm115. Bölüm116. Bölüm117. Bölüm119. Bölüm120. Bölüm121. Bölüm122. Bölüm123. Bölüm124. Bölüm125. Bölüm126. Bölüm127. Bölüm128. Bölüm129. Bölüm130. Bölüm131. Bölüm132. Bölüm133. Bölüm134. Bölüm135. Bölüm136. Bölüm137. Bölüm138. Bölüm139. Bölüm140. Bölüm141. Bölüm142. Bölüm143. Bölüm144. Bölüm145. Bölüm146. Bölüm147. Bölüm148. Bölüm149. Bölüm150. Bölüm151. Bölüm152. Bölüm153. Bölüm154. Bölüm155. Bölüm156. Bölüm157. Bölüm158. Bölüm159. Bölüm160. Bölüm161. Bölüm162. Bölüm163. Bölüm
Hikayeyi Paylaş
Loading...