☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
AFRA'NIN ANLATIMI ILE..
Aradan saatler geçmişti ve çok şükür ki eve dönüyorduk. Tabii..giderken yürüdüğümüz için ayaklarımız vücudumuzu terk etmiş olabilirdi.
Eve gidiş yolunda uzun bir yokuş vardı. O yokuşu tırmanmak bir nevi Ağrı dağına tırmanmak gibiydi.
Hüma ile ikimiz nefes nefese yokuşu çıkarken Hüma durdu. Ellerini dizlerine koyup soluklanırken
"Nasıl yokuş be bu böyle?..sanki dağa tırmanıyoruz.." dediğinde ben hala ilerliyordum. Bir an önce şu yokuş bitsin istiyordum.
"Gevezelik yapma ve gel Hüma..Zaten ayaklarım koptu." Dedim. Hüma ofladı.
Tamam. Biraz abartıyorduk. Ama yinede yokuş çok dik olduğu için insan hemen yoruluyordu.
Hüma ile çıkmaya devam ederken birden yokuşun tepesinden biri göründü. Biri yokuşun tepesinden bize doğru koşuyordu ve sanırım elinde birşey vardı. Gözlerim bozuk olduğu için uzağı tam göremiyordum.
"Kim geliyor lan öyle?" Dediğimde Hüma da bize koşan kişiye baktı. Gözlerini kıstı
"Elinde oklava mı var onun?" Dedi Hüma.
O sırada elindeki oklavayla bize doğru koşan Ayşe teyzeyi gördüm. Ayşe teyzenin gözlerinde %70 görme kaybı vardı. Yanii etrafı gözlük taksa bile bulanık görüyordu. Hakta belki de karanlık görüyordu?
Ayşe teyze bize yaklaşırken
"Gelin siz buraya!" Dedi bize. Tamam. Yolunda gitmeyen birşeyler vardı.
"Afra kaç!" Hüma bunu dediğinde ikimizde Ayşe teyzeden kaçmaya başladık.
İkimizde tam gaz kaçarken daha az önce %70 görme kaybı var dediğim Ayşe teyze maşallah arkamızda çıta gibiydi..
"Oğlum bu kadın nasıl düşmüyor?!" Dedi Hüma kaçarken. Oda biliyordu. Açıkçası şuan bende şoktaydım.
"Ne bileyim ben!?" Dedim bağırarak. Tabii arkamızdan bağıran Ayşe teyzenin sesleri hala duyuluyordu.
Hüma ile ikimiz kaçarken
"Yine ne boklar yedik acaba da bu kadın bizi kovalıyor?!" Dedim. Aslında şuana kadar Ayşe teyzeye birşey yapmamıştık ama neden bizi kovalıyordu?
"Başımız boktan çıkmıyor ki?!" Dedi Hüma. Haklıydı.
Biz Hüma ile kaçarken şuan neler yaşadığımızı hala kavrayamıyordum..herşey o kadar ani oluyordu ki..
"Gelin siz buraya! Geberteceğim sizi!" Dedi Ayşe teyze. Kadın yaşlı falan ama..maşallah ciğerleri benimkinden iyiydi çünkü hala koşuyordu!
"Ayşe teyze yapma Allahını seversen!" Dedi Hüma biz hala kaçarken
O sırada biz bilmediğimiz rastgele sokaklara girerken insanların bize ters ters baktığını görebiliyordum.
Bu arada ciğerlerim ve kalbim artık durmak üzereydi. Tüm gücümle koşuyordum ve daha fazla dayanabilir miydim bilmiyordum..
O sırada ben koşarken korunmak için, kendimden de beklemediğim bir şekilde önümde gördüğüm ilk adamın kollarına attım kendimi..adama sımsıkı sarılırken başımı onun göğsüne gömdüm. Adamın barut kokusunu içime çektim..çok güzel kokuyordu..
Napıyorsun Afra!?
Ben zor nefes alıp adama sarılırken adamın kollarını etrafıma doladığını ve beni kendisine çektiğimi hissettim.
"Ordu güzeli?" Dedi Adam..Bu ses..çok tanıdıktı..
Ben hemen adama baktığımda şuan sarıldığım adamı görünce dona kaldım..
Bu Atlastı..
Hüma nefes nefese ve şokla Atlas ve bana bakarken yere yığıldı. Ayşe teyzede çok şükür ki durmuştu. Önce bana, sonra Humaya bakarak
"Kızlar?" Dedi Ayşe teyze sanki bizi yeni tanımış gibi.
"Yalnız Ayşe teyze..." dedi Hüma yerde nefes nefese "bir ara hatırlat seni milli koşu yarışlarına falan yazdıralım. Vallah ödül alırsın."
Ben ise dona kalmış bir şekilde Atlasa bakıyordum. Onun kollarının hala etrafıma sarılı olduğunu hissediyordum.
Size benden bir hayat dersi..Sakın birinden kaçarken yolda gördüğünüz rastgele adama sarılmayın..benim gibi rezil olabilirsiniz
Yanaklarım pazardan taze alınmış Domates gibi kızarırken hızla geri çekilmeye çalıştığımda beni bırakmadı.
"AA..şey..ben-" ben kendimi açıklamaya çalışırken Atlasın iyice dibinde olduğumu görüyordum..
"Şşt..sorun değil" dedi Atlas sözümü keserek sessizce. Kalbim hızlandı, Yanaklarım daha fazla kızardı.
Rüzgar esiyordu. Saçlarım rüzgar ile savrulurken utançtan yerin yarılıp içine girmek istiyordum. Atlas ise oldukça sakindi. Tepkisi yoktu.
O sırada geri çekildim. Bu sefer beni bıraktı..
Tamam. Şuan bu yaşadıklarımın hepsinin bir rüya olmasını istiyordum.
"Burada neler oluyor?" Dedi Atlas hem bize hemde elinde oklava tutan Ayşe teyzeye bakarken.
O sırada Ayşe teyze.
"Kızlar ben özür dilerim..Geçenlerde benim eve hırsız girdi. Siyah kazaklılardı. Yanii öyle görünüyordu. Yolda öylece geçerken Afranın üstündeki siyah kazağı görünce...sizi onlar sandım. Biliyorsunuz görme kaybım olduğu için böyle şeyler bazen yaşayabiliyorum. Kusura bakmayın" dedi. O sırada üstümdeki siyah kazağa baktım. Birdaha bunu giymeyecektim.
O sırada Kuzenim Hüma tekrar ayağa kalktığında
"Sorun değil teyzem..sadece iki dakikalık bir adrenalin patlaması yaşadık o kadar" dedi Huma. Haklıydı. Kalbim duracaktı.
"Gercekten kusura bakmayın" dedi Ayşe teyze.
Kısa bir sessizlik olduğunda gözlerim hala Atlastaydı..oda bana bakıyordu..
Gerçekten aptaldım. Neden kollarına atlamıştım ki?!..
Huma "tamam..artık gidelim..Bana bu kadar aksiyon sahneleri yeter..Eve gidip uyuyup, tiktok izlemek istiyorum." Dedi bana bakarken
"Hüma sen git..Ben birazdan geleceğim" dedim. Hüma önce anlamayarak baktı. Sonra onaylayarak Ayşe teyze ile uzaklaştılar..Ben Atlas ile yalnız kalmıştım.
Sanırım açıklama yapmam gerekiyordu.
"Şey..gerçekten özür dilerim..eğer kız arkadaşın veya karın varsa şunu bilki-" ben konuşurken Atlas bana yaklaştı. Dağılmış, bir tutamı alnıma düşmüş saçımı alıp kulağımın arkasına sıkıştırdı.
"Karım veya sevgilim yok..Ama olmak istersen engel olmam" dedi. Ben utancın kralını hissederken ne dediğini anlamamıştım. O anda birden şok olacağım birşey oldu..Atlasın diz çöktüğünü gördüm.
Ne oluyordu lan?
Ben anlamaz gözlerle bakarken Atlas önce sağ ayağımı dizine koydu. O sırada ayakkabılarıma bakınca anladım. Ayakkabılarımın bağcıklarının çözüldüğünü gördüm. Büyük bir ihtimalle kaçarken açılmıştı.
"Bağcıkların açılmış..düşersin böyle.." dedi Atlas.
Atlas dikkatle bağcıklarımı bağlarken yutkundum. Kalbim hızlandı. Kalbim resmen göğüs kafesime 'aç kapıyı gardiyan!' Diye bağırıyordu..
"Teşekkür ederim.." dedim.
"Önemli değil" dedi. Sonra diğer ayakkabımın bağcığını bağlarken "Sen Ordu güzeli..önünde diz çöktüğüm tek ve ilk kişisin" dedi.
Tamam. Ölmek üzereydim.
Bana neler oluyordu bilmiyordum. Kalbim hızlanıyor ve midemde tuhaf bir his vardı. Sanırım fazla utanmıştım..
"Neden ben peki?..beni senin için bu kadar önemli yapan ne? Daha birbirimizi tanımıyoruz bile?" Dediğimde ayağa kalktı. Bağcıklarımı bağlamıştı. Geriye doğru uzaklaşırken gülümsedi.
"Ben seni tanıyorum, sen beni tanımıyorsun ordu güzeli.." dedi sonra uzaklaştı..
Ne demekti bu?
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
Aradan saatler geçmişti. Gece olmaya yakındı. Abim beni çağırdığı için onun olduğu askeriyeye gelmiştim.
Askeriye ormanlık bir tepedeydi. Ayı! Beni resmen ayağına cağırıyordu.
Ben askeriyeye geldiğimde Abimin gelmesini bekliyordum. Dışarıda dolaşan bazı askerler vardı.
Ben abimi beklerken arkamdan gelen bir ses ile o tarafa döndüm.
"Merhaba..kime bakmıştın?" Dedi bir kadın. Kadın esmerdi, yeşil gözleri ve siyah, uzun saçları vardı. Yüzündeki hafif çilleri ile çok tatlı bir kıza benziyordu. Üstündeki askeri formaya bakılırsa oda askerdi.
"Abimi ziyarete gelmiştim" dedim. Kadın anlayışla başını salladı. Sonra.
"Abinin adı ne?" Dedi.
"Teğmen Yağız Uraz Gözen" dedim. Kadın
"Abini tanıyorum. Yatakhanede ranza arkadaşım." Dedi. Abimden ve izlediğim bazı filmlerden Askerlerin çoğunun aynı yatakhanede kaldığını biliyordum.
"Sende mi askerin?" Tamam. Dünyanın en gerizekalı sorusu bu olabilirdi. Konu açılsın diye..
Bana 'salak misin kardeşim? Neye benziyorum aşçıya mı?' Derse şaşırmayın..
"Evet. Göründüğü gibi" dedi.
"Rütben ne?"
"Bende Teğmenim" dedi sonra "senin mesleğin ne?"
"Öğretmenim ben" dedim gururla. Çağla gülümsedi
"Bende çocukken öğretmen olmak isterdim.." dedi iç çekerek.
"Neden olmadın peki?"
"Şehit babamın intikamını almak için vazgeçtim." Bunu duyunca içimde kötü bir his oluştu..üzülmüştüm.
"Başın sağolsun" dedim.
"Vatan sağolsun.." dedi. Benim aksime onda bir tepki yoktu.
"Afra?" Sonunda duyduğum bu ses ile o tarafa döndük. Bu Abimdi.
"Şükür. Ağaç oldum burada" dedim.
"Hemen Abartma perilerin tutmasın Afra" dedi. Ne alaka?
"Ne alaka be?" Dediğimde abim konuyu değiştirerek.
"Neyse..askeriye nasıl? Beğendin mi?" Dedi.
"Tam senlik. Yeşillikler dolu bir ortam." Dedim.
"Evet..doğal yerleri severim" abim bunu dediğinde
"Ben bu yüzden demedim ki. Ayı olduğun için dedim." Dediğimde Çağlanın kıkırdadığını duydum. Abim ise bana ters ters baktı. Kabul ediyorum. Genelde gıcık bir tip değildim. Ama abime gelince ona karşı bu kadar gıcık ve çocuk gibi davranmak hoşuma gidiyordu.
"Ne zaman büyüyeceksin sen?" Dedi.
"Ben zaten büyüdüm."
"Evet ama fiziksel olarak. Akıl olarak hala aynısın"
Ay çok komik. Gül gül öldüm...
O sırada ilkokul laf sokma yarışması gibi olan laf sokmalarımiza bir son vererek.
"Ay yeter. Çağırdın beni. Gezecek miyiz?" Dedim. O sırada Çağla
"Beni komutan bir görev için çağırmıştı. Benim gitmem gerek. Tekrar memnun oldum Afra" dediğinde gülümsedim.
"Bende Çağla." Dedim sonra Çağla yanımızdan ayrıldı...
☆☆☆☆☆☆☆☆☆☆
BÖLÜM SONUUUUU
AY BU BOLUMUN ILK YERLERI BENCE COK GUZEL OLDUUU🫀🫀💫
Sizin fikirleriniz neleerr?
O ZAMANNN SONRAKI BOLUMDE GORUSURUZZ
(IYI GECELER VEYA IYI GUNLEEEER)
Okur Yorumları | Yorum Ekle |
147.68k Okunma |
10.01k Oy |
0 Takip |
52 Bölümlü Kitap |