104. Bölüm

103. Bölüm

Tuba eye
tugbalal

 

ALPARSLAN KARAHANLI

 

 

"Sevgilim..... Yüzbaşım....."

 

Kulaklarıma dolan sesle bilincim yavaş yavaş kendine geldi. Göz kapaklarım açıldı. Gülen kahveleri gözlerimin içini talan etti. Gözlerim tüm yüzünü arşınladı. Dudaklarında en güzel gülüşü ile yüzme bakıyordu.

 

"Nihayet uyandın sevgilim. Birde bana uykucu dersin. Uyanmak bilmedin."

 

"Nefesim."

 

"Nefesin sana ölür."

 

Elini çeneme koyup yanağıma dudaklarını bastırdı. Siyah saçları yana doğru dökülüyordu.

 

"Yüzbaşım hadi ama kalkmayacak mısın?"

 

"Canımın canı.... Ben rüyada mıyım?"

 

"Bilmem öyle misin?"

 

Yüzündeki gülüşü dahada büyüdü. Elimi kaldırıp saçlarına uzattım. Yanağını avucuma yasladı.

 

"Nerdesin yüzbaşı. Beni hiç mi merak etmiyorsun. Hiç mi özlemiyorsun. Ben seni çok özledim. Hani ben senin canındım. İnsan canından vazgeçer mi?"

 

"Yok... Nefesim yemin ederim ben senden vazgeçmedim. Çok çok özledim."

 

"Yalancı. İnanmıyorum işte."

 

"Nefesim Allah şahit özlemekten delirdim."

 

"Kıyamam kocama... "

 

eli şefkatle yüzümü okşadı.

 

"Alparslan. Hani bizim çocuklarımız olacaktı... Kaç demiştin dört çocuk mu."

 

Kıkırtısı doldu kulaklarıma. Çok özlemiştim. Çok.

 

"Ama olamaz ki."

 

Yüzü panikle bana döndü.

 

"Bizim artık bir çocuğumuz olamaz. Sen beni bıraktın yüzbaşı. Yüzbaşı sen beni neden bıraktın. İnsan sevdiğini bırakır mı. Neden yüzbaşı. Söylesene neden bıraktın."

 

"Nefesim ben. Ben seni bırakmadım. Asla asla bırakmam ,ölsem bırakmam."

 

"Nerdesin o vakit. Yüzbaşı beni neden bulmuyorsun. Bul beni sevdiğim. Yanına al. Sar sarmala. Ben sen olmadan yaşayamıyorum ki. Yüzbaşı olmadan Lâl olmaz ki. Çakır olmadan kuzgun yaşayamaz. Alparslan yoksa Lâl'i de hayatta kalamaz. Uyan şimdi. Uyan ve bana gel. Tamam mı."

 

"Ne? "

 

Yanımdan kalkıp kapıya doğru ilerledi. Kapıdan çıkmadan son defa yüzüme baktı. Gülümseyerek dışarı çıktı.

 

"Lâl'im gitme. Dur gitme. Dinle beni. Lâl'im. Nefesim dinle."

*****

 

Yerimden hızla doğruldum. Elim saçlarıma gitti.geriye doğru taradım. Gün daha aymamıştı. Yerimden kalkıp ayaklarımı yataktan sarkıttım. Aynadaki yansımama baktım. Üzerim terden ıslanmıştı. Kendimi banyoya attım. Suyun altında öylece durdum. Sesi kulaklarımda yankı yapıyordu. Çok özlemiştim. Öyle böyle değil. Artık uykular haram olmuştu. Olsundu. O bensiz uyuyamıyordu. Şimdi ne yapıyordur. Sanki artık sadece rüyalarda kavuşabilirmişim gibi geliyordu. Belime bir havlu sarıp dolabın karşısına geçtim. Elim yeşil tişörte gitti. Aklıma banyodaki yakınlaşmamız geldi. Ondan beni öpmesini istemiştim. Aşkta cesur. Sevdada çocuktu benim sevdiğim. Anca çenemden öpebilmişti. Tüm ilklerini bana vermişti. Her zerresini bana adamıştı. Ama ben adam gibi sevmeyi dahi becerememiştim. Benim ölüme dahi ihanet etmeyen bir kadını kaybetmiştim. Aptalın tekiydim. Tişörtü elime alıp üzerime geçirdim. Odadan dışarı çıktım. Annem sabah namazına yeni kalkıyordu. Beni görünce durdu.

 

"Oğlum"

 

Gözleri ıslak saçlarımda oyalandı.

 

"Anacım ben karargaha gidiyorum. Bir şey olmazsa akşam görüşürüz "

 

Daha fazla beklemeden dışarı çıktım. Havalar ısınmaya başlasada geceleri soğuk oluyordu. Üşürdü o. Kim bilir şimdi nasıl üşüyordur. Saramıyorum. Allahım bize yardım et. Yanımda olmasada biliyorum en az benim kadar kötü. Görmesemde hissediyorum. Canı yanıyor. Ruhu kanıyor. Allahım bizi kavuştur. Bekleyişimizin sonunu feraha çıkar. Şüphesiz sen çaresizlerin çaresisin. Senden başka gidecek yerim çalacak kapım yok. Yalvarırım , ümmeti Muhammedin hatrına o küçük kadını bana bağışla....

 

Adımlarım karargahtaki odama ilerledi. Üzerimdeki ceketi çıkarıp eğitim alanına gittim. Tim gelmeden ısınmaya başladım. Artık onlar gelmeden başlıyor onlardan sonra bırakıyordum. Koşan adımlarım toprak zeminde ilerliyordu. Koşu ile başladım. Bakışlarım keskindi. Adımlarım kendinden emindi. Aklım ise tamamen onunla doluydu. Kalbim zaten hepten o olmuştu. Gelecekti. O küçük kadın eninde sonunda gelecekti. Zor olacaktı. Sancılı olacaktı. Ama başaracaktım. Gerekirse bir ateş yakar ikimizi o ateşin içinde yakardım. Ama bu sevda uğruna yanmaya değerdi. Ve ben ne pahasına olursa olsun kazanacaktım. Benimdi o. Ve bende her zerremle onundum. Sadece gelsindi. Vazgeçmek pes etmek yoktu.

 

"Abi Alparslan komutanım ne zaman kalkıyor."

 

"Bence uyumuyor candaş"

 

Dursun ile Ateş'in sesi kulaklarıma doldu. Ben şınav pozisyonu almış kendi eğitimimi tamamlamaya yakındım. Onların adımları tepemde durdu. Sırtımda terler birikmişti. Son şınavıda bitirip doğruldum. Gözlerim hepsinin üzerinde gezindi.

 

"Komutanım "

 

"Söyle Sinan "

 

"Kendinizi bu kadar zorlamanız bana doğru gelmiyor."

 

"Sinan haklı. Kendini sakatlayacaksın."

 

Karan'da Sinan'a destek çıkmıştı. Bakışlarım hepsinin yüzünde dolaştı. Hepsi aynı fikirdeydi. Ama bilmedikleri bir şey vardı. Ben sevdiğime kavuşmadan bana hiçbir şey olmayacak.

 

"Siz beni takmayın. Hadi hazırsanız başlayalım."

 

Ben önde onlar arkamda eğitime başladık. Bir süre sonra hepsi nefes nefese kalmıştı. Er Salih bize doğru geldi.

 

"Komutanım albay sizi emretti. "

 

"Tamam sen gidebilirsin "

 

O gidince bende time baktım.

 

"Toparlanın. Hangarda buluşuruz."

 

Kimsenin bir şey demesine izin vermeden önce kendi odama girdim. Üzerimi düzeltip albayın yanına ilerledim. Kapıyı çalıp gir emrini bekledim. İçeriden gir komutu gelince beklemeden içeri girdim. Bu kapıya umutla kaçıncı gelişimdi artık saymayı bırakmıştım. Her defasında tamam o iyi git sevdiğini al demelerini bekledim ama her seferinde elim boş çıkmıştım.

 

"Komutanım "

 

"Gel evlat. Otur"

 

Beklemeden karşısına oturdum.

 

"Timini toparla gelen haberlere göre kalabalık bir gurup terörist köylerden adam topluyor. İnsanları kendilerine katılmaya zorluyor. Onlara fırsat vermeyin. "

 

"Emredersiniz komutanım "

 

Ayaklanıp kapıya yöneldim.

 

"Yüzbaşı "

 

Bakışlarım yüzünü arşınladı.

 

"Bu kapıya her geldiğinde umutla geldiğinin farkındayım. Ve aradığını her bulamadan geri döndüğünde başının önüne eğildiğinin de. Ama sağlam durmalısın. Emrinde onca asker var. Hepsi birer kurt. Onları düşünerek hareket et. Aklını başka birşey kurcalamasın."

 

"Merak etmeyin komutanım. Tam tersine her zamankinden daha fazla işime odaklıyım. Kalbim sevdiğim kadınla olsada aklım vatanımla meşgul. Ve ben ona kavuşmadan ne ölürüm. Nede kayıp veririm. Allah nasip ederse hepimiz sağ salim geri döneriz."

 

Gözlerinde gurur belirdi.

 

"Sendende bu beklenirdi."

 

Başımla selam verip hangara ilerledim. Bizimkiler hazırlıklarını bitirmişti. Hepimiz pistte helikopteri bekliyorduk. Birkaç dakika içinde hepimiz tam teçhizatlı binmiştik. Başımı geriye attım. Aklıma burda yan yana oturduğumuz anlar doldu. Parmaklarımla elini okşayışım. Yanımda olduğu için titreyişi. Her zaman sanki ilk defa yakınlaşıyormuş gibi titriyordu. Cesaret edip parmağıma elini sarışı. O kadar küçük kalıyordu ki bedeni. Eli anca tek parmağımı sarmıştı. Küçük kadınım benim. Telsizden gelen iniş anonsu ile ana döndüm. Hepimiz tek tek kendimizi helikopterden aşağı bıraktık. Yaklaşık kırkbeş dakikalık bir yürüme mesafemiz vardı. Önde Devran vardı.

 

"Kardeşim"

 

"Efendim abi"

 

Rıdvan abi yanımda yerini aldı.

 

"Plan var mı?"

 

"Olabildiğince sivilleri koruyacaz. Aralarında zorla tutulan siviller var. Size silah doğrultmayana ateş etmeyin. "

 

Zor olacaktı. Ama başaracaktık. Bir süre sonra bir kampın ortasında oturtulmuş sivilleri gördük. Etraflarında teröristler toplanmıştı. Sivillerin arasında daha çocuk olanlarda vardı.

 

"Beyler atışımla başlıyoruz."

 

İlk atışı atmamla her yerden silah sesleri duyulmaya başladı. Ateş etmek için kafasını kaldıranı indirmeye başladım. Lâl olmadığı için keskin nişancımız yoktu. Onun görevini ben üstlenmiştim. Roket atmaya hazırlanan adamı kafasından vurdum. Bizimkilerde gözüne kestirdiğini indiriyordu. Bir süre sonra tek tük terörist kalmıştı. Adımlarımız yavaş yavaş onlara doğru ilerledi. Siviller saklandıkları yerden çıkmaya başladı.

 

"Atın silahları. Yoksa bunu vururum."

 

Mağaradan çıkan itle bakışlarım öfke ile ona kitlendi. Kucağında henüz on bir, on ikisinde bir kız çocuğu vardı. Onu kendine siper etmişti.

 

"Bırak çocuğu. Burdan sağ çıkamazsın."

 

"Geri çekil komutan. Yoksa bu kız ölür. "

 

Adam çocuğun arkasına çok iyi gizlenmişti. Sadece bir gözü görünüyordu. Bacağımdaki silahı çıkardım.

 

"Son defa söylüyorum kızı bırak teslim ol."

 

Adam çocuğu bırakmaya yönelik hiç bir adım atmayınca bende tam gözüne nişan alıp ateş ettim. Riskli bir atıştı. Ama imkansız değildi. Silahımdan çıkan kurşun adamın gözünü deşip geçti. Acı ile haykırışı etrafta yankılandı. Küçük kız hızla bize koştu. Onu hemen kucakladım. Bizimkiler iti almıştı. Küçük kolları boynumu sardı.

 

"Abicim iyi misin?"

 

Islak gözlerle bana bakıyordu. Siyah uzun saçları çok güzeldi. Bana sevdiğimi hatırlattı. Sevgi ile okşadım.

 

"Adın ne bakalım senin"

 

"Seher"

 

"Seher. Ne güzel isim. Korkma tamam mı Seher anne ve babaya gidicez."

 

Saçlarına dudaklarımı bastırdım. Bizimde çocuklarımız olurdu belki. O gelsindi her şey yoluna girerdi. Yanımıza sivilleride alıp buluşma noktasına ilerledik. Tek elimle Küçük kızı kucaklamıştım. Diğer elimde onun silahı vardı. Sevdiğimi hissetmek istiyordum. Başını omzuma koymuş uyukluyordu. Dudaklarım kıvrıldı. Küçük kadınımda böyle uyuklardı kollarımda. Benim yanımda çocuk oluyordu. Kendi oluyordu. Gardını indiriyordu. Helikopter piste inince Küçük kız annesine doğru koştu. Kadın eğilip kızını kucakladı. Mutluydular. Keşke dedim. Keşke bende sevdiğimi sarabilsem. Tam arkamı dönüp gidiyordum ki.

 

"Asker abi"

 

Gelen sesle geri döndüm. Bana doğru gelen kız için yere eğildim. Gelip yanağımdan öptü.

 

"Güle güle"

 

Saçlarını okşayıp yerimden doğruldum. Allahım bu ızdıraba son ver ya Rab...

 

Bölüm : 11.01.2025 19:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Tuba eye / KUZGUN / 103. Bölüm
Tuba eye
KUZGUN

233.29k Okunma

21.38k Oy

0 Takip
162
Bölümlü Kitap
KUZGUN2. Bölüm3. Bölüm4. Bölüm5. Bölüm6. Bölüm7. Bölüm8. Bölüm9. Bölüm10. Bölüm11. Bölüm12. Bölüm13. Bölüm14. Bölüm15. Bölüm16. Bölüm17. Bölüm18. Bölüm19. Bölüm20. Bölüm21. Bölüm22. Bölüm23. Bölüm24. Bölüm25. Bölüm26. Bölüm27. Bölüm28. Bölüm29. Bölüm30. Bölüm31. Bölüm32. Bölüm33. Bölüm34. Bölüm35. Bölüm36. Bölüm37. Bölüm38. Bölüm39. Bölüm40. Bölüm41. Bölüm42. Bölüm43. Bölüm44. Bölüm45. Bölüm46. Bölüm47. Bölüm48. Bölüm49. Bölüm50. Bölüm51. Bölüm52. Bölüm53. Bölüm54. Bölüm55. Bölüm56. Bölüm57. Bölüm58. Bölüm59. Bölüm60. Bölüm61. Bölüm62. Bölüm63. Bölüm64. Bölüm65. Bölüm66. Bölüm67. Bölüm68. Bölüm69. Bölüm70. Bölüm71. Bölüm72. Bölüm73. Bölüm74. Bölüm75. Bölüm76. Bölüm77. Bölüm78. Bölüm79. Bölüm80. Bölüm81. Bölüm82. Bölüm83. Bölüm84. Bölüm85. Bölüm86. Bölüm87. Bölüm88. Bölüm89. Bölüm90. Bölüm91. Bölüm92. Bölüm93. Bölüm94. Bölüm95. Bölüm96. Bölüm97. Bölüm98. Bölüm99. Bölüm100. Bölüm101. Bölüm102. Bölüm103. Bölüm104. Bölüm105. Bölüm106. Bölüm107. Bölüm108. Bölüm109.Bölüm110. Bölüm111. Bölüm112. Bölüm113. Bölüm114. Bölüm115. Bölüm116. Bölüm117. Bölüm119. Bölüm120. Bölüm121. Bölüm122. Bölüm123. Bölüm124. Bölüm125. Bölüm126. Bölüm127. Bölüm128. Bölüm129. Bölüm130. Bölüm131. Bölüm132. Bölüm133. Bölüm134. Bölüm135. Bölüm136. Bölüm137. Bölüm138. Bölüm139. Bölüm140. Bölüm141. Bölüm142. Bölüm143. Bölüm144. Bölüm145. Bölüm146. Bölüm147. Bölüm148. Bölüm149. Bölüm150. Bölüm151. Bölüm152. Bölüm153. Bölüm154. Bölüm155. Bölüm156. Bölüm157. Bölüm158. Bölüm159. Bölüm160. Bölüm161. Bölüm162. Bölüm163. Bölüm
Hikayeyi Paylaş
Loading...