107. Bölüm

106. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

EFLAL KARCA

 

Sabah duş alıp evden ayrıldığımda daha gün yeni doğmaya başlamıştı. Saçlarım ıslaktı. Kurutmaya kalktığımda hep aklıma o geliyordu. Saçlarımı okşayışı öpüşü, sevip ,örmesi. Asansör dördüncü katta durunca içim bir tuhaf oldu. Nefesimi tuttum. Kapı açılıp mavi gözleri irislerimi talan edince yüreğim çırpınmaya başladı. O da sabah sabah böyle bir karşılaşma beklemiyor olacak ki yüzünde şaşkınlık oluştu. Gözleri bedenimi baştan aşağı süzdü. En son ıslak saçlarımda takılı kaldı. Kaşları çatıldı. Rütbe olarak üstüm olması nedeni ile selam vermek zorunda kaldım.

"Günaydın komutanım "

Derince yutkundu. İçeri girip sırtını asansör duvarına dayadı. Yüzü bana dönüktü.

"Günaydın nefesim. "

Hitabı ile yutkunan bu defa bendim. Vazgeçmiyordu. Ne dersem diyim mesafe koymuyordu.

"Saçlarını neden kurutmadın"

Cevap vermedim.

"Lâl'im ne olur. Ne olur yapma."

Yine Cevap vermedim.

"Peki madem zor yoldan olmak zorunda."

"Üsteğmen "

Rütbemi söyleyince cevap vermek zorunda kaldım.

"Emredin komutanım "

"Karargaha gitmeden yukarı çıkıp saçlarını kurut. Sonrasında gelip bana tekmil ver."

Dediği ile yüzüne bakakaldım.

"Anladın mı Üsteğmen?"

"Emredersiniz komutanım "

Dudakları yukarı kıvrıldı. Benimse kaşlarım çatılmıştı. Asansör zeminde inince o sırıtarak dışarı çıktı. Pislik ne olacak. Bende geri yukarı çıktım. Odama girip saçlarımı kurutup taradım. Ensemde toplayıp geri çıktım. Karargaha vardığımda hepsi kantinde oturuyordu.

" kıdemli üsteğmen Eflal Karca. "

Bakışları saçlarımda gezindi. İstediğini alınca tebessüm etti.

"Emriniz üzere saçlarımı kuruttum komutanım "

"Aferin Üsteğmenim. Böyle devam."

Dediği ile sinirle yüzüne baktım. İçimden en güzel kelimeleri saydım.

"Emredersiniz komutanım "

Diğerleride bu duruma sırıtıyordu. Ben oturmadan onlar ayaklandı.

"Hadi bakalım Bozkurt eğitime."

O önde biz arkasında eğitim sahasına ilerledik. İçeri girdiğimizde kan timide burdaydı. Dün gördüğüm adam onlara eğitim veriyordu. Biz girince bakışları bize döndü. Üzerimde hissettiğim bakışlarla başımı biraz uzağımda ki kadına çevirdim. Başımı biraz daha dikleştirdim. Aşağılık pislik. Seninle hesabım daha bitmedi. Alparslan da o bakışları gördü.

"Hayırdır başçavuş gözlerini timimden çekemiyorsun "

Demin üzerimdeki sinirli haset bakışları korku ile ona döndü. Başçavuş mu?

Anlaşılan ben yokken bir çok şey olmuştu.

"Yok komutanım "

"Önüne dön öyleyse"

"Yüzbaşım timimdeki askere bir şey söylemeden önce bana bildirin. Gereğini ben yaparım."

"Emrinde bir asker olduğunu düşündüğümde dediğini yaparım yüzbaşı "

O da geri adım attı. Bizde bize ayrılan alana geçip eğitim yapmaya başladık. Bir süreden sonra sıra eşli eğitimlere gelmişti. İlk önce mekik çekecektik. Sonrada barfiks. Ve tabi yakın dövüş. Eşleşme sırası geldiğinde bakışları ukalaca yüzümü arşınladı. Ve tabi beklediğimi yaptı. Ben onunla eşleştim. Mekik çekmek için yere oturduk. Hepimiz yan yana dizildik. Gelip karşımda ayaklarını ayaklarıma doladı. Yere uzanıp geri kalkmaya çalıştım. Ben kalkarken o da benimle ritmik olarak bedenini kaldırdı. İkimizde aynı anda kalkınca yüzü yüzümü arşınladı. Yüz yüze geldiğimizde gülüşü büyüdü. Biraz daha yaklaşsa dudak dudağa gelecektik. Bu bedenimin titremesine neden oldu. Nefesini yüzüme verdi. Bu yaptığı ile gözlerim kapandı. Ağzımdan titrek bir nefes kaçtı. Bu daha çok sırıtmasına neden oldu. Bedenimin ona tepki verdiğini biliyordu. Kaç defa doğrulduğumu saymadım. Ama Karan komutan ve Rıdvan abi doğrulunca bende doğruldum. Sıra barfikse gelmişti. Dudakları daha çok kıvrıldı. Yüzüme alayla baktı. Barfiks çubuğuna doğru ilerledim. Karşıma geçti. Kollarımı ona dolamamı bekliyordu. Bedeni çok gelişmişti. Ben ne kadar zayıflayıp küçüldüysem o benim tersime daha çok genişlemişti. Üzerindeki tişörte rağmen kasları gözle görülür haldeydi. Başımı diğer tarafa çevirip kollarımı boynuna doladım. Benimle birlikte kendini yukarı çekti. Bir süre sonra boynumda nefesini hissettim. Boynumdan derince kokladı. Yüzüm istemsiz onun olduğu tarafa döndü. Keşke yapmasaydım. Yüzü o kadar yakındı ki. Kokusu ciğerlerime doldu. Gözlerim doldu. Özlemek çok çok kötüydü. Çenem titredi. Ve tabi bu ondan kaçmadı. Gözlerine hüzün çöktü.

"Nefesim... ağlama. Düzelticem. Nasıl bilmiyorum ama her şeyi eski haline çeviricem."

Getirebilir miydi. Her şeyi düzeltebilir miydi. Ama benim güvenim kalmamıştı ki. Benim ne kendime güvenim vardı. Nede bir şeylerin düzeleceğine dair inancım.

"Ko komutanım yeter mi. Bitirebilir miyiz?"

Kendini yere bıraktı. Tek kolu belime sarıldı. Bende bacaklarımı belinden açtım.

"Alparslan yüzbaşım hazır yeni üsteğmenim burdayken bir karşılaşmaya ne dersiniz?"

Sağımızdan gelen sesle ondan uzaklaştım. Dünkü adam yine bize odaklanmıştı. Bu adamın derdi neydi.

"Benim olan ne zamandan beri senin üsteğmenin Yiğit yüzbaşı "

Adam derince yutkundu. Çünkü sesi bile öfke kusuyordu. Sahiplik eki kullanması onu çileden çıkarmıştı.

"Ben lafın gelişi dedim komutanım "

"O lafa söyle yüzbaşı eğer böyle gelecekse gelmesin."

Karşılaşma teklifi için bizimkilere döndü. Geri adım atmak bize yakışmazdı. Hepimiz memnuniyetle kabul ettik. Mindere ilk çıkan Dursun ve onların timinde olan Yasin oldu. Yasin Dursun'a göre kalıplıydı. Ama Dursun daha çevikti. İlk bir kaç dakika Yasin bastırsada Dursun'un ona kafa atması ile nevri şaştı. Sonrasında kolunu ters çevirip bir kolunu boynuna doladı. Adamın mindere iki kere vurması ile bıraktı. Adam pes etti. Dudaklarım kıvrıldı. İkici karşılaşma Karan komutan ve Osman arasındaydı. Osman karşıdan bir kaç artistik hareket yaptı. Karan komutan başını yana eğip ne yapıyor bu gibisinden baktı. Osman bir kaç yumruk savursada kenara çekilip kurtuldu. En son adamın suratına öyle bir tokat geçirdi ki hepimizin ağzı açık kaldı. Çocuk yerden kalkamadı. Yanına gidip üzerine eğildi.

"Lan Osman atalarının tokadı dururken ne bu artistlik. Ulan ben sizdeki bu batılılaşma merakını anlamadım ki. Kalk lan kalk."

Söylene söylene ensesinden tutup kaldırdı. Sonrada kendi timine doğru itekledi.

"Su çalın biraz yüzüne açılır"

Rıdvan abinin alaylı söylemi ile gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.

"Komutanım biraz kısa bir karşılaşma oldu sanki"

"Bence çok bile kaldım. Hadi sizde çabuk olun acıktım ben"

Bu defa kendimi tutamadım. Ağzımdan bir kıkırtı kaçtı. Bakışlar bana döndü.

"Pardon"

Sıra bendeydi. Mindere çıkmadan Alparslan gelip karşımda durdu.

"Sen gittiğinden beri sürekli eğitim yapıyor. Bu karşılaşma için kendini hazırlıyor. Ne kadar iyi olduğunu biliyorum. Ama çok uzun zamandır eğitim yapmadın. Lâl zorlama. Zaten her türlü biz kazanacaz. Ben kaybetsem bile ki bu olmayacak berabere kalıcaz. Sana yalvarırım kendini zorlama. "

Dudaklarım kıvrıldı.

"Onunla bitmemiş bir hesabım var komutanım. Allahtan keşke başka bir şey dileseymişim.... Ha bu arada eğitimlerden uzak olabilirim. Ama gül bahçelerinde gezmiyordum."

Son söylediğim ile derince yutkundu.

"Benim kitabımda pes etmek yok"

Son sözlerimi söyledikten sonra mindere ilerledim. Karşımdaki kadın bana küçümseyerek baktı. Çok zayıftım. Kazanacağına dair inancı tamdı. Ama bende kuzgunsam sana bu minderi öptürücektim. Bana doğru hızla gelip yanağıma yumruk attı. Geri çekilmesine izin vermeden bir kolumu koluna dolayıp diğer elimle boynuna yumruk attım. Kendini geri çekmeye çalışsada bırakmadan karnına dizimi geçirdim . Yüzüne dizimi geçirmem ile geri sendeledi. Geri çekilip tekrar atak yapmasını bekledim. İki elini yumruk yapıp birini yüzüme geçirdi. Sanırım kaşım yarıldı. Diğeri ile karnıma vurdu. İki elimle Yakasından tutup kafamı yüzüne gömdüm. Elim kaşımdaki yaraya gitti. Elime kan bulaşınca sinsice sırıttı. Normalde eğitimlerde birbirimize böyle zarar vermezdik. Ama bu farklıydı. Bu başka bir hesaplaşmaydı. Bu defa ilk atağı ben yaptım bu iş fazla uzadı. Çenesine yumruğumu geçirmem ile geriye doğru sendeledi. Bir kolunu tutup ters çevirdim. Acı ile inledi. Ama bu bana yetmedi. Diğer dirseğimi kırıp büktüğüm koluna üst üste darbeler indirmeye başladım. Biraz daha sert vursam kolu kırılacaktı. Diz boşluğuna tekmemi geçirmem ile yere çöktü. Elini arkasında birleştirdim. Sırtına dizimi geçirmem ile yere yüz üstü kapaklandı. Pes etmesini beklemiyordum zaten. Böyle insanlar hırsları için kendini tehlikeye atmaktan çekinmezlerdi. Biraz daha böyle devam ederse kendini bana sakatlatacaktı. Belkide niyeti buydu. Arkamı dönüp bizimkilere doğru ilerledim. Mavi hareler bana gururla bakıyordu. Öfkemi dizginleyebileceğimi düşünmemişti anlaşılan. Ama o kadın buna değmezdi. Adımlarım ona doğru hareketlenmişti ki adım dilinden döküldü.

"Lâl'im "

Kaşları çatıldı. Arkamda oluşan hareketlenme ile hızla eğildim. Üzerime atılmak için gelen kadın boşluğa düştü. Savsakça ayaklanmaya başlayınca kendi etrafımda dönüp yüzüne tekmemi savurdum. Tekrar yere kapaklandı.

"Senden de anca bu beklenirdi. Arkadan saldırmak. "

Yerde öylece bana baktı. İğrenç bir şeye bakıyordum sanki yüzüm buruştu. Minderden inince hızla yanıma geldi.

"İyi misin nefesim "

Eli korku ile kaşıma gitti. Üzerindeki kanı temizledi. Göz bebekleri titreşti. Boğazımı temizleyip kendimi geri çektim.

"İyiyim komutanım . Sorun yok"

Sabırla bir nefes verdi.

"Sıra bizde sanırım yüzbaşı "

Yiğit denilen adamın sesi ile ona döndü.

"Bunu yapmak istediğine emin misin?"

"Korktuğunuzu mu düşünmeliyim?"

Alparslan'ın dudakları alay ve öfke ile kıvrıldı. Bu adam kaşınıyordu.

"Revire git. Kaşına baktır. İki dakikaya yanındayım"

"Olmaz gidemem"

"Lâl'im "

Başımı yana eğdim.

"Lütfen."

Başını tamam anlamında salladı. Evet belki bir eğitimdi. Belki bir şey olmayacaktı. Ama kalmak istiyordum. Bunların derdi neydi bilmiyorum ama kuralına uygun dövüşmüyorlardı. Alparslan mindere adımladı. Gözlerim onun üzerindeydi.

İlk yumruğu Yiğit attı. Ama eğildiği için denk gelmedi. Sonrasında bir daha atak yaptı. Bu sefer yanağına denk geldi. İçim burkuldu. Ayaklarım benden bağımsız ileri bir adım attı. Koluma bir el sarıldı.

"Bekle. Bir şey olmayacak. Şu an bu karagahtakilerin en iyisi o. Değil bir, beş kişi ile dövüşür. Ama sen dikkatini dağıtma."

"Ama Sinan "

"Bekle bacım"

Başımı tamam anlamında salladım. Yiğit onun yüzüne ikinci bir yumruk geçirdi. Neden bir atak yapmıyordu. Neden benim canıma zarar getiriyordu... Ve nihayet beklediğim atağı yaptı. Yiğit'in suratına öyle bir yumruk attı ki. Onun kaç yumrukla yapamadığını o tek hamlede yaptı. Onu yere devirdi. Dudaklarım kıvrıldı. Yere eğilip boynuna kolunu doladı. Yiğit'in gözleri arkaya doğru kaymaya başladı. Kolunu biraz gevşetti.

"Pes mi. Bayıltayım mı?"

Elini iki defa mindere vurdu. Bu kadardı. Gerçekten iki dakikada bitirmişti. Adımları bana ilerledi.

"Hadi revire gidelim. Eylül şu kaşına baksın"

"Emredersiniz komutanım "

"Aklımı kaybedicem. Komutanım diyor. Şaka gibi"

Gülsede sinirli olduğu belliydi. İkimiz yan yana revire ilerledik. Eylül kaşıma pansuman yapıp çıkmıştı.

"Lâl'im "

Bir şey demedim.

"İstediğin kadar inat et. Er yada geç beni dinliyceksin. Sen benimsin. Bunu en az benim kadar iyi biliyorsun. Neden ikimizede işkence ediyorsun."

"Komutanım lütfen. Ben bu konuları konuşmak istemiyorum. "

"Peki nefesim. Peki. Ben beklerim. Sen bana gelene kadar ben beklerim."

Gözlerim nemlendi. Yerimden kalkıp revirden dışarı çıktım. Ben senden gitmedim ki geliyim yüzbaşı. Sen gittin. Beni bırakan sendin. Sol gözümden bir damla yaş aktı. Hızla sildim.

"Tebrik ederim"

Karşımdan gelen Yiğit komutan ile adımlarım duraksadı. Hazırola geçtim.

"Sağolun komutanım "

"Ne yalan söyleyeyim böyle bir müsabaka beklemiyordum "

"Ne açıdan komutanım "

"Kazanacağınızı düşünmemiştim"

"Bense kaybedeceğimizi hiç düşünmedim. Yapılan her şeye rağmen"

"Sinem hırslı biri"

"Türk askeri hırslıda olsa arkadan saldırmaz komutanım sanırım askerlerinize bunu öğretmeniz gerekecek"

Kendini beğenmiş bir gülüş peyda oldu yüzünde.

"Kendinize çok güveniyorsunuz hepiniz. Sonuçta bunu yapan sizden biride olabilirdi."

"Olmazdı. Bizden kimse kimseyi arkadan vurmaz. Ve biz kendimizden çok yanımızda ki adamlara güveniriz sizede tavsiye ederim."

"Peki ya Alparslan?"

"Anlamadım"

"Ona ne kadar güveniyorsunuz Üsteğmen."

"Bunu neden soruyorsunuz?"

"Vereceğin cevaba göre İbrahim albay ile görüşmek istiyorum. Seni kan timinde görmek isterim"

"Benim yerim Bozkurt timi komutanım. Teşekkür ederim. Ama illaki söylemek gerekirse ona kendimden çok güveniyorum. Bu dünyadaki her şeyden çok. İzninizle"

Söylediklerim ile bakışlarındaki ifade yerini başka duygulara bıraktı. Kıskançlık. Hırs. Öfke. Bu ondan biraz daha uzaklaşmama sebep oldu. Başını sallaması ile ordan uzaklaştım. Ama o sırada duvarın hemen ardında bizi dinleyen bir yüzbaşı olduğunu bilmiyordum. Kurduğum her cümle ile dudaklarının daha çok kıvrıldığını benimle gurur duyduğunu. Yanımdaki iti gebertmek istediğini bilmiyordum. Ve her şeye rağmen ona hala güvendiğimi duyduğu için içindeki umutların dahada büyüdüğünü....

Bölüm : 16.01.2025 16:36 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Tuba eye / KUZGUN / 106. Bölüm
Tuba eye
KUZGUN

233.3k Okunma

21.38k Oy

0 Takip
162
Bölümlü Kitap
KUZGUN2. Bölüm3. Bölüm4. Bölüm5. Bölüm6. Bölüm7. Bölüm8. Bölüm9. Bölüm10. Bölüm11. Bölüm12. Bölüm13. Bölüm14. Bölüm15. Bölüm16. Bölüm17. Bölüm18. Bölüm19. Bölüm20. Bölüm21. Bölüm22. Bölüm23. Bölüm24. Bölüm25. Bölüm26. Bölüm27. Bölüm28. Bölüm29. Bölüm30. Bölüm31. Bölüm32. Bölüm33. Bölüm34. Bölüm35. Bölüm36. Bölüm37. Bölüm38. Bölüm39. Bölüm40. Bölüm41. Bölüm42. Bölüm43. Bölüm44. Bölüm45. Bölüm46. Bölüm47. Bölüm48. Bölüm49. Bölüm50. Bölüm51. Bölüm52. Bölüm53. Bölüm54. Bölüm55. Bölüm56. Bölüm57. Bölüm58. Bölüm59. Bölüm60. Bölüm61. Bölüm62. Bölüm63. Bölüm64. Bölüm65. Bölüm66. Bölüm67. Bölüm68. Bölüm69. Bölüm70. Bölüm71. Bölüm72. Bölüm73. Bölüm74. Bölüm75. Bölüm76. Bölüm77. Bölüm78. Bölüm79. Bölüm80. Bölüm81. Bölüm82. Bölüm83. Bölüm84. Bölüm85. Bölüm86. Bölüm87. Bölüm88. Bölüm89. Bölüm90. Bölüm91. Bölüm92. Bölüm93. Bölüm94. Bölüm95. Bölüm96. Bölüm97. Bölüm98. Bölüm99. Bölüm100. Bölüm101. Bölüm102. Bölüm103. Bölüm104. Bölüm105. Bölüm106. Bölüm107. Bölüm108. Bölüm109.Bölüm110. Bölüm111. Bölüm112. Bölüm113. Bölüm114. Bölüm115. Bölüm116. Bölüm117. Bölüm119. Bölüm120. Bölüm121. Bölüm122. Bölüm123. Bölüm124. Bölüm125. Bölüm126. Bölüm127. Bölüm128. Bölüm129. Bölüm130. Bölüm131. Bölüm132. Bölüm133. Bölüm134. Bölüm135. Bölüm136. Bölüm137. Bölüm138. Bölüm139. Bölüm140. Bölüm141. Bölüm142. Bölüm143. Bölüm144. Bölüm145. Bölüm146. Bölüm147. Bölüm148. Bölüm149. Bölüm150. Bölüm151. Bölüm152. Bölüm153. Bölüm154. Bölüm155. Bölüm156. Bölüm157. Bölüm158. Bölüm159. Bölüm160. Bölüm161. Bölüm162. Bölüm163. Bölüm
Hikayeyi Paylaş
Loading...